Değerli Dostlarım, Daha fazlası ve Desteğiniz için Kanalıma Abone olabilirsiniz... __________________________________________ İletişim : thevictor1923@gmail.com __________________________________________
Thanks to Ghazi Mustafa Kemal Pasha that we live in peace.What is the sad part that his own pepole that do not like him they call him kaffir :(. i hope our pepole wil understand and like him. Rest in peace Pasha.
Animasyon muazzam.Hatalarını yorumlara bakmadan önce görmemiştim animasyon çok kaliteli.Benim gibi Samsun yerine yanlışlıkla Samsung yazmak gibi büyük bir hata yapmamışsın. :)
Ellerine sağlık çok güzel olmuş (Videonun sonundaki liderlerin gözükmesi olayını çok seviyorum) Reis, daha sonrası için başka bir fikrin var mı? Soğuk savaş gibi
Sovyet Rusya’nın Yardımları Henüz işgalci güçler ile savaşan ve yeni bir devlet kurma çabasını da ihmal etmeyen Atatürk ve ekibi, askeri ve ekonomik yardıma büyük gereksinim duymaktadır. Bu yardım ise ancak doğudan gelebileceği düşünülmektedir. O nedenle Bolşevik Rusya ile Türk Kurtuluş Savaşı arasında çok yakın bir ilişkinin olduğu öne çıkarılmıştır. Türk Kurtuluş Savaşı’nda en büyük yardım, Sovyet Rusya’dan gelmiştir. O dönem içinde Sovyet Rusya’nın Türklere yakınlığının üç nedeni vardır. Birincisi: Hem Türklerin ve hem de Rusya’nın ortak düşmanı o günün sömürgeci ülkelerdir. O nedenle “Düşmanımın düşmanı, dostumdur” prensibine göre Rusya, Türklere yakındır. İster istemez iki ülke arasında bir yakınlık, karşılıklı anlayış ve sempati doğmuştur. İkincisi: Sosyalist rejimin yayılmasında Türkler önemli bir rol üstlenebilir. Çünkü emperyalizme karşı mücadelede Türklerin ‘sosyal ihtilal’ gerçekleşeceğine inanılmaktadır. 1-8 Eylül 1920’de Bakü’de Doğu Milletleri Kongresi’nde Rus delege Mutişev’in şu sözleri ilginçtir: “Mustafa Kemal’in hareketi, milli bir kurtuluş hareketidir. Biz bu hareketi destekliyoruz. Çünkü emperyalizme karşı yaptığımız mücadele sona erecek ve Türk Kurtuluş Hareketi bir sosyal ihtilale dönüşecektir” Üçüncü neden ise: Sovyet Rusya’nın dünyada yalnız kalmasıdır. Bu yalnızlığı gidermek için doğu ülkelerinin sempatisini kazanmak istemektedir. Atatürk henüz Anadolu’ya (Samsun) adım atar atmaz, Sovyet Rusya, Albay Budiyenni başkanlığında bir heyet gönderir. Havza’da Atatürk ile görüşme yapılır. Albay Budiyenni ülkesinin para, silah, cephane ve gerekirse deniz gücü dahi gönderebileceğini söyler. Karşılığında ise padişahlık ve halifeliğin kaldırılması ve komünizmin Türkiye’de ilan edilmesidir. Atatürk Sivas Kongresi’nden (4-11 Eylül 1919) sonra, Halil Paşa’yı Rusya’ya gönderir. Halil Paşa, Moskova’da Dışişleri Komiseri Chicherin ile görüşür. Temmuz 1920’de 100 bin altın ruble ile Anadolu’ya döner. 8 Eylül 1920’de altınlar Erzurum’a getirilir. Burada bulunan hastanenin baskülünde tartılır ve iki yüz kilosu Doğu Ordusu için ayrılır. Geri kalanı Ankara’ya gönderilir. Ayrıca Sovyet Rusya silah ve cephane yardımında da bulunmuştur. 38.136 adet tüfek, 44.587 sandık tüfek mermisi, 66 adet top, 141.173 adet top mermisi ve 3000 adet süngü, 1.500 adet kılıç, 20.000 gaz maskesi, 4.000 adet el bombası, 327 adet makineli tüfek Eylül 1920’de Trabzon’a ulaştırılmıştır. 1920 yılında Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey başkanlığındaki bir heyet, Moskova’ya gitmiştir. Ruslarla yapılan görüşmeler uzun sürmüştür. Ekonomi Bakanı Yusuf Kemal Bey, görüşmeler hakkında bilgi vermek amacıyla, 6 Ekim 1920’de 100 milyon altın rubleyi de beraberinde getirmiştir. Sovyet Rusya’dan gelen 100 milyon altın ruble aslında Buhara Cumhuriyeti tarafından temin edilmiştir. Dönemin Buhara Cumhurbaşkanı Osman Kocaoğlu ile Sovyet Rusya Devlet Başkanı Lenin ile 1920 yılında Kremlin Sarayı’nda bir görüşme yapar. Bu görüşmede Osman Kocaoğlu, Anadolu’daki savaş için Türkler’e 100 milyon altın ruble vermeyi kararlaştırmıştır. Osman Kocaoğlu, Buhara’ya döner dönmez mecliste görüşmeler yapmış ve parayı Rus Hazinesi’ne teslim etmiştir. Aynı heyet Moskova’da Rusya ile 16 Mart 1921’de Moskova Anlaşması’nı imzalamışlardır. Ülkeye dönerlerken Yusuf Kenan Bey ve Dr. Rıza Bey, 4 milyon altın rubleyi de beraberinde getirmişlerdir. Fransa’nın Yardımları Mart 1921’de Londra Konferansı’na giden Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey başkanlığındaki heyet, Avrupa’nın üç büyük gücü İngiltere, Fransa ve İtalya temsilcileri ile yakın temaslarda bulunmuştur. Fransızlar, ülkeden çekilmek için birtakım ayrıcalıklar istemişlerdir. İtalya tarafından işgal edilen İzmir ve Trakya’dan geri çekilmek karşılığında; çeşitli illerdeki (Antalya, Burdur, Muğla, Isparta, Afyon, Kütahya, Aydın ve Konya) kamu girişimlerinden pay almak istemiştir. Ayrıca Fransızlar Ereğli kömür madeninin işletilmesinin Türk-İtalyan işbirliğinde oluşturulan bir şirkete verilmesini istemiştir. Fransızlar Mondros Mütarekesi ve Paris Kongresi’nden sonra Güney Anadolu’da birçok yeri işgal etmişlerdir. İngiltere ile aralarında gizli bir husumet vardır. Arap ve Ermeni milliyetçiliğini desteklemiştir. Fransızlar 20 Ocak 1920’de Maraş’ta Kuva-i Milliye birlikleri ile yaptığı çarpışmada, yenik düşmüşlerdir. Ayrıca Urfa, Antep ve Adana’da yenilgi yaşamışlardır. Hatta Adana’da 800 kişilik bir Fransız birliği esir alınmıştır. Fransa gerek bu yenilgilerden, gerek I.Dünya Savaşı’ndan beri sürekli dışarıda savaşmaktan ve gerekse Pierre Loti, Claude Farrere gibi aydınların Türk Kurtuluş Savaşı’ndan övgüyle bahsetmeleri nedenleriyle, Türkler ile savaşmayı bırakmışlardır. Fransa, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile 20 Ekim 1921’de Ankara Anlaşması’nı imzalamıştır. Fransızlar Türkiye’yi terk ederlerken birçok silah ve cephaneyi bırakmışlardır. Bunlar: 10.089 adet tüfek, 1.505 sandık tüfek mermisi ve 10 adet savaş uçağıdır. İtalya’nın Yardımları İtalya, Sovyet Rusya veya Fransa gibi silah, cephane veya para yardımında bulunmamıştır. İşgal ettiği Anadolu topraklarında birtakım teşvik ve yardımlarda bulunmuştur. Bunlar: Posta teşkilatı kurmak, okullar açmak, Çiftçi ve tüccarlara kredi vermek, İşgalden kaçan göçmen ve muhtaçlara yardım etmek, Türk Hükümeti memurlarının bulamadığı malları sağlamak, bozuk yol ve camileri onarmaktır. Hint Müslümanlarının Yardımları Osmanlı Devleti topraklarının, I.Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın sömürgeci devletleri tarafından paylaşılması ve İstanbul’un işgal edilmesi, Hindistan Müslümanlarını harekete geçirmiştir. Hintliler Hint Hilafet Komitesi’ni (Indian Commitee of the Caliphate) oluşturmuşlardır. Bu komite, Türk Devletinin bağımsızlığının sağlanması ve korunması amacıyla, Mart 1920’de Lloyd George ile görüşmek üzere Londra’ya bir heyet göndermişlerdir. Bu heyet, Londra’da Türkiye’nin işgalini protesto etmiştir. Bu komite 8-10 Temmuz 1921’de Karaçi’de ‘Bütün Hindistan Hilafet Konferansı’ düzenlemiştir. Bu konferansta Anadolu’daki Müslümanların milli mücadelesine katkı olarak yardım toplanmıştır. Bu kampanyada Hintli Müslüman kadınlar değerli takılarını vermişlerdir. Eski eşyalarla evlenmeyi tercih etmişlerdir. Ayrıca Anadolu’daki mücadeleyi desteklemek için gelen Hindistan Müslümanlarının temsilcileri, İstanbul, Trakya ve Anadolu’nun Türklere kalmasını istemişlerdir. Aralık 1921’den Ekim 1923’e kadar Hint Hilafet Komitesi’nden gelen yardımların toplamı 130.250 İngiliz Sterlinidir. Gönderilen bu paraların bir kısmı ordunun ihtiyaçları için kullanılmıştır. Bir kısmı için Osmanlı Bankası’nda özel bir hesapta tutulmuştur. Bankada tutulan bu para ile Türkiye İş Bankası kurulmuştur. Nitekim Türkiye İş Bankası, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınma ve sanayileşmesinde önemli roller üstlenmiştir. Sanayileşmek için kurulan demir-çelik, şeker, çimento gibi fabrikaların finansman ihtiyacını karşılamıştır. Azerbaycan’ın Yardımları Çarlık Rusyası’nın yerine geçen Bolşevikler, halklara özgürlük vaat ettikleri için, Azerbaycan’ a Türkiye’nin de yardımıyla 28 Mayıs 1918’de bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Ancak bu bağımsızlık 27 Nisan 1920’de Rusya’nın hakimiyeti ile son bulmuştur. Üç yıllık bağımsızlığı süresince Azerbaycan, Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi için yardımda bulunmuştur. 29 Mart 1920’de petrol poliçeleri ile birlikte toplam 1.500.000 Fransız Frangı yardım etmiştir. Bu yardım 2 Ekim 1920’de Dışişleri Bakanı Ahmet muhtar Bey’e teslim edilmiştir. Yardımın içeriğinde şunlar vardır: 19.000 Osmanlı altını, 1.000.000 Fransız Frangı ve 8 parça petrol poliçesi bulunmaktadır. Ayrıca Doğu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ya, yetim Türk çocuklarının eğitimleri için 500 adet yüzlük Osmanlı altını verildiği ve bunun için Ankara Hükümeti’nin teşekkürlerini ilettiği bilinmektedir. Kıbrıs Türklerinin Yardımları Kıbrıslı Türkler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, I.Dünya Savaşı ve Türk Kurtuluş Savaşı’nda yardımlarda bulunmuşlardır. Başta basın yoluyla kamu oyu oluşturulmuştur. Söz, Doğru Yol, İrşad ve Ankebut gazete ve dergilerinde milli mücadele konusu işlenmiştir. Tiyatro, sinema, kermes ve cami vaazlarında milli mücadele lehine kamuoyu oluşturulmuştur. Bu faaliyetler sırasında yardımlar toplanmış ve Anadolu’ya gönderilmiştir. Sadece parasal yardımlarda değil, bizzat özellikle Yunanlılara karşı savaşmak için asker de göndermişlerdir.
@@strodevleti9273 malesef lenine kahraman demek bilmemezlik olur anadolu türklerinin potansiyelinden faydalanarak komünizmi yaymak istemişlerdi peki lenin kahramansa neden türkistan bağımsızlık mücadelesini kanlı ve çok acı bir şekilde bastırdı? eğer kahraman ve özgürlükçüyse niye türkistanın bağımsızlık çabalarını tanımadı.
Sovyetler bize bayıldıklarından "yardım" etmedi. Adamlara en kıtlık geçirdikleri dönemde 600 ton tahıl verdik ve Batum çevresi toprakları birakmak zorunda kaldık. Zaten sovyet "yardımları" Sakarya zaferinden sonra doğru düzgün basladi. Bize gönderilen altınlar da orta asyadaki Türklerin bağış altinlaridir ve sovyetler bunların bir kısmına el de koymuştur.
Sovyetlerin bize yardım etme sebebi zaten bizi sevmeleri değil, bizim de bir SSR olmamız, ya da en azından Komünist Çin gibi rejim değiştirmemizi istemesiydi.
@@TSMSPEAKER Neriman Nerimanov bizim cumhur başkanımızdı o zaman. Anadoludakı türklere petrol, altın yardımı ettiği yazıyor. Amma videoda silah yardımı da var. O zaman biz sovyetteydik, yani silah yardımı etmemiz mümkün değil bence
Biz Türkler Bu Zamana Kadar ALLAH Dan Başka Hiç Kimseden Korkmadık Bir Tek ALLAH Dan Korkduk Korkuyoruz Ve Korkmaya Devam Edicez Yani Şunu Derim Kin Biz Düşmanlardan Korkmadık Onlara Yalvarmadık Ve Yalvarmayacağız ALLAH In İzniyle!