Zararda faydada yalniz Allah'tandir kâinatta onun işini yürütmeye hic bir yardımcıya ve tasaruftada hic bir kimseye hic bir ortaga ihtiyaç yoktur gibi bir çok ayet mevcut iken bunun aksini düşünmek ayetleri tahrif etmek olur ve bu istigaseye girer bu tevessül değil istigase olur buda şirk olur ve duada ibadettir o Allah ile bereber bir baskasina dua edenden daha zalim kimdir ayeti bizim için delil olarak yeterdir
Omer hoca anlattığı meseleleri ilmi bir şekilde etraflıca ele almaya çalışan biri. Bu adamlara you tubede doğru düzgün ilmi bir cevap veren selefi yok. Insaallah bu dersler faydalı olur
Bu videonun devamlarıda var ,videolar gelecek cahillik yapma,tamamını dinle derim.Tabiki tek güç sahibi Allah'tır,lakin Allah istediği ruha istediği şekilde tasarruf hakkı verebilir bunu dolayı tekfir caiz değildir .İstigasedeki yardımın aslen Allah'tan geldiğine inanilır
Hoca efendi, sizin düzgün yaklaşımınıza istinaden cevap vermek istedim. Bu konuya bir "misal, örnek, kıyas" ile cevap vermek gerekirse, şu örnek açıklayıcı olur inşaallah. Bu hususu Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat çerçevesinde değerlendirmeniz gerekir. Mesela yeni doğan bir bebek, ilk ez Müslüman olan birini temsil etsin. Bu bebek Anne sütüne muhtaçtır. O Anne de Şeriati temsil etsin. Bebek Anne sütü ile 2 sene de beslenir, dilerse sadece Anne sütü ile beslenmeye hayatı boyunca devam etmek istesin. Yani Şeriati öğrenir ve Şeriatten başka bir şey duysa da görse de, Şeriatin tadını bildiği için, başka da bir beslenme kaynagına ihtiyaç hissetmesin. Fakat ev de başka biri daha vardır ve sürekli elinde poşetler ile eve bir şeyler getiriyor. Anne bunları hazırlıyor, ortaya bir masa koyuyor, hazırladıklarını da masaya dolduruyor. Çoçuğa verilmek istense de, o çoçuk başını çevirir ve almak istemez. Anne sütüne devam etmek ister. Bebek ne olduğunu merak etse de, gidip baksa da, kokusunu alsa da yine Anne sütü emmeye yönelir. 5 yaşına 6 yaşına gelse de devam etmek ister. (6 yaşına kadar süt emen bebek gördüm) İşte bu kişi için "Şirk" sadece Şeriati inkar etmektir.(Yani sütten kesilmektir). Ama Baba için bu kocaman çocuk görüldüğünde, bırakın onu şeriat üzere görmeyi, varlığının mevcudiyetinin komple "şirk" için de olduğunu görür.(Kocaman çoçuk hala Anne sütü emiyor). Yani Şeriate sarılmış, "Bilinmeyi murad ettim, bilinmeyi Sevdim" diyen Allahın kurallarına uyuyor ama hiç o Allahı bilmek için bir çaba sarf etmiyor.!! Ve o şekil de gelip gidiyor. Fakat bu Anneden (Şeriatten) beslenmek için sadece süt (helal,haram) mı vardı ??? Ev de başka kimse yok mu ?. Bir adam var, elinde poşetler ile geliyor, Anne poşetleri hazırlıyor, sofra kuruyor, renk renk çeşit çeşit nimetler gözünün önünden geçip gidiyor. Bunlar hiç mi merak edilmiyor ?! Merak edilmiyorsa, işte bu kişi, Şeriat dariresinde Müslüman olarak hayatını tamamlar. Ahirette helal haram sorgusunu verir. Cennet ise Cennete, Cehennem ise Cehenneme gider. Şayet evde ki diğer olup biteni merak ederse, ne olur ?!. İşte ora da Tarikat başlar. Yani bura da Baba da Tarikatin misalidir. O kadar nimeti çalışıp didinip getiriyor ama çocuk hala süt emiyor. Babanın ağrına gider demi. Oysa zahiren yorumlayacak olursak, Baba bir şey dememesi gerekiyor. Çünkü Baba Anne karnını doyurur, Anne de karnında ki olanla Bebeğin karnını doyurur. Oysa Bebek Anneden(Sütten) değil de Baba (Babanın getirdiği) ile beselenmeye başlasaydı, Baba daha çok çalışması gerekecekti. O sebeple Bebeğin Anneden beselenmesi Babanın ne kadar ağrına gitse de, aslında bu hal ve durum Babanın işine gelir. O sebeple Tarikatler de davet yoktur.! Lakin olur da çocuk sütü bırakırsa, Baba buna itiraz etmez, çünkü Babanın gözün de çocuk "şirkten" kurtulmuş olur. Yine bir sevinç olur. Çocuk katı gıdalara geçti ve yetişmeye devam ediyor diyelim. Çocuk gelmiş 20 yaşına ve hala Babanın getirdiği ile beslenmeye devam ediyor. Anne sütünden kesilmiş, hala Babadan besleniyor. İşte burası zurna da en önemli deliktir. Sizin de anladığınızı fakat gözden kaçırdığınızı düşündüğüm noktadır. Zurnanın zırt dediği noktayı gözden kaçırmayın. 20 yaşında hala Babadan geçinen bir genç, Anneden beslenen çocuğa döner. Yani Babadan beslenmeye devam etmesi Şirk olur. Kim için ?!. Evlenmesi gerekir ve kızını alacağı aile için, çocuğun hala Baba parası ile geçindiğini gören duyan konu komşu için, memlekin hangi vilayetinde bu çocuğun hali anlatılsa, bir tek desteklediği kişi olmaz. Herkes bu çocuk için (hala Babadan besleniyor) diye tenkit eder. 5 yaşında Anneden beslenirken Baba gözünde "şirk" de olan çocuk, yine Baba gözünde şirkte, evin dışına namı yayıldı ve evin dışındakilerin gözünde "şirk" içinde olduğu kanati hakim oldu. İşte bu evin dışındakilerin hepsi de Marifettir. Fakat bu halde ölse, helal haram, günah sevap, farz vacip, sünnet müstehap vs hesap verir, yeri neresiyse oraya teslim edilir. Velev ki çocuk kendi işini buldu, kazandı kendi ekonomik özgürlüğünü eline aldı ve çok büyük fabrikalar kurdu, nicelerine ekmek kapısı oldu.. Yani evin dışındakilerin toplamına nimet oldu.. İşte bu çocuk "MİSALDE" Marifet sahibi olmuştur. Peki HAKİKAT ne olacak.. Onun Misali de, çocuğun tüm sahip olduklarının varlığı ile yokluğu arasında, nefes almasıyla alamaması arasında her hangi bir fark yoksa, işte o çocuk Hakikat ehli olmuştur. Çünkü ne ana ne baba ne eş dost akrabadan bir şey ister. O çocuk için Sadece Allah vardır. Allahtan gayrı birinden isteği olursa, işte o zaman "şirk içindedir". Hatta Allahtan dahi istediği bir şey de olmaz. Çünkü Hakikatte bütün istekler zaten O nu bulmak içindir. Bu misal çok daha tafsilatlı ve izahı çok fazla olan bir misaldir. Lakin ancak bu kadarını yazmak nasip oldu. Sizin anlayışınız bizim eksik bıraktığımız noktaları eminim tamamlayacaktır. Uzaktan bir kabir ehlinden "dua ibadeti" esnasısında yardım dileme meselesine çok değinmeye gerek yok aslında.. Çünkü Anne, Baba ve Memleketin bütününden yardım dilenmek zaten zahiren herkesin içinde bulunduğu bir durumdur. Allah ile aracı olma meselesi için de bir şey söylemeye lüzum yok. Çünkü Hakikate gelmeden o Allahın kim veya ne olduğunu bilen yok. O sebepledir ki tüm Hakikat ehli için zaten hepimiz "şirk içerisindeyiz" lakin bu şirklerden arınmak için zaten bu dünya hayatını yaşıyoruz. Allahı bilene kadar Allahı hatırlatan her şey "vesile arayınız" ayetine girer. Vesileleri aşan vasıl olan, vesilelere dönerse şirke döner. Şirkten kurtulma yolunda ilerleyen, şirkte değildir. Hala yoldadır. Şirk dediğimiz yarım adımlık merdiven değildir ki üstünden atlayıp şirkten çıkalım. Evrenin tamamı şirktir, varlığmız şirktir. İşte bu şirkten sıyrılmak için zaten nefes alıyoruz. "bir an dahi Allahı anmaktan gaflet edene, bir şeytan musallat ederiz ve o şeytan onun arkadaşı olur" dersek, işte o bir an-ları Allah ile dolduramıyorsak, zaten şirkte değilmiyiz.?! Bence siz, kim hangi anlayış hangi görüş şirktedir diye boşa dünya zamanınızı harcamayınız. Şirkten çıkış gayreti nerede başlar nerede son bulur bu mesele üzerinde yol almanız acizane tavsiyemdir. Anneden Süt emen Benek için, o sütten gayrı ne varsa zaten o bebek için diğer herşey şirk değilmidir. Şirk dediğimiz şey her insanın içinde bulunduğu zaman ve zemine göre geçmesi gereken merhalelerdir. Anne sütünden başka nimet yoktur, O şirk bu şirk diyerek insanların önüne çıkılırsa sadece insanların yolu kesilmiş olur. Şeriatın ahkamının olmadığı, yani insanların Şeriat ile hakkını, hukukunu müşkilini giderecei bir merci de olmayınca, hakk arayanın hakkını kim teslim edecek. Kısaca hakkı teslim edecek mercilerin şemsiyesi altında bu tür detay isteyen konular konuşulur. Diğer türlü sadece insanlara fayda yerine zarar hasıl olur. Velhasıl kiram Ömer Hoca Efendi size sormak isterim. Çocuk Anadan beslenirken, Babadan beslenirken, Eş Dost, Memleketin ölüsünden dirisinden, bu alemin her zerresinden maddi manevi beslenirken şirktemidir.?! Ne buyururyor Peygamberimiz Aleyhisselatuvesselam "gece bir taşın üzerinde gezen karıncanın ayak sesinden daha gizlidir; ümmetimin kalbinde Şirk"
