Yaş almanın kadınları ne kadar da bilgeleştirip guzellestirdiginin iki örneğisiniz. Sohbetinizden sebep ufkumun açıldığı derin yolculuklara yelken açtım. Iki kadın sohbetinin hem bilgi, hem sezgi ve tecrübeyle bilişsel olarak bu denli kıymete erme potansiyeli 50'li yaşlarıma ulaşmamın tatlı heyecanını uyandırdı bende.
Ne güzel dinledim sizi 🙏 65 'imdeyim. Eksik, tamamlanmamış bir çok şey var hayatımda ve ömrüm yetmez diye de endişelendiğim oluyor. Yaşadığım coğrafya buna izin vermedi. Hayat şartları daraldı. Oysa daha ben bir sürü kitap yazmak, şarkı bestelemek, ülke gezmek ve gökyüzünü keşfetmek istiyorum. Sağlığım izin verir mi bilmiyorum. İyi beslenmeye ruhumu diri tutmaya gayret ediyorum ama vakit daralıyor...
Bavulun içini dışarı çıkardım , hallaç pamuğu gibi attım … tekrar bavula koyup uçurumdan aşağı attım . Güçlü olma kimliğim yerine mutlu olma kimliği ile yola devam . 66 yaşta bunu yapabildim .
“Çocukları buduyoruz, kolsuz bacaksız bırakıyoruz” , “ aman ayağına taş değmesin diyoruz, bırakalım değsin, sorumluluk sahibi olmayı zorluklarla başa çıkmayı yardım isteyebilmeyi öğrensinler “ Ne kadar güzel ve derin cümleler bunlar hocam. Yavrularıma olan bakış açımı değiştirdiniz gerçekten. ☺️
Güçlü yürekli kadınlar otantik kimliğim hayatıma yansıtırken kalbimin en derinlikleriyle dinliyorum sizi❤iyiki varsınız yaşım 30 2 yıl terapi süreci sonrası yeniden doğdum pskoloji camiasına emek veren herkese selam olsun
Doyurucu ve çok faydalandığım şahane bir sohbet olmuş. Ebru Hanım'ın tatlı ses tonuyla, çıkarımlarına Bayıldım. Lütfen bu sohbetlerinizin devamı gelsin
Ne hakiki ve bereketli bir konuyu gündeme getirmişsiniz. Özgürleşme ruhsal anlamda yalnızca kaygı ve korkudan değil, aynı zamanda o özgür olamadığımız, bağımlı yaşadığımız çocukluk yıllarında, bir şekilde (ki bu şekil çok derin ve engin bir konu) içimize yerleşen suçluluk, öfke ve utanç duygularından da kurtulmamız anlamına geliyor bence. Ve konuşmak derken de daha çok yargısız ve yorumsuz duyulmayı önemsiyorum. Harika bir konu ve her birimizin üzerinde çalışmaya, derin düşünmeye ve kendimizle şefkatle sohbete ihtiyacımız var. Sevgiler.
Hocam durumum iyi olsa da keşke sizin danışmanız olsam. Sayenizde anksiyete ilacı içmeden uyuyorum. Panik atak geçirmeden işee gidiyorum. Işığınız ben de olduğu gibi çok kişiyi aydınlatır , ısıtır, titremesini alır inşallah. Dualarımdasınız
Kanalinizi yeni kesfettim, vidyolarinizi tek tek izlemeye basladim :) Gundelik kosturma icinde cok da zaman ayiramadigim onemli konulari boyle sakin ve cokboyutlu bi sekilde ele almaniz beni cok mutlu ediyor. Kocaman sevgiler!
Güzel bir sohbetti , özellikle düşünerek kafa yormakla halkımızın genel kısmına düşünmeye sevk etmeniz , bireysel ve topluluk olarak kendimize nasıl değer vermeli sahip çıkmamız hakkında bilgilendirmeniz beni mutlu etti . Hatta bayanlara güzel örnek olduğunuzu düşünüyorum v haliniz duruşunuz bayanlar adına bana gurur kattı🥰 Kuranın ilk emri Oku aklıma geldi . Kuranda Rab düşünmeye tefekküre sevk etmekte , neden az düşünüyorsunuz ?! İbaresi sık sık geçer . .. Benim için Özgürlük sorularıma cevap alabildiğim , korkularımdan azat olması için kendi iç dünyamla yüzleşmem , Ve içimde daim kala bileceğim huzurum , ilahi SEVGİDEN gelir o , ve her sabah uyandığımda her gece uykuya daldığımda gideceğim bir uğraşım olması , yani İLİM ile meşgul olmam benim için özgürlük desem 😊.💝VeyselkaranE
Sorumluluk konusunda seçim ve karar verme aşamasına gelebilmek için öncesinde duygularımın sorumluluğunu üstlenmem de çok önemli. Hiç kimse, bir başkasında bir duygu oluşturamıyor. Benim de 55 yaşımda iken öğrendiğim 7 yıldır bunu anlamayı, kabul etmeyi ve rahatsız edici duygularımı dönüştürmeyi deneyimlediğim en önemli 'ruhsal özgürleştirici' anahtarlardan biri oldu. Duygular bizim içsel mekanizmalarımızın bir sonucu, başkaları sadece bunları bilinçaltımızdan ya da dışımızdan yüzeye, bilincimize çıkaran mesajları, bilgileri bize iletenler.
Teşekkür ederiz bu tür videolardan istifade ediyoruz ..Ebru Hanımın kaygıdan özgürleşme nasıl olur cevabına verdiği, doğa, mizah , dil-iletişim ve hedef başlıkları Viktor Frankl ın İnsanın Anlam Arayışı kitabında da bu netlikte vurgulanmıs...Acıların , ızdırabın içinde dahi hayatın anlamını yakalayabilmek adına tavsiye edilmiş... Peki insan bu anlam arayışına neden girer dersiniz?Hayat acılarla, imtihanlarla dolu oldugu için bir varış noktası mıdır bu?Hayatında ızdırap olmadığı için bir arayış içinde olmayan insanlar, bu anlam arayısını nerede nasıl yakalar dersiniz?
Aslında bu hastalıklı ruh halinin temelinde ego yatar. Hükmetmek yatar. Baskı, hukmetmektir. Böyle bir coğrafyanın bireyleriyiz. Böylesi bakıcı bir sistemde ruhsal özgürlük ve farkındalık çok zordur. Derin mevzular
27. dakikada '' kendim için daha sonra kendime ragmen adım atmamam bunun ızdırabını daha sonrasında yaşamamam gerekiyor. Bedelini önden ödeyeceksem reaksiyonu baştan alayım ki sonrasında kendime saygım olsun. '' cümleleriyle anlatılmak istenen ne tam olarak ?