Sayın Prof. Hayri Kırbaşoğlu çok teşekkür ederim, mükemmel bir tesbit, meğine, yüreğine, ağzınıza sağlık. 11:19 cariye ler hür veya öyle olanlara 11:22 verilen zina cezasını yarısı peki ölüm 11:25 cezası iki bölünebilir mi Hayır Buradan 11:28 da belli ki haziranın Kur'an'da çok açık
TARİHSECİLİK Bu konu altında Pakistanlı Fazlur Rahman'ın (ö. 1988) geliştirdiği Kuran'ı tarihsel okuma mezhebi üzerine faydalı bulduğum yazıları paylaşacağım inşallah. Bu mezhep Kur'an'daki hükümleri tarihsel kabul ederek, zaman-ötesi (evrensel) bir geçerliliği olmadığını savunur. Buna göre Kuran'daki cüzi hükümler kendi başına bağlayıcı olmayıp, yalnız külli ilkeler çerçevesinde ortaya konulan birer içtihattır ve bu içtihatların yerini başka zamanlarda farklı içtihatlar alabilir. Tarihselcilik İslam ulemasının fıkıh usulünde benimsediği talil fıkhını (illetler üzerinden yola çıkarak yeni durumlarda kıyasta bulunmak) bu şekilde reddetmekte ve Kur'an'ın ahlaki değerler sistemini kavramış olduklarını iddia ederek, Kur'anın cüzi hükümlerini bir kenara atmaktadırlar. Ahlak her zaman evrenseldir, ama Kuran'ın ön gördüğü hükümler bir zaman sonra uyumluluğunu yitirebilir, demektedirler. Bu konu müstakil bir reddiye sunacak olmasa da kısaca belirtebiliriz ki Hazret-i Peygamber (s.a.v.) ve ashab-ı kiramın Kuran'ın cüzi hükümlerine farklı şartlarda, kolaylıkta ve zorlukta sıkıca bağlı kalmaları bu mezhebin aklı selim ürünü olmayıp butlânı açık bir heva ürünü olduğunu ortaya koymaktadır. Resulullah'ın ağır da olsa recim haddini uygulaması, Kuran'ın onu hükümleri uygulamada teşvik etmesi (Maide ve Nisa surelerine bakınız), Hz. Ömer'in (r.a.) Benu Tağlib'den cizyeyi cizye ismiyle almakta ısrar edip, ancak zaruret sonucu isimden taviz vermesi şu an hatırıma gelen sadece bir kaç örnek. Kuranî hitabın ilk muhatapları olan sahabe ve müminlere bir öğretici olarak gönderilen Nebiyyi muhterem (s.a.v.) Kuran'ın maksadını, dünya görüşünü, değerler sistemini en iyi bildikleri halde neden cüzi hükümlerde bir değişikliğe gitmemişlerdir bu gibi durumlarda? Yine Resulullah'ın (s.a.v.) içtihadının bazı durumlarda Kuran tarafından tashih edilmesi, Allah tarafından tespit edilen cüzi hükümlerin mevcut olduğunu ve bunun Peygamber'in içtihadına bırakılmadığını gösterir. Bedir Esirlerin fidye karşılığı serbest bırakılması Enfal 67-69, münafıklara Tebuk gazvesinden geri kalmalarında izin vermesi Tevbe 43, İnşallah sözü Kehf 23-24, Haram kılma Tahrim 1-2, Zeyd'in (r.a.) evli kalmasını söylemesi Ahzab 37-39. Eğer bu hükümler değişken, pragmatik birtakım icraatlerden ibaret olsaydı, Nebi (s.a.v.) Kuran'da bu şekilde düzeltilirmiydi? Erdem Urgan
Hocam iyi günler. Eğer Allah, annelerimizden bile merhametliyse, bu kadar insanın Müslüman olmadan öleceğini yani ebedi cehenneme gideceğini bile bile nasıl yaratti? Ben daha spermken, benim cehenneme gideceğini bile bile? Benim annem böyle bir şeyi kabul eder mıydı? Evet benim iradem var, Allah Kur'an yollamış, sormadan cehenneme yollasa Allahım beni neden imtihan etmedin diyebilirmişiz falan filan, ama Allah yine de biliyor? Sonunda yanacagini bildiği bir canlıyı, ne olursa olsun nasıl yaratabilir? Siz mesela sıradan bir insansınız, karıncalar üzerinden bir oyun kurup, karıncanın doğru yolu bulması için her şeyi yapsanız, ama o yine de yanlış yönü tercih etse, onu ateşte yakabilir mısınız?
@mehmet Cewlik hep aynı cevaplar ama yeterli değil. Yarattıği bir canlının ateşte yanacagini bildiği halde yaratmak ( buna sebep olan kendisi olmasa da biliyor), buna göz yummak. Bunun hiçbir yerinde merhamet yok. Sonunda ebedî yanma ve ceza olan bir dünya kurmanin hiçbir yerinde merhamet yok. Hiç kötülüğü olmayan, kimsenin sınav edilmediği ve en önemlisi kimsenin çok büyük acılar çekip sonrasında mufakatlandirildiği bir dünya çok çok çok saçma. Bunların hepsi çok çok gereksiz. Eğer gerçekten bir Allah varsa ve bu müslümanların Allah'ıysa, dünya üzerindeki her şeyden bin kat daha egoist, bencil ve kötü bir varlık olmasi gerekiyor. Başka türlü hiçbir izahati yok
Sen şu küçücük beyninle, kainatın yaratıcısına isyan etmek yerine veya Yaratan'ın düzenini sorgulamak yerine, O'nun kurallarına boyun eğerek, ateşten kendini kurtarmak için çabalayabilirsin. Sen kendi evinde, komşunun gelip kural koymasına müsade eder misin? Komşun gelip, şu zevceni bir çağır, bana bir raks yapsın dese, belkide kan çıkar. Bu dünya da Allah'ın mülkü olduğuna göre kuralları istediği gibi koyar. Gözlemlenebilir evrendeki yıldız sayısı, dünya çöllerindeki kum tanelerinden bile daha fazla diyor bilim adamları. Sen, hatta dünyamız bu evrende bir nokta bile değiliz. Haddini bilde, içindeki şeytanın sesini sustur.
@@tansel1712 Her ne kadar karşı çıkılabilecek noktaları olsa da bu soruya farklı bir cevap daha var. Kuranda Allah'ın ona inanan herkesi ama herkesi cennete inanmayan herkesi de cehenneme göndereceğinin yazmadığı iddia ediliyor. O kişi Allahtan ve onun dininden ne kadar haberdar? Tebliğ ona ne kadar ulaştı? Onun dinini doğru bir şekilde öğrenme fırsatı oldu mu olmadı mı? Olduysa, Allahın dinini öğrendiği noktaya kadar sorumlu tutulacak. Eğer dini reddettiyse de onun kendini kandırdığı, "önünde bu kanıtlar vardı ve senin zeka seviyene göre inanmana yeterliydi ama bunlara inanmayı reddettin." denebilecek noktalardan sorumlu tutulup cehenneme gönderilecek. Allahın adaleti, dinden bihaber iyi ve kötü insanların nasıl yargılanacağı gibi konularda insanın fikir yürütmesine yardımcı olan bir cevap bu. Aynı soru benim de zihnimi çok kurcalıyor ve ulaşabildiğim en makul yanıt buydu. Sizin bu soru hakkında öğrenebildiğiniz ve daha doğru olduğunu düşündüğünüz bir şeyler varsa duymayı çok isterim.
Uzaya çıkan bir ülkede seri katil, başkasına tecavüz vs gibi bir suç varsa ona mukabil ceza niye olmasın. Yani medeni bir insan nasıl bu kadar medeni olmayan bir suçu işleyebiliyor?
Kuran ayetleri hadislerle neshedilmiş ve kuran ahkamı terkedilmiş, hadis kitapları kuranın önüne geçirilmiş. Ehli kitabı eleştiren kuran ayetleri ne demişse müslümanlık da bundan nasibini almış, alıyor.
HZ. İBRAHİM'İN TEVHİD MÜCADELESİ "Hani o babasına demişti ki: 'Babacığım, işitmez, görmez ve sana hiçbir fayda vermez şeylere niçin ibadet ediyor, tapıyorsun?" (Meryem; 42) Hz. İbrahim denince akla ''Tevhid'' gelir. O'nun Tevhid mücadelesi gelir. İbrahim (a.s.), putperest bir milletin, putperest bir ailesi içerisinde dünyaya geldi. Hz. İbrahim'in hayat hikâyesi ve putçularla mücadelesi Kur'an'ın 25. Suresinde anlatılmaktadır. "Azametim hakkı için, biz Musa'dan evvel ve İbrahim'e hidayetini (anlayışını) vermiştik. Ve onun buna ehil olduğunu biliyorduk. O zaman babasına ve kavmine şöyle demişti: - Sizin tapmakta olduğunuz bu putlar ne? Onlar: - Biz atalarımızı bunlara ibadet eder bulduk. İbrahim: - Siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz. Onlar: - Sen bize hakikat mi getirdin, yoksa şakacılardan mısın? İbrahim: - Doğrusu sizin Rabb'iniz hem göklerin hem de yerin Rabb'idir ki bütün bunları O yaratmıştır ve ben bunun şahidlerindenim. Allah'a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra muhakkak putlarınıza bir iş yapacağım. Ve başvurdular diye, büyükleri müstesna, onları paramparça etti." (Enbiya; 51-57) İbrahim (a.s.) tebliğ ve davetine babasından başlamış, ona yanlış yolda olduğunu uzun uzun anlatmış, anlayabileceği dil ve delillerle gerçekleri göz önüne sergilemişti. Ve babasına şöyle diyordu: " Babacığım! Sen putları ilâh mı ittihaz eder, onlara tapar, onlardan medet umarsın? İşitmez, görmez ve hiçbir işe yaramaz bu heykellere niçin ibadet ediyor, onlara kul oluyorsun? Babacığım! Sana gelmeyen ilim bana geldi. Bana uy ki, sana doğru yolu göstereyim! Babacığım! Şeytana kul olma! Çünkü şeytan Rahman'a isyan etti. Babacığım! Ben korkarım, Rahman'ın azabı sana çarpar da şeytana dost olursun!.." (Meryem; 42-45) İşte Hz. İbrahim babasına son derece yumuşak, son derece ilmî ve insanî öğütler veriyordu. Bu güzel uyarmalar ve nasihatlar karşısında babasının düşünmesi, anlaması ve idrak etmesi gerekirken; hatasından bir milim bile dönmemiş, giderek oğlunu azarlamaya ve cezalandırmaya kalkışmıştır ve demiştir ki: "Sen ne yapıyorsun, bu benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Bundan vazgeçmezsen, yemin ediyorum, seni taşlarım, taşla öldürürüm. Beni bırak da uzak git, gözüme görünme!.." (Meryem; 46) Babasının bu sert tavrı, bu tehditvari hali İbrahim'in davasını sarsmamış; onu bildiğinden şaşırtmamış, "Bu benim babamdır; darılır, kırılır!.." diye göz yummamış, taviz vermemiştir, İslam yolunda sabır ve azimle, sadakat ve cesaretle yürümeye devam etmiştir. İbrahim (a.s.) Putperest kavmine de tebliğatını yapmış, puta tapmanın hiçliğini, Tevhid esasına dönmenin, tek Allah birliğine inanmanın ve sadece O'na kul olup her şeyi O'ndan beklemenin şart olduğunu yüzlerine karşı söylemeden çekinmemiştir. Ayrıca, yanlış inanca sahip olmanın, putlara inanmanın, onlardan medet veya zarar beklemenin yersiz ve manasız olduğunu susturucu delillerle sergilemiştir. "İbrahim dedi ki: Öyleyse Allah'ı bırakıp da size hiç bir şeyle fayda ve zarar vermeyecek olan şeylere mi tapıyorsunuz?" (Enbiya; 66) Hz. İbrahim; kendisini mâbud ve put ilan eden Nemrud'a karşı da tebliğat görevini tamamen yapmıştı. Allah'ın birliğini ve O'ndan başka ilâh olmadığını ilan etmiş, putlara tapmanın, insanları putlaştırmanın ne hakikatle, ne insanlıkla ve ne de insanın haysiyet ve şerefiyle bağdaştırılamayacağını ve böyle bir davranışın kâfirlikten başka bir şey olmadığını gayet açık ve kesin bir şekilde Nemrud'a ve onun etrafına duyurmuştu. Zuhruf Suresi'nin; 26-28. Ayetleriyle bitirelim: "Doğrusu ben sizin taptıklarınızdan uzağım. Ancak beni yaratan Allah'a ibadet ederim. Çünkü O, beni doğru yola eriştirecektir. (İbrahim) bunu (yani bir Allah'a ibadet kelimesini) kendinden sonrakiler arasında devamlı kalacak bir söz yaptı. Ta ki, hak dine dönsünler diye!"
Adam evvel Kurandan anlatiyor. Anlayamiyorum. Neden hadisleri Kuranin önune geciriyorsunuz . Hadisler: peygamberin sözleri degil. Peygamberin oldugu iddia edilen sözler. Kurana uyuyormu uymuyor mu evvel ona bakilmali.
42:21 Yoksa ALLAH'ın izni olmadığı halde onlar için dini kurallar ve yasalar ortaya koyan ortakları mı var? Daha önce belirlenmiş bir karar olmasaydı onların arasında yargı verilirdi. Zalimlere acı bir azap vardır.
İslam dininin tek kaynağı Kuran kitabımızda yok desene niye uzatıyorsun? Diger kaynak kabul edilen kitaplar ve z(alim)ler başka bir din uydurmuşlardır.
Hayri Bey, ilmi alanda kalın lütfen. Siyasi konularda yorum yapmayın, bu konuda yetersizsiniz. Fakirden zengine transfer diye bahsettiğiniz olay, bugün itibariyle ülkenin istikrarına yol açmış son derece o gün için yerinde bir çözümdü. Ekonomi bilmeden yorum yapmak insanı hataya düşürür. Bence ekonomik konulara nasıl cevap verilecek onlara kafa yormanız daha faydalı olacaktır.
Çok iyi ya :)) sana ne istediği konuda konuşur doğru bildiğini söylemekten nasıl alıkoyabiliyorsun bir insanı koskoca Türkiye ekonomisini gündelik çözümlerle yamalarla kurtarabileceğini düşünmek sana adil bir çözüm gibi görünüyor mu :))))
Bu ulkede islamin hukuku ve İslam'ın uygulanmasi varmiki bu Arastirma ve anlatimlari surekli Gudem olusturuluyor önce ulkede İslam gecerlimi buna bir cevap Verilmesi gerek
