Vahit’in kendi ile barışık olmasına saygım çok büyük. Kedisine yönelen her türlü itham, iddia, laf vs yi hemen alıp çok güzel şekilde eliyle kenara alıyor. Harika bir beceri.
Yorumcular genel olarak bu bölümün diğerlerinden daha iyi olduğunu söylemiş, katılıyorum. Zira entellektüel kaygılardan ziyade güncele dokundunuz, biraz da bize, bence böyle devam edin. Saygılar
Posta Telgraf Umum Müdürü'yken telgraf hattına müdahale ettirerek Anadolu'yla İstanbul'un irtibatını kesen, Atatürk ve Anadolu hareketine karşı bu ve buna benzer fiilleri sebebiyle 150'lilikler arasında olan biriydi, Refik Halid. Kendi imkânlarıyla Suriye'ye kaçmıştır. Kaçtığı dönemden epey sonra affedilmiştir. "Minelbab İlelmihrab" adlı eseri de iyidir.
26:00 Milli mücadelede halk yok veya köylüler yoktu bilgisi hakikaten enteresan bir iddia. Gerçekdışılığı bir yana, bu iddia genellikle mandacıların ve Atatürk aleyhtarlarının iddiaları. Kaynağı olmayan gaî yorumlara dayanıyor. Milli mücadeleye fikren karşı olanlar bu fikirlerini genele yaymak için böyle iddiaları yazıp çizdiler. Okumuş birinin eleştirel olduğunu sürekli göstermeye çalışan birinin bunları doğru kabul edip kaynağı ve evrakı rahatlıkla bulunabilen konuları geride bırakması enteresan. Gerçeği bırakıp hikayelere sarılmak fikir belirtmekten çok dezenformasyon oluyor. Bereket İlker Hoca var. Gerçi O da uzun yazıyorum diye okumaz muhtemelen. Arz ederim.
Refik Halit Memleket ve Gurbet Hikâyeleri ile yanınsa da onun yazarlığının zirvesi fıkra-deneme tarzında yazdıklarıdır. Sağ olsun Tuncay Birkan onun düz yazılarını derli toplu bir seri hâlinde yayımladı. Bu minvalde Mutfak Zevkinin Son Günleri kitabını şiddetle tavsiye ederim. Dil becerisi, kültür, mizah... Ne ararsan var mübarekte😊
Vahit’in kitabının çıkacağına, seneler sonra daha da bilgili konuşurken dinleyeceğim zamanın geleceğine, Flutv’den tanıyorum diye kendi kendime sırıtacağıma eminim.
İskandinav ülkelerinde bu son bölümdeki güven ve kurnazlık yapmama çok ayrı bir boyutta. İnsanların aklına gelmediği gibi böyle bir şeye kalkışana da seri katil muamelesi yapıyorlar. onursuzluk medeni toplumlarda yaftalanılacak en kötü değer
Hayatımda Vahit kadar sakin ve gicik birini görmedim. Adeta bir yürüyen ahlak timsali edasi var uyuz oluyorum. Başka platformlarda izleyemiyorum ama burada çok seviyorum. İlkel hocanin marifeti ellam
Yalnız ciddi bir şey atlaniyor. Tabiiki daha verimli çalışma için çalışma saatleri azalmali. 40 saat yerine 30 saat gelen adamın aynı miktarda geyik yapmayacagini bilmek için birşeye gerek yok. Yöneticiye de gerek yok. Adamın işi bellidir zaten, bir haftaya bilemeden birkaç haftaya çıkar kokusu işini yapıyor mu yapmıyor mu ? Yapmıyorsa kovarsin bitti gitti. Ama bizde bence verimlilik işçilerden ziyade iş sahiplerinden kaynaklı. Haftada çalışılan tüm o saatleri dolduracak kadar iş gelmiyor ki firmalara. Bazı çalışanlar is bile yapmıyor belki çoğu zaman.
Gelişmişlik bize yanlış anlatıldı diye düşünüyorum. Gelişmiş demek sadece teknolojisi iyi vs demek değilmiş, gelişmiş ülkelerin asıl gelişmişlikleri düşünsel gelişmelerinden imiş! Bunu farkettiğimde büyük bir aydınlanma yaşadım kendi adıma.
Kasabada bir de komutan vardır bir tabur karakol bişey denk gelirse. Bir tanesinin şöförü olarak askerlik yaptım, o akşam yeme içme laklakları, bitmeyen ye kürküm ye durumlarını sonsuza gider.
Büyüdükçe insanlarımızın nasıl düşündüğünü görmek sürekli ızdırabımı arttırdı. Tek tük olan dürüst insanlarda saçma sapan bir sistemin(!) içinde boğuşup bir faydaya neden olamıyor. Kurnazlık olarak bahsettiğiniz, insanlarda bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan davranışlardan dolayı, kar elde ettiğini sanan ama büyük resimde toplumu mahvederek aslında kendisi de zarar eden aptalları eğitme çabası idealistlik oluyor ama en azından sistem değiştirilerek önleri kapanabilirdi. Bu konuları bence en iyi anlayan, anlatan Recep Yazıcıoğlu. Kaç yıl geçti ama hep aynı konular. "Sessizce izleyin, Vali Recep Yazıcıoğlu Dersidir..." videosundaki konuşması hep yüreğimi burkmuştur. Sırf bu konuşmadan bahsetmek için bu kadar yazdım.
Osmanlı geleneksel tarım devleti, modern devletler gibi toplumun doğrudan değil dolaylı olarak yönetir. Vergi ve askerlik dışında sorumluluğu yerele bırakır
İngilizce kelimelerin heryere sokuşturulmasından rahatsız olan insanların hepsini ingilizce bilmiyor diye varsaymanız isabetsiz olmuş. Benim ingilizcem mesela gayet iyidir. Rahatça okurum yabancılar ile iletişim kurarım. Ama bu türkçe dilinin korunmasını istememi engellemez. Ha bu demek değil ki yabancı kelimeler dile girmesin. Dilin zenginleşmesi için başka dillerden birşeyler alması normal. Ama karşılığı varsa zaten sadece yozlaşmasına sebep oluyor.
Arkadaşlar Türkçede karşılığı olmayan kelimeler için başka bir dil kullanmanıza bir şey diyen yok. Ama bazı arkadaşlar gerçekten abartıyor. “Step by step” demek yerine “adım adım “demek daha güzel. Benim dil sorunum yok. İngilizce kitaplar da okuyorum. Sürekli İngilizce kitap okuyorsanız, Türkçesini unutuyorsunuz bazen. Bu olabilir. Ama eminim aranızda İngilizce seviyesi kötü olan bazı arkadaşlar sürekli yabancı kelimeler sokuşturuyor araya. Sizi İngilizce bilmeyenler anlamasın mı? Hemen başka içeriğe mi geçsinler. Bunu mu istiyorsunuz? Bu arada güzel muhabbetti. Teşekkürler hepinize
Size katılıyorum İlker beycim, daha arı temiz bir Türkçe isteyenler sevenler komplekslidir çünkü yabancı dil bilmezler örneğin Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan. Yayınlayacağını da sanmıyorum ama, okusan yeter.
An itibariyla bu program Flu’nun en iyi programi mertebesine yukselmistir. Hele bu son yayinda gereksiz kesintileri de minimuma indirmis durumdasiniz (dusunce akisini bozan teknik arizalar ve gereksiz sakalari kastediyorum Hocam 😅). Boyle devam.
Türkiye'de toplumsal gelişimin önündeki en büyük engel hemen hemen her zaman yönetim olmuştur bu 600 yıllık Osmanlı'da da böyle bugün de böyle maalesef. Bu topraklar insanlarının "devlete rağmen" bir şeyler yapmaya çalıştığı yerler olmuş hep. Kurtuluş savaşını bile yine devlete, padişaha, yönetici takıma rağmen yapmadık mı?
Hocam kurnazlık, çok guerilla behaviour değil mi? Çok defans yapıp, kontra atak yapmak gibi. Açıktan savaşamaz, iddaalaşamaz, illa beceremeyeceğinden de değil, istemediğinden o çatışmaya girmek belki de. O zaman şu soru geliyor; "Ne yaparım da, aynı sonuca başka yoldan varırım?" 🤣
Askerliğim baya verimli geçmişti, 6 ayda 30'a yakın roman bitirmiştim. Sadece kitap okumam bile uzaylı muamelesi görmeme yetiyordu ha birde bölükte tek çukur dizisi izlemeyen kişiydim, tv odası tıklım tıkış olurdu daha tuhaf olanı şampiyonlar ligi yarı finaliydi sanırım şu ronaldonun juve'ye son dakika dehşet rövaşata golü! Ne yükselmişti değil mi? O maçı yine askerde tek başıma izledim golün sevincini paylaşamamanın burukluğu olmuştu. Ronaldo bir daha ne zaman izleyeceksin ha anadolu yerel olmayan herşeye yabancı
Anadolu insanı, özellikle İç Anadolu insanı akıllara zarar derecede yerellikten müzdarip. Tamamen kapalı dışarıya, ödü kopuyor benden olmayan birine benzerim diye
Ortak değer üretme ihtiyacı çok modern bir kavram, ulus devletler içinde doğduğumuz için öyle hissediyoruz oysa eski imperatorluk ve kağanlıklar için ortak değerler mirasına ihtiyaç yok.. Yani bütün Roma ve Moğol tebası ben romalıyım diye övünmüyordu.:) Ticaret ağına, savaş ganimet ağına, finans-transport ağına dahil olabilmeniz yeterlidir işte bunu geniş ölçekte yapan şeye de imparatorluk diyoruz. Global ticareti yönettikleri zamanlarda Araplar da imperatorluk işletiyordu sadece adına başkalarına ait olan o kelimeyle onu demiyorduk, dinin avantajıyla da emperyaldiler. Osmanlı çok hızlı büyümüş bir yapı ve bunu İstanbul'u alma, edinme deneyimine borçlular. Kanuni zamanına gelmeden büyümesi oturmuş bir yapıydı. Yeni bir hukuk sistemi üretmedi Osmanlı idaresi hariç İslam şeriat hukuk sistemini kullanır oluşumu ve büyümesinde olduğu gibi, bu da zaten doğal selçuklu vs mirasıyla, geleneğiyle oluyor ve size imparatorluk hedefi miras eder, kalan ihtiyaçlarınızı tebanın deneyimi olan roma hukuğundan vs tamamlayabilirsiniz. Osmanlı asıl da nitelikli ticaret omurgası üzerine değil savaş ganimet sistemi üzerine kurulu, bunu o çağlara kadar sürdürebilmiş nadir örneklerden birisi, başarılı olduğu bu yaşam sistemiyle olması gerekenden daha uzun yaşadı bile denebilir sebebi kurduğu yada devralıp gelşitirdiği bu başarılı sistem. Bunun nasıl bir etki yaptığını bugün de anlayabiliriz. USA da aynı böyle bir güçtür fakat büyük bir farkla Osmanlı ve hiçbir türk hakanlığının ulaşamayacağı kadar baskın bir askeri güç inşa edebildi. Sadece global hukuk reform ve ekonomi finans sistemini yönetmiyor muazzam bir savaş ganimet sistemi işletiyor bu sebeple de eski çağlarda olmayan dünyada işgal kaabiliyeti olan gönüllü eyaletlerin birleşimiyle oluşan tek büyük yapı şuan. Şöyle örneklenebilir başka büyük yapıları duraklamaya sokacak kritik bir meydan muharebesini yada kuşatmayı kaybetmek Osmanlı da sistemi dolayısıyla kalıcı etkiler yapmıyor çok hızlı tekrar müdahale edebilir hale dönebiliyor. Bu dünyada da herkes vietnam lakırdısı yapar da USA'yı da 2-3 savaş kaybettirerek ciddi etkileyemezsiniz 10 savaş kaybederse belki birşeyler değişmeye başlar. Osmanlının alan etkisi herkes kızlarını, çocuklarını gayet basit nedenlerle yaşatabilmek için emir olmaksızın merkeze getirirdi, hakeza ganimet ve paradan faydalanabilmek için başkaları köleleştirir getirip satarmış. Bugün de herkes USA'ya okumaya, o pazarda satabilmeye koşuyor benzer dinamikler. Eski çağlarda Osmanlı dahil Türkler ve Roma dışında çeşitli oluşumları dahil edebilmiş, arz bulabilmiş ve yüksek çeşitlilikte savaş ganimet sistemini gerçekleştirebilmiş pek örnek yok diye biliyoruz. Persler, Eski Mısır, Araplar bu nitelik seviyesinde değil deniyor fakat onlarda da dışarıdan savaşçı arzı mevcut.
Efsane soyle Karay , cogu donem Gazi ye muhalif hem de sert muhalif oldugu icin , Gazi Demis bana hep ters geldin her seye terslendin Bende soydadini tersten koydum :DdDDd
Kasabalılık gerçekten ilginç bir fenomen bu ülkede. Hani şehirlerimiz çirkin, şehirleşme zayıf falan diyoruz, sebebini küçük kasabalarda görüyoruz. Hepi topu 50.000 insanı yaşadığı bir yer ne kadar kötü bir mimariye sahip olabiliyorsa o kadar kötü bir çoğu.
Vahit’i çok ‘articulate’ buluyorum. Beğenerek takip ediyorum. Ama okulda kopya verirken ulvi bir amaçla değil de akran zorbalığından çekindiği için verdiğini itiraf etmesini beklerdim.
Efso bi bolum olmus.hep kafamdaki sorular.bu arada ne cok okumadigim kitap var kafayi yiycem.hocam siz de cok guldunuz gibi gorunmekle birlikte durgundunuz sanki
Yeni yasa Döviz çıkışını engellemek için . Enflasyondan daha önemli problemimiz döviz kıtlığı. Bugün akıllarına gelmesinin sebebi japonya'dan başlayan kriz.
Tarık Bugra’nin Küçük Ağa kitabını orta okuldaki hocamız okutmuştu. 477 sayfa savaş kitabımı okutulur 12-13 yaşındaki çocuklara. Bir de o kadar yavaş ve sıkıciydi ki Aman Tanrim! Tamamen kitap okumaktan soğudum ve bir kaç senemi aldı tekrardan okumayi sevmek. Liseyi bekleseydin ne olurdu hocam? Çocuk yaşına göre eğitim, seviye belirleme, zone of proximal development vs. sıfır 😂
Çok güzel bir sohbet, kurnazlık çok güzel bir saptama...ben hep diyorym bu cahillikle ilgili değil, bizim milletin bir kısmı gerçekten çok çok egoist,çıkarcı ve dönek.
Şöyle de bişey var 100 yıl önce sahibi belli olmayan bi toprağı çevirip benim diyosun, 100 yıl sonra torunlarına konutlar kalıyo hayatı değişiyo, biz de namusumuzla geçinmeye çalışıyoruz sonuç hüsran, kurnazlık zaman zaman yapmamız gerekiyor yoksa bütün çakallar yükseliyor ve yönetime geliyor
hocam yeni ses efektlerinin linkini alabilir miyiz ? Vahit kardeşim izmirin ekmeğini yediği, suyunu içtiği belli ahaha bende tersine göç yaptım Vahit. İzmire döndüm istanbuldan, vakit köye dönme vaktidir.
Son bölümde anlatilan hikaye tokatcilik falan değil. Düzgün isleyen her ülkede, emlak vergisi evin değerini göre alınır. Senin yaptığın işlem evin değerini arttırıyorsa, ertesi sene fazla emlak vergi ödersin. Bu ceza falan değil, gayet normal birsey.