Aman Allahım bu ne mükemmel bir şiir. Bu ne harikulade okuyuş ve ruha tesir ediş. Gögsümdeki atışları susturacak kadar dingin, coşturacak kadar gerçek sözlerin birleşimi. Şiir ve İsmet Özel kadar gerçek. Gizem ve gerçekleri ruha haykıran, gerçeklerde boğan üstad... İSMET ÖZEL...
AMENTÜ İnsan Eşref-i mahlûkattır derdi babam Bu sözün sözler içinde bir yeri vardı Ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman Bu söz asıl anlamını kavradı Geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından Geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı Kararmış rakamların yarıklarından sızarak Bu söz yüreğime kadar alçaldı Damar kesildi, kandır akacak Ama kan kesilince damardan sıcak Sımsıcak kelimeler boşandı Aşk için karnıma ve göğsüme Ölüm için yüreğime sürdüğüm ecza uçtu birden Aşk ve ölüm bana yeniden Su ve ateş ve toprak Yeniden yorumlandı. Dilce susup Bedence konuşulan bir çağda Biliyorum kolay anlaşılmıyacak Kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın Yanık yağda boğulan yapıların arasında Delirmek hakkını elde bulundurmak Rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için Bana deha değil Belgeler gerekli Kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza Gençken Peşpeşe kaç gece yıllarca Acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım Bilmezdim neden bazı saatler Alaturka vakitlere ayarlı Neden karpuz sergilerinde lüküs yanar Yazgı desem Kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma Tokat Aklıma bile gelmezdi Babam onbeşli olmasa. Meyan kökü kazarmış babam kırlarda Ben o yaşta koltuğumda kitaplar İşaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı Cebimde kırlangıçlar çılgınlık sayfaları Kafamda yasak düşünceler, Gide mesela. Kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm Her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana Gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar Resimli bir kitaptan çalardım hayatımı Oysa hergün Merkep kiralayıp da kazılan kökleri Forbes firmasına satan babamdı. Budur İşte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku İşte şehirleri bayındır gösteren yalan işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan Kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla Güçbela kurduğum cümle işte bu; Ten kaygusu yüklü ağır bir haç taşımaktan Tenimin olanca ağırlığı yok oldu. Solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak Bile bir bir çınlayan İhtilal haberidir Ve gecenin gümüş ipliklerden işlenmiş oluşu Nisan ayları gelince vücudu hafifletir Şahlanan grevler için kahkahalarım küstah Bakışlarım beyaz bulutlara karşı obur Marşlara ayarlanmak hevesindeki sesim Gider şehre ve şaraba yaltaklanarak Biraz ağlayabilmek için Fotoğraflar çektirir Babam Seferberlikte mekkâredir. İnsanın Gölgesiyle tanımlandığı bir çağda Marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak Belki ruhların gölgesi Düşer de marşlara Mümkün olur babamı Varlık sancısıyla çağırmak: Ezan sesi duyulmuyor Haç dikilmiş minbere Kâfir Yunan bayrak asmış Camilere, her yere Öyle ise gel kardeşim Hep verelim elele Patlatalım bombaları Çanlar sussun her yerde Çanlar sustu ve fakat Binlerce yılın yabancısı bir ses Değdi minarelere:Tanrı uludur Tanrı uludur Polistir babam Cumhuriyetin bir kuludur Bense Anlamış değilim böyle maceralardan ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur Yalnız Coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan Nüfus cüzdanımda tuhaf Ekmek damgası durur Benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu Etin ıslak tadına doğru Yavaş yavaş uyanmak Çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp Hırsız cenazelerine bine bine Temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme Korkak dualarından cibinlikler kurarak Dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz Nakışsız yaşamakları Silâhlanmak sayarak Çıkardım Boğaza tıkanan lokmanın haritasını çıkınımda güneşler halka dağıtmak için Halkı suvarmak bin saçlarımda bin ırmak Ihtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış Hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa Fly Pan-Am Drink Coca-Cola Tutun ve yüzleştirin hayatları Biri kör batakların çırpınışında kutsal Biri serkeş ama oldukça da haklı. Ölümler Ölümlere ulanmakta ustadır Hayatsa bir başka hayata karşı. Orada Aşk ve çocuk Birbirine katışmaz Nasıl katışmıyorsa başaklara ağustos sıcağı Kendi tehlikesi peşinden gider insan Putların dahi damarından Aktığı güne kadar Sürdürür yorucu kovalamacayı. Hanidir görklü dünya dünyalar içre doğan? Nerde, hangi yöremizde zihnin Tunç surlardan berkitilmiş ülkesi Ağzı bayat suyla çalkanmış çocuğa rahim olan Parti broşürleri yoksa kafiyeler mi? Hangi cisimdir açıkça bilmek isterim Takvim yapraklarının arasını dolduran Nedir o katı şey Ki gücü Gönlün dağdağasını durultacak? Hayat Dört şeyle kaimdir, derdi babam Su ve ateş ve toprak. Ve rüzgâr. Ona kendimi sonradan ben ekledim Pişirilmiş çamurun zifiri korkusunu Ham yüreğin pütürlerini geçtim Gövdemi alemlere zerkederek Varoldum kayrasıyla Varedenin Eşref-i mahlûkat Nedir bildim.
Tam 12 sene oldu bu şiiri okumaya başlayalı. Belki yüzlerce belki binlerce kez okuyup seslendirme yaptım bu şiire. Daha tam manasıyla anlamış değilim. Her seferinde farklı bir şey görüyorum bu şiirde. Bu eser eşi benzeri olmayan bir baş yapıt.
Müzik olmamış derken ? Neye göre? Bu müzik bu şiirle hayat buldu aynı şekilde bu şiir de bu müzikle hayat buldu. Bu ses nerde duyulsa akla bu şiir bu şair gelir. Açıkçası merak ettim size olmamış hissi veren şeyi.
İsmet Özel’in şiir okuma ses dosyaları kalitesi sosyal medyada hep düşük kalitede. Üzerine daha ses kalitesi yüksek müzikler ekleniyor bu da şairin sesini bastırıyor. Maalesef tüm İsmet Özel şiirlerinde aynı hatayı yapıyorlar.
Aşk... Öyle kimseler tanıyorum, tanımaktan şeref duyduğum. Gönlünde vatan ve millet aşkı taşıyıpta, Allah aşkını bütün benliğinde bulan. Fani olanlara yüz çevirip, ilahi aşkı doyasıya tadan. İşte AŞK...
@@suatibrahimoglu Eşrefi mahlukat: yaratanın yarattığına verdiği değerin belagatlı tanımı. Haç dikilmiş miğfere: kurtuluş savaşındaki mücadeleye atıf Tanrı uludur tanrı uludur: milli şefin saçmalıklarını( ezanın türkçe okunması) ismet özel alaylı bir biçimde tarif ediyor. Bir eylül sabahı bilek damarlarımı kestiğimde: inançsız günlerinden şehadete erdiği günü ironik bir biçimde anlatıyor yani damarlarımı kestim ve öleceğimi sandınız fakat sımsıcak bir cümle döküldü ‘eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhü ve resuluhu’ Babam polistir cumhuriyetin kuludur: var olan sistemle alay ediyor bi yandan da isyan. İşaret parmağımda zincir: islam felsefesinde şehadet/işaret parmağının derin anlamları vardır. iman etmeden önceki halini zincire bağlanmış, tutsak olarak görüyor. Alaturka saatlere ayarlı: babasının 5 vakit namazını inançsız olduğu günlerde bilmediğini, sorgulamadığını kastediyor yani islamdan bi haberdim diyor. Böyle bir şiiri yorumlamak aylar alır. Şimdilik bunlarla yetin
@@zdb129 Yalnız siz olayı çok yanlış anlamışsınız. Benim tepkim ilk yorumu yapana. Kendisi sanki şiir boş yapmaktan ibaretmiş gibi bir yorum yapmış olduğu için ona gösterilmiş bir tepki. Bu şiir benim hayatımın en uç noktası 15 senelik şiir yazma serüvenimin başlangıç noktası.
Tanrının ulu olduğunu duymasaydı bu millet bu gün bu kadar Müslüman olmazdı Allah o camiden Tanrı uludur diye bu millete seslendiren adamdan da Razı olsun onu bize vesile etmesi hürmetine
@@EminHakyemez Şüphesiz sen sevdiğin kimseyi doğru yola iletemezsin. Fakat Allah, dilediği kimseyi doğru yola eriştirir. O, doğru yola gelecekleri daha iyi bilir. (Kasas, 56) Baban Nuh aleyhisselam olsa ne yazar? Allah, “Ey Nûh! O, asla senin âilenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. O hâlde, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme. Ben, sana cahillerden olmamanı öğütlerim” dedi. (Hud, 46) Oğlun İbrahim aleyhisselam olsa ne yazar? Hani İbrahim, babasına ve kavmine şöyle demişti: “Şüphesiz ben sizin taptıklarınızdan uzağım.” (Zuhruf, 26)