Ege bölgesinde son zamanlarda sık sık meydana gelen depremlerin ardından açıklama yapan Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Alim Murathan, kentte aktif 13 fay hattının bulunduğunu, bir çok bölgenin deprem açısından riskli olduğunu söyledi. İzmir'de 40 kilometre uzunluğunda deprem üretme potansiyeline sahip olan büyük bir fayın, Narlıdere ilçesinden geçerek Konak, Alsancak ve Altındağ'a doğru gittiğini vurgulayan Murathan, bu nedenle Narlıdere'nin belli bölgelerinin, Alsancak ve Konak'ın kıyı ile bağlantılı olan kesimlerinin ve Bayraklı, Karşıyaka, Çiğli ilçelerinin riskli bölgeler olduğunu söyledi. Alim Murathan, en çok riskli olarak görülen alanların ise Karşıyaka-Çiğli ve Menemen hattını kapsayan bölge olduğunu açıkladı.
'İZMİR'İN DEPREM RİSKİ İSTANBUL KADAR YÜKSEK'
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Alim Murathan, Türkiye'nin 20 kentindeki toplam 80 ilçe ve 500 yerleşim yerinin doğrudan aktif fay hatları üzerine kurulu olduğunu söyledi. İzmir'in de bu 20 kent içerisinde bulunduğunu ve İstanbul kadar risk taşıdığını ifade eden Alim Murathan, "İzmir tektonik bir kent, deprem kenti. Bizim yaptığımız çalışmalarda Türkiye'de deprem üretecek aktif faylar, 20 kentte var. Deprem üretecek olan bu faylar yerleşim yerlerinden geçiyor. Ülke genelinde 80 ilçede 500 yerleşim yerini kapsıyor. İzmir bu 20 kent içerisinde İstanbul kadar deprem riski yüksek bir şehir. Bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu bir gerçek var. İzmir'de deprem üretme potansiyeline sahip 13 tane aktif fay bulunuyor. Bu fayların önemli bir kısmı kentin içerisinden geçiyor. Olası büyük bir depremde yıkıcı etkisi olabilir" dedi.
'BÜYÜK FAY KANTİ DOĞUDAN BATIYA SARIYOR'
İzmir'de 40 kilometre uzunluğundaki deprem üretme potansiyeline sahip olan büyük fayın, kenti doğudan batıya doğru sardığını anlatan Murathan, "Bu fay 1600'lü yıllarda da büyük bir deprem üretmiş ve kenti yıkmış. Bu fayın önemli bir kısmı kentin içerisinden geçiyor. Narlıdere bölgesinden başlıyor, Konak, Alsancak ve Altındağ'a doğru gidiyor. Kentin riskli birçok bölgesi var. Güncel alüvyon dediğimiz ovalık kesimler İzmir'de risk taşıyor. Bunlar yine Narlıdere'nin belli bölgeleri, Alsancak, Konak'ın kıyı ile bağlantılı olan kesimleri. En çok riskli gördüğümüz iki bölge bulunuyor. Bunlardan bir tanesi Karşıyaka-Çiğli ve Menemen hattını kapsayan bölge. Çünkü bu bölge Gediz Nehri'nin getirdiği alüvyon zeminden oluşuyor. 1860'lı yıllarda Gediz Nehri'nin yatağı değiştiriliyor. Şu andaki Foça'da denize akıyor" diye konuştu.
DEPREM ANINDA EN ÇOK ETKİLENECEK BÖLGELER
Karşıyaka-Çiğli bölgesi ile denizle bağlantılı olan Bayraklı bölgelerinde sıvılaşma riskinin yüksek olduğunu, bu nedenle buraların bir deprem anında en çok etkilenecek bölgelerden bir tanesi olarak görüldüğünü açıklayan Alim Murathan, şunları söyledi:
"Biz bu bölgelerde yapılacak olan yüksek yapıları çok doğru bulmuyoruz. Özellikle denizle bağlantılı olan bölgelere 80-100 katlı yapıların yapılması çok doğru değil çünkü buralar delta olduğu için büyük bir depremde denize kaymalar yaşanabilir. Ancak riskli olarak gördüğümüz bütün alanlarda deprem yıkıcı bir etki gösterecek diye halkımızın hemen paniğe kapılmasını da istemiyoruz."
Binaların yapılacağı zeminlerin önemli olduğunu vurgulayan Alim Murathan, "Zeminin sağlam olması önemli. Bunun yanı sıra mühendislik hizmeti de mutlaka almalı. Zeminle ilgili mühendislik parametrelerinin iyi elde edilip üzerine güvenli, depreme dayanıklı binaların yapılması gerekiyor. Vatandaşlarımızın sadece zemine bakarak, güvenli alanda olmadıklarını düşünmelerini istemiyoruz. Hem zemine bakmaları gerekiyor, hem de binalarının depreme dayanıklı olup olmadığına" diye konuştu. #haber #gündem #sondakika
30 янв 2020