Jk: otur. Dedi deri koltuğu gözüyle işaret ederek. Şaşırmıştım. A: p-peki. Diyerek koltuğa oturdum ve ona bakmaya devam ettim. Ayağa kalktı. Jk: bekle biraz. Ben ne yapacağını merak ederken odadan çıktı. Onu beklerken kalbim daha hızlı atmaya başlamıştı. Fısıldayarak kendi kendime konuşuyordum. A: sırası mı şimdi! Hadi normale dön nolur. Kızarmak istemiyorum.. O esnada patronum tebessüm ederek geldi. Beni duymuş olamazdı değil mi? Öyle birşey olduysa yerin dibine girerdim. Elinde ismini göremediğim bir kremi tutuyordu. Yanıma geldi ve bir nefes vererek yanımdaki koltuğa oturdu. A: bir yerinize birşey mi oldu Jungkook bey sorun nedir? Jk belli belirsiz güldü ve Jk: sorunun senin elin olduğunu daha anlamadın mı? A: ef- efendim? Jk: sol elini uzat. Uzaylı görmüş gibi ona bakmaya devam ettim. Jk: Aria sana diyorum. Hadi. A: ha pardon. Peki.. Elimi ona doğru uzattım. Kremi masanın üzerine koydu ve sarılı olan sargı bezini açmaya başladı. Bense sadece yüzüne bakıyordum. İlk defa bu kadar yakından görüyordum onun yüzünü. Yanık olan elime parmaklarınin ucuyla dokununca ağzımdan hafifçe bir inilti çıkmıştı. A: a-ah. Jk: canını mı yaktım? Özür dilerim. A: sorun değil. Yanaklarımin kızardığına emindim çünkü kalbim çarpı iki kat daha fazla atıyordu şuan. Jk: derin görünüyor. Krem sürerken dayanabilir misin? A: teşekkür ederim isterseniz ben süreyim. Hallederim hemen. Elimi çekmeye yeltendim ama bileğimi daha sıkı kavradı ve bana sert bir bakış attı. Attığı bakışla sesimi çıkarmamaya karar verdim. Kremi parmak uçlarıyla elimin üstüne sürmeye başladı. Canım yansa da şuan bu acı umrumda değildi. Resmen hipnotize olmuştum.(oha) Avcumun içine de sürdükten sonra yeni bir sargı beziyle elimi kapattı. Bezin üstünden elimi okşamaya başladı. Jk: işte oldu. Ve..ben..özür dilerim. Canını yakmak bu dünyada isteyeceğim en son şeylerden Aria. Ama tutamadım kendimi. Kırmızı çizgimin iş olduğunu biliyorsun. Yine de n'olursa olsun yapmamalıydım. Üzgünüm. Neler söylüyordu bu adam. Resmen havale geçirecektim. Jeon Jungkook benden özür dilemişti. Şuan gerçekten yanıyordum. A: yok sorun değil Jungkook bey. Ufak birşey zaten. Bir kaç güne geçer. Ben özür dilerim sizden.. Jk: güzelim.. artık tutamayacağım. Senden hoşlanıyorum. Yani.. olağanüstü bir güzelliğe sahipsin ve senden aşırı etkileniyorum. A: NE! ŞAKA YAPIYORSUN!? S*ktir galiba dışımdan söylemiştim bunu-. A: dışımdan mı söyledim? Jk güldü ve başını salladı. A: y-yani şey.. Jk: seninde benden etkilendiğini fark etmedim mi sanıyorsun? Seni çok benim hakkımda konuşurken yakaladım güzelim.. Kıpkırmızı olmuştum. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Jk:(gülerek) anlaşılan birşey söylemeyeceksin. Peki..illa ki öğreneceğim duygularını ve peşini bırakmayacağım. Yarın sen dinlen, çok çalıştın saat neredeyse iki buçuğa geliyor. Seni bırakayım (elini uzatarak) gel hadi. Dayanamayıp uzattığı eli tuttum ve A: peki. Teşekkür ederim ama odamdan çantamı almam gerekiyor. Jk: tamam güzelim otoparkta bekliyorum. Sırıtarak odama gittim. A: İNANMIYORUM ÖLÜCEM ŞİMDİ. AAA ÇOK MUTLUYUM YAAA İNANAMIYORUM. Çantamı alıp çıktım ve otoparka ilerledim. Arabaya binince yaklaşık bir dakika boyunca Jungkook gözlerimin içine baktı ve sonra saçlarımı çekerek boynumu öptü. Jk:(sırıtarak) gidebiliriz.. -SON- Nasil olmus? Umarim beğenmişsinizdir yorumlari bekliyorum:)♡
TAM HİKAYE Jeon Jungkook ile hayal et Patronun üzerine kahve dökerse Aria Jungkook ~Aria'dan~ Yine sıradan ve bir o kadarda yoğun mesai saatlerimden birini yaşıyordum. Ünlü bir şirkette ünlü iş adamı Jeon Jungkook'un baş asistanıydım ve işler asla bitmiyordu. Saat gece 10.45'di ama daha yapacak çok işim vardı. Patronumun da çıkmamış olduğunu düşünerek elimde imzalanacak evraklar ve yarının programıyla Jeon Jungkook'un odasına ilerlemeye başladım. Koridorda iş arkadaşım Semi ile karşılaştım A: sen daha çıkmadın mi Semi? S: hayır.. Taehyung Bey'in(şirket CEO'su) işleri bitmedi. Çıkarım birazdan. Sen? A: ben sabahlayacak gibi gözüküyorum.. Jeon'un yanına gidiyordum şimdi ama bir kahve alacağım yoksa uykusuzluktan bayilicam şimdi. S: anladım canim hadi kolay gelsin görüşürüz. A: "iyi akşamlar." Diyerek kendime bir kahve koydum ve patronumun odasına doğru gittim. Tabii aynı zamanda da neden bu kadar yakışıklılar diye düşünmekle meşguldüm. Yani patronum ve şirketin CEO'su.. Ne diyorum ben?! İyice kafayı yedim.. Her neyse..Kafamdaki düşüncelerden arınarak Jeon'un kapısını tıklattım. Jk: Gel! Eyvah.. sanırım yine birşeye sinirlenmişti.. Artık patronumun ne yaşadığını bana seslenme komutlarindan anlıyordum. Sessizce içeri girdim. A:(sesini temizleyerek) Bay Jeon? Yarin ki programınızı ve bazı imzalanacak evrakları getirmiştim.. tabii müsaitseniz. Jk: Getir. Yanına gittim ve evrakları önüne serdim. A: Bunlar. İki saniye beni gözleriyle süzmüş ve tekrar önüne dönmüştü. 1 dakika sonra: Jk: Bu firmaya olan borç ödenmemiş? A: n-nasıl yani? İzninizle bakabilir miyim? A: ben aslında bunları kontrol etmiştim ama gözümden kaçmış.. Ç-çok özür dilerim. Jk: ÖZRÜN NEYİ DEĞİŞTİRECEK?! CEOLARI BİZİ HİÇ ARADI MI? A: Müsaade ederseniz arkadaşımdan teyit ettireyim. Jk: Hızlı! Kapıya çıktım ve Semiyi aradım. A: alo Semi. **** Firmasının CEO'su Taehyung beyi hiç aradı mı? Acil lazım lütfen. S: tamam kızım sakin ol bakıyorum.. Evet iki gün önce akşam 4 gibi aramış. Niye ki? A: off Allah kahretmesin! Bittim ben.. Neyse saol kapatmam lazım. Telaşla içeri girdim. A: Ş-şey Bay Jeon..İki gün önce akşam 4 gibi aramış bizi. Jk: NE GÜZEL ARİA AFERİN SANA! Elini sertçe masaya vurmuştu. Ben ise neredeyse ağlayacaktim. Başım önde: A: tekrardan özür dilerim. Jk: ÖZÜR FALAN DİLEME! ŞİMDİ BİZLE NAH ANLAŞMA YAPARLAR ARTIK!! Elini sallarken eli sertçe elimde duran kahve fincanına çarpmıştı. Fincan yere düşerek kırılmış ve elimde yanmıştı. Jk: Çık odadan! Hızlı adımlarla odadan çıkmıştım ve aynı zamanda da sol elimle sağ elimi tutup ağlıyordum. Mutfağa gittim ve elimi soğuk suyla yıkadım. A: aferin sana gerizekalı! Birkez daha kontrol etsen ölür muydun sanki! Of elimm.. S: Aria! Noldu sana bu ne hal? A: ne gibi görünüyor Semi! Elim yandı işte -ahh S: t-tamam tamam sakin ol. Jk bey mi yaptı. Usulca kafa sallamakla yetindim. S: tamam gel buz koyalım güzelim. Kızarmaya başlamış. Elime yarım saat boyunca buz koyduk ve sonra bir sargı beziyle elimi sardım. A: teşekkür ederim arkadaşım. Sen de olmasan.. S: lafi bile olmaz ama benim şimdi gitmem lazım. Annem beni beklemiştir uyumamıştır. Eve gittiğinde krem sür mutlaka. Öptüm. A: tamam tekrar teşekkürler görüşürüz. Mutfaktan çıkıp kendi odama gittim ve sandalyeme oturdum. Uykusuzluktan ve elimin acısından ölecektim. Biraz mola vermenin kimseye bir zararı olmaz diye düşünerek kafamı masaya koydum ve gözlerimi kapattım.. ~Jungkook'tan~ Yaklaşık bir saat önce Aria'ya bağırmıştim ve galiba yere attığım kupadan dökülen kahve Arianin elini yakmıştı. Şuan nerde olduğunu ya da ne yaptığını merak ediyordum çünkü Aria bu aralar çok dikkatimi çekiyordu. Sürekli kendimi onu düşünürken buluyordum. Dayanamayıp kalktım ve odasına doğru gittim. Kapıyı açtığımda Aria'yi uyurken görmeyi beklemiyordum. Ona bakmayı sürdürürken gözlerim eline takıldı. Galiba eli yanmıştı ve sol eli sargı bezi ile kaplıydı. Yaptığıma gerçekten pişman olmuştum. Yavaşça kapıyı kapattım ve odadan çıktım. Kendi kendime Jk: al işte beğendin mi yaptığını aptal! Bardakta kahve olduğunu görmedin mi?! Söylenerek odama girdim. Şirkette sadece ben ve Aria kalmıştı. Yarım saat sonra arayıp onu odama çağırmaya karar verdim. •yarim saat sonra.. ~Aria'dan~ Telefonumun çalmasıyla gözlerimi açtım. Arayan patronumdu. Hemen kendime geldim ve saate baktım. On iki buçuğa geliyordu. A: efendim Bay Jeon? Jk: şirkette misin? Dedi soğuk bir sesle. A: e-evet şirketteyim. Jk: odama gel. Dedi ve telefonu kapattı. Umarım yine azarlamaz. Zaten başım çatlayacak şimdi. Neyse gideyim de derdini öğreneyim sevgili patronumun. Üzerimi düzelttim ve Jeon'un odasına gittim. Kapıyı çaldım. Jk: gir. Odaya girdim ve A: buyrun beni çağırdıniz Dedim çekinerek. Jk: otur. Dedi deri koltuğu gözüyle işaret ederek. Şaşırmıştım. A: p-peki. Diyerek koltuğa oturdum ve ona bakmaya devam ettim. Ayağa kalktı. Jk: bekle biraz. Ben ne yapacağını merak ederken odadan çıktı. Onu beklerken kalbim daha hızlı atmaya başlamıştı. Fısıldayarak kendi kendime konuşuyordum. A: sırası mı şimdi! Hadi normale dön nolur. Kızarmak istemiyorum.. O esnada patronum tebessüm ederek geldi. Beni duymuş olamazdı değil mi? Öyle birşey olduysa yerin dibine girerdim. Elinde ismini göremediğim bir kremi tutuyordu. Yanıma geldi ve bir nefes vererek yanımdaki koltuğa oturdu. A: bir yerinize birşey mi oldu Jungkook bey sorun nedir? Jk belli belirsiz güldü ve Jk: sorunun senin elin olduğunu daha anlamadın mı? A: ef- efendim? Jk: sol elini uzat. Uzaylı görmüş gibi ona bakmaya devam ettim. Jk: Aria sana diyorum. Hadi. A: ha pardon. Peki.. Elimi ona doğru uzattım. Kremi masanın üzerine koydu ve sarılı olan sargı bezini açmaya başladı. Bense sadece yüzüne bakıyordum. İlk defa bu kadar yakından görüyordum onun yüzünü. Yanık olan elime parmaklarınin ucuyla dokununca ağzımdan hafifçe bir acı çıkmıştı. A: a-ah. Jk: canını mı yaktım? Özür dilerim. A: sorun değil. Yanaklarımin kızardığına emindim çünkü kalbim çarpı iki kat daha fazla atıyordu şuan. Jk: derin yanmış galiba. Krem sürerken dayanabilir misin? A: teşekkür ederim isterseniz ben süreyim. Hallederim hemen. Elimi çekmeye yeltendim ama bileğimi daha sıkı kavradı ve bana sert bir bakış attı. Attığı bakışla sesimi çıkarmamaya karar verdim. Kremi parmak uçlarıyla elimin üstüne sürmeye başladı. Canım yansa da şuan bu acı umrumda değildi. Resmen hipnotize olmuştum.(oa) Avcumun içine de sürdükten sonra yeni bir sargı beziyle elimi kapattı. Bezin üstünden elimi okşamaya başladı. Jk: işte oldu. Ve..ben..özür dilerim. Canını yakmak bu dünyada isteyeceğim en son şey Aria. Ama tutamadım kendimi. Kırmızı çizgimin iş olduğunu biliyorsun. Yine de n'olursa olsun yapmamalıydım. Üzgünüm. Neler söylüyordu bu adam. Resmen havale geçirecektim. Jeon Jungkook benden özür dilemişti. Şuan gerçekten yanıyordum. A: yok sorun değil Jungkook bey. Ufak birşey zaten. Bir kaç güne geçer. Ben özür dilerim sizden.. Jk: güzelim.. artık tutamayacağım. Senden hoşlanıyorum. Yani.. olağanüstü bir güzelliğe sahipsin ve senden aşırı etkileniyorum. A: NE! ŞAKA YAPIYORSUN!? S*ktir galiba dışımdan söylemiştim bunu. A: dışımdan mı söyledim? Jk güldü ve başını salladı. A: y-yani şey.. Jk: seninde benden etkilendiğini fark etmedim mi sanıyorsun? Seni çok benim hakkımda konuşurken yakaladım güzelim.. Kıpkırmızı olmuştum. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Jk:(gülerek) anlaşılan birşey söylemeyeceksin. Peki..illa ki öğreneceğim duygularını ve peşini bırakmayacağım. Yarın sen dinlen, çok çalıştın saat neredeyse dörde geliyor. Seni bırakayım (elini uzatarak) gel hadi. Dayanamayıp uzattığı eli tuttum ve A: peki. Teşekkür ederim ama odamdan çantamı almam gerekiyor. Jk: tamam güzelim otoparkta bekliyorum. Sırıtarak odama gittim. A: İNANMIYORUM ÖLÜCEM ŞİMDİ. AAA ÇOK MUTLUYUM YAAA İNANAMIYORUM. Çantamı alıp çıktım ve otoparka ilerledim. Arabaya binince yaklaşık bir dakika boyunca Jungkook gözlerimin içine baktı ve sonra saçlarımı çekerek boynumu öptü. Jk:(sırıtarak) gidebiliriz.. -SON-
