Futbol dünyasında bazı oyuncular vardır ki, onların yeteneği tartışılmaz! Kerem Aktürkoğlu da işte tam bu oyunculardan biriydi. Galatasaray’a geldiğinde, genç yaşında parmak ısırtan performansıyla dikkatleri üzerine çekmişti. Herkes onun, takımın yıldızı olacağını düşündü, hatta birçok maçta taraftarlarını ayağa kaldıran o golleriyle çoşkulandırdı. Ama sonra… bir şeyler ters gitmeye başladı.
Geçtiğimiz sezon, Kerem’in performansı düşüşe geçti. Sahada varını yoğunu ortaya koyuyordu, ama top bir türlü çizgiyi geçmiyordu. Gol atamıyordu. Evet, belki şanssızlık, belki başka etkenler ama ne olursa olsun sonuçlar kötüydü. Taraftarlar onu eleştirmeye başladı, sosyal medyada linçler, tribünlerde tepkiler... Oysa bir zamanlar kahraman gibi alkışlanan Kerem, şimdi yerden yere vuruluyordu. Ve bu eleştiriler onun inancını, kendine olan güvenini sarstı. Sahada görünmez bir duvar vardı sanki, Kerem o duvarı bir türlü aşamıyordu.
Galatasaray yönetimi ve taraftarları da sabırsızdı. Bir zamanlar takıma hayat veren bu yeteneği, gözden çıkardılar. Benfica transferi geldi çattı. "Yolun açık olsun" dediler Kerem’e. Ancak içten içe bir pişmanlık da yok değildi. Onun yeteneğini bilenler, bir gün yeniden parlayacağını tahmin ediyordu, ama bu kadar kısa sürede olacağını kimse beklemiyordu.
Ve o gün geldi… Türkiye-İzlanda maçı. Kerem Aktürkoğlu, sanki küllerinden doğarcasına sahaya çıktı. Her dokunuşu, her hareketi, o eski Kerem’den bile daha iyiydi. Tam üç gol atarak, adeta yeniden doğdu. İşte o an, tüm Türkiye, onun yeteneğini asla yitirmediğini fark etti. Onun kaybolan inancı, o maçla geri geldi. Ve sonra tabii ki Benfica ile çıktığı ilk maçta attığı müthiş gol. Galatasaray yönetimi ve taraftarlar, belki de hayatlarının en büyük hatasını yaptıklarını düşündü. Kerem’i satmak bir hata mıydı? herkes bu soruyu kendine sormaya başladı.
23 сен 2024