Тёмный

Muzaffer Tayyip Uslu - Arkadaşlık 

Kaybedenler Kulübü - 1990
Подписаться 9 тыс.
Просмотров 3,9 тыс.
50% 1

Muzaffer Tayyip Uslu (1922, İstanbul - 3 Temmuz 1946, Zonguldak), Türk şair. Zonguldak'ta lise öğrenimi sırasında Behçet Necatigil'in öğrencisi oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ndeki yüksek öğrenimini yoksulluğu ve hastalığı nedeniyle sürdüremedi. Zonguldak'ta çalışmak zorunda kaldı.
“Ben / Üsküdarlı Şükriye Hanımın / ortanca oğlu / Ve yirminci yüzyılın/ eli ayağı bağlı / zavallı şairi / Muzaffer Tayyip Uslu / Şiirler söylemek istiyorum sizlere / Siz sevgili insan kardeşlerime.”
Muzaffer Tayyip Uslu, söyleyip diyecek sözü çok olsa da vakti olmayanlardan. 24’ünde veremin kısa kestiği bir ömürden geriye 1945'de sanki devamı gelecekmiş gibi yayınladığı kitabı “Şimdilik” kaldı…. Oysa sonrası hiç olmadı, yakın arkadaşı Rüştü Onur gibi bu kelebek ömürlü şair 1946'da henüz yirmi dört yaşındayken terk edecekti dünyayı…
Ölümünden sonra Necati Cumalı 1956'da şiirlerini ve yazılarından seçmeleri Muzaffer Tayyip adlı bir kitapta topladı. Yapı Kredi Yayınları tarafından tekrar Şubat 2013'te yayınlanan kitap Muzaffer Tayyip Uslu’nun ilk basımda yer alan kimi şiirleri ile Kara Elmas Dergisi ve Ocak gazetesinde yayımlanan yazı ve şiirlerinden oluşuyor.
Muzaffer Tayyip Uslu 1922 yılında Fatih’te doğdu. Zatürree hastalığı nedeniyle Mehmet Çelikel Lisesi’ni güçlükle ancak 21 yaşında bitirebildi. Ardından İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’ne girdiyse de talihsizlik yakasını bırakmadı. Hastalığı vereme çevirince, buna bir de parasızlık eklenince öğrenimini sürdüremedi. Zonguldak’a döndü ve Ereğli Kömür İşletmeleri İş Mükellefiyeti Dairesi ’nde bir memurdu artık.
Resimdeki kişiler kaynaklara göre Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu'dur.
Önce öksürüverdim
Öksürüverdim hafiften
Derken ağzıma kan geldi
Bir ikindi üstü durup dururken
Meseleyi o saat anladım
Anladım ama, iş işten geçmiş ola
Şöyle bir etrafıma bakındım
Baktım ki yaşamak güzeldi hala
Mesela gökyüzü
Maviydi alabildiğine
İnsanlar dalıp gitmişti
Kendi alemine
--------------------------------------
ARKADAŞLIK
I
Şiirler söylemek istiyorum size
En tatlı ümitler içinde
İstiyorum ki korkutmasın sizi mezarlık
Göreceksiniz o kadar
O kadar can sıkıcı değildir
Benimle arkadaşlık
Ben
Rivayete göre
Allahın talihsiz kulu
Ben
Üsküdarlı Şükriye hanımın
Ortanca oğlu
Ve yirminci yüzyılın
Eli ayağı bağlı
Zavallı şairi
Muzaffer Tayyip Uslu
Şiirler söylemek istiyorum size
Siz sevgili insan kardeşlerime...
II
Sevgili insan kardeşlerim
Size bütün kalbimle teşekkür ederim
Ellerinizin yardımıyla
Saçlarımı tarıyorum
Her sabah
Siz kitaplara yazmasaydınız
Ben nereden bilecektim
İki kere ikinin dört ettiğini
Ve gökyüzünü yatağımdan
Seyredebilir miydim böyle
Aklınıza gelmeseydi
Bu pencereyi açmak odama
Ah biliyorum
Biliyorum bir gün gelir de ölürsem
Omuzlarınızda gidecek cenazem
Size teşekkür ederim şimdiden.
III
Bilmelisiniz ki insan kardeşlerim
Deniz denilen bir şey vardır gökyüzünde
Ve gökyüzü mavidir ekseriya
Ne olur ne olmaz
Aklınızda bulunsun
Yalnız yaşamak için geldik bu dünyaya
Başka hiçbir şey için değil
Mesut olabilmemiz içindir
Ne varsa bu dünyada
Gökyüzünden tutun da
Ağaçların meyvesine
Hattâ gölgesine varıncaya kadar
Ne varsa bu dünyada
Mesut olabilmemiz içindir
Aklınızda bulunsun.
Muzaffer Tayyip Uslu
( 1922 - 1946 )
Şimdilik
Şiir Seslendirmesi: Emre Canpolat
Kanalı: / @mrcanpolat

Опубликовано:

 

18 сен 2024

Поделиться:

Ссылка:

Скачать:

Готовим ссылку...

Добавить в:

Мой плейлист
Посмотреть позже
Комментарии : 9   
@kaybedenlerkulubu1990
@kaybedenlerkulubu1990 4 года назад
Kendisiyle aynı hastalığa yakalanan can dostu, şair arkadaşı Rüştü Onur’la birlikte direniyorlardı. Bir süre yanyana yatarak tedavi oldular. Birlikte şiir üzerine, edebiyat sohbetleri yapıyor, yine birlikte şiirlerinin Varlık’ta yayımlanmasını bekliyorlardı. Sonunda hayallleri gerçekleşti. MuzafferTayyip Uslu’nun Varlık’ta ilk şiiri yayımlandığında tarih 1 Haziran 1941’di… Tayyip Uslu’nun yaşı da 19………Ve o şiirde “İsterdim” diyordu… İhtimaldir ki ümitsizlikle… “Bir güzele / Güzelliğini söylemek isterdim / Aynalardan evvel / Bir güzelle / Yaşamak isterdim / Güzel güzel… “Siz bakmayın bana / Ben şairim / Denizin üzerinde yürüyebilirim…” “Sokakların ellerinden öperim / Bana yaşamasını öğretmişlerdi / Dost olsun, düşman olsun / İnsanlara iyi günler dilerim .…” Ve can dostu Rüştü Onur’u kaybettiğinde sığınağı yine kelimeler oldu… Onun ardından yaşadığı yalnızlığı anlattı: “Rüştü ölmüş... Demek ben artık, Rüştü gelirse; şöyle yaparız, böyle yaparız, diye hülyalara dalamıyacağım. Demek artık, bir zamanlar başbaşa tasarladığımız yarına ait o güzel projelerden hiçbiri tahakkuk etmiyecek. Demek artık, bu şehrin caddelerinde dolaştığımız ve yeni yazdığımız şiirleri birbiri¬mize okumak için deliler gibi sokaklara düştüğümüz günler, bulutu bulut, ağacı ağaç, denizi deniz olarak seyrettiğimiz saatler, sırf şiirden bahsederek sabahladığımız geceler birer hâtıra oldu. Rüştü ölmüş... Ve ben daha şimdiden insanları yorulmadan sokakları yorulan bu küçük şehirde yalnızlığımı hissetmeye başladım…” (Ocak gazetesi, 16.12.1942) Çok değil iki yıl sonra, henüz yirmi dört yaşındayken o da terk edecekti dünyayı… Muzaffer Tayyip Uslu dergilerde şiire dair yazdığı yazılarında da tıpkı dönem şairleri gibi temiz dili, gösterişsizliği ve dürüstlüğü savunurdu. Şiire ve Şiirde Primitif Anlayışa Dair başlıklı yazısında “ gerçek şair yaşadığının farkına varan insandır. Halis şiir, yaşamak sevincinin bir tezahürüdür...Niçin ağacı ağaç, bulutu bulut ve denizi deniz olarak seyretmiyelim? Niçin çiçek açmış canım erik ağacını ciğeri beş para etmez bir teşbih uğruna feda edelim?.. Şair, harcıalem şeylere teşbih ve mecazlarla layık olmadığı bir değeri vermek için çabalayan bir sahtekar değil, bulanık düşünceleri berraklaştıran hakikat arayıcısıdır...” diyor. “Behçet Necatigil, 27.7.1946’da “Türkün Sesi” gazetesinde, bu üç şairle ilgili şunları yazıyor; “Zonguldak deyince, Rüştü Onur’dan, Kemal Uluser’den, Muzaffer Tayyip Uslu’dan daha kuvvetli neyi düşünebilirim? Çelikel Lisesi duvarları içinde o küçük edebiyat şubesinde, Tayyip’e hocalık yaptırmıştı bana tesadüf” “1940’ı 1941’e bağlayan yılbaşı gecesi, veremin pençesinde her geçen gün acı sona doğru yaklaşan bu gençler o yılbaşı akşamı gecenin ilerleyen saatlerinde şiirler okuyarak ölümle de yüzleştiler. “… ‘Öyle bir yalnızlık ki bu, ne yapsan ölüme değiyor.’ dedi Rüştü. O gece kura çektiler, kim önce ölecek diye… “Kura çekiminin belirlediği sırayla gerçekleşmedi üç ölüm; önce Rüştü Onur, 1942; sonra Kemal Uluser, 1944; daha sonra da, Muzaffer Tayyip Uslu öldü, 1946” 1942 Ağustos ayı başında, ikinci kez Heybeliada Sanatoryumuna yatmak için İstanbul’a doğru yola çıkıyordu Rüştü Onur. Limana uğurlamaya gelenler arasında, Rüştü’nün babası, kardeşi Saffet Onur, Muzaffer Tayyip Uslu ve Muzaffer Soysal vardı. Bir de resim çekildiler. “Muzaffer ölümünün yaklaştığı günlerde hep o resimlere baktı” dedi annesi. Muzaffer Soysal resmi aldı eline baktı. Arkasını çevirdi sonra… Mırıldanarak okudu. “İstanbul’a yolcu ettiğimiz gün Rüştü’yü… 5.8.1942” Altta büyük harflerle yazılı dört sözcük: HER YERDE İLKYAZ ÖLÜMLERİ.” “Ama bir cenaze töreni yapıldı ki sormayın. O zamanın valisi evine bile gitmeye üşenen bir zattı. O gelince, bütün hükümet erkânı da cenazeye taşındı. Kömür işletmesinin bandosu arkasında sayısı yirmiyi bulan çelenklerle muazzam bir kalabalığı gören Zonguldaklılar bir şairin ölümüne şaştılar durdular. Şair ölmesine ölürmüş, ama cenazesi de bir parti reisi gibi kaldırılır mı imiş?” .. ” Biz sevgili insan kardeşlerine / Şiirler söylemek istedi bizlere / sokaklar ona / yaşamasını öğretmişlerdi / o da dost olsun, düşman olsun hepimize / yaşadıklarını ve güzelliğini söylemek istedi / ölmeden önce..
@erkan670
@erkan670 3 года назад
Rüştü Onur / Muzaffer Tayyip Uslu/Kemal Uluser.... Üç Zonguldaklı şair ve yazar. Bu kent sizi hep özledi ve hep özlüyor.
@sulek1573
@sulek1573 3 года назад
Demekki kelebek o kadar memnun ki rüyasından hiç uyanmak istemedi uykusundan..
@emrekacan3645
@emrekacan3645 4 года назад
Şiir söyleyen insandan zarar gelir mi hiç
@muradgozlov5222
@muradgozlov5222 10 месяцев назад
Yağmurlara tutunup,varmak ne de güzel olurdu gökyüzüne. Şöyle bir gezinmek bulutların ardında biryerlerde. Biliyorum,biryer var, Hissedebiliyorum bunu düşlerimde. Ne zaman içime bir karamsarlık otursa, Hep gökyüzüne boylanırım ben. Siz beni boş verin,ben bir şairim. Görüveririm gökyüzünde,bulutlar ardında saklanan mavilikleri. Güneşi bir başka türlü severim ben. Tabiatın yetim evladı,yağmurlar şairi, Rüzgarlar tarıyor saçlarımı hep. Buruk bir özleme dönüşüyor velhasıl içimdeki hasretim. Gözlerim sonrasında maviliyiyle boyanır gökyüzünün.
@cetiinckr
@cetiinckr 4 года назад
abi iyi ki buldum bu kanalı ♡
@ELA-ie9di
@ELA-ie9di 3 года назад
OT dergisinde okumuştum sonra hemen şiirini dinledim. Teşekkür ederim
@amainstream1033
@amainstream1033 3 года назад
✔️
Далее
YAKINLARI ŞAİR RÜŞTÜ ONUR'U ANLATIYOR
12:43
Просмотров 3,7 тыс.
Osmanlı Padişahına Yazılan MÜSTEHCEN Şiir !!!
8:10
КОСПЛЕЙ НА СЭНДИ ИЗ СПАНЧБОБА
00:57
Kelebeğin Rüyası - Şiir Satmak
1:46
Просмотров 95 тыс.
Benim Şiirim | Nurullah Genç
2:02
Просмотров 421
Sabahattin Ali | Öyle Günler Gördüm ki... [Şiir]
5:30
Kitap Nasıl Okunur 101 - Emrah Safa Gürkan
25:24
Просмотров 407 тыс.
Kan Kalesi - İsmet Özel
6:11
Просмотров 960 тыс.
Noam Chomsky - Why Does the U.S. Support Israel?
7:41
Muzaffer Tayyip Uslu
6:58
Просмотров 34 тыс.
КОСПЛЕЙ НА СЭНДИ ИЗ СПАНЧБОБА
00:57