Kanadalı Arıcı - Aydaki Adam: İlker Canikligil - Konuk: Temmuz Arşiray - B41 

Beyefendi arıcılığın walter white’ı.. en saf balı elde etmeye adamış kendini..

Abimiz çok güzel delirmiş. Böyle güzel insanların varlığını bilmek bile huzur veriyor

Temmuz Bey şartlarınız uygunsa bir seriye başlarsanız kesinlikle izlerim. Ayrıca ülke adına bir amme hizmeti olur. İnternet çöplüğünde kaliteyi bulmak zor oluyor çünkü.

Çok güzel program👍🏼 egeliyim, ailemin arı peteği imalathanesi vardı, kendim de bizzat çocukluğumdan üni ye kadar orada çalıştım. Balı alınmış mumu tekrar süzülmüş sarı petek haline geri getiren sistemler kullanıyorduk. Beni o zamandan beri sorgulatan şey ise şeker ‘kek’iyle besleme yapılması, arı kışın aç kalmasın diye antibiyotik basılmış şekerli hamur da üretirdik. Ne cahilliklere alet olmuşuz… Köylü cahil haklısınız ama o da ona öğretilen neyse onu uygulamaya çalışıyor, oturup en doğru arıcılık nasıl olur diye ingilizce makale araştıramıyor ki. Ben çocukken tonlarca balımız avrupadan geri gönderilmiş ve imha edilmişti içinde naftalin kalıntısı var diye. Hatırlıyorum sonra afişler broşürler dağıtıldı, mumlara naftalin koymayın diye. Bu işleri asıl öğrenip ilgilenmesi gereken kişiler, tarım hayvancılık müdürlükleri çalışanları, bu alanları gerçekten seven, araştırması, koruması gereken insanlarla istihdam edilmeli ve mutlaka ekonomik olarak teşvik edilmeli. dediğiniz gibi borsayla başka ümitler peşinde koşmak yerine bu işe bir sevgi duymalı ama en önemlisi doğaya sizin gibi saygısı olmalı. Arıların gıdasını çalmayıp artan kısmını almanız muazzam. Saygınız için müteşekkirim. İyi çalışmalar

Bravo ya, her alanda kıymetli insanları bilip bulup bizlerle buluşturuyorsunuz.

Vay canına, süper bölümdü. Yine hiç ilgimi çekmeyen bir konuyu merakla dinledim ve ne kadar enteresan olduğunu fark ettim.

Hiç bitmesin dediğim bölümlerden biriydi. Emeklerinize sağlık. Temmuz Bey'e saygılar, selamlar.

arıcılıkla ilgilenen biri olarak kanada'dan birinin yorumlarını dinlemek gayet güzel.

Çok ilginç bir yere ulaşmışsınız, sanki belgesel işine girecekmişsiniz gibi görünüyor ;) Ailecek 1-2 yıldır alaylısından öğrenme yoluna gittiğimiz tarım işlerine gerçekçi organik bakış açıları kazanmamıza fayda sağlayan bir bölüm oldu. Umarım Temmuz Bey'in bal konusunda eğitim vizyonunu birlikte gerçekleştirme fırsatınız olur. FluTV için de değişik bir açılım olabilir (mi?)

Bu kanalda izlediğim en iyi bölümlerden biriydi, değerli bilgileriniz için çok teşekkürler

Balla pek alakam yok. Olmasa aramam. Ama beyefendiyi ilgiyle ve zevkle dinledim. Ne kadar iyi, işinin ehli. Dünyadaki gıda sorununun geleceği için çok önemli bir zihniyeti temsil ediyor. Ülkemizde bulunması da çok değerli. Umarım yolu açık olur. Çok güzel bir programdı, teşekkür ederiz.

Harika harika harika, abi bilimsiz, ilimsiz, egitimsiz ve ahlaksiz hic bir is yapilmamali, cook güzeldi.

Programda “Sürü/swarm” ve “Arılarınki/karıncalarınki aslında bizimkine göre daha ileri bir düzen dahi sayılabilir” anlamında sözler geçince, Bruce Sterling’in, yaklaşık 30 sene önce okuduğum ve çok etkilendiğim için hiç unutamadığım, “Swarm” hikayesi geldi. Söz konusu hikaye, Netflix’de yeralan “Love, Death and Robots”un 3. Cilt, 6. bölümü olarak yeni yayınlandı, özellikle öneririm! Programa ve kanala emek verenlere teşekkür ederim.🖖

Beyefendiyi tebrik ediyorum. Umarım RU-vid fikrini en kısa zamanda gerçekleştirir. Biz de faydalanırız

Üst düzey bir beyaz yakayım.Gencim, önüm açık, çok açık.Fakat her sabah bir böceğe dönmüş şekilde uyanmaktan ve evden dışarı beni çıkarsınlar diye ağlamaktan gözlerimin altı morardı.Ve fakat, toprağa bastığım anda dolan gözlerimin yanlız olmadığını gösterdi bu program bana.Üstadım(master) ile alanlarımız ve ilgilerimiz başka ama konuştuğu dilin tınısı kalbimde titredi.Bu bile ne üstün fırtınalara yol açtı tarifi mümkün değil.Çok teşekkürler İlker ve Temmuz Bey. Çok, içten, sevgiyle teşekkürler.

2. video gelmeliiiiii... O kadar verimli bir video olmuş ki. Emeğinize sağlık 🌸

Artvin liyim. 90 larda Rahmetli dayım bir sene önceden satıyordu balı. Her sene mutlaka azalırdı petek sayısı, ölürler di ama bir döngü gibi tekrar çoğalırlar dı. O balın tadını bir daha tadamadım.

Bence bir de Olmaz Öyle Saçma Tarım bölümü yapmalısınız. Ama sadece organik tarımı, permakültürcüleri değil, endüstriyel tarımı da savunanlar yer alabilmelidir.

Çok güzel bi yayın. İmanım tazelendi; subhanallah.

program yapmanız ve bilinçli bir şekilde bu işe girecek insanlardan oluşan, doğru uygulamaları yapan bir arıcı ağı hayal ediyorum... içim ısınıyor..

Yine orjinal,harika bir konu,tebrikler...

Dinlerken Ömer hoca ve onun arı sevgisi geldi aklıma.

Sanırım bu hayatta bir tutku sahibi olan insanları dinlemek ve onların yaşamlarına sahit olmak kadar keyif verici çok az şey vardır. Bir de eyleme geçtikten sonra sevdiğini fark edip o eylemi sürdürme çabası içinde bulunmak, yaşadığımız hayatı çekilir kılan önemli detaylardan biri. Tesadüfi bir şekilde eşinin telkini ile kursa katılması ve daha sonra uzun yıllar emek vererek sevdiği bu uğraşı devam ettirmesi beyefendinin hayatını bambaşka bir noktaya taşımış, teşekkür ederim.

Flu Tv = Değerli insan sanat koleksiyonu. İyi ki varsınız.

Arıcılığa hevesi biri olarak youtube kanalınızı beklyorum Temmuz Bey

Programa konuk olan herkesin konusmayi ve kendini ifade etmeyi cok usturuplu bir bicimde becermesi konusu, eger bu kanalin bir bali olsaydi sanirim tam olarak bu olurdu.

Temmuz Bey gerçekten saygıdeğer bir insan gibi görünüyor. Yaptığı işi de doğru ve disiplinli yapma çabasını çok takdir ettim. Konuşmasında defaatle inanç ve dini bilimin karşısında konumlandırdı. Lakin kanaatimce bir noktayı kaçırıyor yine konuşması boyunca kullanımını eleştirdiği tarımsal ilaç ve zehirler de bilimin çıktısı. Tabi ki buradan "bilim kötüdür" gibi sığ bir çıkarım yapmak makul olmaz -"bilim iyidir" çıkarımı yapılamayacağı gibi-. Bahsedilen vakada eksik olan şey bilimden ziyade ahlak ve vizyon.. Umarım 2. bölüm de çekilir

İlker Canikligil böyle bir arkadaşın olduğu için gerçekten şanslısın ve biz de seni tanıdığımız için çok çok şanslıyız…

Dedem 80lerde başlamış, kovanlarda kimyasal kullanımı 0 . Ama bahçemizdeki ağaçlarda kullanılıyor maalesef. İşin güzel yanı ırk bozulmamış 40 yıldır yabancı ana arı vs gelmemiş ve taşımacılık yok sabit yerlerindeler. 2 sene önce merak sardım arıların yaşamları ile ilgili bulabileceğim bilimsel bilgiler aradım hep. Sonrasında aklımda ticari düşünceler varken bilgi edindikçe hayal kırıklığına uğradım çünkü maalesef ülkemizde Temmuz Bey'in söylediği gibi hem devlet hem üretici politikaları çok yanlış doğaya aykırı.Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Temmuz Bey RU-vid kanalı için vaktiniz olursa birçok arıcıya çok fazla katkısı olacaktır, özellikle genç arkadaşlara. Onun dışında Muhsin Doğaroğlu'nun kitapları faydalı olacaktır doğru başlamak isteyen arkadaşlar için. Çok sevindim bu programda bulunduğuza, bir an önce RU-vid Kanalı açmanız dileğiyle ☺️🙏

Eczacı ve arıcıyım bu muhabbetin üzerine konulması gereken bilgiler var. Değerli bilgileri için çok teşekkür ediyorum.

Türkiye Arıcılık camiası kadar birbiriyle kavgalı bir topluluk yok. Herkes de kendisinin en iyiyi bildiğini söylüyor. Temmuz beye de eminim bir sürü eleştiri, küfür gelecektir. Umarım etkilenmeden yoluna devam eder.

Bir öğretmen olarak bu konuyla ilgili çocuklara öğrettiğim ilk şey arıların balı insanlar için üretmediğidir. Dini öğretiler nedeniyle diğer türlerin insanlara hizmet için varolduklarını düşündüklerinden genelde onlara saygıları da olmuyor. Arılar balı, inekler sütü, tavuklar yumurtayı bizim için üretmiyorlar. İnsan zekası sayesinde bunları çalıyor. Her şeyden önce bunu bi kabullenmek gerek diye düşünüyorum.

Hiç birmesin istediğim harika bir bölüm daha izledim. Çok teşekkür ederim İlker Bey.

muhteşemdiniz tek kelime kaçırmadan izlediğim bölümlerden biri oldu

Lütfen devamı gelsin bu serinin. Harikaydı, teşekkürleerrr

Arşiviniz içinde, hem gündem, hem uzun vadeli söylem açısından en bilgilendirici videonuz olmuş

Gelen soru : insanlar uzaktan baktiginda muhtesem bir mekanizma gibi goruyor bu olayi fikrin nedir? Cevap : Egitimsizlik. Burada ben seyi anlamadim adam o isi gercekten adabiyla bilebilir bundan zevk alarak yapar bunu kendi inanc sistemiyle yorumlayinca neden egitimsiz oluyor onu anlamadim. Ha belirttiginiz insan tipi cidden bir kac yerden izledigi ve duydugu seyler ile yetinen biriyse zaten adam anlamak istedigi seyi anliyordur yapicak bir sey yok. Program cok zevkliydi emeginiz icin tesekkurler

İlker hocam selamlar çok güzel bir program olmuş ama şu konudan bahsetmek isterim. 7 yıldır ailem ile birlikte bir köyde yaşıyoruz çocuğum köyde doğdu ve büyüyor. Tabiki şehirle bağlantımız iş konuları yüzünden devam ediyor. Fakat bildiğim en önemli gerçeklerden birtanesi ki bence en önemlisi. İnsan 3 dakika havasız, 3 gün susuz, 30 gün ise aç yaşayabiliyor. Yanı asıl takılmamız gereken konu önce soluduğumuz havanın ne kadar sağlıklı olduğu,sonra içtiğimiz suyuz ne kadar sağlıklı olduğu,en son olarak yediğimiz gıdanın kalitesi en baştaki iki koyu atlayıp saglıklı gıda yiyerek sağlıklı olmamız imkansız denilecek kadar zor.

Muazzam bölüm. Beyefendiyi bir daha bekliyoruz

Böylesine özgün insanları tanımak büyük keyif. 👏👏👏

Birader bu adam kim bu yakisiklilik ne hayirdir

Super bolum, Temmuz Bey 'in tutkusuna ve ticari olarak beklentisi olmadan verdigi bu emege de hayran kaldim. Bir kac programa daha kesin ihtiyac var. Organik tarimla ilgili de cok soru soruldu konuga, sanki bu konuda da baska bir program yapilmali tarim uzmani baska bir kisiyle.

Balı çalma konusu açıklığa kavuştuğu için mutluyum 😁

Oha. Bir arici olarak bu sayfada aricilikla ilgili bir icerik uretilecegini tahmin etmezdim.

Aydaki adam bölümleri harika gerçekten, çok bilgilendirici şeyler öğreniyorum . Konukların yetkinliği ve İlker'in didikleyici soruları karşısında izleyiciler çok yararlı bilgilere vakıf oluyor.

Keyifle izledim ben de uzun zamandır arıcılık yapıyorum oğlum rahatsızdı gerçek bal alayım derken arıcılarla tanışarak onların yanında çıraklık yaparak arcılığı öğrendim ..... Aslında şöyle bir durum var herkes kendi yiyebileceği gibi bal üretmiş olsa arıcılık hiçbir şekilde kötü emellere ulaşamaz Ben hala oğlumun yiyebileceği kalitede bal üretiyorum ve devam edeceğim

Bağlar kurabiliyoruz. Üzüm yetiştirebiliyoruz. Üzümden pekmez elde edebiliyoruz. Aslında insanın (bence) bala çok da ihtiyacı yok. Böceklerin tadının şekerli olduğu da söylenir. Belki ileride bal yerine böcekleri yetiştirip, direkt onlarla bu ihtiyacı da karşılayabiliriz. Böcekçil kuşlar gibi. Temmuz bey, tecrübelerini kitap yazarak da aktarabilir. Sonuçta insanlar izlediklerini unutur. Okudukları daha fazla aklında kalır. Güzel sohbet oldu. Hepimizi çok çok selamlıyorum.

15:55 Bir bilge der ki: 1. İşçiden devrimci, köylüden efendi olmaz. 2. Tarım ve hayvancılık cahil köylünün eline bırakılamayacak kadar önemlidir.

Arı nasıl bakılır serisi istiyoruz lütfen :))

ALLAH RAZI OLSUN İLKER CANIKLIGIL - TEMMUZ Bey ağzınıza sağlık

Almanya'da yaygın bir espri var: "Yeryüzünde bal yapan iki canlı var. Arılar ve Türkler!"

2 aydir almanyadayim, yerel uretim olan sebzelerden aliyorum hep. Sebzeler, yesillikler dolapta 2-3 gun beklemesine ragmen hala taze ve temizler, ozellikle domatesler harika kokuyor. Turkiyede sebze kalitesi, yetistirilmesi, ilaclanmasi, korunmasi gibi konulara dair hicbir standart bilgi vs oldugunu sanmiyorum. Marketten, koyluden aldiginiza inanmayin gercekten besin kalitesi cok kotu turkiyede. Daha once amerikada da fark etmistim bunu ama avrupa ile turkiye arasinda ucurumlar var. Agziniza saglik hocam ve degerli arkadasi.

Evet beyefendi de söyledi "steal". :) artık kabul edebilirsiniz.

45:55 öldürecek bu adam beni :))) çok seviyorum sizi sayın canikligil

Endüstriyel üreticilerden hukuki olarak çekinildiğinden mi baldaki gerçekler anlatılmadı.. Üç harfli markette 40 liraya da cam kavanozda süzme bal satıyor (saf - %100 bal diyor, doğal olduğundan kristalleşebilir diyor) 90-100 liraya da bal satılıyor.. Bir de 500m - 1000m - 1500m rakımlı ürünler var.. Bunların özelliklerine iki-üç cümleyle değinilebilirdi, çiçek-çam-kestane vb ballara değinilebilirdi. çiğ balı anlat, petek hakkında konuş, marketlerdeki kavanoz balın farkını anlat. Temmuz Bey'in baldan önce Arı yı düşünerek bal işine girmesini çok çok daha uzun dinlemek isterdim, çünkü çok garip geliyor. Bal öncelikli değil ama yılda iki dönemde kovanlara bakmak yeterli deyince Arılarla da çok zaman geçirmesi gerekmiyormuş anlamı çıkardım. Arılara olan gönül bağını merak ettim. Tamam ballarını satmamasına bakarak bal önceliği olmamasını da anlıyorum ama Arılara olan bağını hissedemedim. Abi bir çok şey biliyor ama hiç bir konuya değinmek istemiyor gibiydi, biliyorum ama anlatmayayım der gibiydi, mütevazılık mı yoksa birilerini rahatsız etmeme hissi mi anlayamadım. Abi anlat işte her şeyi.. Hatta akılındaki o video öğreti işini de gerçekleştir, arkana eser bırak.. Bildiklerini aktar başkalarına, iki kişiyi etkilesen, doğru arıcılık yapsa kardır. Kendisi de gelen sorulara göre başka video olabilir dedi. Bence 2-3 ay içinde başka video gelmeli, zaten İlker ile yakın arkadaşmışsınız. Temmuz bey balları satmıyorum, para öncelikli değil deyince, dedim Bal için arıcılık yapmıyor, parayı nereden kazanıyor.. Stok fotoğraflardan hobi olarak arıcılık yapacak kadar da para kazanabiliyorsa ne güzel.. Arıcılık işi komple masraf kendi iş modeline göre.. Ya da videoda gözüktüğüne göre.. Şu dünyada hiçbir şeyin gerçek tadını bilmeden tüketmek çok ilginç.. Her şeyin endüstriyel olmayanı tüketen o şeyin markette satılanından çok farklı olduğunu söylüyor ama neredeyse hepimiz her ürünü marketlerden alarak tüketiyoruz. Marketten ürün satın alanlar simülasyon dünyasında(Matrix'te) yaşıyor, her şeyin yapay tadını alıyor da organik beslenenler gerçekte yaşıyan şanslılarmış gibi..

hayvan sömürüsü izleyelim bakalım

Dedem de uğraştığı için biraz biliyorum. Balı kaliteli ve temiz bir şekilde yapmanız için ya kilosunu 400-500 liradan falan satacaksınız. Ya da kendinize eşe dosta yetecek kadar ancak yapabilirsiniz.

Harika icerik muhtesem konuk

15:57 “Tek basina bir bocek, toplu olarak bir memeli davranisi gosteriyor.”

Ne tatli bir adam. Cok memnun oldum tanistigima. Tesekkurler İlker Hocam.

İlgiyle izledim. Muhteşem bilgi dolu bir program yine. Bir İlker Canikligil klasiği. Fakat Temmuz Bey'in cahil kelimesini bu kadar rahat kullanmasını doğrusunu isterseniz yadırgadım. Ayrıca Avrupa'da tarımın harika olduğu iddiasını da biraz abartılı buldum açıkçası. Endüstriyel olan her şeyde kimya vardır, zehir vardır, endüstriyel kötüdür anlayışı da biraz sorunlu. İnsanlık bundan yaklaşık olarak 13 bin sene önce bir tercih yaptı ve yerleşik hayata geçti. Yerleşik yaşamın katalizörü de tarım ve hayvancılıktı. Tarımın dünyada en az 6 farklı bölgede birbirinden bağımsız olarak icat edildiğini bu gün bilim insanları tespit etmiş vaziyetteler. 13 bin yıl önce niçin tarıma geçildiğine dair kimse bir şey bilmiyor. Elimizdeki en iyi teori iklimdeki düzelmeler neticesinde 13 - 15 bin yıl önce bir nüfus patlamasının başlamış olma ihtimali. Bu teoriyi destekleyen kanıtlar var. Avcı toplayıcı bazı gruplara ait hakkaten yoğun bir nüfusun yaşadığı izlenimi veren antik mekanlar keşfedilmiş durumda. İnsanlık, yerleşik hayata dolayısıyla da tarım ve hayvancılığa ne için başlamış olursa olsun bu aslında hayattaki diğer pek çok şey gibi bir ödünleşmedir. Bir şey verir bir şey alırsınız. Tarım dünyada karmaşık toplum yapılarının ortay çıkmasını sağlamıştır. İnsanlık tarihindeki en önemli devrimlerden biridir. Ve tarihteki her devrim gibi bunun da istenmeyen bazı yan tesirleri oluşmuştur. Bunlardan biri de gıdalarımızdaki kimyasallardır. Ayrıca sorun sadece kimyasallarla ilgili de değil. İnsan anatomisi tarımın başlamasıyla birlikte değişmiştir. İnsan psikolojisi de değişmiştir. Bel ve sırt ağrıları gibi medeniyet sonrası her çağdaki kronik problemlerimizin nedeni bile tarıma geçilmesidir. Bu gün hepimiz arkalıklı sandalye, koltuk, kanepe vs.'de oturuyoruz. Halbuki bu oturuş şekli doğal değildir. Yani ilk insandan medeniyete kadar insanlar, arkasında destek olan oturmalıklarda bu kadar çok oturmamışlar dolayısıyla da insan iskeletinde sırtımızı destekleyen kasları kaybetmemişlerdir. Daha pek çok ödün vardır. Şeker, kalp hastalıkları, damar sertliği gibi bir yığın hastalık maalesef medeniyete ödenmiş bedellerdir. En son okuduğum gerçekten çok ciddi akademik bir kitap olan İNSAN VÜCUDUNUN ÖYKÜSÜNDE Harvard'lı profesör Daniel Lieberman tüm bu konuları ayrıntılarıyla işlemiştir. Kitap muhteşem olduğu için tavsiye ediyorum. Ve Lieberman'ın konu başlıklarından biri de hafızamda kaldığı kadarıyla şudur: YERLEŞİK HAYAT: GERÇEKTEN DEĞDİ Mİ? Değip değmediğini sabaha kadar tartışabiliriz ama bir şeyi unutmamak lazım: HEM DOĞAL HEM MEDENİ OLUNMAAAAZZZ....YA DOĞAL OLURSUN YA DA MEDENİ...

Yine müthiş bir insanla tanışmamıza vesile oldunuz, teşekkürler Flu Tv!

2.dk de Ülkemizde arıcılık eğitimi yok denilmiş. Kalitesini bilmem ama Türkiyede 4 üniversitede arıcılık yüksek okulu mevcut 2 yıllık eğitim veriyorlar

Avusturya da yaşıyorum ve hobi organik arıcı olarak programdan zevk ile izledim

Eylem Kaftan'ın Kovan filmi de arı ve aile temasını, aradaki bağ ve iletişim ilişkisini işleyen bir film. Filmin çok fazla mükemmeliyeti yok ama hem sinemamızdaki taşra kahramanı olan erkeklerden görevi devralan kadın karakterlerimizi kahramanlaştırmaya çalışıyor hem de sinemamızda fazla işlenmemiş bir tema üzerinden ilerliyor. Tavsiye ederim, izleyin arkadaşlar. :)

Arı belgeselini tavsiyee ederim ve trakyadaki üsttün ırk arıların çalınma konusuna dikkat çekmek isterim

Muhteşem. Teşekkür ediyoruz bu güzel program için. Lütfen birlikte çalışarak uygulamalı ve öğretici bir seri halinde Flu TV çatısı altında "arıcılık" videolarına devam edin. Daha sorulacak pek çok soru da var. Slovenya'da bal veren "vending machine"ler vardı. Sağlıklı arı nüfusu ve kaliteli bal olmazsa olmazımız. Başarılar diliyor ve ortak çalışmalarınızı dört gözle bekliyoruz. Selamlar.

Çok kaliteli bir video üstüne yazmak istediğim çok şey ve eylemim var bu durum kolay cözülecek bir egitim zinciri değil oyun teorisinin kendine bagli.. bu bilincte ve zaten günümüzdeki sonuclarıda ortada. ama iyi iyi güzel güzel ses cikarmak ve cikan sesinde bilgili ve deneyimli olmasi öz konuya cozümden önce farkindalik için gerekli teşekkür ederim içten anliyorum içten dediklerinizi

butun aydakilere oncelikle Canikligil ve Temmuz beye tsklr

çok güzel programdı, değerli bilgileri için Temmuz bey'e teşekkürler.

Komşu bahçemizde arı kovaları bizim bahçede de mevye ağaçları olunca çocukluğum arıların içinde geçti. Temmuz Bey öldüklerinde çıkan koku diyince, o koku burnuma geldi. Oğul verme esnasında biraz asabi oluyorlar, evini taşıyan insancıklar gibi... Arı sokması üzerine boğaz kaşıntısı güzel not, hayat kurtarabilir. Defalarca arı tarafından sokuldum, bir kısmı eşek arısı, tırnakla kazımayı bilen-öneren duymadım, detayına bakacağım. (Taşralılık cahilliği olabilir:) ) Ter kokan insanı ayı sadırısı ile eşleştirmeleri çok neşelidir :) Boylarına göre müthiş zekidir bal arıları; kalabalıkken dialoga kapalı olsalar da, birebir kaldığınızda neredeyse anlattıklarınızı anladıklarını sanarsınız. İğnesini kullanıp ölmektense son raddeye kadar sabredip hayata tutunmaya çalışma bilinçleri çok akıllı geçinen insanlarda dahi yoktur. Endüstriyel uygulamaları detaylı anlatmamayı bir refleks olarak geliştirmiş sanıyorum, zira kimyevi gübre ile yetişen kendi çalıştığı çiftlikteki ürünleri de tüketmemiş. Bu hassasiyet ile bir kısmımız bulundukları semtlerde hava kirliliğinden dolayı nefes almamalı.

Güzel bölüm için teşekkürler. Beyefendi de bu işe gönül vermiş, ürettiği baldan yemek isterdim. Lakin bazı şeyleri gömerken de dikkatli olmak lazım. Antibiyotik konusu sanki ülkede serbestmiş, tamamen kontrolsüzmüş gibi lanse ediliyor, zehir ilaç kimyasal gibi kelimeler farklı anlamlara çıkacak şekilde kullanılıyor. Ülkemizde arılara antibiyotik kullanmak yasaktır. Ayrıca beyefendiye başları çalıyorsun dendiğinde, ben onlara ekstra yaptırıyorum onu alıyorum diyor, ve diğer arıcılardan kendini ayrı konumlandırıyor bu konuda. Lakin arıcılıkta bal zaten böyle alınır. Tüm arıcılara kat çıkmaya çalışır kattaki balı hasat eder. Ana kovandaki balı kimse hasat etmez. İlker hocam siz yine fransadan yeyin de ülkede de ararsanız kaliteli bal bulursunuz 😃 Türkiye'de ürünler kötü evet iyi kalite de olanları da avrupaya yolluyoruz, bu da kendimize verdiğimiz değer işte. Ne yazıkki içler açısı. Teşekkür ederiz, umarım devamı gelir, beyefendinin bahçesinden bir video olabilir mesela 😁

Bu arıcılık işini ciddiye alan insanlarda bir bilgelik akıyor. Bal gibi adamlar oluyor genelde.

Belli bir sure ve program sonra; ne yapsaniz cok guzel mi geliyor, yoksa gercekten ne yapsaniz guzel mi oluyor? 🤓🤙🏻💪🏻😇👌🏻

taa 50 yıl önce oğluna sümer tanrısının adını veren bir ailenin çocuğu tabii ki bu kadar cool olur. :)

valla ben çok beğendim temmuz bey iyi bir insana benziyor anlattığı şeyler de çok güzelde bu balı satmıyorum olayına niye bu kadar takılıyor. Sonuçta çalışıyor bir emek sarf ediyor ve hayatını geçindirmesi lazım ne demek arkadaşlarım bağış yapıyorlar bana saçma geldi.

İlker Canikligil sanki evde eşiyle tartışmalarında genelde kendisine saçma gelen fikirlerin uzmanını konuk edip, bak ben sana demiştim işvesiyle programı sunuyor gibi hissediyorum. Özellikle dikey tarımda bunu yoğunca hissettim.

devamını bekliyoruz elinize sağlık

Sevgili Flu TV, gıda ve beslenmeyle ilgli programlarınızın hiçbirisinde organik (sertifikalı) gıda ile ilgili birşey konuşmuyorsunuz. Türkiye'de bekçok organik tarım yapan dürüst çiftçi, arıcı ya da işlenmiş gıda üreticisi var. Lütfen onları da araştırın, davet edin.

mükemmel bir sohbet olmuş, çok teşekkür ederiz

Arıcı bir arkadaşım anlatmıştı , balı petekli aldığında süzülmüş aldığından daha pahalı niye böyle , sonuçta süzmek için bir işlem gerekiyor diye sormuştum. Arı peteğini yaparken yoruluyor az bal veriyor, petek değerli bir şey demişti. Bal işi gerçekten ilginç.

Black Mirror'un harika bir bölümü var arıların olduğu. Bu arada acaba insan organik yetiştirilse kaç kişi olurdu şu anda.

"Gerçek bir aydaki adam" :))

İlkokul 5. sınıfta arılar ile ilgili bir dönem ödevi hazırlamıştım ve tabi büyülenmiştim bu canlıdan. Kovandaki düzen gerçekten inanılmaz. İşçi arının ömrü ksayken kraliçe arının 3-3,5 yıl yaşaması...Ey arı sütü sen nelere kadirsin. Biz de arı sütü yesek ömrümüz uzar mı acaba :) Arılarla ilgili nahoş anılarım, bir sürü sokulma tecrübem var dolayısıyla çok korkuyorum arılardan ama bir o kadar da saygım var. Mangal en büyük kabuslarımdan biridir, çiçek çiçek gezen bir canlının ete bu kadar düşkün olması da enteresan. Her neyse çok keyifli bir programdı, çok teşekkürler

9. dakikada "tüm işi yapan ekip dişi olmasına rağmen "oğul vermek" diyerek Türkçede bu işe çok "eril" bir isim verilmiş" gibi bir şey deniyor ama Türkçede "oğul" yakın zamana kadar cinsiyet belirtmeden "yavru, çocuk" anlamında kullanılmıştır.

Müthiş öğretici bi video olmuş. Teşekkürler

Türkiye de Universitelerde 2 yillik arıcılık bölümü var. Meslek yuksek okulu olarak

Hocam kitap yaz alalım. Video çek izleyelim. Bilgi ver sömürelim. Gerçek doğru bilgiye ulaşmak biraz zor!

"Yakmak zorunda kaldım" dediği yere kadar dikkatle dinledim. O noktadan sonra aynı ilgiyle dinleyemedim. Dikkatimi toplayamadim. Böyle olduğunu bilmiyordum. Bu çok üzücü. Elbette besleyip ilgilenen dokunan kişi olarak kendisi için daha zordur. Saygı duyuyorum. Ama olmalı başka bir yolu. İyileştiremiyorsak bile yakmak olmamalı. Ölümle zulüm arasında bir seçimi zulümden yana yapmak. Bu noktada bir yol, yöntem bulunmalı. Bilmiyorum. Doğa bir bütünse ve hepimiz o bütünde hiçbiri bir diğerinden daha değerli olmayan unsurlar isek. (Bu gün arılar yok olursa dünya yok olur diye konuşuyoruz örneğin). Ya o kovandaki bir arı olsaydık. Ya da bir salgın hastalıkla hepimiz yakılmak zorunda kalsaydık. Beyefendi arılarına çok nahif. Umarım tekrar yaşamak zorunda kalmaz.

balın sağlıklı olması için antibiyotik/ilaç vermeyip, hastalığı dolayısıyla imha etmeyi göze almak daha kötü bir çözüm değil mi

Doğru bal üretimi için tek yol coğrafi işaretli bal üretmek..fakat nitelikli ( ilgili, duyarlı) insan sayısı çok az olduğu için Türkiye de iyi bir kanun olmasına rağmen üretilmiyor.

Konu ve konuk harika, devamını beklerim 👌

Bir program bu kadar sürükleyici olabilir. Hic bitmesin istedim.devami olur umarim. Organik uzerine hos bir sohbet ve seminer tadindaydi. Bugun annem il dışında oldugundan 15 m2 bahcesindeki domatesleri capaladim yabani otlari elimle yoldum. Toplu halde olan gubreyi elimle yivsidim. Off tüm gün masa basinda çalıştıktan sonra yeminle terapi gibi geldi. Cok anlamam tarimdan ancak o işi severek yapinca karsiligini aliyorsunuz. Abimin fermente koyun gubre çorbasıni da dokunce... domatesler cosacak. Icimden gelenleri yazdim. Temmuz bey e cook selamlar. Yürekten basarilar dilerim.

45:56 ARI SEVEN CANİKLİGİL... MUHTEŞEM BİR TATLILIK

Ali Kurmuş gibi vlog serisi olsa ne harika olur Temmuz bey’in

Vay be Tesadüfe bak Kültür de İç mimarlık okurken Levent hoca benim hocamdı, Şu anda Vancouver da yaşıyorum hocamın oğlu burada okumuş :D Levent hoca benim için önemli bir hocaydı belkide o yüzden etkiledi. Selamlar.

Ben de arıcılık yapmak istiyordum bu video iyi oldu .

Temmuz bey; "Oğul vermek" erkekleştirilmiş bir söz değildir. Türkçe de sözcüklerin cinsiyet vurgusu yoktur. Oğul da eril bir sözcük değildir. Dişil bir vurgusu da yoktur ama açıkladığı işlev itibarıyla aslında dişil bir sözcüktür. Devam eden soya/yavruya oğul denir. Oğul sözcüğü Arapçadan alıp kullandığımız evlat sözcüğü ile aynı anlamdadır. Sonradan ve yanlış biçimde erkek çocuk olarak kullanılmaya başlanmışsa da hala soy anlamında da kullanılır. Doğru kullanımı kız oğul veya erkek oğul biçimindedir.

Cambly reklamında çıkan adamın yemeksepetinin yabancılara geleneksel yemeklerimizi denettikleri serideki ABD'li şahıs olduğuna kalıbımı basabilirim.İstanbul'da yaşıyormuş üstelik.