17 gun falan once cektim bu videoyu. Anca zaman buldum atmaya. Vlogun bi parcasi olacakti. Cok uzayinca ayri atayim dedim. Hayir niye bu aciklamayi yapmak zorunda hissediyosam? Korkutuyo lan hala bu kanalin izleyici beni heralde. Bak hala konusuyorum saka gibi.
bir kaç ay önce "Bilmiyorum" kelimesinin verdiği iç rahatlığını keşfetmiştim. o zamandan beri aklıma dini sorular gelince çok zorlamayıp bilmiyorum ya diyip geçiyorum artık cevap veremediğim dini soru yok 😀
Seneler önce tanıdığım bir ateist müslüman olurken şuna benzer bir ifade kullanmıştı: "Her şeye cevap bulmak zorunda değilim. Tüm sorularıma cevap versem zaten bu imtihan olmayacak. Bazı şeyleri ya zamanla çözücez ya da ölünce anlıycaz.". Biz o zamanlar her soruya bir cevap vermek için kıvranıp duruyorduk. Oysa dediğin gibi kendimizin bile tam anlayamadığı konularda cevap vermeye çalışırken saçmalamak yerine bilmiyorum diyebilmek büyük bir erdem. Bu yayın çok güzeldi, devamını bekleriz Osman :)
@@bulutosman İyiyim Allah'a şükür. Bilgisayar işlerinde derinlere daldım😂, artık siber güvenlik tarafında çalışıyorum. Yayınlarını keyifle izliyorum, okul hayatında başarılar dilerim. Sen de Allah'a emanet ol 😊🙋🏻♂
O Âdil-i Hakîm'in pek çok hikmetini bilmediğimiz gibi, şu cüz'-i ihtiyarînin kaderle nasıl tevfik edildiğini bilmediğimiz, olmamasına delalet etmez. Sözler - 466
Kader meselesine amiyane bir dille de olsa verilecek en doğru cevabı vermişssiniz, Allah razı olsun. İman esaslarından olan Kader Kavramına ilişkin Sorulan bu sorunun kendisi eksik, hatalı, gayrı aklidir, vesselam. Zaman ve mekana kayıtlı, şartlı, tutsak olan, aklının da sınırları olan, kendisini en iyi aciz kavramı ile anlattığımız insanın hatalı düşüncesinin tezahürüdür bu vb. sorular. Kesinlikle doğru bir çözümleme; bu vb. soruların çoğunluğu, ya `zamana kayıtlı olan` insanın zamanı yaratan Rabbi'ni mutlak anlamda anlama çabasıdır ki bu hatalıdır ya da benzer hata olarak mekana ilişkindir. Oysa Allah Sübhan olandır. Mutlak ne demek? Talak: “serbest kalmak/serbest bırakmak, bağından kurtulmak/bağını çözmek” (bk. tdv) Yani Talak kökenli olan mutlak kelimesi, Allah' ın zatı için kullanılır ancak, her türlü eksiklikten, acziyetten uzak ve zamandan mekandan kayıtsız (talak) anlamındadır. Zamana ve mekana kayıtlı olan insan\ kendi gerçekliğinden gafil olursa bu soruların ardı arkası gelmez. "Bilmiyorum, bilmiyoruz" demişsiniz ki bu eksiklik olarak anlaşılabilir ve evet doğrudur, ama eksik olan din değildir, insan aklıdır, insanın acziyetine işaret eder bu cevap, bilmiyorum demek aklımın sınırları var, sınırın dışında çıkıyor, hatalı düşünüyor, hatalı soru soruyorsun demektir, bunu da söylemek gerek çünkü bu yüzeysel ifadeyi bile anlayamayan arkadaşlarımız çok ne yazık ki.
Daha çocukken kendime sorduğum bir soruydu bu ve aklımı çok fazla meşgul ediyordu, ilk okulda santranç turnuvasına katılmıştım ve aydınlanmayı kendimce orada yaşadım, santrançta bilirsiniz her hamle yüzlerce varyasyodan vaz geçip yüzlerce varyasyonu seçmek demektir, oyunun bütün varyasyonlarını bilen biri benim ilk piyon hareketimden oyunun sonunu bilebilir, kader ve kaza konusu, verdiğimiz kararlar sonucunda oluşan olaylara kaza deriz, vereceğimiz kararlarda bizim kaderimizdir, Allah herşeyi biliyor ve bana irade vermiş, yani nereye gideceğimi biliyor deyince sanki tek bir yol varmış gibi geliyor insana ama eğer kötü bir insan olursam cehenneme gideceğimi biliyor ve iyi bir insan olursam da cennete gideceğimi de biliyor, o zamandan ve mekandan münezzeh, ben imtihana tabiyim ve seçimlerimden oluşacak olaylardan ben sorumluyum, Allah doğru kararlar vermemiz için bize yardımcı olsun, bu arada santranç bir örnekt santrancı dünya düzenine karşı oynuyoruz. Selametle.
Teşekkürler osman abim. Her şeye cevap vermeye çalışmak bi noktada tatmin etmiyor, tatmin eden şey teslimiyet.. Bence sorgulamak ve teslim olmak arasında ince çizgi var, doğru zamanda doğru tarafta olmak gerekiyor
Yalnız gece vakti gülmekten kırılcaktım Cuma Vaazı in Özeti : Çokta kasmayın gidip namazınızı kılın namaz önemli. Bu tarz soruların %80-90 civarı cevabı BİLMİYORUZDUR
Zaman mekan sonsuzluk irade düşünce bilmek görmek duymak hayat .... isimlerini biliyoruz.. varlıklarını biliyoruz.. mahiyetini bilmiyoruz.. hatta basit bir elmayı bile bilmiyoruz.. sonuna kadar gitsek , zerre nedir? Nur mudur.. Nur nedir..? maddeyi bile bilmiyoruz..
aslında çok basit bence: Allah zamandan ve mekandan münezzeh olduğu için geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek zamanı aynı anda görebiliyor bu yüzden bizim yaptığımız, yapıyor olduğumuz yapacak olduğumuz şeylerin hepsini aynı anda görebilmekte. gibi düşünerek ben kendimi tatmin ettim :D
Böyle cevap bulmaya çalışınca biri gelip o 'aynı an' dediğin de bir zaman ifadesi der, belki kafan karışır 😄 biz zamanın ve mekanın içindeyiz, münezzehliği kavrayamıyoruz, tüm zamanların ve mekanların dışında derken bile başka bir zaman algısı ya da mekan algısı tasvir ediyoruz çokça. Bilemeyiz demek mükemmel cevap. Çekinmemek lazım :)
Öncelik Allah razı olsun kardeşim :D bu soruyu ben sormuştum ve cevap vermen aşırı mutlu etti beni (çünkü senden dinlemek benim için önemliydi) sorum çok detaylıydı ve bunu da videoda belirttin zaten ha benim sorum olmayadabilir benzer soruyu başkası da sormuş olabilir orası ayrı. Anlatmak istediğini çok iyi anladım bu soruyu kimle konuşsam ya da kimden okusam araştırsam hep bir örnek var ben her zaman bir örnek veririm ülkede bilmiyorum demek diye bişey yok diye bu da bu sorunun cevabı olunca aşırı hoşuma gitti çünkü yıllardır bunu söylerim en büyük eksiğimiz yenemeyeceğimiz dünyada bir cahil insanlar iki de bilmiyorum diyemeyen her şeyi bildiğini sanan insanlar derdim bu da cahil demek tabi 😁 sonuç cevabın beni tatmin etti etmedi gibi bir şey diyemem ben ama anlatılmak isteneni anladım sindirip kabul edeceğim yani bilinmez olduğunu kabul etmek alışkın olduğum bişey değil böyle dini konularda. Fazla dibe inme dinden çıkarsın sözünden aşırı nefret ederim bu arada çok fazla hiçbir şey bilmeyen okumayan anlamayan ama şeyh ve hoca diye anılan kişiler hep böyle kaçarlar ama senin dibe inme dediğin biraz espritüel ve gerçekliği yansıtıyor yani bazı konularda bilmiyorum bilemeyiz onun için dibe inmenin bir anlamı yok bunu diğer üç beş konuda daha anlamış oldum hayatıma iyi bir yön kattın ve tekrar Allah senden razı olsun 😁 son olarak söylemek istediğim nasip olsaydı ve hayat farklı ilerlemiş olsaydı yollarımız kesişseydi 23 yaşında bir kardeşin olarak zor hatta çok zor olsa da kırmızı asa yolunda Allah yolunda beraber güzel yollar katederdik hâlâ olabilir önümüze bakalım diyelim kimse kimseye %100 katılamaz farklı fikirler algılar içerisindeyiz ama hayatımda fikir olarak en yakın olduğum insanlardansın ve kişilik olarak yakın kişiliklere sahibiz inşallah yolumuz hayır olsun diyelim hep diyelim de artık savaş mı çıkıyor dünya mı yıkılıyor bişey olsun bu arada saygılar Allah'a emanetsiniz selamın aleyküm.
@@bulutosman bilmiyorum ve bilinmez diyebilmek benim için aşırı tatmin edici ve mantıklı bir cevap işte düşününce aynı yere varabiliyorum biraz sindirmem zaman alacak o kadar dönüş yaptığın için Varol bir gün yolumuz kesişecek dostum 😅
Kader ve cüz-ü ihtiyarî, İslâmiyetin ve imanın nihayet hududunu gösteren, hâlî ve vicdanî bir imanın cüzlerindendir. Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir. #26.Soz
Bizim birşeyi bilmememiz olmamasi anlamına gelmiyor. Üstad bunu 26.söz Kader risalesinde ikinci mebhasta söylüyor. Sen de bir nevi konuyu oraya getiriyorsun. "Çok şeyler var; vücudu bizce bedihî olduğu halde, mahiyeti bizce meçhul... İşte şu cüz'-i ihtiyarî, öyleler sırasına girebilir. Herşey, malûmatımıza münhasır değildir. Adem-i ilmimiz, onun ademine delalet etmez. Sözler - 466"
O Âdil-i Hakîm'in pek çok hikmetini bilmediğimiz gibi, şu cüz'-i ihtiyarînin kaderle nasıl tevfik edildiğini bilmediğimiz, olmamasına delalet etmez. Sözler - 466
irade için mahiyetini bilemememiz olmadığına delalet etmez. İnsanlar çok bencil senin zihnine giremeyen şeylerin var olmaya hakkı yok mu ve yaptığın hizmetten ötürü Allah razı olsun abi seni daha iyi görmek bizi sevindirdi.
Cevaplar türetilebilir ama her zaman, ''doğrusunu Allah bilir'' bilincinde olmak gerekir. Özellikle inanmak için bir şeyler arayan kişileri kendi mekanizmalarına göre ikna edebilmek için felsefi ve akli örnekler verilebilir. Bunu yaparken de doğrusunu Allah'ın bildiğini dile getirmek iyidir.
Onlar ( Muttakiler); gayba inanırlar, BAKARA 3 Gayb:Ebedi hayata dair verilen bilgilere. Gizli, görünmeyen, bilinemeyen, algılanamayan, gelecekte olacak şeyler. Allahu Teala, Melekler bize görünseydi inanmamızın bir değeri kalmazdı. Çünkü herkes inanırdı. Kesin olup olmadığını bilmediğin halde inanmanın önemi var. İmtihanın, imtihan olabilmesi için görmemek lazım.
Aaa tam da 26.Söz üü okurken kader işte (tevafuk) Osman abiye kısmen katılmakla beraber Üstadımız da diyor ki "Bilmiyoruz ama bilmediğimiz olmadığı anlamına gelmiyor çoğu şey var ki bize göre bedihi ama mahiyetini Bilmiyoruz"
@@vossbaba492 sen olayı tamamen yanlış anlamışsın Ayetle, akılla sabit kaderin varlığı ve burda Osman abi de kader var mı yok mu demiyor kader ile cüzi ihtiyari ayırım noktasını bilmiyoruz diyor ki ben de karşı çıkmak için yazmadım videoyu tekrar izlemeni tavsiye ederim selametle...
**"Ey iman edenler! Açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayınız. Eğer Kur'an indirilirken onları sorarsanız, size açıklanır. Açıklamadığına göre Allah onları affetmiştir. Zira Allah çok bağışlayıcıdır; yumuşak davranandır." **"Sizden önce bir topluluk o tip soruları sordu da, o sorularından dolayı inkarcı oldular." Maide Suresi/101-102
Hocam merhabalar , kader meselesi ile ilgili ufak bişey anlatmak isterim müsadeniz varsa , birkaç yıl önce Olasılıksız adlı bi kitap okumuştum , orda hikaye kahramanlarından birisinin geleceği kısmen bilebiliyor olması dikkatimi çekmişti, nasıl biliyor şöyle demişti yazar sanırım , çok üstün matematiği olan birisi bazı hesaplamalar yaparak geleceği bilebilir ,hikaye kahramanıda hesaplamalar yaparak ufak gelecekleride bilebiliyordu , benimde aklıma şöyle bir şey geldi , sonsuz matematik bilgisi ancak onu yaratanda vardır , eğer bu sonsuz hesaplamaları biliyorsa ki o yaratmış biliyordur ve kainattaki bütün atomlara kadar her şeyi bilen biri varsa oda yaratıcısı elbet , o zaman bütün hesaplamaları bilir ve geleceği bilir mesela bi örnek verecek olursak , bi metal parayı atalım yazı yada tura yada dik gelsin farketmez , eğer paranın yazı ve tura yüzündeki atomlara kadar hangi yüzünde ne kadar metal vardır biliyorsa , hangi parmağımızla vurmuşsak paraya o parmağın içindeki hücrelere atomlara kadar biliyorsa, aklımızın beynimizin içindeki hangi sinyaller vardır yaratıcısı bilir elbet ,hangi şiddetle paraya vurduğumuzu biliyorsa ,havadaki atomlara kadar, rüzgarın estiği yöne kadar hangi yüksekliğe çıkmış o para , bilecek elbet bu hesaplamaları yapabiliyorsa eğer, nasıl bi zemine düşecek ordaki atomlara kadar biliyorsa eğer hesaplamalar yaparak, o paranın yazımı yoksa turamı geleceğini elbette bilir bilmesi gerekir , hatta hesap yapmasına gerek bile kalmadan bilir çünkü matematiğin fiziğin kimyanın kanunlarını hepsini koyanda odur ve bu şekilde şekilde geleceği bilmiş olur. Bu sadece bir yazı tura örneği , e bunu hayatımızda düşünürsek eğer kainattaki bütün atomlara kadar yaratan biri bütün hesaplamaları yaratan ve yapan biri elbette geleceği bilmesi gerekir . İçimizdeki duygulara kadar biliyorsa , hangi moddayız şuan hazır zamanda, eğer ki şu anımızı biliyorsa ne isteyeceğimizi ne yapacağımızı biliyorsa elbette bilmesi gerekir çünkü sonsuz bilgi sonsuz hesaplama bunu " geleceği bilmeyi " gerektirir. Bunları düşündükten sonra kader meselesi ile ilgili aklımda pek soru işareti kalmadı çok şükür . Çok yazdım okuyup zahmet edenin aklına sağlık faydalı olmuştur inşallah yanlışlarım olmuş olabilir beni aydınlatabilirseniz memnun kalırım . Selametle..
Güzel bir tesbit, yalniz bunada kelamda determinizm deniliyor. Ve mucize, peygamberlik gibi sebepler üstü haller reddedilip Allah sebebin esiriymis gibi bir düşünceye sebebiyet veriyor. Yani yine yuzdeyuz cevap yok
@@zehranurcoskun3765 demek istediğim yaratıcıyı sebeplerin esiri yapmak değil , haşa sebepleri yaratan o yani sebeplerin dışında, bunların hepsinin üstünde biri geleceği bilmesi gerekir ve de gerekli ,diye düşündüm , yanlış anlaşıldıysa maruz görülür umarım inşallah.
Her şeyi kendi seçimimle yaptığımı biliyorum ve bunu hissediyorum. Kader meselesi burada çözülüyor. Nasıl oluyor da ben seçebiliyorum bilmiyorum ama seçiyorum. Bildiğim tek şey özgür olduğum, Rabbimin bana seçme özgürlüğü verdiği. Özgür olduğumu bilmem ve kabul etmemle beraber kader ile ilgili bilgileri düşünmemiz lazım. Bilemeyeceğimiz soruları sormamak lazım. Bilmiyoruz çünkü, bilemeyiz. Bitti.
Hisler tamamen özneldir ve bir hakikat değeri taşımaz. Herhangi bir uyuşturucu madde kullanıp üzerinizden bir ejderha uçtuğunu görebilirsiniz. Şizofren insanlar sizin duymadığınız sesler duyar ve kişiler görür mesela. "Özgürüm çünkü özgür hissediyorum" demek, fazlasıyla çocuksu bi bakış.
@@bulutosman Hakikat nasıl öznel olabilir eşyanın hakikati esmai ilahiye dayanır ve mevcudatta hak isminin tecellisi ile tezahür eden bir gerçeklik ve realite var bunu tarif ederkenki yorum farklığımız yani ismin değişmesi mahiyeti yani hakikati subjektif kılmaz kanaatimce
Zamandan münezzeh konusunu, Kırmızı Asa'nın içindeydi sanırım, doğru üzerinde gösterince baya tatmin edici bir açıklama olmuştu aslında. An be an yaratma bahsi vardı, biz bizim doğrumuzdan(x,y) bakarken o doğruyu yaratanı, doğrudan bağımsız düşünememekti problem, gayette tatmin ediciydi. O soruların çoğu dediğin gibi %80 belki, zamandan münezzeh konusunu ilgilendiriyor
Bu konularda meraklı soruları genelde inşa edilmiş olanı yıkmaya/çürütmeye yönelik oluyor. Ben savunabildiğim/anlatabildiğim kadar anlatıp belli bir seviyeye ulaştırdıktan sonra şöyle diyorum: Hadi gel beraber anlamaya çalışalım, ulaştığımız noktadan sonra inşa etmeye devam edelim/acaba nasıl olabilir işin mantığı diyorum. (Böylelikle iq problemi aşılabiliyor.) Bu noktadan sonra; boyumuzu aşıyor, derine dalmayalim, anlamak zorunda değiliz gibi şeyler daha anlam bulmuş oluyor ve kişi kendi anlam dünyasında/sıkletinde ilerlemeye/dövüşmeye başlıyor ki nasibi ölçüsünde doğru/güzel yerlere varabiliyor. Bu işin güzel neticesi :) bir de bu aşamalardan sonra kişi senin sunduğunu mantıksız, yanlış bulup işin içinden sıyrılmaya çalışıyor ki o zaman da buyur sen doğru/mantıklı olanı inşa et/anlat diyorsun. Böylelikle sen saldırı, o savunma pozisyonuna geçiyor ve genelde inşa edemediği/doğruyu sunamadiği için insafa gelebiliyor. Önemli olan insaflı/iyiniyetli olmak, iki taraf için de. Yoksa muhabbetin sonunda sadece yorgunluk ve virane zihin dünyaları oluşuyor.
Abi Kader bahsinin sadece bir maddesi ile bu mevzu anlaşılmaz ki. Geri kalanı da var? Böyle mühim bir mevzunun kitap ile beraber konuşulması ve birlikte okunması daha iyi olurdu. Belki inşallah müsait bir zaman-zeminde olur.
Valla bak abi çok bişey istemiyoz öyle 3 ayda bir yapsan 10-15 dklık böyle videolar takip eden hatrı için tamamdır 😂 Allah gönlüne göre versin abi seviliyorsun
Allah dilediğini yapar. 3:40, 2:253, 3:47, 14:,27, 22:14, 85:16 Allah'a ne yaptığı sorulamaz, ama onlara sorulacaktır. ENBİYA 23 Bazı soruların cevabı Allahın inisiyatifi ile ilgilidir. Eğer Allah varsa O dilediğini yapar. O'na bunu niye yaptın diye soru sormaya kimsenin hakkı yoktur. O ikna etmek isterse O' nun ikna etme gücü vardır. Ey insanlar, siz ALLAH'a muhtaçsınız, ALLAH ise hiç kimseye muhtaç değildir, Övülendir. FATIR 15 Bir de o gün, size verilen nimetlerden sorguya çekileceksiniz. TEKASÜR 8 Bir fiilin nihai hedefini sadece o fiilin failinin zatı yüzde yüz bilir. Bir Fiilin hedefini, amacını hissedebilmeniz için onun gibi olmanız gerekiyor. İnsanın Tanrı gibi olma, herhangi bir ilahlık taşıma vasfı olamıyacağı için Allahu Tealanın bu dünyayı neden imtihan dünyası yarattığı, yaptığı konusunda sadece fikir yürütebiliriz bunu yüzde yüz hissedemiyoruz. ("Yani bilmem hiç Tanrı olmadım.") Dolayısıyla bilmiyorum, beni aşan soru. İNSAN TANRI DEĞİLDİR. Allahu Tealanın beyanına atıfta bulunarak, neden yarattığını söylüyorsa onunla yetinmekten başka bir çaremiz kalmıyor. Tanrının işleri, insan aklıyla idrak edilmekten öte bir nitelik taşır. ( Bu dünyayı yaratırken inSanamı sordu?) (Tanrının bir bildiği vardır) ( Sen O'nun bildiğini bilemezsin) 'Ben Tanrı olsaydım şöyle yapardım veya şunu yapmazdım' tarzı önermelerın altındaki önkabul: 'Ben Tanrı kadar kudretli değilim ama zihnim tanrısal ve hatta direk Tanrının kendisinden daha mantıklı ve akıllıyım.' Nerdeyse 'ben Tanrının bilmediğimni bilirim' diyecek. Akıl tutulması. Tanrı senin gibi davransaydı zaten 'Tanrı' olmazdı.
Helal olsun genelde nurcular böyle teke tek konuşmaz her konuda Bu konuşmaların güzel Kitabı anlayarak okuyunuz Anlamadan kitap okumayiniz Foto kafalar bunu ister
Sınavdasın önüne soru geliyor kendi iradenle soruyu cevaplıyorsun. Yalnız günlük sınavdan farkı sana sınavı hazırlayan kendi iraden ile hangi cevabı seçeceğini sonsuz ilmi ile biliyor.
Müslüman olmayı, "namazınızı kılın" cümlesine indirgemek ne kadar yanlış. Genelde ehli-sünnet dediğimiz düşünce de örnek Müslüman denilince akla ilk önce namaz kılmak oruç tutmak vs geliyor. Oysa bunların hepsinden önce kuranda ahlak, erdem, yardımlaşma, adalet gibi insanı insan yapan değerlere çok önem verilir. Hatta bu değerden yoksun bir şekilde namaz kılanlara yazıklar olsun denir. Yani bu video'da denilmesini beklediğim şeylerden biri buydu. Tamam çok derine inmeyin ama erdemli bir insan olun, kurandaki ahlakı, yaşam tarzını hayatınıza alın, ibadetlernize de tabiki önem verin tarzında tebliğler daha doğru olacağını düşünüyorum. erdemli ve takvalı yaşamaya özendirmek lazım. Aksi takdirde insan namaz kılınca İslamı yaşadığını sanıyor.
Aslında Osman abi "namaz kılın" sözüne indirgemiyor. "Namaz kılın"a yükseltiyor. Çünkü namaz erdemi, ahlakı, genel manada imanı, kişinin muslumanligini koruyan bir ibadet. Yani burda kuru kuruya "namaz kılın" söylemi yok. Namazını koruyamayan insan bi vakit sonra imanını da koruyamıyor zaten. Buna bu açıdan bakabilirsin. (Sen bunu Osman abi için söylememiş de olabilirsin. Videoda vurguladığı şey öylesine bir söylem değil bence)
@@busra-c2v ahlak erdem varsa koruma yönünde fayda sağlayabilir. Ancak ahlak ve erdemin olmadığı yerde namazın da bir manası kalmıyor. Kuranda namazdan dahada önemli olan insanın kendi ahlak ve erdemi, takvalı oluşudur. Dinin amacı toplumu insanı bireyi iyiye doğru değiştirmektir bunu da tek olan Allaha kulluk ile ancak sağlanabileceği..
gerçekten böyle dışarıdan düşünmen çok iyi. spor salonunda kulaklıktan müzik dinlemektense bunu dinliyorum. müzik kadar motive etmiyor ama 17bdakikada hangi ara 3 set bitirdim ben bile anlamadım
kaçmadan yazayım istedim, bir eleştiri: "yaratmadığı şeyi nasıl bilecek, bilemez" cümlesi. soruya cevap verirken farkında olmadan fazla derine dalındı ki kaçan nokta şu: Allah'ın kendi zatı yaratılmamıştır. Dolayısıyla yaratmadığı/yaratılmamış kendi zatını bilir. Rahat olmak adına evet fark edilmiyor cümleler ama yine de teyakkuzda olmakta fayda var. Selametle.
neden ben sabah işe gideceğim ilmimi bildiğim gibi kudretine de sahip olup gidiyorum,aynı akşam eve gideceğim ilmine vakıf olup gitme kudretine de sahip olduğum gibi😄Demek ki biz yaratılanlar için seçme ve yönetme yani eyleme geçme kudreti verilmiş.Kısaca kendi kaderimizi seçimlerimiz ve eylemlerimiz ile belirleriz.Yaratıcının ise senin de dediğin gibi zaman kavramı olmadığından Bizim yaşam ve ölüm çizgimizi tamamen bilmesi ve görmesi Gayet mantıklı.Burda demek ki yapmış olduğumuz seçimlerin ve eylemlerin karşılığını almamız gayet manidardır.Bebek ölümleri vs bu gibi kendimizi kandırdığımız ve kader dediğimiz olaylar ise gene bizlerin seçimi ile gerçekleşen sonuçlardır.Bebeklerin eylem ve özgür iradeleri daha oluşmadıklarından Sonuçlardan mahrum tutulup cennetlik olmaları nettir.Neyse çok uzattım bu tabiki benim görüşüm hiç bir bilimsel ve dini kaynağa bağlı olmadan yazdım.Teşekkürler🫶
Abi ben seni niye takip ediyorum hala 😃 futbol flan diyodun en son. Videoyu sayfamda görünce şaşırmadım diyemem 🤔 senin bu girdaptan çıkıp rahatlamış halin çok iyi ve arada böyle bir iki dertleşme yapmanda senin için sakınca yoksa bekleriz. Ben kafası karışık biri değilim daha doğrusu söylediğin derine dalma mevzularında kıyıda yüzen biriyim diyim. Ama çok karışık geliyor soruyor hafız olduğum için. Senin cevaplardan çok ilham aldım biz buralardayız abi takibi bırakmıyoruz. Seviliyorsun selamlar 🙋♀️
Kader olayını şöyle de değerlendirebiliriz. Allah bizim ne yapacağımızı nasıl yaşayacağımızı bize verdiği irade yi nasıl kullanacağımızı zaten biliyoruz. Buradaki soru şu. Biz ne kadarını biliyoruz?
Allah'ın zatı hakkında bilinemez sözüne katılıyorum fakat yanlış anlaşılma olabilir şu dipnotu eklemek gerek: evet Allah'ın zatını insan aklı, idraki kavrayamiyor. Bu sebeple bu zat ile ilgili bilginin tek bir kaynağı var, yine Allah tarafından gelen vahyî bilgi. Dolayısıyla onun bildirmesinden başka kesin bir bilgiye sahip değiliz.
Allahın bütün sıfatlarına bu yapılabilir. 1)Allah ne zaman... Allah evreni yaratmadan ÖNCE ne yapıyordu... Bakınız, önce diyoruz, Allah zamandan münezzehtir diye soru direkt yanlış 2)Allah neden... Allah zaten nedenselliği yaratmıştır, nedenselliği bırak, Allah yaratmayı yaratmıştır. Beynin yandığı noktadır. Allaha Allah (haşa) insanmış gibi sorulan sorular olması dolayısıyla hepsi çöp
Ha ozaman sormadan imtihana tabi tutması ve insanların hayatlarında yaşadıkları bazı sıkıntılar nedeniyle doğru yolu bulamadılar diye cehenneme atması adil mi? Belki birisi bu hayatın iyisini de kötüsünü de istemiyor? Neden zorunlu olarak imtihan ediliyor, yani bir insan doğmadan önce hiçbir acı çekmezken, Allah o insani cehenneneme gideceğini bildiği halde yokluktan yaratıyor ve o insan hiçlikteyken, yaratılıp imtihani geçemedi diye azap geçiyor ve dediğim gibi belki o insan bu hayatı hiç yaşamak istemiyordu
İnsan sınırlı akılla sınırsız ilim sahibi bir varlığı tam anlamıyla anlayamaz, algılayamaz zaten. O yüzden bazı noktalarda tam teslimiyet gerekiyor. İman da tam olarak bu değil midir zaten. Her şeyi apaçık anlasak, her şey açıklanabilir olsa ne anlamı kalır ki imanın?..
Dili biraz ağır ama konuyla alakali gelen sorulara Bediuzzamanin cevabi: Sual: Cüz-i ihtiyarî denilen şey nedir? Ne kadar etrafı kazılırsa altından cebir çıkıyor. Bu nasıl bir şeydir? Cevap: Birincisi: Fıtrat ile vicdan; ihtiyarî emirleri, ıztırarî emirlerden tefrik eden gizli bir şeyin vücuduna şehadet ediyorlar. Tayin ve tabirine olan acz, vücuduna halel getirmez. İkincisi: Abdin bir fiile olan meyelanı Eş'arîlerin mezhebi gibi mevcud bir emir ise de o meyelanı bir fiilden diğer bir fiile çevirmekle yapılan tasarruf, itibarî bir emir olup abdin elindedir. Eğer Matüridîlerin mezhebi gibi o meyelanın bizzat bir emr-i itibarî olduğuna hükmedilirse o emr-i itibarînin sübut ve tayini, kendisinin bir illet-i tamme olduğunu istilzam etmez ki irade-i külliyeye ihtiyaç kalmasın. Çünkü çok defalar meyelanın vukuunda fiil vaki olmaz. Hülâsa: Âdetullahın cereyanı üzerine hasıl-ı bi'l-masdarın vücudu, masdara mütevakkıftır. Masdarın esası ise meyelandır. Meyelan veya meyelandaki tasarruf mevcudattan değildir ki bir müessire ihtiyacı olsun. Ma'dum da değildir ki hasıl-ı bi'l-masdar gibi mevcud olan bir şeyin vücuduna şart kılınmasına veya sevap ve ikaba sebep olmasına cevaz olmasın. İşârât-ül İ'caz
@@bulutosman Abim bu konu hakkında bence biraz yargılı girmişsin meseleye. Risalenin dilini biraz uzak kaldığın için unutmuş olabilirsin. Ağır ve ince meseleler vardır. Ama bu çelişki var manasına gelmiyor. Ben de başta sana hak verdim ama dedim ki üstad direk olarak o şekilde "Meyelanlar mevcudattan değildir. Sonra Madum da değildir. " Derken illaki ince bir noktaya değiniyordur. Link bırakıyorum Allah'ın izniyle yararlı olacağını düşünüyorum.
Nasi bilinemiyor anlamiyorum. Dusunki bi bakista insanin dogumu ile olumu arasindaki diyelim ki 80 yili gorebiliyorsun. Hah iste bunun yazilmasina kader diyoruz.
İki yolun kenarından tren gelmesinde 2 tane çocuk gelsin diyelim. Bende içlerinden geçirdikleri şeyleri biliyor olayım ve onların 5 dakika sonra kendi seçimleriyle kavga edeceklerini de bilmiş olup bunu bir yere yazayım. Yine ben yazdım diye onlar kavga etmiş olmayacaklar ki. Yani irade maluma tabi olunca ne değişiyor o kısmı anlamadım abi :) He o iradeyide yaratan Allah'tı çocuk o zaman ne seçti diyecek olursak evet hem çocuğun dilemesi hem o dilemeyi Allah'ın yaratması bunların birbirine uyması nasıl oluyor dersek cevabını bilmiyoruz ama ne çocuk irade etmedi diyebiliriz ne de Allah'ın kontrolü dışında bir olay diyebiliriz bunların birbirine uyumunu bilmiyoruz.
"Biz neye karar vereceksek ve ne yapacaksak, Allah ezelî ilmiyle bilmiş." Buna örnek şu olabilir: Mesela bir devlet başkanı şöyle dedi: Şimdi milletim acıkacak ve yemek isteyecek. Ben de yemekhane yapayım." Şimdi bu başkan, ilmiyle geleceği bildi mi? Evet bildi. Peki milletten birisi gidip yemek yediği vakit o kişinin iradesi elinden alındı mı? Hayır. Demek ki bir şeyin ilimle bilinmesi maluma tabidir. Bir şeyi bilmek iradeye engel değildir. Mesela Allah, Emre'nin çayı çok seveceğini ezeli ilmiyle bildi ve çayı yarattı. İlim, maluma tabi oldu ve iradeye engel olmadı. Hem Allah, madem görüyor, duyuyor. Gören Allah, görmeyi verirken duyan Allah duymayı verirken şaşırmıyorsun irade sahibi olan Allah neden irade vermeye kalkışınca havaya fırlıyorsun?
İnsanın mutlak özgür iradesi yoktur. Kısmı bir iradesi vardır. Doğduğumuz; toplum, aile, çevre vs. bizim zihnimiz ve davranışlarımız üzerine etki sahibidir. Örneğin bir seri katil düşünelim. O'nu yakalıyoruz ve neden bu hale düştüğünü araştırıyoruz. Bakıyoruz ki çocukluğunda, annesi babası boşanmış ve kötü bir mahallede büyümüş. Bu da O'nun seri katil olmasını sağlamış veya en azından tetiklemiş. Şimdi böyle bir durumda o kişi, tamamen özgür iradesiyle seri katil oldu denebilir mi? Elbette hayır. Çünkü başka sebepler vardı. Sonuç olarak insan mutlak irade sahibi değildir.
Güneş ve ay örneğini verirken yakınsama olduğunu, tam olarak karşılamadığını, çünkü onların iradesinin olmadığını söyledin , peki bunu nerden biliyoruz 👀 ya da emin olduğumuz bir bilgi mi , yoksa o da öyle inanıp geçtiğimiz bir bilgi olabilir mi ? Belki gerçekten de örtüşen bir açıklama ama kalıplaşmış bilgilerimiz bize bu esnekliği sağlanmıyordur . Ama tabiki bunu da bilemeyiz ya da ispat edemeyiz, en iyisi : Bilmiyoruz ama bildiğimiz şeyler iman etmemize yetiyor :D))
