Jahrein ve Yiğitcan ile Minecraft Düğünü (PARANTEZ İÇİ!!) // SEN NE DİYON #39 // DÜĞÜNÜMÜZ VAR ULEN 

"180 lira bir çeyrek" dedi CS...

nereden nereye

Bu kadro bir daha bir araya gelmez. Gelsede Polonyadan, Atinadan gelen olmaz.

JAHREIN , BENİMLE DERDİN NEEE?????

Yiğitcan'ın bacakları için gelip pantolon giydiğini görünce hayal kırıklığına uğrayanlar?

Şu ortamı izlerken gözlerin dolmaması elde değil, şimdi kimse kalmadı :(

5 yılda 900% enflasyon keyfi çeyrek altın muhabbeti ciğerimi deldi

Orta çaplı bir marketten alış veriş yapmıştım. Üzerimde bozuk olmadığı için 200 TL ile ödeme yaptım. Para üstünü 100-20-20 şeklinde verdiler. Dolmuşa bindim gidiyorum bir fark ettim ki 100 lira sahte. Hemen indim ve yolun karşı tarafına geçtim. Dolmuş beklemeye başladım, markete geri döneyim diye. 15-20 dakika sonra geldi. Markete geri gittiğimde parayı aldığım kasiyer yerine başka bir kasiyer gelmişti. Konuştum böyle böyle para üstü olarak verdiğiniz 100 TL sahte filan. Kabul etmiyorlar. Yöneticileri falan geldi, polis çağırdılar. Kamera kayıtları vs. hiçbir şey yoktu. Kasiyeri çağırdılar. Beni hatırlamadığını söyledi. Neyse o gece sahte para basmak suçundan nezarette kaldım. Ertesi gün çıkardılar ama olan 100 TL'me olmuştu. Birkaç hafta sonra karakola çağırdılar. Paranın üzerinden hem benim hem kasiyerin parmak izi çıktığı için benim suçsuz olduğum anlaşıldı. Sonunda market 100 TL'mi geri verdi. Bu da böyle bir anımdır.

Efsane kadro, efsane video. Hem güldürüyor, hem üzüyor. Buruk bir tat bırakıyor.

Videonun sonu cortlamış... Jahrein'i takip için: www.twitch.tv/jahrein instagram.com/jahreinboss twitter.com/jahreindota

şu videonun değeri paha biçilemez

Ahmet: O çektiğimiz halaylar yalan mıydı yani? Can: Yalandı! Ahmet: I'm never gonna dance again, guilty feet have got no rhythm Though it's easy to pretend, I know you're not a fool I should have known better than to cheat a friend And waste a chance that I'd been given So I'm never gonna dance again the way I danced with you Never without your love Tonight the music seems so loud I wish that we could lose this crowd Maybe it's better this way We'd hurt each other with the things we want to say We could have been so good together We could have lived this dance forever But now who's gonna dance with me? Please, stay...

Jahrein ve Can Sungur küstükten sonra şu videoyu izlemek :/

olmasaydı sonumuz böyle

biz birbirimize ne yaptık ramiz abi

Küçükken bu çokta süper olmayan üç harfli süpermarketlerin (şok,bim,gri) birine gitmiştim. Annemin zoruyla idi, bilindiği üzere her Türk evladının birinci vazivesi ayaklarını kullanmayı öğrendikten sonra önce tay tay durmak tamamen iron man donanımına kavuşuncada bakkala gitmektir. Velhasılkelam ben evde oturmuş tatlı tatlı kaygısızlar ve power rangers arası geçiş yapıp kendime bir kültür sentezi yaratmaya çalışırken, annem Defne Yıldız gibi ''KAYNANALAR DÖNDÜ" eli çamaşır sulu bir şekilde markete git dedi. İtirazlarımın sonuç vermeyeceğini biliyordum. Hem anneme neydiki benim pembe rangersa olan aşkımdan. Neyse max da al kendine diyip süreci hızlandırdı. Çok akıllı bir kadındır annem. Ben bu üçlü marketlerden birine gittim hangisi hatırlamıyorum. Prezarvatif satılanlardan biri ama. Tabi o zamanlar benim için prezervatif kutusu almamın yasak olduğu şeker çikolata kutusu. Üzerinde insan figürleri olan muhtemelen çilekli ve pringles kadar pahalı bir bakkal abur cuburu. Ama uzun zamandır aklımda yani alıcam ve yiyicem onu. Abi cinsel eğitimsizlik işte. Orta okulda çocuğun kız veya erkek olmasının müsebbini "x" ve "y" kromozomları ile anlatıp kuma düzeninin önüne geçtiler belki ama çocuk nasıl yapılır ve nasıl korunulur kısmı çok es geçilmişti o dönemde. Girdim markete gözüm kara tabi annemin saçma detarjanlarını alıp yanaştım prezervatiflere. Uzandım ve elime aldım bir paket, Yanımdan geçen bir dede-amca bozması Alfred gelip güldü. Bende zenginliğimi görüp heyecanlandı ve bir parça ister korkusuyla yüzüme LOTR daki Denethor'un domates yerkenki asiliğini takındım. Amca eğilip çileklisi daha güzeldir dedi. Bir pakette ondan aldım. Kasiyer bayan şok olmuştu. Sıradakiler de ilginç ilginç bana bakıyorlardı. Ben bu kadar pahalı çikolatanın nasılda insanları etkilediğini düşünerek iyice gaza gelmiştim. Artık ok yaydan çıkmıştı ''pardon'' diyip bir paket daha aldım. Ve sanki sürekli yediğim bir bokmuş gibi ''bu daha lezzetli biliyor musunuz '' diye söylendim. İnsanlar muzip gülüştüler. Bu söylenme kimseye direk söylenmemişti ama herkesin duyacağı ve ortak algı olmuş olan çikolatalarımın beni o küçük markette bir kez daha popüler yapması için tasarlanmış bir söylemdi. Marketten çıktım çamaşır suyu lekeli eşorfmanım,annemin tokalı terlikleri ve kapının önündeki dut ağacından kalan karadut lekeli tişörtüm ile. Poşeti bileğime asıp hızlıca çikolatamı açmaya başladım. İçinden saçma sapan bişey çıktı. çok üzüldüm şaşırdım ama geri götüremeyecek kadar zengin ve onurluydum. Hem kulağıma eğilen Alfred babacan bir şekilde konuşurken dedikleri aklıma geldi. ''ÇİLEKLİSİ DAHA GÜZEEELL'' . Hızlıca çilekli olanı attım ağzıma, tadı yoktu. Sakız sandım. Ama kremli bir sakızdı ve çilekten çok uzaktı. Bu kadar pahalı bir şeyi tüküremezdim ama ölecektim neredeyse o kadar kötüydü ki . Allah cezanı versin ALFRED. Nihayet o bok şeyi ağzımdan gizlice tükürdüm. Evde para üstü azarı ve biten dizilerimin üzüntüsü beni çok dertlendirmişti. Evet GEEK ailesi o zaman anladımki zenginlik kisvesi altında yenilen yemekler hem pahalı hem kötü olacaktı. Ve daha sonra anladımki gün gelip sikime takacağım hatta takmak bile istemeyeceğim şeyi yemeye kalkmıştım. Bu konuya uyandığım anı anlatırsam yaklaşık bi 30 sayfalık yazı daha çıkar o yüzden şimdilik sevgiyle kalın ve korunun. Çocuklarınıza da öğretin bazı şeyleri amk.

Cennete düştüm.

Ağlamıyorum gözüme cs jaho draması kaçtı

Arada benim senaryolara laf edilmiş ayağınızı denk alın.

Her şey bir cam ve bıçakla başladı :(

Böylece Can Sungur'un Jahrein'den daha fazla kilolu olduğunu öğrendik.

0:16 Yiğitcaaaan 3:32 Hayırlı olsun vayy beee 5:20 Jahrein Polonyaca konuşuyor 6:10 Türk oturuşu 6:30 Yiğitcan şoke oluyor 8:35 Kayyumlar (müziği geri gelsin) 13:05 Karanlıktan gelen ses 14:45 Gelinbaşı 21:26 Rule 34 22:26 Oklava 25:20 Evet 26:40 Neler oluyor 28:40 Çok iyi denk gelmiş olurdu 29:03 34:45 Türk üm abi ben 36:39 Türk ün gücü beee 37:43 CS düğünün tanımını yapıyor 43:29 Ne diyosun sen kültürümüze 48:30 Müthiş plan 49:21 Çok iyi fikir Allahu ekber 51:47 Tematik dini =) 53:24 =) 54:28 Bu da en ünlüsü yani semazen=mesneviden ders aldım yani bu kadar mı uzaksın 56:20 Bu ne abi 56:28 Çok komik yaa 57:13 Çok iyi yaaa

CT'NİN DÜĞÜNÜDEN VLOG TARZI BİR ŞEYLER GELECEK Mİ

Ulan ne günlerdi. Bir de şimdiki hale bakın...

1 saatlik sen ne diyon ne kadar güzel bişi beeeee

Aah ömercan atlardan bahsedilirken bile şaşırıyordun, siz yoksunuz diye bir saat şu konulara bak. Türkdoğan iyi montajlıyormuş harbi, bu nedir.. Cs saçı neden bu kadar parlak, ne kullanıyorsun sen?

Jahrein + Meram + 1 saat. ÖG ve CT'nin eksikliği olmasa rahat best snd ever olurdu.

30:50 180 tl bi çeyrek dendi AGA B

Annemle bimdeyiz. Şahsen bimin müptelası değilim ama o annemle girdik işte hava sıcak serinleriz diye. Öyle 25 kuruşluk gofretlerden ve lecola dan erken ölmek için aldım. Kasaya yakın yerde parfüm, kolonya, çorap don falan var. Gözüme pembe 'shela' deodorantı takıldı. Anneme gösteriyorum ben de, '' bak 'she'nin bile çakmasını yapmışlar ehehe" diye. Ben bunu derken bi bim personelinin sesini arkamda hissettim. Arkamı bi döndüm bana bakıyor. "BİM hiç bir ürünü kopyalamaz. Tamamen ürünler özgün bıdı bıdı bıdı.."ne dediğini dinlemedim çok. O sıra centro gofretlere sarılmış ve kolam kolumun altında komşunun çocuğunu dövdükten sonra azar yiyen daha büyük çocuk gibi gözlerim doldu. Ben de "peki" dedim. Kasadan ödeme yapıp çıktım. Sayın personel, Bim senin babanın malı sanki. Asgari ücret veriyorlar. Neden bu sahiplenme? Zaten gofrette bok gibiydi, eve gidip lecolayı içerken ağladim. ~son~

Geldik yine buraya

her sen ne diyonu 50 kere izlemişimdir ama bu bölüm bi türlü olmuyor ya 15/16 Fenerbahçe gibi her şey tammış gibi duruyor ama yok olmuyor gülemiyorum

Vay be jahrein... Nereden nereye

Ne yapacağımı şaşırdım izlemeye yüreğim el vermiyor bu ne güzel video başlığıdır yarabbi

Is this the real life ? Is this just fantasy ?

"Toplumsal bir hezeyan içerisinde, kişilerin psikolojik olarak dertlerini yükseltmeleri sonucunda ortaya çıkan bir katarsis anıdır." -Can Sungur. Şunun düğün tanımı olarak tdkya eklenmesini istiyorum ya. CS sen bir efsanesin

Bu bölüm SND filler bölümüdür

Akıtacak göşyaşım kalmadı ...

Çok yakın bir dostumla çalıştığım iş yerine yakın büyük bir alışveriş merkezine gittik ve dolaşmaya başladık. Tam bu sırada kozmetik reyonundan geçiyoruz. Prezervatiflerin olduğu reyona geldik, tabi ki HER ERKEK gibi bir muzurluk aldı gülümsemelerimizi :) sonra etrafta kimse olmadığını fark ettim. Ancak çok geçmeden yalnız olmadığımızı anlayacaktım. Ben dayanamadım ve Durex personel modelini dostuma göstererek "olum bunu çalışanlar kullanıyormuş, personel personelle yapıp deniyorlarmış" dedim şaka olsun diye. Allah dilimi lal edeydi de demez olaydım. Köşede duruyorduk ve bir döndük beyaz gömlekli bir çalışan kızla göz göze geldim. İki adım yan taraftaymış meğersem. Kızın suratını görmeliydiniz. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. İki ay gidemedim o mağazaya, önünden bile geçemedim.

Uzayda kaybolan espriler ve kaka muhabbeti olmayan "Sen Ne Diyon"lar'a HAYIR!

8. Sınıfta her gün 2 arkadaşımla okuldan çıkınca dershane öncesi markete gidip abur cubur alırdık. Bi gün gene markete girdik abur cubur reyonunda geziniyoruz gözüme bişey ilişti, yerde 200 tl duruyo , bi durdum düşündüm arkadaşlara çaktırmadan alsammı falan diye , sonradan dedim sahibi falan çıkar gelir yanıcaksam tek gitmiyim , söyledim arkadaşlara. Konuştuk ettik napsak parayla diye ve harcamaya karar verdik . Başladık marketin içinde koşturmaya hepimiz ne görsek market arabasına atıyoruz bunuda alalım şunuda alalım derken araba doldu. kasaya gittik ödedik aldıkalarımızı. Çıktık marketten oturduk bi banka önümüze dizdik aldığımız herşeyi , bi sürü cips kola jelibon çikolata ne ararsan var . E tabi hepsini bi günde bitiremedik bölüştürdük , çantalarımıza doldurduk ve önümüzdeki 3 gün okulda bile yemekhaneden yemeyerek sadece aldığımız cips kola ve jelibonlarla beslendik. 3. Günün akşamı ben başladım kusmaya annemler hemen hastaneye götürdü gıda zehirlenmesi dediller. Sonradan öğrendim diğer 2 arkadaşımıda hastaneye kaldırmışlar serumlar falan derken doktor sordu bize ne yediniz . Hiç birimizde 200 tl bulduk 3 gündür sadece cips ve çikolatayla yaşıyoruz diyemedik . Şansımıza da bizim okuldan 2 çocuk daha zehirlenmiş onlarda hastaneye kaldırılmış. Çok soru sormadan yemekhanedendir diyip geçtiler . Veliler okulun yemekhanesini şikayet etmişti ve bizim yüzümüzden okul yemekhane şirketini değiştirmişti...

Sizi hepinizi seviyorum ama 3 eleştiri ve (bonus) tahmin edeceğiniz bir tebrik var. 1. eleştiri ben işyerimden izledim bu videoyu gülüşleer (özellikle bölümü sunan zat-i muhterem) çok sesli çok hiz her defasında seni biraz kısman gerekti.. etmeee. 2. eleştiri : Geek derken hep ergenlerin bu dünyaya daha hakim olduğunu düşünüyorsunuz sanırım ama lütfen size yorum yazmayan ama bohem hayatını yaşamış hatta platonik arkadaşı siz ÜÇÜNÜZ olan insanlar olabilir (ben en azından 1 kişi tanıyorum). sizden bir kuşak öneki çok şanssız :( 3. Eleştiri : ya uzun yazdım 3. eleştiriyi atlıyorum zaten unuttum bile.... Bonus Tebrik : Can Türkdoğan 'a tebrikler (Can sen benim platonik arkadaşımsın) mutluluklar...

Bu azim dolu bir avm aşkı hikayesidir.. Arkadaşım sonbahar dönemi avm'ye çağırdı beni işte geziyoruz bakınıyoruz mağazalara falan. Bir mağazada kıyafet bakarken bu bir çocuk ile göz göze gelmiş çocuk da yakışıklıydı yalan olmasın. Bakışmışlar falan çocuğun yanında ailesi olduğu için gidememiş geldi bana anlattı. Bunlar çıktı mağazadan ailecek biz de geriden geriden takip ediyoruz bunları belki çocuk bir yerde yalnız kalır diye. Ne yazık ki çocuk yalnız kalmadı ve biz de en az yarım saat sapık gibi takip ettik bunları. En son açık otoparka gidip arabalarına bindiler, araba da J kısmındaydı. -Alfabetik olarak sıralanmış alanlar var- Bunlar gitti arkadaşım da üzüldü falan. Sonra her hafta aynı gün gitti bu avm ye. Hep ailecek gelmişler ve hep aynı bölgeye park etmişler. Arkadaşım artık dayanamadı, gitmiş sprey boya almış tam arabayı park ettikleri J duvarına "Kot ceketli çocuk beni bul" yazıp alta instagram adını yazmış. Mevsim de sonbahar olduğundan çocuğu her gördüğünde üzerinde aynı kot ceket varmış. Bir hafta sonra arkadaşıma instagramdan mesaj geldi ve evet o çocuktu. Ama ne yazık ki çocuğun sevgilisi varmış arkadaşım daha fazla uğraşıp aklı kalmasın diye haber vermiş. Bu da bir avm sayesinde yaşanabilecek en garip aşk sanırım..

duygulanmaya geldim

Öncelikle bu anım bir kaç gün önce gerçekleşti ve "ulan tam da sen ne diyonda yazmalık" dediğim bi anımdı. Hemen peşine konunun market anıları olması ne yapacağımı bilmeyip evdeki duvarları kemirmeme neden oldu. Her neyse... Migros'ta çalışıyorum. Sabahın 8:30unda daha allah bile uyanmamışken bir müşteri çıktı geldi ve 35 kuruşluk Abant marka su aldı. Ödemeye geldi 10 kuruş verdi geri kalanı da 1 kuruşlarla yapmak istedi. Evet 1 kuruşlarla. Tam 25 adet 1 kuruş. "Abi suyun benden olsun nolcak ya" diyebilirdim ama bunun benim için ne kadar tarihi bir an olduğunu düşündükçe yumuşak minderleri yumruklarcasına zevk alıyodum. Bir insan 1 kuruşlarla alışveriş yapıyordu ve ben de bu ticaretin bir parçasıydım. Zaten başka müşteri de yok diye saymaya başladım paraları. Tam 25 adet 1 kuruşu say say bitmezken 25 kuruşun ne kadar büyük bir para olduğunu farkettim. Artık 25 kuruşları küçümseyen insanların küçüklüğüne üzülüyorum

"180 lira da bir çeyrek"...

33:28 cs hafiften bozuluyor jaho nun ici el vermiyor hemen suyuna gidiyor oksuyor falan cs yi cok tatli lan bunlar

Deliriyorum. Hayellerim gerçek oldu Ağağağağğğğğ

sene 2003-2004 ilkokul kantininde nedense kağıt poşetlerde çağla satarlardı 1 liraya, bu çağla poşetleri hemen tezgahın üzerinde sıralıydı.Tenefüs zilinin çalmasıyla adeta walking dead setine dönüşen kantinde kargaşadan yararlanıp poşetleri çalardık ve parasını isteyen kantinci ablalara da çağla fırlatırdık.Fırlattığımız çağlaları yiyen kantinci ablalarla atmadığımız çağlaları yiyen biz mutluyken tezgahtan atlayan kantinin sahibi amca bizi okul bahçesine kadar kovalardı en son yorulunca poşeti yere atar ve kaçardık.

Olm Jahrein zayıfmış lan

Başıma birşey gelmeyecekse ben bu bölümü çok sevmedim, yiğitcan ve CT siz tadı yok sanki. Kayyum bile azıcıkdı, patlama efekti yoktu vs.. ct yokluğun hissedildi. Allah bir yastıkta kocatsın tabi o ayrı :)

CT ve ömercansız biraz tatsız olmuş sanki ömercanın samimiyeti ve ct nin taklitleri olmayınca toplantı gibi olmuş

Bundan seneler önce 5 yaşındayım. Annem ablam ben avmye gitmiştik. Ablamın bota ihtiyacı vardı. Annemle ablam güçlerini birleştirip bot aramaya başlamışlardı. Girdiğimiz bir mağazada -magaza 3 katlı kocaman bir yer- indirim vardı ve dolayısıyla kalabalıktı. Annemle ablam sürekli kayboluyor ben onları bulmaya çalışıyordum. En sonunda yorulup bir koltuğa oturdum. Ayakkabı deneyecek olan şişko şişko teyzeler oturduğum koltuğa oturup ayakkabı deniyorlardı ve beni futursuzca sıkıştırıyorlardı. Aradan 20 dakika geçti. Ne annem geldi ne ablam. Oturduğum yerden kalktım ve onları aramaya başladım. Avmye geldiğimizde hava kararmaya başlamıştı. Bu yüzden de iyice korkmaya başladım. Beynimde bundan sonra yaşayacağım hayatın nasıl olacağı hakkında senaryolar dönüyordu. Merdivenlerden aşağı inen görevliye baktım. Küçükken çok da çekingen bir çocuktum kimseyle konuşamazdım utanırdım öyle. Kafamda ampul yandı. Ağlarsam kesin bana noldu diye sorar dedim. Ve birden hüngür hüngür ağlamaya başladım. İşler tam da istediğim gibi gitmişti. Görevli abi yanıma gelip "noldu iyi misin?" diye sordu. Ben de "annemi kaybettim" dedim sümüğümü çekerek. En sonunda beni en üst kata çıkardı ve bir koltuğa oturttu. "Bir şey içer misin" diye sordu. "Yok" dedim. Diğer görevliler gelip benimle muhabbet etmeye başlamışlardı. Görevli ablanın biri bisküvi falan vermisti. Annemle ablamı unutmuştum resmen 'onlarin da beni unuttuğu gibi' en sonunda ben annemin telefon numarasını abiye söylüyordum. Tam söylerken annemle ablam beni bulmuşlardı. Sonra hiçbir şey olmamış gibi eve gittik. Bu da böyle bir anımdır. AVM'de kaybolan arkadaşlara selamlar.

Hadi lan davet ettik diye bu kadar reklam yapılmaz diyip videonun sonunu kesmiş Yiğitcan. Haklı

Yaklaşık 16-17 yıl önce, ilkokula ya yeni başladım, ya da başlamadan hemen önce, emin değilim döneminden. Supermarket kuru yemiş bölümünde geziyoruz. Antep fıstığına inanılmaz bayılırım. Hani o karışık kuru yemişte kilosu en pahalı olanları ayırıp bitiren insanlar var ya, işte ben o gruptanım. Açıkta antep fıstığı bırakmışlar, bir tanesi de kabuksuz bir biçimde orda duruyor. Bende geçerken attım ağzıma. Bunu gören babam tüm lawful good karakterini orada gösterdi. Yalan olmasın ufak bi tokat, üzerine 10 dk azar yedim. Sonrasında yaklaşık 750 gr falan alıp 100 gr'ını geri dökmüştü adam o açıktaki fıstığın içine. Kaç sene geçti, hiç unutamam. Cs'nin haram hikayesi gibi bir etkisi var üzerimde.

6:30 civarı ırkçılık sohbetleri nasıl montajlanmış öff

6-7 sene önce yaz tatilinde anneannemlerde kalıyordum. Bir gün beni deterjan almam için markete yolladı. Ben de yalnız gitmek istemediğim için bir arkadaşımı çağırdım ve birlikte yola koyulduk. Markete girdiğimizde şuna da bakalım buna da bakalım derken zamanın nasıl geçtiğini fark etmemiştik. Tabi benim aklıma hiç marketi üzerimize kapatıp gidecekleri gelmedi( yani kim cuma namazına gitmek için koskoca marketi kapatıp gider ) meğerse anneannemin yaşadığı yerde cuma günleri namaza gitmek için kapatırlarmış. Tabi ben ve arkadaşım nasıl mutluyuz anlatamam. Çocuk aklıyla karikatür dergileri okuyoruz çikolata yiyiyoruz falan resmen her çocuğun hayalindeki şey başımıza gelmiş. Yaklaşık bir saat sonra yaşlı gözlerle anneannem, bir kasiyer ve bir polis kapıyı açmak için dışarıdaydı. O gün ikimiz de iyi bir dayak yemiştik. En azından yediğimiz hiçbir şeyin parasını istemediler :)

CS yi düğüne bile çağırmıyorlarmış ondan ayrılmış

180 lira 1 çeyrek dedi cs reis. Gözümden 1 damla yaş aktı.

Ömercan ve ct yi isteriz (yiğitcan gitmesin)

EN EFSANE SEN NE DİYON BÖLÜMÜYDÜ WUUHUUU Bu üçlü tekrar bir araya gelip program yapsın

hangisi jahrein

Ben küçükken biraz inatçı bir çocuktum. Bir şeyi istersem, istediğim şey yapılmak zorundaydı gibi bir kafadaydım. Anlatacağım olay ben 4-5 yaşlarındayken yaşandı. Neyse bir gün annemle markete gitmiştik. Ben de meyveli yoğurdu çok severdim. Markette danino nun mor olanını gördüm ve "anne, bunu bana alır mısın?" dedim. Annem de "hayır alamayız, sürekli zararlı şeyler yiyorsun." gibi bir şeyler söyledi. "Anne lütfen ama!" dedim. "Hayır." dedi. Allahın hakkı üçtür, üçüncü defa "Anne al." dedim. "Hayır diyorum sana!" dediği anda kendimi yere attım. Yerleri yumrukluyor, tekmeliyor, bağırarak ağlıyor ve "Mor danino istiyorum!" diye iğrenç cırtlak sesimle çığlıklar atıyordum. Herkes bize bakıyordu, annem acayip sinirlenmişti. O an kimse umrumda değildi, sadece daninoyu istiyordum. Annem bana baktı, ama öyle bi baktı ki "allahım sen sabır ver. bu çocuğu niye doğurdum ki." der gibiydi bakışlarıyla. Sonra mor daninoyu raftan aldı, "al daninonu kalk ayağa." dedi dişlerinin arasından. Olayın gerisini tam hatırlayamıyorum ama büyük ihtimalle evde hoş şeyler yaşanmadı. Bu bende bir dönüm noktası oldu ve bu olaydan sonra istediğim olmayınca kabullenmeyi öğrendim.

İşte bir gün annem bayram alışverişi için beni istemeye istemeye kaldırdı. Neyse bütün aile kalktık bir avm'ye gittik. AVM'de pazar olduğu için çok dolu, bir tane mağazaya girdik ayakkabı rafı aşağı inmiş falan. Sonra işte kıyafetlerin olduğu rafa yöneldik. Annemle de bir senedir alışveriş yapmıyoruz. bütün her şeyin 34 bedenini alıyor. Annem diyor ki ''O sana olur, incecik kızsın.', anne diyorum olmaz diyorum hepsinin 38 olması lazım. Annem inatla ne 38'i diyor. Neyse zaten bir şey almak istemiyorum. Kabine gireyim dedim, aldım beğendiklerini. Kabin sırasıyla kasa sırası birbirine girmiş neyse buldum sıranın ucunu, girdim sıraya. Teyzenin biri gözleri görmüyor herhalde çarpıştık, yere elimizdekiler düştü(bakıştık, tövbe tövbe diyorum içimden) kadın benim 34 beden giysilerimi almaya çalışıyor, teyze''onlar benim ver bana onları, güvenlik'' diye bağırıyor. Annem geldi durumu anlattı kurtulduk teyzeden. Neyse kabine girdim, girmez olaydım pantalon bacağımdan geçmiyor sonra aman be belki olur dedim, yukarı doğru çektim cart diye bir ses. Bu sefer pantalonu çıkarmaya çalışıyorumjırt diye bir ses geldi pantalonu çıkardım, koca bir yırtık var pantalonun ortasında,ben kabinde ağlamaya başladım, neden ağladığımı bilmiyorum. kabin görevlisinin sesi yankılanıyor kafamda ''kabinleri seri kullanalım.'' Annemi aradım geldi kızım n'oldu diye sarsmaya başladı altımda da külot var. Tabi dışarıdaki kabin görevlisi geldi. Bir de kabin görevlisi erkek çıkmasın mı adamın benigörmesiyle dönmesi bir oldu. İşte böyle telaşlı telaşlı ne oldu hanımefendi falan diyor. Ben utancımdan yerin dibine girdim. işte anneme anlattım. SALAK diye bağırdı. Bana gitti her şeyin 38'ini getirdi, biz bu ürünleri aldık ama ben pantalonu hala giyemiyorum, dolabın en ücra köşelerinde. Bir ay sonra ben tekrar oraya gittim. Bir şeyler deniyordum. Aynı kabin görevlisi yine oradaydı. Ben kabinden çıkınca beni hatırladığını o gün yoğunluktan özür dileyemediğini söyledi. BU DA BÖYLE BİR ANIMDIR.

Yemin ederim gözüm doldu şuan ya Yiğitcan dön artık gözünü seveyim kafayı yiyorum izlerken

30:52 cs 180 lira da bi çeyrek demiş ah cs şuan çeyrek 520tl oldu

Yanımda iki arkadaşım vardı. Bizim mahallenin orada turluyorduk. Sonra içlerinden biri susadı. O ara da bizm okulun önündeydik. Oralarda da ŞOK market vardi. Neyse girdik, soğuk içecek olan buzdolabı tarzı şeylerde su yoktu sadece dışarıda vardı. Arkadaşım da oradan 500ml lik bir su alıp o dolaba koydu ve markette gezinmeye başladı, görevlilere çaktırmamak için de baharatlara bakıp "Hmm evet kesinlikle almalıyım. " Tarzı şeyler söylüyordu. Biz tabi diğer arkadaşla kopuyoruz. Su almak isteyen arkadaş biraz daha gezmek için ısrar ediyordu. Diğer arkadaş biraz utandı o yüzden bizi dışarda bekliyordu arada da cam duvarlardan bize hareket çekiyordu. Sonra biz su isteyen arkadaşla oyuncak reonuna gittik, yanımızdan geçen çalışanlar bize garip garip bakıyordu. Reonun ortasında iki tane bisiklet vardı arkadaşım onlardan birine bindi sonra oradan gelen bir çalışan "Canım binme onlara yasak. " Dedi sonra gitti arkadaşım inerken bisikletin selesi çıktı ben orda gülmekten ölüyordum. Ama göt korkusundan dolayı dışarı çıktım. Çıkarken de gülüyorum ve görevliler bana UFO görmüş masum köylü gibi bakıyordu. Diğer arkadaşımla su isteyeni bekledik. geldi. Ama elinde su yoktu ne oldu falan dedik. Sele zaten kopukmuş. Yani yırtmış olduk. Suyu da bakkaldan aldık.

Ülkemde Ömercan'sız SEN NE DİYON istemiyorum bro.

Bu olay geçen gün başıma geldi. Hep indirimlerini takip ettiğim baya pahalı bir erkek giyim firmasının %50 indirim yaptığını gördüm. Babamdan yalvar yakar para alıp kendime kıyafet almak için gittim mağazaya annem de benimle beraber arkada duruyor giydiklerimi bu oldu, bu olmadı gibi yorumlarda bulunuyordu. Mağazanın kapanma saatine yakın olduğu için iki pantolon aldım çıktım. Normalde fiyatı 279.99 tl olan pantolon 139.99 tl ye gelmiş oldu ben de aldım. Ama mağazanın en ışıklı en parlak bölümü altında duran yeni sezon polo yaka tişörtler çok hoşuma gitti ama mağazanın kapanma saati geldiği için alamadım. Ertesi gün yine mağazaya geldim iki tane polo yaka tişört aldım kasaya geldim. Annem de arkada beni bekliyor hiç alakası olmadığı erkek kıyafetlerine bakıp oyalanıyordu. Ben de o sırada parayı hazırlıyordum. Normalde etiket fiyatına göre bu iki tişört 500 tl civarı birşey yapıyordu. Ben de yarı fiyatı diye 250 tl çıkarttım bekliyorum. Kasiyer aldı tişörtleri barkodunu okuttu 500 tl beyefendi dedi. Benim için zaman bir an durdu. Annem baktığı tişörtlerden flash hızıyla kafasını kaldırdı. Ben de anneme döndüm ve birkaç saniye göz göze geldik. Kasiyere yok da diyemedim verdim 500 tl yi içim acıyarak çıktım mağazadan. Bir yandan da annem bu tişörtleri hele bir giyme görürsün gününü diyerek beni azarlıyordu. Ben daha neler alacaktım o paraya ama olsun en azından kaliteli diyerek kendimi avutuyordum. Ertesi gün ailecek fırat nehri kenarında halfeti diye güzel bi yere gittik ailecek baya güzel bir lokantadayız. Babam bana dönerek "aldığın tişört bu mu?" Diye sordu. Ben de evet baba dedim. Tişörtüme bakarak " inşallah çok para vermemişsindir bunun maliyeti 10 tl bile etmez " dedi. Ben de yalan söyleyerek yok baba 30 liraya aldım dedim. Annemin bakışları altında. 😭

30:50 180 lira da bi çeyrek

9-10 yaşındayım. Yaz tatiline Istanbul/Kadıköy'e ailecek gittik. Son günlerimiz, babam okul için çanta almamız gerektiğini söyledi bende tamam dedim. Bir çok mağazaya girdik, ben tüm çantaları raflardan çıkartıp beğenmeden mağazayı terk ediyordum. En son babamın ısrarıyla en son girdiğim yerden çantayı almam gerektiğini söyledi. İşte orada bakıyorum çantalara hiç güzel değil beğenmiyorum ama adam pes etmiyor rafları boşaltıyor, ben yine beğenmiyorum. Adam çıldırdı, "ya birini al ya da kapı orada" dedi. Bende mecbur birini aldım... Adam nasıl beddua ettiyse 1 sene boyunca okul benle "boyun kadar çanta" gibi laflarla dalga geçiyordu. Yani 3. 4. Sınıfa gidiyordum üzücüydü.

Yiğitcan bi deri bi kemik kalmış bence Jahrein ı yesin

Babam bir süpermarket işletiyor. Bende arada eğlencesine kasada otururum. Yine böyle oturduğum bir günde adamın biri gelip kabaca "sigara ver" dedi. Bende normal bir insan olarak "hangisinden vereyim abi" dedim. Adam birden bağırmaya başladı BEN BURANIN DEVAMLI MÜŞTERİSİYİM. İÇTİĞİM SİGARAYI NASIL BİLMEZSİN!! diye. Ben daha neye uğradığımı idrak edemeden adam söylene söylene çıktı gitti. Bu büyük egoyu kaldıramayan gururum yüzünden adama rastladığım bir kaç defa daha ( ne içtiğini bildiğim halde) " hangisinden vereyim abi?" diye sordum ve babam muhtemelen "devamlı" müşterisinden oldu.

27:29 süper easter egg

Abi ben İsveç'te yaşıyorum aylık alışverişe çıkmıştık her zamanki gibi annem yanımızda afgan bir otostopçuyuda getirdi arabada fazla yer olduğu için falan. yaptık alışverişi kadını bekliyoruz kadın ortalıkta yok bagajı da açık bıraktık poşetlerin geleceğini düşünerek. Burada da marketlerin avmden farkı yok kocaman bir yer malesef kadının telefonu da bizde yok ki arayalım bi 5-10 dk markette aradık kadını bulamadık araba da hala bagajı açık kuytu bir yerde duruyor pek kimsenin umurunda olmayacağı için çok büyük bir dert etmiyoruz ortalama yarım saat içinde geri döndük arabaya bagaj bomboş kedinin kafesini bile almışlar öyle diyeyim sizlere. Sonra öğrendik ki meğersem bunlar planlı yapıyormuş bu işi 2500 kronluk alışverişi bebeğin elinden şeker alır gibi aldılar o gün bu gündür bagaja olan hassasiyetimiz daha dikkatli

12 yaşlarındayken yaz aylarından birinde babam beni markete göndermişti . Her zamanki gittiğimiz markete gittim doğal olarak çünkü eve çok yakındı . Gittiğimde babamın istediklerini aldım . 10 TL çıkardım uzattım adama . Adam koydu kasasına . Ben para üstü beklerken adam bana 10 TL uzatıp buyur genç adam dedi . Ben çok küçük bir an düşündüm '' Allah Allah bugün bayram mı acaba ? '' Sonra bayram olsa bile o adamın cimriliğinden sakız dahi olsa hiçbir şey vermeyeceğini hatırlayınca , soğuk kanlı bir şekilde parayı alıp eve döndüm (Tabikide adama yanlışını söylemeyecektim ) . Babama da '' Baba az bir şey borcumuz varmış onuda ödedim . '' diyip 10 TL ceplemiş oldum . Her halde adamın dalgınlığına falan gelmişti . Bu da böyle hiç ekstrem olmayan ama yinede sevdiğim hikayelerdendir .

Geçen sene işte bayram öncesi kıyafetler falan alıyoz. Ben kabine girdim işte gömleği denedim ondan sonra pantolonu denemek için ayakkabıları çıkartıp pantolonu indirdim. Sonra abim giyindin mi dedi ve perdeyi açtı. Ben o esnada yeşil baksırla kala kaldım. önde de 4 kişi. sonra abim hemen perdeyi kapattı falan neyse odur budur. Diğer gün bi lokantaya gittik. üzerimde aldığım kıyafet, oradaki beni gören adam bizim karşı masada oturuyo adam böyle çaktırmadan gülmeye falan çalışıyo. O an ki duygularım varya muhteşem ötesi bişey. anlatılmaz yaşanır o tarzdan. o gün Kendimi Rick and Morty'deki osuruğu o boktan şarkısı gibi hissetmiştim

onu markette görmediğimden beri marketler cehennemim oldu be abi

Öğrenciyken; bayram dönemlerinde kasalarından ateş çıkan ve pazar ortamınını aratmayan bir tekstil mağazasının kasiyeri olarak çalışıyordum. O sıralar yalan söylemeyi yeni keşfetmiş biriydim. Müşterim okuduğum bölümü sordu. Bende maksimum iki dakika sürecek bir karizmatik hayat kurdum kendime ve kendisine tıp okuduğumu söyledim. Bu arada hastaydım ve ağzım burnum tıkalıydı. Müşteriye "evet ya çalışarak okumak çok zor" diye gereksiz prim kasarken, ortamın tozlu olmasından dolayı hapşırdım. Her taraf salya sümük olmuştu ve etrafta ne peçete ne su vardı. İkimizde hiç birşey olmamış gibi usta bir tiyatroculukla devam ettik. Müşteriyi bilmem ama ben kahkaha atmamak için zor tutuyordum kendimi. İşlem bitier bitmez tuvalete koşup kahkahalar içinde temizlendim. Şansıma hiç kimse görmedi bu olayları. 2 dakikalık karizma yapayım derken saçma sapan(ct efecti) yalanlarla asla karizmatik olamayacağımı ve yanımda her zaman peçete taşımam gerektiğini işte böyle öğrendim. Ve böylelikle müşterimin unutamayacağı bir alışveriş anısı yaşamasına sebep oldum.

jahrein türkiye turnesinde sanrım

Bu gerçekleşemeyen bir alışveriş hikayesidir. Çok küçükken televizyon reklamlarından numarasını görüp ünlü bir beyaz eşya markasını aramıştım. Bir adam açmıştı. Ben de çocuk sesimle "Merhaba, ben bir çamaşır makinesi alıcaktım" demiştim, neden demek istiyordum bilmiyorum. Adam da hiç düşünmeden "Bir daha ararsan aileni hapse atarız "demişti. Ben de korkup hemen kapatmıştım, kimseye de söyleyemedim. Her gece kabuslar görüyordum, ben de bir travma yarattı. Sanki polisler gelip ailemi götürecek ve ben kendimi çamaşır makinesine atıp intihar edicem. Sonra anneme babama itiraf etmiştim, bir şey olmaz demişlerdi. Ben bir yıl iç hesaplaşmalar, vicdan azapları, acılar çektim orada...O telefon ucundaki adama Zeus şimşek yağdırsın. nütfen.

Başta Jahrein'in ismini görmek cennet gibi gelse de izlediğim en sıkıcı Sen ne diyon oldu. eh

Benim değil ama teyzemin anısı. 7 çocuklu ailenin en küçük kızı kendisi. Babası ufak çaplı bir market sahibi oldugu için evlenene kadar her ihtiyacı direkt evine gelmiş biri. Hayatında hiç alışverişe gitmemiş gerek de olmamış. Evlenip başka bir şehre taşındığında eşiyle alışverişe gitmişler. Yanlışlıkla tarihi geçmiş bir şey almış. Eşi marketten çıktıktan sonra farketmiş ve tarihi geçmiş ürün sattıkları için baya sinirlenmiş bağıra çağıra markete dalacakken teyzem zorla durdurmuş "sen bekle ben geri verip gelirim" demiş. Alışverişten ve iade etme konseptinden bihaber teyzem eşinden de biraz korkarak markete geri girmiş o ürünü gizlice bir rafa bırakmış parasını falan hiç düşünmeden koşarak marketten çıkmış ve eşine de "ÇABUK SEN POŞETLERİ BAGAJA KOY BEN ARABAYI ÇALIŞTIRIRIM" diye bağırmış. Olaydan 10 yıl sonra boşandılar. Teyzem geçenlerde bir araba almaya çıktı kadına boyanmış taksiyi yeni araba diye satmışlar. Daha büyük zararlara doğru yol alıyor.

30:52 aga bee 180 tl bi çeyrekmiş şimdi 600 700 tl

Bu da küçüklük travmamdır, annemle bir daha asla markete gitmeme sebebimdir. Efendim 6 yaşlarında falanım, annem markete gidiyorum dedi, tutturdum ben de geleceğim diye (bir umut dondurma falan aldırırım diye düşünüyorum) neyse yaptık alışverişi, kasada sıra var biz de bekliyoruz. Tam yaklaştık kasaya annem "aaaa çay almayı unuttum sen sırada bekle ben geleceğim şimdi" dedi ve gözden kayboldu. Sıra bize yaklaşıyor, arkamda bi ton insan, ben başladım gerilmeye, bi yandan arkadakileri kesiyorum bi yandan kasiyere bakıyorum gözlerim falan dolmaya başladı, içimden "anne nerdesin" diye ağlamaklı söyleniyorum, tam sıra bize geldi baktım annem hala meydanda yok, çocuk sinirlerim daha fazla dayanamadı hem böğüre böğüre ağlamaya başladım, hem de bi yandan altıma işiyorum ama kendime engel olamıyorum. Neyse annem geldi sonra, beni o halde görünce temiz üç beş tokat yedim, "seninle evde görüşücez iki dakika bekleyemedin" dedi dişlerini sıkarak, yüzü kıpkırmızı aldıklarını ödedi çıktık. Eve gelince de çok temiz dayak yemiştim terlikli falan. Kendisine anlatıyorum şimdi "ne zaman yapmışım onu" diyor

5 yıl önce zayıf jaho

Geçen BİMe gideyim dedim. Girerken iki kapının arasına sıkıştım. (Neden iki kapı yaparsınız ki anlamam) sonra birden zebani gördüm. Gözlerimi ovuşturduğumda gitmişti. Ve kapı da açıldı.Elimde de karayel denen bimin kolonyası var. Sonra bi farkettim ki her yazıyı tersten okuyorum.... O an elimdeki 'Karayel' kolonya ile göz göze geldim ve büyük resmi gördüm...

CT ve Ömercan olmadan olmamış ya çok üzülüyorum şuan

Bundan 2 sene önce İzmit'te öğrenci evinde kalıyordum. Ev tutulmuş,yerleştirilmiş aileler ev arkadaşımla bizi bırakıp gitmişlerdi. İlk defa ailemden uzakta survival bi şekilde yaşayacaktım. Öğrenci evi demek makarna demekti. Makarnanın tüm kombinasyonlarını yemiştik. (Salçalı,yoğurtlu vs.) 2 haftada bir eve toplu alışveriş yapıyorduk. Evimizin yakınındaki markete gittik. Hep aynı yere gidiyorduk zaten. Kasiyerle,manavcıyla,kasapla abi kardeş olmuştuk bi nevi. Hani insan bu abi kardeşliği hep merhaba .dersler nasıldan öteye gideceğini düşünmüyor. O gün aışverişte kasap reyonundan tavuk almaya karar verdik. Ev arkadaşımla kendi aramızda konuşuyoruz kanat mı alalım göğüs mü diye. O sırada da reyondaki abi bize kulak misafiri olmuş. Göğüs vereyim mi sever misiniz dedi. Bende severiz abi dedim. O pala bıyıklı abi bir anda "Büyük göğüs mü seversiniz küçük mü kehkehkeh" dedi. Hani nasıl tepki vereceğimi şaşırdım. Büyük severiz abi dedim :)):,:))::) ve lanet olası tavuğu alıp marketten uzaklaştık...

Ben de SEN NE DİYON lara katılmayı düşünüyorum diyetisyene gittim Geek yapar diyeti istedim şimdiden 2 kilo aldım hayırlısı 1 yıla 90 kilo olunca ben de gelicem.

O gittiğinden beri alışverişe çıkamıyorum be aga

GOOD OLD DAYS...

biz 3 arkadaşız ve haftanın her günü yaptığımız saat 21.00 civarlarında markete gider ve kola ,cips ,çekirdek alırız o gün anlamadığım şekilde üçümüzde engelli gibi her şeye gülüp boş boş markette dolanıyoruz. reyonları tek tek gezip malzemeleri eleştiriyoruz (mercimeğin neden bu kadar küçük olduğu falan filan ) ve geyik muhabbetimiz aralıksız 2 saat devam etti. mağaza görevlileri bizi gördüklerinde halimize bakıp ibret aldıklarından eminim. tabi biz hala malları eleştiriyor ve aşırı gürültü saçma kahkahalar marketi inletirken mağaza görevlisi geldi ve bize baktı sonra artık çıkın mağazayı kapatacağız sorunlu veletler dedi bunu duyunca üçümüzde bir duraksadık normalde cevap böyle şeylerde sorun çıkartan numan hiçbir şey demeden yürüdü sonra dönüp çıkalım dedi sorun bizde değil sorun migrosun mallarında

İBİBİK İBİBİK

Babamın dediği bir şey yüzünden maceranın eşiğinden dönmüştük. Avmlerin kapalı otopark girişinde bagaj kontrolü olur ya hani. İşte o kontrollerden birinde durduk. Güvenlik görevlisi cama doğru eğilip babamdan bagaj kapağını açmasını istedi. Babamın da kırk yılın başı yaratıcı bir espri yapası geldi. Görevliye ''yalnız ceset biraz kokuyor olabilir'' dedi. Adamın surat ifadesini hiç unutmuyorum. Bagaja bakmadan direkt polisi falan arasalardı ne olurdu hayal edemiyorum.

Bir gün işte tüm alışverişlerimiz bitmiş eve dönecekken, babam birden ordan 'bir dakika ben bir para çekeyim, geliyorum' dedi. Biz de ablamla bekliyoruz falan bir baktık çekiliş sonuçlarını açıklamak için avmnin orta yerine televizyon asmışlar ve sonucu öğrenmek için 20-25 insan orada bekliyor. Ablam sinsi sinsi bana bakıp güldükten sonra birden televizyon gitti herkes panik falan oldu neyse tekrar açtılar televizyonu çekilişi yapıyorlar sonra tam açıklanacakken bir daha gitti. Bakıyorum ablam pis pis gülüyor anladım bir kıllık olduğunu ama ses etmedim. Bu böyle 5-6 defa oldu sonra oradakiler artık sıkılmış olacak ki çekilişi ertelediler. Ablam pis pis gülmeye devam edince iyice kıllandım yanına gittim 'niye gülüp duruyorsun' diyorum bir şey demiyor en sonunda darlamış olucam ki ''telefonumdaki kumanda özelleğini kullanarak ben kapatıyodum televizyonu' dedi, birde bunu dedikten sonra kahkaha atıyor piskopat.

yiğitcan'ın adını başlıkta görmeme ragmen videoda görünce istemsiz gülümsemem. özleniyorsunuz yiğitcan bey.

Sen ne diyonu 6.dönüşümde falanım ve jahreinle CS küsken bu video keyifle izlemek cok enteresan geldi.

geçen yıl yakın bir kız arkadaşımla öğlen on iki gibi bir avmde buluşmuştuk. işte kızla saat ikiye kadar yemek yedik, gezdik eğlendik falan yapacak bir şey kalmadı. tabii cepte de para kalmadı. bu saatte eve de gitmeyelim, ne yapalım diye düşünürken aklımıza alt kattaki süpermarket geldi. kendi kendimize ineriz eğleniriz diyorduk sonra arkadaşım dedi ki bir lira bulalım, market arabalarına bindiririm seni gezeriz eğlence olur. ilk başta yok falan desem de merakımdan kabul ettim. çantamın derinliklerinden çıkan son bir lirayı da kıza verdim. arabayı alıp kimsenin uğramadığı arka taraftaki bebek bezi reyonuna girdik, zorla da olsa bindim arabaya. on dakika kadar gezdik kimse bizi takmadı artık hadi dönelim, indir beni derken bir abi -büyük ihtimalle çalışandı- bize kötü kötü baktı. bizde hızlanıp gittik reyona, tam ineceğim, telefon çalıyor dedi. tamam bekliyorum, sen konuş dedim bende ne yapayım, kızın böyle salak şakalar sevdiğini bilirim ama yok dedim beni bırakıp gitmez. yaklaşık beş-altı dakika bekledim, gelmedi. telefonunu da arıyorum açmıyor.artık kendim inmeyi deneyeyim dedim az kalsın inecekken devriliyordum. ağlamaya başlayıp annemi arıyordum ki önceden gördüğümüz abi gelip yardım etti bir daha da yapmayın böyle şeyler dedi. başım eğik, bir liram arabada kalmış halde çıkmıştım avmden. korkunç bir gün olmuştu benim için, annemden yediğim sözlere mi, abimin dalga geçmelerine maruz kalmama mı, oradaki abiye rezil olmama mı üzüleyim bilememiştim.

ilk yorumdan sonra araya trivago reklamı girdi. bütün arabeskin içine sıçtı. teşekkürler trivago.

Bu olay olduğunda küçüğüm. Annemle açık pazar yerinde alışverişteyiz. Ben de annemim elinden tutuyorum yanından ayrılmamak için. Daha sonra annem elimi bırakıp hemen yanındaki sergiden bi şey almak için sergiye döndü.Ben bekliyorum onu. Etrafa bakıyorum falan. Sonra bi silüet hareketlendi yanımda ben de hemen annem diye tuttum elinden gittik bir süre. Sonra elini tuttuğum kadın bana seslenince kafamı kaldırdığımda o kişinin annem olmadığını farkederek çığlık atıp elini bırakıp kaçtım. Sonra etrafta annemi aramaya başladım. Meğer hala aynı sergideymiş. Sonra hiç bi şey demedim ve işi bitince yine elinden tuttum ve yolumuza devam ettik.