EZANI MUHAMMEDİ ALLAHIN MÜLKÜNDE GÖNÜLLERE İNŞİRAH VERSİN.SESLERİNİZİ VEREN ALLAHA ŞÜKRÜNÜZ ÇOK OLSUN. ALLAH C.CSİZLERDEN RAZI MUHAMMED MUSTAFA S.A.V RAZI BİLAL-İ HABEŞİ RAZI OLSUN
ALLÂH ﷻ size güzel ses bahsetmiş, davudi bir sesiniz var. Resul-i Ekrem Efendimiz ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur." Sizlerde sesinizin zekatını veriyorsunuz MaşâALLÂH.
Allahu teala hz.leri sizden de size vesile olanlardan da razı olsun. Cümlenizin nefeslerine sağlık. Teşekkürler paylaştığınız için. Allaha emanet olunuz...
Muhterem hocalarım,mekan güzel,makam güzel,ses güzel,Gönül güzel,üçünüzü bu mekanda bu makamda biraraya getirene binlerce hamdü senalar olsun,vesile olanların ve sizi yetiştiren hocalarınızın ve Anne babalarınızın vedahi sizlerin makamı Cennet olsun,iki cihanda aziz olun.Allahım sesizinize,dimağınıza,nefesinizi kuvvet versin.Amiiiiin...
💯👌👍👏😍❤🌹ma shaa ALLAH SUBHANALLAH, Allah (c.c.) razi olsun, agziniza ve yureginize saglik iyiki varsiniz sagolun var olun tesekkur ederim, sevgidolu saygidolu selamlarimla
Mest olduk hocam ,Allah böyle kalbe inen seslerin ve sizin gibilerin sayisini artırsın inşallah.Allah razı olsun ,İngiltere'den selamlar .Burda hasretiz ezana ,sayenizde arada dinliyoruz böyle , eyvallah
Maşallah Maşallah Maşallah Subhanallah Ne Muhteşem bir Ezan Okumadır o öyle... Allah Razı Olsun.... Avusturya'dan Selamlar.... Burada muhtacız böyle güzelliklere Her Seferinde Dinleyince içim açılıyor..Ruhum Genişliyor sanki... Allah Razı Olsun..Sayınızı Arttırsın İnşallah...
insallah birgün Almanyanin her sehrinde her mahallesinde ezan okuncak yillarin verdigi hüzün kalkacak, ezan öyle bir etki edecekki ,icinden kötülük geciren inancli veya inancsiz kisi ezan sesiyle kötü niyetinden vazgececek bu olcak zaman alcak ama olcak, insallah .
Türk usülü deyince mi asabiyette bulundu. Bu ezan türüne Araplar "Türk ezanı" der. Türkler bu şekilde okuduğundan ve bu ezanı öbür ezanlardan ayırma ihtiyacı olduğundan böyle bir vasıflandırma hayata geçmiştir. Ayrıca biz Türkler de Arapların okuduğu ezan farklı olduğundan belirtme ihtiyacı hissederiz ve Arap ezanı deriz.iran ezanı, ırak ezanı diye türlü türlü ezanlar vardır ve belki duymuşsunuzdur ama bir millete işaret etmediğinden rahatsız olmamışsınızdır. Belki bu ezana da anadolu ezanı, anadolu usulu denseydi rahatsız olmazdınız.Ama sizin bu Türk ibaresinden rahatsız olmanız büyük bir soruna işaret ediyor.
Harika maşallah.. Fakat bari müezzinlerimiz takke sarık taksa.. Huzurunda olduğunuz İmam-ı Azam hazretleri peygamberimizden (asm) aldığı dersle bir dakika başı açık dolaşmış mı acaba?
Hayranım Mehmet hocam size, hele kon tv de sahur vaktinde saba makamındaki ezan beni her dinlediğimde yüreğimdeki Allah sevgisinin kabartır ru-vid.com/video/%D0%B2%D0%B8%D0%B4%D0%B5%D0%BE-MyCwptGplDw.html
ALLAH - RAB - KUL ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur. Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır.. Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır). hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır. hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır. ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir. Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır. ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum. bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim. ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez. deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir. KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır. marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir. o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ? ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir. marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir. ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan. bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ? bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum. senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir. rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir. ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak. DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
ALLAH - RAB - KUL ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur. Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır.. Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır). hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır. hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır. ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir. Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır. ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum. bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim. ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez. deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir. KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır. marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir. o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ? ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir. marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir. ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan. bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ? bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum. senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir. rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir. ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak. DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
Ama orada türk makamı gitmezki ya çünkü ben eskiden arab makamı okurdum sonra hocanın biri dediki bana burada aramb makamına alışıkın deyiller oyuzden okutmadi badahada bek arab makamında okumuyorum