Saba makamında bir Balkan türküsü: Mendilimin yeşili
Bugün size sadece bu Rumeli türkülerinin değil, dünyanın en hüzünlü, en hazin, en dokunaklı türküsünü anlatmak istiyorum...
‘’Saba’’ makamındadır bu türkü... İnsanın tüylerini diken diken eden ‘’Saba’’ makamından, tıpkı sabah ezanı gibi, tıpkı şafak vakti gibi, tıpkı seher rüzgârı gibi... Balkan türkülerinin aynı zamanda da en güzeli oluyor türkü…
Seferberlik ilan ediiyor, oğlan tam sevdiceğiyle evlenecekken silah altına alınıyor, kızımız oğlan gitmeden ona kenarında bir parça yeşil işlemesi olan mendilini veriyor. Ve gidiş o gidiştir. Oğlan bir daha da geri dönemiyor.
Sonra sonra, zihinlerden, yüreklerden, gönüllerden bir türkü ortaya çıkıyor; çaresiz dertlere düşenlerin türküsü oluyor bu türkü: ‘’Mendilimin yeşili’’... Bizler genellikle bu türkünün ilk iki kıtasını biliyoruz… Son iki kıta nedense hiçbir yerde de yer almıyor. Ve bu türkü Mustafa Kemal Atatürk'ün en çok sevdiği türkülerin başında geliyor...
Bu türkünün sözlerinin tamamını yazımın sonunda veriyorum... Türkü, şöyle başlıyor:
''Mendilimin yeşili
Ben kaybettim eşimi
Al bu mendil sende dursun
Sil gözünün yaşını
Aman doktor canım gülüm doktor derdime bir çare
Çaresiz dertlere düştüm doktor bana bir çare''
Bu türkü TRT kayıtlarına göre 02.11.1949 tarihinde Muzaffer Sarısözen tarafından derleniyor…
Osman Aydoğan'dan alıntıdır.
12 сен 2024