Kuru Otlar ve Kuruyan Otlar - Oynatalım - Kubilay Tunçer & İlker Canikligil B03 

Arkadaş her cümlenin sonunda kahkaha atmak nedir! Sohbeti o kadar goygoya almışsın ki odaklanamadım. Her şeye de ha-ha-ha hi-hi-hi gülünmez ki.

Hocalar börek detayını anlamsız bulduklarını söylediler. Fakat ilk börek sahnesi, bunun ilçeden alındığını izleyiciye verdi. İkinci börek sahnesi ise gece eve gelmeyen Samet’in geceyi ilçede geçirdiğini ve dolayısıyla Nuray’la olan birlikteliğinin Kenan tarafından öğrenileceğini seyirciye önden haber verdi. Bence börek sahnesi deyip geçmemek gerek. Güzel bir detaydı…

kubilay beyin yorumları ve bakış açısı çok güzeldi fakat ilker bey her şeye atlamasa ve dalgaya almasa çok iyi olurdu. arkadaş mısınız gerçekten diye sorması çok saçmaydı boş yorumlar yapıp durdu aşırı tuttuldum

Kubilay bey ile İlker bey'in iletişimi 9 aylık oğlum ile benim ki gibi, " bi dur oğlum ya".

ilker Canikligil'in yersiz gülmeleri sinir bozucu geldi bana ama harika bir söyleşi olmuş yine de...

Bence Kubilay Bey ne sadece sihirbaz ne de oyuncu Türkiye’nin en değerli entellektüellerinden biri..alanıyla ilgili her konuya hakim, diksiyonu mükemmel, karşı tarafı saygı çerçevesinde dinlemesi ve İlker Hoca’nın provoke etme çabalarına rağmen soğukkanlılığını koruması ne kadar profesyonel olduğunu gösteriyor..değeri yeterince bilinmeyen bir insan maalesef..

NBC’nin tüm filmlerini izledim. Bazı filmlerde diyaloglar çok belirgin bir şekilde oyuncuların ağzına oturmuyor, günlük bir konuşma ya da uzun entelektüel bir tirat olsa da. Halbuki çok iyi bir metin olabiliyor bu. Filmlerden birini altyazılı izlerken fark ettim. Fransızlar harika metinleri, altyazıyla okuyup hayran oluyorlar heralde diye düşündüm. Ama biliyorum ki hiç bir Türk bu şekilde konuşmaz. NBC altyazıda Fransızların okuyacağı metne sadık kalmaya çalışıyor, Türklerin Türkçe izleyeceği diyaloğun nasıl olduğundan daha önemli sanki bu onun için. Altyazıya uygun bir oyunculuk çıkıyor ortaya. Bir canlandırma sanki, Fransızca yazılmış metnin nasıl oynanması gerekiyorsa, onun Türkçe canlandırması gibi…

ilker ne boş adamsın ya, gerçekten tepkilerin, cevapların falan 9 yaşındaki bir çocuğun vereceği tepkiler. sana rağmen izlemeye çalışıyoruz şu adamı

İlker bey dozunda şaka yaptığında sevimli olabiliyor ancak karşısındaki konuk gayet düzgün konuşurken habire sulandırmaya çalışması anlamsız ve yorucu olmuş. Şımarık hali çekilmiyormuş, bu arada Kubilay beyi ilk kez dinliyorum çok birikimli ve derin buldum.

Bu sıkıcı lafını da anlamıyorum. Ben NBC filmlerinde zaman nasıl geçiyor anlamıyorum. Klasik sinema anlayışı içerisinde yapılmış filmlerde ise içinde çok fazla aksiyon barındırsa da sıkılabiliyorum. Yani insanlar bundan sıkılır, sıkılmamaları için şunlar gerekir gibi yaklaşımlara katılmıyorum. İlgini çekmiyorsa her türlü filmden sıkılabilirsin ya da çok ağır ilerlese bile bir filmi pür dikkat izleyebilirsin. Bu çok kişisel bir şey. NBC'nin bir fan kitlesi var. Demek ki bu tarz işlerin de alıcısı var. Yalın Alpay'ın film hakkındaki yorumları harikaydı. NBC'nin ne yapmak istediğini en iyi o anlatmış galiba. Karakterlerle o kadar da özdeşleşmemizi istemiyor, tarafgirlik yapmamamız için zaten o karakteri öyle kuruyor adam. Karakteri seversen filmi de seversin klişesini bilmiyor olabilir mi? NBC'nin bütün amacı insan denen şeyin sevimsizliğini anlatmak zaten. Neden karakteri sevmemizi istesin? Bunu filme bir eleştiri olarak ortaya koymayı pek anlayamadım. Yani filmde hiç aksiyon sahnesi yoktu demek gibi birşey. Bu yorumu çok ilginç buldum.

İlker Hoca o kadar sulandırdı ki özellikle "yönetmenlikle ilgili" kısımlarda, uzun metrajı olmama kıskançlığı açığa çıktı sanki 😅🤣😂

Daha önce "Taşra"nın hiç bu kadar güzel tanımlandığını duymamıştım.

Kubilay Bey tek başına konuşursa çok keyif alıcam zira o kadar çok sözünü kestiniz ki asla konsantre olamadık. Yani yüzlerce kez izlemişimdir sizi İlker Bey, ilk defa bu kadar çok konuşturmadınız. Ama sonu güzeldi:)

Film üzerine okuduğum / izlediğim her şeyden daha iyi bir yorumlamaydi. Kubilay beyle daha çok program yapsaniz ne iyi olur. Adam gizli kalmış bir derya deniz...👏

İlker bey sürekli espri yapmaya çalışıp Kubilay beyi sabote etmiş. İtici olmuş ilk dakikalar

Ilker bey, bilgi olmadan da sanat olur fikrini savunuyorsunuz anladigim kadariyla. Benim de bir arkadasim hayat kitabi değil diyordu. Ama gorduk ki o bilgiyi itenler hatta safligi/ orjinalligi bozdugu icin, asagilayanlar , sonunda sığ sularda bir atimlik soylemleriyle orjinal olmayi birak ,kotu tekrarlar olduklarini bile fark etmeden ölüp gittiler. Bazen sizi gereksiz bir muziplik icinde hep oyuncaklari bozan cocuk olarak görüyorum. Hayata katkiniz insa edilmis herseyi bozmak üzerine olmasa keske. Zekaniza haksizlik ediyorsunuz bence.

ilker beyin her konuda gülme dalgaya alma tavrı çok rahatsız edici ce dikkat dağınıklığına sebep oluyor. güzel konular ilgili güzel sohbetlerinizi izlemek keyfi ile parazit gülme eziyeti rekabetinde kazanan eziyet oluyor.

19:40 öğretmenler iki lafı bir araya getiremez demeye çalıyor konuğumuz lakin orada iki öğretmen var kadın karakter o cümleler için bacağını teslim etmiş diğeri de zaten kendi tiradını baya gerçek hayatta söyleyebilir. Oradaki sohbet üst düzey bir entelektüel sohbet falan da değil. Bu kadar da öldürmeyelim hocam. Bunun dışında konuk biraz boş konuşmuş yöntem falan kapattım orada. Yöntemi ortaya koyan vahiy ile mi bunu bulmuş Allah'ın emirlerinden mi vs...

İlker Bey’in “-neden bu börek sahnesi var bu filmde?! Üstelik iki kere görüyoruz!” dediği (bence nedenini bildiğini düşünüyorum fakat Nuri Bilge’nin filmlerinde oynamış bir oyuncunun gözünden anlamak istediği için sorduğunu hissetim) o iki sahneye karşı bir açıklamam var sanırım. Hiç olumsuzluklar içersinde yaşadığınızı düşündüğünüz anlarda yine de o ortamda sizi mutlu eden ortak zevkleriniz oldu mu başkalarıyla? Mesela ben öğrenciyken bir kentin taşrasında kaldığım yurda en yakın yerde bulunan bakkalda, var olabilecek en iyi çikolatayı alıp, oda arkadaşıma getirdiğimde -aramızda yaşamış veya yaşanılacak bir olumsuzluk karşısında- bunu konuşmadan çözümleyeceğimiz bir an yaratmış olurduk o çikolata ile. Bu sadece o anlık bir çözümlemeyi konuşmadan kurtarma veya gelecekte muhtemel yaşanılacak bir çatışma öncesi, çikolatayla seni de düşünüyorum fakat ben de ödün vermek istemiyorum kendimden demenin bir rüşveti idi aramızda adeta. Samet ve Kenan arasında da bu tarz bir mutual jest yapma durumu oluştuğunu hissettirdi bana bu börek sahneleri. Muhtemelen daha önce de yapılan bu eylem şöyle gelişiyor olsa gerek. Kasabaya işi düşen birisi dönerken, sadece kasabadan alabileceği börekler ile birbirlerine fırtına öncesi sessizlik veya fırtına sonrası toparlanma anı yaşatıyorlar. Samet ilk “börek aldım sana!” dediği sahneden önce, Kenan ile Nuray’ı kasabada görmüş ve eve geldiğinde Kenan’ın ağzını arama planını muhtemelen kasabada kurmuş. Bunu yaparken de börek onun o anda kullanacağı bir rüşvet olmuş. Kenan’dan da laf alamadığı anda sinirlenmiş olmasına rağmen yine ona börek almış olmanın vermiş olduğu üstünlük hissiyatı ile öfkesini kontrol edebilmiştir. Kenan’ın kendisi o anda mutluluğunu paylaşmayıp (biriyle özel olduğunu düşündüğü bir an yaşayıp, büyüsünü bozmak istemediği için anlatmamış olabilir çünkü bir ilişki başlangıcı arifesinde ve bu ilişki hiç başlamayadabilir ki öyle bir anda da Samet’in gözünde zayıf düşeceğini hissediyor olabilir) evdeki o kasabadan dönmüş sessizlik ve hiçlik ortamının kazananı gibi hissettiğini düşündüğü o anda, Samet börek ile “-bak her ne olursa olsun sen bu hiçlikte benim yapmış olduğum bu jest ile de mutlu olabiliyorsun!” hissiyatı ile kendini üstün hissetmiş ve Kenan’ın anlatmadığı şeyleri de bildiği için karşı tarafın avantajlı olduğunu düşündüğü bir anda ona, böreğin vermiş olduğu güç ile üsten bakarak, kendisini teselli etmiş oluyor gibi hissettirdi bana. 2. sana börek aldım sahnesinde ise bu sefer sinirlenme sırası Kenan’da oluyor ve Samet adeta ilk börek durumunda yaşadığı ona anlatılmayan özel anın acısını çıkarırcasına Nuray ile yaşadıkları en özel anları anlatıyor ve bu durum Kenan’ın boğazına o hiçlikte düğümlenen börek gibi oturuyor. Üstelik Nuray bu durumu paylaşmamasını söylemesine rağmen. Kenan ne sinirlenip böreğe vurabiliyor ne de Samet’e çıkışabiliyor çünkü zaten almış olduğu ilk lokma ile minnet duygusu arasında arkadaşına riyakarlık yapmak istemiyor. Kısacası o köyde o börek ikisinin de eşitlendiği bir simge olmuş aralarında ve masanın ortasında eğer biri börek getiriyorsa ki bence bu eylemi genellikle Samet yapıyor, o anda herkes eteğindeki taşları dökülüyor ve birbirlerine üstünlükleri veya zayıflıkları üzerinden tahakküm kurma hakkı vermiş oluyorlar bu bağlayıcı simge ile. Fakat bu Samet’i hep avantajlı yapmaz. Çünkü Samet’in böreği varsa, Kenan’ın da külüstür de dese çok sevdiği ve Samet üzerinde üstünlük kurduğunu düşündüğü bir arabası var ve ne zaman sıkılsalar veya iyi bir su içmek isteseler bu araba ile işlerini hallediyorlar veya geziyorlar, ya da Kenan birini tavlamak istediğinde bu araba kartını oynayabiliyor. Bu kartı oynadığı kişi bazen araba kullanmayı öğrettiği Nuray oluyor bazen de o köyde sıkıldığını bildiği arkadaşını alıp gezmeye götürdüğü Samet oluyor. Bence börek kadar arabayı da bağlayıcı bir simge olarak görüyoruz. Kısacası ortak yaşanılan zorlukların üzerinden gelebilmek için; her bireyin avantajlı olduğu noktalara tutunup, bu avantajları kullanarak birbirleri üzerinde kurmaya çalıştıkları iktidarların araçları olan bağlayıcı simgelerin yaşattığı tarifsiz bu duyguyu, ancak ama ancak böyle ortamlardan geçmiş ve hayatlarının en önemli olduğunu düşündükleri bir periyodunu, yine hayatlarında hiç karşılaşmayacaklarını düşündükleri insanlar ile paylaşmak zorunda kalan kişilere iyi bir anımsatma yaşattığını düşünüyorum yönetmenin. En azından benim için böyle oldu diyebilirim😁

İlker beyin gevşeklik ısrarı beni de bunalttı bu bölüm cidden. Çünkü ne güzel davudi davudii anlatıyor adam derken ordan hop oldukça değersiz bir girdiyle laf söyledi bal kabağı anı yaşatıyor- fiyhh

Köy öğretmenlerini çok gömmüş ama😅 4 yıl doğuda benzer şartlarda köy öğretmenliği yaptım. Filmde kendi yaşamımdan birçok benzerlik buldum ve keyifle izledim. Öğretmen arkadaşlarla aramızda çok daha derin felsefi konuşmalar yaptığımız zamanlar olmuştu. Bence diyaloglar oldukça gerçekçiydi.

Ilker Bey, bazi konulari ciddi konusmaktan cok, ciddiye almadan konusma tarafinda olunca, boyle arada bir ebe deyip kacan cocuklara benzeyebiliyor. Bence yine de keyifli bir video olmus, herkese cok tesekkurler.

Çok ciddi bir konu işlenirken bu adam neden sürekli espri yapma gereksinimi duyuyor ve sürekli gülüyor yerli yersiz tam olarak anlayamıyorum. Espri yapılır ama yerli yersiz şık olmuyor.

İlker, komik olmayan esprilerinin dozunu biraz kısarsan muhabbet daha iyi ilerleyecek aslında.

Şey komik değil mi ? Gülmece, eğlenmece, tşk geçmece falan iyi de. NBC bir tarih yazarken sizin milyonlarca youtube kanalı arasında bu müstehzi gülümsemelerinizin, şen kahkahalarınızın kaybolup gidecek olması..BZA'da doktorun bozkırda söylediği gibi "yine yıllar geçecek ve geride benden bir iz kalmayacak"

Kubilay Beyin yerinde olsam 2. dakikada kalkip giderdim, bi komiklik yapma cabasi, surekli gulmeler falan. Anlatmak istedigi seylerin butunlugunu surekli bozuyor.

Kakofoni olmuş misafir zor konuştu, biraz alan açılsaydı.

Bu videonun "İlker Canikligilsiz" versiyonu harika olurmuş!

Diziler başarılı ve zengin insanları anlatıyor. Sinema ise beceriksiz ve fakir insanları. İyi bir görev bölüşümü...

İlker Canikligil'in zırt pırt ota boka gülmesinden izlenmiyor. Çok da izlemek istedim ama katlanılmiyor gerçekten. İki dk. duramıyor.

Ilker hoca iyisin hoşsun da, konuğun her lafina ortadan dalmasan keşke. Hani videoları seyirci izlesin diye çekiyorsunuz ya, senin düşünce akışını yakalamaya çalışmaktan izleyici konuğun anlatımına odaklanamiyor. Bölük pörçük bir tartışma çıkıyor ortaya.

kubi bey'li programları biraz daha sık aralıklı yapsanız keşke sayın canikligil.

Çok rahatsız edici bir adamsın İlker... "Kızdırılması gereken kötülerin, kifayetsiz muhterislerin konforunu bozan cesur ve donanımlı bir kişi" anlamında söylemiyorum ama... Çocukluğundan gelip, ömür boyu yakanı hiç bırakmamış kronik bir hafiflik ve küstahlığı kararlılıkla taşıman anlamında söylüyorum. Hiç bitmeyen bir taşak geçme filmi görünümündesin.

börek sahnesine analiz yapanlar videonun sonundaki sahneye de bi analiz yapiversinler de aydinlanalım😂😂

Sondaki tam 1 dakikalık film çok vurucuydu. Duygusu bana tamamen geçti. Çay metaforu, salondaki biz 4 kişiye geçip çok şey anlatırken, bu toplumun, bunu 30 sene daha kavrayabileceğini hiç sanmıyorum. Gerçi yarısında sıkılıp 30. saniyede çıktım ama bana geçti yani. Hissettim o duyguyu. Cannes!

Diyalogların uzunluğu, aşırı derecede kitabi olması gibi eleştirilerinde ben de Tunçer'a katılıyorum. Hatta son filminde Ceylan dış sese çok fazla başvuruyor ve anlatmak isteği şeyleri doğrudan dış ses yardımı ile anlatıyor. Bu minval eleştiriler yerinde. Fakat Tunçer burada daha derine giden bir eleştiri yapıyor. Mesela Ceylan'ın modası geçen bir iş yaptığını, artık dünyanın başka bir yere gittiğini, meta-modern işlerin çıktığını ama Ceylan'ın daha post-modernizmde kaldığını söylüyor. Canikligil sululuk yapacağına bu işlerin ne olduğunu, yani Ceylan'ın filmlerinden daha üst seviyede dünya sinemasında hangi işlerin olduğunu sorabilirdi. Daha sonra Tunçer bu dediğinin zıddına daha eski dönem sinema dilinin kendisine daha uygun olduğunu, yani aslında modern dönem işleri sevdiğini söylüyor. Bu söylediği diğer eleştirisi ile çelişiyor. Yani eleştirmek için eleştiriyor gibi bir izlenim edindim. Mühendislik okuyarak sinemaya giren ve kendi kendine yol açıp dünya çapında bir yönetmen haline gelen birisinin bu işin eğitimini alıp bir şey yapamayan insanlarda kıskançlık duygusu uyandırması normal.

Kubilay hocamız, tüm ciddiyetiyle yandaki hüdaverdi ye laf anlatmaya çalışmış tüm sululuklarına rağmen .. kendisine teşekkür ederim çok besleyici bilgiler yorumlardı. en önemlisi de sabrı için

İlker Bey iyisiniz hoşsunuz ama sürekli espri yapmak zorunda değilsiniz adamı konuşturmadınız bi …

Börek sahnesi iki karakter arasındaki ilişkinin daha en başta seyirciye geçmesi amacıyla çekilmiş bir sahne, samet börek aldım derken, ev arkadaşına ilçe merkezinden geldiğini dolaylı yolla anlatmaya çalışıyor ( öğretmenlik yaptıkları yerde börekçi yok bence, sahnenin amacı bu, gece eve gelmeyen Samet eğer sabah börek alıp gelmişse, şehir merkezinden gelmiştir. Demek ki gece de orada kalmıştır, şehir merkezinde acaba kiminle kaldı ?) . Sametin asıl amacı karşı tarafı meraka düşürerek ona soru sormasını sağlamak. Samet, ev arkadaşına onun elde etmek istediği kadını ondan önce elde ettiğini göstermek istiyor, ki sahnenin devamında da bu gerçekleşiyor.

Ilker bey niye sürekli adami bölüyorsunuz aaaaa, vallahi sinir oldum burda😢

Adam bırak anlatsın sulandırma espri kasıcam diye

Herşeyden evvel Kubilay beye çok saygı duydum. İlker beye sürekli amerikayı yeniden keşfetme bu zaten böylediri anlatmaya çalışıyor. Bilgi seviyesi çok yüksek belli ki. Ayrıca neden bu filmi herkes izlemeye çalışıyor bunu da anlamıyorum. Sadece adam popüler oldu diye izlemeye gidiliyor. Sonra da arada yemek yedim geldim deniliyor. Üzülüyorum. Popüler oldu diye K.M.M'yı okuyup sonra hızını alamayıp Anna Karanina'ya geçip okuyamamak gibi. Okuma kardeşim. Senin zaten okuma nedenin belli. Sen okumamalısın veya izlememelisin. Sen git Barbie izle. Sanat zaten sen anlayasın diye yapılmıyor.

23:51 - olmaz öğren.😁 bölüm süperdi. Kubilay hoca ile her program daha iyi oluyor. NBC, Beyaz Show'a gelmeyen Tarkan gibi, Aydaki Adam'a gelecek mi gelmeyecek mi diye bekleyeceğiz herhalde.

Ya İlker seninle aynı meslekten olan ama senle mukayese edilemeyecek derecede başarılı, ünlü ve ödülden ödüle koşan dünya çapındaki bir yönetmeni güya şakaya vurarak eleştirmen o kadar acınası ki. İşin daha da trajik olan kısmı bu ve bunun gibi yorumları almak seni besliyor. Maalesef senin egonu da tatmin etmiş oldum bu yazdıklarımla...

Herkes kendi hayatına dönüp baksın. Filmlerdeki gibi hayatımız üç beş kişi ile mi geçiyor. Yüzlerce ilişki ağı içinde sıradan ama aynı zamanda sistemin kurumların belirlenimleri içinde yaşıyoruz. Beynimizdeki milyonlarca sinir ağ larını düşünelim hayat böyle bir şey. Filmler romanlar hikâyeler soyutlar, ayırır, parçalar yeniden birleştirir önümüze koysr. Bu bir temsildir artık. NBC temsili bir nehir gibi akan hayatın içinde göstermeye çalışıyor. Temsildeki ana karakterler diğer filmlerde özellikle ana akım filmlerde yüceltilir, idealize edilir. En güzel en yskışıklı vb. Ve hikayeler gerçek hayatta olamayacak kadar inanılmazdır, absürttür. Üç katlı binadan uçar düşer bişey olmaz. Gerçekçi sinemada kendi hayatımızda göremediğimiz farkına varamadığımız görünenin ardındaki hakikati göstermek ister ve yüceltmeden, sıradanlığımızı bize gösterir. Yaşam bir nehirdir her şey bir çok şey ile birlikte akar temsil değikfir, bütündür. Mesele o nehrin bütünlüğünü kavramaktır. Postmodern sanat, edebiyat, bizim bütünü görme algılama yeteneğimizi parçalar. Kategorilerle, kavramlarla, biçimlerle, kelimelerle, duygularla oynar. Bir süre sonra algılama biçimimiz değişir. Parçayı bütün zannederiz. Tıpkı temsili gerçek zannettiğimiz gibi. Postmodernizm büyük bir proje. Aklı devre dışı bırakıyor. Amaç, erek,gelecek ,ideal düşüncesini yok ediyor. Çocukların çizgi karakterlerini gerçek insan sandıkları gibi biz de kelimeleri, görselleri hakikat sanıyoruz. Gerçeklik, bütünlük algımız paramparça edildi. Böylece hiç bir ideali kalmayan, hiç bir şeye tepki göstermeyen irrasyonel varlıklara (insan, özne değil) dönüştük.

İlker bey bi tek bana mı itici geliyor? gereksiz sululuklar yapmak zorunda mı hissediyor acaba?

Sus be İlker. Bırak da adam konuşsun.

Konuklarınızın sözünü kesmeden önce dinleseniz sonra konuşsanız daha iyi olmaz mı!

Kubilay bey'i dinlemek hem keyifli hem de öğretici. 2006 The Illusionist ve 2006 The Prestige filmleri hakkında yorumlarını dinlemek müthiş keyifli olurdu

Hocam muazzam bir yetenek avcısısınız, oldukça geniş bir alanda kendi konusunda müthiş donanımlı ve anlatacak şeyleri olan cevherleri bulup çıkartıyorsunuz; onlar da sizin dokunuşlarınız ve yönlendirmelerinizle programda daha da parlıyorlar. Ancak bunları bozuk para gibi de birer birer harcıyorsunuz. Esg, Yalın Alpay, Nevzat Hoca vs. Ya bunlardan çok keyif alıyorduk biz, şimdi hepsinin kendi kanalı var onlara da abone olduk ama vermiyor aynı tadı. E siz de flu tv de izlemekten keyif aldığımız herkesi zamanla gönderiyorsunuz. Bizim suçumuz nedir ? Bunları neden söylemek zorunda hissettim açıklayayım; herkesin biyerden tanıdığı ama adını getiremediği Kubilay Hoca'yı da sayenizde çok sevdik, ama bu programdan sanki onun da ömrünün uzun olmayabileceği gibi bir hissiyat aldım :) Aman diyim lütfen yeter 😊

İlker abi fazla geyik yapmaya çalışman dikkatimin dağılmasına neden oldu, bunu umarım yanlış anlamaz dikkate alırsın.

Filmi hiç sıkılmadan 3 saat izledim,3 saat daha olsa merakla izlerdim.sırf bu bile takdiri hakkediyor gözümde

Kubilay Tunçer'i dinlemek keyifliydi.

Bölümü izledim. Kimse kusura bakmasın, ince ince istihzai yerler vardı ve bu beni rahatsız etti. Konuşmaların satır aralarında Yer yer tepeden kibirli bir bakış algıladım. Bu ifadeleri seçerek yazıyorum ki yorumlara baktıkça konuştukları eleştiri ya da tespit sınırının ötesine geçiyor. Diğer yandan 38:45 dakikada ise izleyicinin koptuğu eleştirisine hiç katılmıyorum. Gözümü kırpmadan izlediğim gibi günlerce yorumlar izlemeye okumaya çalıştım. İlker beyin tarzı da hoşuma gitmedi. Film eleştirisi konusunda başka bir kanal ve videoda yalın Alpay beyin nbc sineması ve film eleştirisi Daha tutarlı, görece objektif, küçümseyici olmayan somut izlemler barındırıyor bence. Onu bulmanızı tavsiye ederim. NBC sineması eleştirilmez tabu vs değil ve fakat oryantalist bir yaklaşım ve üslup da bence pek olmamış. Zabıtanın elma kasasına tekme atması gibi hissettim bir saat boyunca. Videonun bende uyandırdığı hisler bu şekilde.

❤❤❤ Kubilay Tunçer müthiş tatlı bir sohbeti var dinlemeye doyamıyorsun teşekkürler

Yalın Alpayın filmi incelemesini daha beyendim🙏🏻

Kubilay Tunçer'i tebrik ediyorum... İlker Canikligil'e katlandığı için.

İlker bey tamam sohbetinizi, gırgırınızı seviyoruz da, gelen konuğu çok bölüyorsunuz. Adam demek istediği şeyleri söyleyemiyor. Yaptığınız "espri" konuyu değiştiriyor. Bu kadar sık bölünmesi izleme zevkini bozuyor.

Hayat ı niye çekmiyorsunuz.. gizli NBC ci misiniz..

41:55 “Üslup bir yerden sonra şablona, şablon da bir yerden sonra karikatüre döner” ❤

Kubilay Tunçer ne kadar bilgili, ne kadar güzel ifade ediyor bildiklerini, çok zeki, leb demeden leblebiyi anlıyor ve tüm sohbete yön veriyor. İlk defa izledim kendisini. Bu adamın eşi, dostu çok şanslı diye düşündüm. Sohbeti çok güzel, dinlemesi çok keyifli.

ilker canikligil'e rağmen dinlediğim bir video oldu kubilay bey çok güzel açıklamalar yapmış 🤍

Kubilay bey keşke bu adamla program yapmasaydınız. Sürekli sakil sakil gülüyor. Komik olan nedir ben anlayamadım. Konuğa saygısı yok, yönetmene saygısı yok. Sizin söylediklerinizi takip etmek yerine kendi bildiklerini söylemeye çalışıyor. En kötüsü de biri çıkmış çok entellektüel diyor. Dalga geçince entellektüel mi olunuyor.

Film ve emeği geçen tüm ekip bana göre çok başarılı. Ilker beyin sık mudahil olduğu alaycı, laubalilige varan yaklaşımını hoş bulmadım maalesef. Umarım sonra ki yayınlarda bu eleştiri dikkate alınır benzer tutum yaşanmaz. Başarılar

Ortada komik olan nedir. Her dakka bir gülme falan

Sinemacı olamayınca her şeyden şaka cikarmaya çalışan ergen

kimin haklı olduğu umrumda değil ama, İlker Hoca'yı istemediği konuda tartışmaya oturtmayın bence. çok yorucuydu

Canıklıgil bir sus lütfen

Lıkır lıkır bir bölüm olmuş, ağzınıza sağlık.

bari kubilay bey'in lafını kesip durma be ilker

Ilker Bey bu kanali cok uzun sure izledim, ama cok fazla goygoy yapmaniz, konugun soyledigi seyleri oradan espri cikarma amacli saptirmaniz ve yanlis anlasilmamak icin konugun surekli cabalamasi vs., o cabalama sirasinda goygoya devam etmeniz beni bu kanaldan cok soguttu. Uzuldugum sey, konuklarinizi cok sevmem ve cok sey kacirmak durumunda kalmam. Sonucta bu sizin tarziniz, elestiriler umrunuzda olmayabilir, ama bir ihtimal umrunuzda olursa diye yazmak istedim. Bizi bu guzel konuklardan mahrum birakmamak icin bir tik goygoyu azaltsaniz keske.

kubilay tunçer' in oyunculuğunu sever çok doğal bulurdum ama iç dünyasını ,kafa yapısını ilk defa bu video sayesinde tanıma fırsatım oldu. çok berrak bir kafa parlak bir zeka. kuru otlar üzerindeki tahlilleri sinema televizyon bölümlerinde ders niyetine okutulur.

Gerçek hayatta da Doğu dizisinde ki doktor gibisiniz hocam şahane ya 😂❤

Kubilay Bey'in sohbeti derinleştirip anlamlı bir yere götürme çabası bu kadar sabote edilebilirdi. İlker Bey'in yaptığı, katkı sağlayan bir sarkazm da değil, bağlamdan kopuk havada kalan bir sohbete dönüştürmüş videoyu.

İkisi kavga ediyor gibi Sunucu aşırı sulu sulu Konuk aşırı agresif Sunucu anlıyorum diyor ama neyi anlıyor. Tartisma degil nuri bilge karakterleri gibi birbirine direnc gösteren iki kisi.

Bence Nuri Bey, muthis bir hikaye anlaticisi olarak, neden her seferinde, sadece y....k k.....k hikayeleri anlatiyor oldugunu sorgulamasi gerektigini dusunmeye baslamali artik. Bana kalsa birak baslamayi, coktan asmis olmaliydi da, sevenleri uzulmesin diye bisi demiyorum. Adam tam sey gibi, hani ark ortaminizda, agzi sahane laf yapan, suslu kelimeler ve gondermelerle, muthis bir hitabet, vucut dili ve gorsellikle bisiler anlatabilen, ama ozunde anlattigi seyler bombos olan, sadece kafanizi mken arkadaslariniz vardir ya, hah, Nuri Bey tam olarak o iste.

Kubilay Bey, cok guzel konusuyorsunuz. Anlatiminiz, anlatmaya calistiginiz perspektif, cok etkiledi ve izleyiciler icin de ogretici. Hayirli gunler.

bu adamın sürekli gulmesinden, ciddiyetsizliğinden kimse rahatsız olmuyor mu ya? film eleştirisi diye açtık alaycı büyümemiş bir yetişkine maruz kaldık

19:45 ahlat agacı'nda da benzer bir sorun vardı. Dogu demirkol'un imam ile birlikte yürüdüğü bölümde inanılmaz filozofi ifadeler vardı. Bir köy imamı ile yeni mezun bir gencin böyle dev laflar etmesi bana çok absürd gelmişti. Gidin o sahneyi tekrar izleyin, k.tunçer'in demek istediğini daha iyi anlayacaksınız.

İbrahim Tatlıses'in oyunculuğunu Aydemir Akbaş ile tartışmanızı izlemek isterdim.

İlker, gerekli gereksiz şekilde kıkırdamasan çok daha kaliteli bir söyleşi olacakmış. Kusura bakma, yardımcı olmak için yazdım.

'En kötüye herkes vurur, sıkıysa gelin en iyiyi eleştirin' dercesine iddialı ve çok kafa açıcı bir bölüm olmuş. Oyunculuk yönetimi açısından uluslararası ödüllere dokunabilecek boyuta gelmiş bir yönetmene bile eleştiriler getirilebildigini izlemek ilginçti. (Bu arada Merve'nin oyununda Cannes alabilecek bir şey göremedim).

Ya muhteşem sohbet olmuş! :) Ba-yıl-dım. Kubilay bey müthiş bir insan. Keşke hep çıksa.

Öğretmen alginiz sadece dersten derse koşan hiçbir fikirsel hayatı olmayan birisi sanırım. Böyle ögretmenler olduğu gibi mevcut akademisyenleri gölgede bırakabilecek ögretmen kitlesi de var. Nuri Bilge sizden çok daha fazla gerçek hayata temas edebilmiş.

İlker hocamın tespitleri yine ve yine harikaydı günün sonunda tüm yorgunluğum geçti bu bölümle. Ayrıca o sondaki skeç neydi haykırdım ahahahha

Kapanış o kadar güzel olmuş ki, Nuri Bilge bile etkilenmiştir 🙂

Bu kalitede adamı konuk almışsınız bırakın adam konuşsun, sürekli lafını kesip lakayit lakayit konuşmalar, gereksiz şaka yapma çabaları. Hem izleyene hem de adama saygısızlık!!!

son sahne daha çok Gibi'den bir sahne olmuş gibi :))))

Adam ciddi ciddi bir şey anlatıyor. Kırmızılı abi ciddiyete adapte olmakta mı zorlanıyor yoksa tarzı mi böyle anlamadım ama ilerleyen dakikalarda ciddi bir şey söylediyse de ben kendisinin ciddiyetsiz bir şekilde görmekten kendimi alamayıp kapatmak zorunda kalıyorum sanırım...

Adam ciddi ciddi filmi yorumlamaya çalışıyor İlker hoca devamlı komiklik peşinde, bu kanaldan çok umutluydum ama serbest düşüşe geçti son zamanlarda. Ben aboneliğimi de alıp gidiyorum size iyi goygoylar.

bence öğretmenin öğrencisine taciz uyguladığı söylemeyi biraz sığ ve fazla buluyorum. öğretmenin içsel sıkıntıları ve komplesleri çok yoğun olduğu için kızın gözünden kendini görmek hoşuna gidiyor evet bir ilgi besliyor fakat cinsel bir ilgi değil. Bir yerde kendinin de öğretmenine zamanında aşık olduğunu ve bir daha o kadar güçlü duyguları hissetmediğini belirtiyor. Karakterde genel bir duygusuzluk hoşnutsuzluk hakim aslında sevimin duygularını kıskanıyor belki genç kendini görüyor ve filmin son kısmında sevimi düşünerek buradan kurtulsa bile orta yaşlarına doğru içindeki boşluğu dolduramayacağını söylüyor. aslında karakter dediğim gibi ayna tutuyor öğrencisine, bence buna taciz dersek hiç bir öğretmen hiç bir öğrencisi ile içten bir samimiyetle bakamayacağını söyleriz. bu düşünce gerçekten taşra olur.

İlker hocanin nasil bir buyusu varsa bu program ve beyfendi o kadar iyi olmasina ragmen ilker hoca olmasa izlemezdim. Yalin alpayı da su anda izleyemiyorum

Ya ekleme olayı beni en rahatsız eden şey Nuri Bilge'nin filmlerinde.Özellikle Deniz ve Merve'nin masada diyalog sahnesinde 3-4 ya daha az olsaydı daha doğal olacaktı sanki.Belki karakterleri antipatik göstermek içindi ya da ezbere metin okudukları belli olsun ki ezbere konuştuklarını vurgulamış olayım gibi bir amaç güttü bilemem

cogu insan nbc filmlerini izlemiyor cunku zaten durum kesit hikayesi seklindeki senaryosu pek cok insan icin sikici (bu tip kitaplar da sevilmez) genellikle buyuk olaylar olmuyor (bir zamanlar anadoluda disinda) bir de ustune insanlar zaten o hayati yasiyorlar o sikiciligi duraganligi, pek cok insan neden bunun icin sinemaya gitsin, eglenmek istiyor insanlar sinemada. veya buyuk olaylar gorup o kisa surede baska bir dunyaya girmek istiyor. ama tabii ki bunlar fimlerin kotu oldugunu gostermiyor sadece kitlesi cok limitli. ben cok seviyorum ornegin.

Açıkçası çok garip olduğunu düşünüyorum. İlker Canikligil başarılı filmler veya yönetmenler hakkında konuşurken, itiraf edemediği şeyleri söylemek durumunda kaldığında aralara gereksiz şakalar sokarak konuyu ciddiyetten uzaklaştırma çabasına giriyor. Sen kendi alanında belli bir kariyeri olan bir yönetmensin. Gerek var mı bu tarz şeylere? İzlerken başkası adına biz utanıyoruz.

Filmdeki hiçbir sahnenin realizm dozunu arttırmak için koyulduğunu düşünmüyorum. Filmde bir sahne varsa o sahnenin bir meselesi vardır, dediğiniz gibi 4-5 sene boyunca üstüne düşünülen-konuşulan işler bunlar. Örneğin Ekşisözlük'te ''önemsiz'' börek sahnesi hakkında güzel bir analiz yapılmıştı: ''ayrıca filmde şu ayrıntıyı sevdim. samet nuray'dan döndüğü sabah evde kenan'a börek getiriyor. kenan da açık çay koyuyor kendine. (nuray tüm film boyunca açık çay içti) samet nuray'la geceyi geçirdiğini söyleyince kenan bozuluyor. içtiği çayın üstüne dem koyuyor tekrardan.''

Sinema sohbetleri devam etmeli bu ikiliyle. Hem çok şey öğrendim hem de çok eğlendim. Sondaki NBC sekansına ayrı güldüm:))

Kubilay Bey’in güzel yorumlarını ve bakış açısını anlamaya çalışırken diğer kişinin itici tavrına ne yazık ki 11. Dakikaya kadar katlanabildim. Sanırım RU-vid da yaptığım ilk olumsuz yorumdur ama ne yazık ki haketmiş. Videoyu açarken insanlar kültürel bir konuşma bekliyor ama ne yazık ki bir kişiyle olmuyormuş bu.

"O tacizdir, çünkü biz adamın niyetini okuyoruz" dedi değil mi arkadaki özrü kabahatinden büyük kadın gerçekten? Yüzünü de görseydik keşke, belki komik sokak roportajlarında falan denk geliriz

Bir tık daha gerçekçi olması mümkün değil kısmı doğru olmuş, bir tık ilerisi Flash TV Gerçek Kesit olur. Gerçek Kesit’de kimse oynamıyor, direk gerçek kendisi.