Ben kargo taşımaktan, Sam ile bu dünyaya ilk başta yabancı olup beraber diğerleri ile dostluk kurmaktan, BB ile yaşamaktan ve kendi hikayemizi yaparken diğer insanlara da yardım etmemiz mutlu etti, evet.
Eğer bu tür başka bir oyun arıyorsanız yakın zamanda oynamaya başladığım Season a letter to the future oynayabilirsiniz. Bu oyunda kargo taşımak yerine bisikletinizle gezip etrafta terk edilmiş şeylerin fotoğraflarını çekip, sesleri kaydediyorsunuz ve gelecek için bir günlük oluşturuyorsunuz. Hikayesi ve görsel tarzı beni çok içine çekti.
Yüzde Yüz Tatmin Etti ! Uzun zamandır yalnız birisi olarak Sam ile gerçekten çok yakın bağ kurdum . Rahmetli Ryan Karazija'nın kadife sesine aşık olmuştum zaten tanıtım videolarında. Onun ve BB nin temasının efsane güzel müzikler olması bir piyanist olarak beni çok etkilemiş ve oyunu oynama konusunda beni teşvik etmişti. Muhteşem manzaralar eşliğinde araziyle etkileşimli bir şekilde bu dünyada seyahat etmek oldukça iyi bir deneyimdi benim için. Hikayesi de oldukça başarılıydı.
Oynadığım en farklı deneyimi sunana oyundu benim için. Bazı yerlerde çok sıkıldım taşımaktan ama genel olarak iyi ki oynamışım dedim bitirdikten sonra.
valla talhacım ben bir oyunda her şeyden evvel sağlam kurgulanmış bir hikaye ararım. bu günün imkanlarıyla sağlam görünen bir oyun yapmak kolay da o oyunun içine bir hikaye entegre etmek, işte o ustalık işi. ve bu oyunda maalesef o yok.
Hayatımda oynadığım en iyi oyunlardan ve geçtiğimiz nesilin en iyi 10 oyunundan birisi. Evet başta baya karışık ve kargoculuk simülasyonu gibi durup itici gelse de oyun boyunca yeni oyuncaklar açılması ve oynanışın çeşitlenmesi, hikayenin Kojima'dan beklenecek kadar derin olması ve özellikle son saatlerindeki duygusal bombardıman benim için yerini her zaman ayrı kılacak.
Bir Death Stranding sever olarak videonun ilk 5 dakikasına zar zor katlandım ama sonuncuna bakacak olursak bu oyunun hakkını vererek oynadığını görüyorum. Hikayesi kurgusu ve grafikleriyle verdiği his ve aktardığı duygular diğer oyunlarla kıyasa bile tutulamaz bana göre.
Ben Death Stranding'i çok severek oynadım. Yola çıkmadan önceki hazırlıkta, ya ip alsam mı almasam mı yada merdiven alsam mı almasam mı, yedek ayakkabıya gerek var mı gibi şeyler çok hoşuma gitmişti. Bir de gitmen gereken yere kargo hiç hasar almadan vardığında gelen ben bir şey başardım hissi çok güzeldi. Evreni ilgi çekici olsa da gideyim de şu tepenin arkasını inceleyeyim gibi bir his oluşturmaması hayal kırıklıklarımdan biri, hikayesi de bence o kadar iyi değil ama fikir iyi. Asfalt yol yapmak da keyifliydi çünkü aynı yolu yayan git gel git gel bıktırıyordu ve asfalt attıktan sonra 15 dakikalık yol 3e düşünce yine bir şey başardım hissi alıyordum. Platinledikten sonra bir daha oynamam diyordum ama ara ara canım çekiyor benim de.
Oyunu o kadar da fazla bir şekilde beklemiyordum fakat karşıma çıkan iş cidden üst düzey emek ve tutkuyla yapılmıs o bazı malum büyik firmalarin kopyala yapıştır işlerinden ziyade gerçekten en gereksiz denilebilecek ayrintilari bile düşünmüş
Tam da yemeği hazırladım hangi video ile yesem diye bakınırken çok iyi geldi 😀. Oyunu 2020 yılında doğum günü hediyesi gelince oynama fırsatım oldu, yoksa adını duymuş olmama rağmen hiç düşünmemiştim oynamayı. Çok şey de kaybedermişim. Yer yer beni çıldırtmış olsa da çok sevdiğim bir deneyim oldu Death Stranding.
Ben oyunu çok beğendim hatta o kadar çok beğendimki 3 kere bitirdim.İlk oynayışımda full hikayeden gittim.2.oynayışımda yan görev ana görev ne gördüysem yaptım.3.oynayışımda ise oyunu playstation üzerinden denemek için açtım ve bir daha bitirirken buldum kendimi.
Bazı oyunlar keyif almanız için sizin ne istediğinizi düşünerek yapılır. Bazı oyunlarsa keyif almanız için onun ne anlatmak istediğini düşünmenizi ister ve o oyunlar her zaman daha büyük etki yaratır bünyede.
İlk çıktığı zamandan bu yana hep erteledim ve muhtemelen ilgimi çekmez diye düşündüm… fakat geçenlerde direct cut ‘I satın alıp denedim ve oyuna bayıldım. Çok kaliteli bence
Benim nacizane eleştirim oyun inceleyen insanlara o kadar çok oyun oynuyor ve o kadar çok kendinizi gazlıyorsunuz ki bazı oyunlara beklentinizi karşılamıyor bu oyun da onlardan biri. Benim için bu oyun bir şaheser çünkü acayip bir deneyimdi dünyası muazzam müziklerinden acayip etkilendim çünkü tam manzarada giderken o kadar güzel müzikler çalıyorki kendimi kaptırmıştım diyeceğim o ki oyun bu bir oyundan fazlası bir deneyim sunuyor
Oynanış her ne kadar beni oyunun yarısın dan sıkmaya başlasada beğenmiştim kıyamet sonrası dünya da biz oyuncular o dünyayı inşa ediyoruz yardımlaşarak
Geçtiğimiz haftalarda karadeniz turu yapmış biri olarak duygularımın tercümanı olmuşsunuz. geçtiğimiz yıllarda oynadığım death stranding ile rahmetli low roar ın müzikleri beni karadeniz turu esnasında benzer deneyimleri yaşatmıştı. sanıyorum bir kez daha başlayacağım.
Bir oyunun farklı zamanlarda deneyimlenmesi çok güzel bir konsept gerçekten. Oyunun çıktığı dönemdeki teknik yapısı ve sosyal algı gibi zamansal değişkenler deneyimi önemli oranda etkileyebiliyor. Bir de oyunu çıktığı dönemde değerlendirdiğimiz zaman ister istemez özellikle sosyal medyadaki algı yönetimleri de deneyimi ister istemez etkilenebiliyoruz. Her ne kadar çok az bir zaman geçmiş olsa da farklı iki dönemde oynamanın nostalji yaşatması da cabası. Oyunu tarzı sebebiyle deneyimlemedim fakat kütüphanemde duruyordu. Video çok güzel bir teşvik oldu. Umarım bu konseptin devamı gelir.
Videonun başında durdurup yazıyorum. Pandemi döneminde Epic Games'ten alıp hiç durmadan oynamaya başlamıştım. O kadar sarılmıştım ki oyuna anlatamam. Her yönüyle beni etkilemişti. Sonra dayanamadım steame aldım. Şimdi de PS'de oynuyorum. Beni çok mutlu ediyor. İyi hissediyorum. Death Stranding beni öyle bir zamanda yakaladı ki hem beni geliştirdi hem de benimle beraber oldu.
Video başındayım ve fikir belirtmeye geldimm 😀. Ben oyunu açıkçası beğendim. Oyunun olmak istediği şey kesinlikle bir epik aksiyon sahneleri olan bir oyun değil. Tam aksine oyun günümüz toplumunu oldukça fazla yansıtıyor, insanlar birbirinden kopmuş, her insan kendini ulaşılmaz bir şeymiş gibi göstermek için çok çabalıyor ama bunun sonucunda insan olduklarını unutuyorlar. Bizi insan yapan, duygulardan arınıyorlar adeta boş bir ete benziyorlar. Bu oyunda da bunu Sam karakterinde görüyoruz bence, yeni nesil toplum ve çağ direkt Sam de vücut bulmuş, kojima Sam üzerinden anlatmak istemiş toplumu. Sam yavaş yavaş insanlara açılabiliyordu ve oyunun sonlarına doğru duygularına yeniden erişiyordu. Oyun bu anlatmak istediği şeyi o kargo taşımacılığında çok iyi anlatmıştı, boş araziler ve sadece yağmur o yalnızlığı çok iyi anlatmıştı... Ben bu oyundan öyle aksiyon beklemiyordum, düzgün iyi bir hikaye bekliyordum beklediğimi buldum. O eşsiz müzikleriyle bir yerden bir yere kargo taşımak açıkçası beni huzurlu kılıyordu. İçimde oynama isteği uyandırıyordu. DS çok spesifik bir oyun, genel kitleye çok erişemeyecek bir oyun ama bence eriştiği kitleyi de oldukça etkileyecek bir oyun. Oyunu ikinci kez oynamam çünkü ilk kez deneyim elde edilecek bir oyun bence bu. İkinci oyun için heyecanlıyım, umarım üzerine katarak gelir, Kojimaya güvenim tam. En büyük eleştirim kesinlikle şu büyük BT ler geldi zaman olan boss savaşları, cidden baya kötü, umarım ikinci oyunda çoook daha iyi olur yaa. Talha abi video içinde şimdiden teşekkür ederimm. Seni seviyorum, İyi ki varsın ağabeyimm ❤❤ Video sonu yorumu; Düşüncelerimiz büyük oranda aynı Talha abi, sadece gameplay ve yan görevler hakkında biraz farklılığımız var. O otoyol vs. konusunda bence kojima insanların birleşince daha güçlü olabileceğini, birlikten güç doğar :D mentalitesini yansıtmış olabilir. Video için tekrardan çok teşekkür ederim abim. Sevgiler ❤
bu oyun ilk çıktığında tlou2 deki tuzağa düştüm, insanlar çok eleştirince alıp oynamadım yıllarca.ps plus extraya gelince başladım ve bence oyun tarihinin en özgün işlerinden biri, zorlu bir araziye yol yapımına başlayıp yetişemeyince diğer oyuncuların destek vermesi, geçilmez bir yere hayırseverin köprü yapması falan beni oyuna bağladı. en büyük düşmanım arazi koşullarıydı, yola çıkarken neyle karşılaşacağını bilmemek , tedbirli gideyim derken fazla yük taşımak ikilemi falan heyecan yarattı. gereksiz derecede eleştirilmiş bence neyse ki kojima dengesiz bir adam kimseyi sallamayıp 2. oyunu yapıyor. son olarak ben dağda bayırda değişik mahlukla çatışırken benden pizza isteyen dayı. sana hala sövüyorum olm
Ben epey beğenmiştim oynandığı dönem de çok önemli oyun için aksiyon oyunlarından sıkıldığım bir dönemde oynamıştım inanilmaz ferahlatıcı ve yaratıcı bir oyun olarak bana geldi
Her zamanki gibi edebi yönüyle öne çıkan bir yazı ve inceleme olmuş ellerine sağlık hocam, bir önerim var bu tarz geç çıkan incelemelerin adını “Geç Gelen” yada “Beklenen” koysanız nasıl olur?
Oyunu alıp ilk girdiğim de, manzara önümde ilerlerken arkadan giren müzik ile bir anda bağlanmıştım oyuna. Manzara, atmosfer, müzik, aha da dedim tam benlik oyun. Arada gerilim var aksiyon var. Dedim güzel bunu oynarım. Bir görev için dar bir patikadan geçmem gerekti. Yolda ilerlerken şuan adını unuttuğum o siyah havada süzen gölgeleri deşerek ilerledim. Yolumu temizledim. Bir kısmını da gizlice geçmem gerekti. Sonra geri döndüm ve tekrar oraya gitmem gereken bir durum ortaya çıktı. Gittiğim de o siyah gölgelerin tekrar o bölgede süzüldüğünü, temizlediğim noktalarda tekrar spawn olduklarını gördüm. Oyundan çıktım bir daha girmedim. Bu hayatta en nefret ettiğim şeylerden biri Singleplayer oyunlarda respawn olan düşmanlar. MMORPG mi oynuyoruz anam babam? Grind mi yapacağız? Ben sırf bu yüzden Elden Ring oynamadım. Gittim bir kampı temizledim daha oyunun başı baktım bunlar tekrar spawn oluyor direkt çıktım. Tek kişilik hikayeli oyunların grind yaptırma mantığı bu şekilde kendini tekrar eden yapıda olmamalı. Direkt kusma geliyor. Kaldı ki bu oyunda grind yapacağınız bir durumda yok. Öldürdüklerinizden bir şeyde toplamıyorsunuz. Ne diye spawn ediyorsun tekrar. Bırak bana o bölgeyi temizlemişim o güven huzur duygusunu ver. Burayı temizledim rahatça gidebilirim diyebileceğim bir ortam sun. Bok var tekrar spawn ediyorsun. Neyse içimde kalmıştı. Oyunu birçok açıdan sevmiş ve sırf bu tercihi yüzünden nefret edip bırakmıştım. Bence bu respawn olayı dengelenmeli ve oyuncular ilerledikçe bir yerleri temizledikçe oralarda bir daha herhangi bir düşmanın spawn olmayacağını bilerek hareket etmeli. Bu insanda ilerleme duygusunu daha da arttırıyor kanımca. Öbür türlü hep yerinde sayıyormuşsunuz ve yaptıklarınız içinizde bulunduğunuz Dünya'yı etkilemiyormuş gibi geliyor. Ne yazdım mk..
Mali sebeplerden oynayamadım izledim ve çok sevdim. Kendime tam olarak gamer diyemem ama oyun beni içine çekmeyi başardı izlerken bile. Değişik bir deneyimdi atmosfer etkileyiciydi merak uyandırdı. Güzel bir oyundu bence
Yürüme simülasyonu dediğimiz şey böyle bir şey değil. Bu oyuna yürüme simülasyonu diyen oyunu idrak edememiş demektir. Bir dolu detaylı oynanış mekaniği barındıran oyuna yürüme simülasyonu denmez.Tıpkı Death Stranding gibi beklentilerden arınmadan ve kafadaki şablondan bağımsız değerlendirilmediği için hakkı yenmiş oyunlar var. İlk aklıma gelen Days Gone. Belki bir gün onun da hakkını verirsiniz.
Benim bir beklentim yoktu diyebilirim. Yani bir miktar vardı Kojima yani bu kesinlikle iyi bir hikayeyle karşıma çıkacaktır diye düşünmüştüm. Ancak en büyük hayal kırıklığını senaryosuyla yaşadım. Bitmek bilmeyen ara sahneler ve birşeyin bir kere değil on kere anlatılması yüzünden, oyunun senaryosu, özellikle sonlara doğru, ciddiye alamama sebep oldu. Hani oyunun sonlarında bir yerde kıyıda bir yerde sıkışıp kalıyoruz ya, ha tam o kısım oyunla ilgili düşüncelerimi özetliyor. Hatırlarsanız bir sağa koşuyoruz bir sola koşuyoruz en son yoruluyor Sam ve yere çöküyor. Ardından kırmızılı kadın geliyor dakikalarca hikaye anlatıyor. Ama bitmiyor bir türlü anlattıkça anlatıyor. Sam de garibim tek kelime etmeden aynı oyuncu gibi zorla dinlemek zorunda kalıyor bu zorlama hikayeyi. Benim için oyunun özeti bu sahne işte. Eğer oyun ubisoft oyunları gibi hikayeyi ciddiye almasa daha bile iyi olurdu, çünkü baya ara sahne sinamatografi falan kasmışlar, bu denli bir uğraş olmasa hikayeyi es geçerdim. Dikkatimi vermez, ciddiye almazdım. Ama oyun senaryoyu ciddiye almaya zorlayınca çok sıkıldım. Özellikle son 6-8 saatte. Oynanışıni çok beğeniyorum bu arada, bence kargoculuk simülatöründen çok daha fazlası bu yönüyle. Neyse Kojima bence hikaye anlatmak konusunda başarısız sayılabilecek birisi oldu gözümde, halbuki hiç öyle değildin be Kojima başka oyunlarını oynamasam derim ki, bu adamda zerre kadar hikaye anlaticiligi yok ama oynadık ya diğer oyunlarını. Death Stranding senaryosuyla iyi olmasını beklediğim ancak oynanışıyla iyi olan ve beni kesinlikle şaşırtan bir oyun oldu.
Verdiğiniz paranın her kuruşuna değecek bir oyun. İlk oynadığında yarım bıraktım sonra tekrar şans vereyim dedim, başından kalkamadım. Kojima büyük adam ❤
Death Stranding'in sadece sinematik sunumlarini begenmis birisi olarak geri kalan hicbirseyi begendigimi soyleyemem. Oyun yolculuk uzerine yapilmis engelleri asma uzerine yapilmis ama tek yapabildigimiz 2000lerde bile gorebildigimiz yapi sistemi, duzgun kullanilamayan araclar ve daha onceden rotasinin bile belli oldugu yollar yapmak. Kesinlikle oyuncuya bir secim birakmiyor. Acik dunyada kesfedecek 1 tane sey dahi yok bombos. Genelde yan gorevlerde olsa bile ana gorevde de gorebildigimiz bayik hologram diyaloglari, cok basit bir stealth, 0 odullendirme, tasimamiz gereken seylerin ne oldugunun onemsiz olmasi, yagmur yagdigi zamanlarda bile dunyanin boslugundan kaynakli saklanip zaman gecirmelik yerler olmamasi sadece oyunda biraz ilerleyince bir mantar yapilabiliyor. Yagmurlarin yagacagi yerlerin cogu da zaten onceden belli ne kadar beklesen de bitmiyorlar (genellikle yaratiklarin oldugu yerlerde). Boss savasi sayisi baya az bunu anlayabiliyorum o tarz bir oyun degil ama ayni zamanda kotu dizayn edilmis olunca cidden baydi
Video izledikten sonra: Oyundaki fazla alet edavat, arac olmasini ve manzaralari sevmissin sen anladigim kadariyla. Manzaralar cok guzeldi evet ama konumumdan ve surekli tracking'e cikmamdan dolayi zaten surekli gordugum manzaralara benzedigi icin cok da onemsemedigim bir kisimdi. Alet-edavat, yol, kopru vb yapilar konusunda da hala fikrimi koruyorum evet cesitleri olabilir ama nitelikleri cok dusuk ve deneme yapmanin onunde engel oluyor oyun sadece tek cesit kullanilabiliyor bu seyler, yol yine dedigim gibi oyun zaten ayarlamis sen sadece yuruyup malzeme ekliyorsun tek bir noktaya (Bu son kisimdaki kastimi survival oyunlardaki organik yapi yapma olayi olmamasi gibi dusunebilirsin). Arac cesidi fazla diyoruz ama hepsi cok kotu yapilmis bazen birakip 2 saat yurusem daha iyi diyesin bile geliyor. Gercekci yurume olayi kagit ustunde genelde guzel gibi gozukse de fizik motoru pek cok kez sapitiyor ve oyununda glitchliymiscesine bir hareket halinda buluyorsun kendini ve bu glitchlenme 2 dakikada bir bile olsa tecrubeni etkilemeyi basariyor.
Son olarak da "oyun sektorunun ayni seyleri yapmaya baslamasi" meselesinde de Kojima yenilik eklememis hic oyuna sadece zaten olan seyleri alip daha bayik bir gameplay uzerine oturtmus. Aaaa cok yeni birsey bu diyebilecegim tek sey yok oyunda
1997 yılında quake ile başladığım bu oyun serüveninde oynadığım baş yapıtlardan biri, müzikleri (low roar, Ryan Karazija oyunda efsane müziklerini dinledik ve kısa süre sonra öldü), atmosfer, oyuncular, hikayenin özgünlüğü, hideo daha önce yapılmayanı çok güzel yapmış. Mads Mikkelsen, Oscar ödüllü Guillermo del Toro'nun yarattığı karakterler. Bunlar bence göreceli bir değerlendirmeden uzak olmasını gerektiren kriterler. Benim için başyapıt.
Sevgili Talha Aynacı yorumumu okurmusun bilmiyorum. Yalnız şu hayatta hiç bir şey İnsan olarak bizden daha değerli değildir. Zaman geçiyor ve gençliğimiz gidiyor. Hayat kavgası, geçim sıkıntısı derken kendimizi yaşamaktan soyutluyoruz. Allah rızkımıza kefil olmuşken neyin kavgası bu deyip düşünmeye başladım. Ve şunu gördüm ki hayatta sana iyi gelecek şeylerden asla uzak durma. Planını proğramını ona göre yap. Hiçbir şey yapamıyorum deme.
Alışılagelmişin dışında bir triple A oyun deneyimi olduğu için oyuncular tarafından farklı eleştirilere maruz kaldı. Bence oynanabilirlik olarak farklı şeyler görmek istiyorsak niş dediğimiz türlerin büyük bütçeli yapımlarına şanslar vermemiz gerekiyor. Mikro yönetim tarzındaki oyunları kaç kişi oynuyor ki kargo simülasyonu ona albenili gelsin. Olaya komple yürüyüş simülasyonu demek bence çok yüzeysel bir yorum anlayışı. İnsanlar hem sektörün tekdüzeliğinden sitem ediyor hem de farklı türlere bu kadar mesafeli duruyorlar.
Abi bu oyun metal gear solid zero aslında,sen yanlış oyunu oynamışsın sanırım 😂 Şaka bir yana bence de çok güzel oyundu death stranding 👍🏻 Bir de oyundaki hortlaklar mgs 3'deki the sorrow'a bir gönderme 😎
abicim sıkışıp kalmış arkadaşlarım vs olursa motorumla 1 günlük tura çıkarıyorum. telefonla oynayamıyorsun, doğadan rüzgardan izole değilsin ve insanüstü bir hızla ama yine de kendi beden hareketlerin ile yönünü belirliyorsun... bence al bi motor :)
insanlar bir kere buna inceleyen kitlede dahil olayı bence yalnış anladı yani adamın bütün oyunları aslında gözüktüğü gibi değil bir olayı bir estediği bir derinliği var ama noldu bazı "yeni" kitle ya bu ne yürüyüş simulasyonu hayır abi öyle değil işte senaryonun bir derinliği var bir amaç var yani o yüzden öyle çerezlik oynayanlara dümdüz oynayanlara gelmez hideonun hiçbir oyunu
sega saturn oyunları gözden kaçmadı.eanin big box sega saturn kutuları. 4 tanesi eksi ama türkeiye satılanlardan nfs 1 fifa 97 darklight conflict lost world jurassi park. fifa dark light çoğu yerde hala duruyor nfs ve lost world zor bulunuyor. vhs box kutusu şeklinde dev manuelle basmış ea kendi oyunlarını ve yayıncı olduklarını. ps1de kıçı kırık jewel case cdlerde satılırken. amirkan usa versiyolarıda kırılmaya çok müsait saçma sapan caselerde satılmış. mega drive ve sega saturn avrupa ea olanları en iyi dizayna sahip oyun boxları. kucuk ince pal olan saturnlerde çok hoş ama onlarda usalar gibi dayanıksız. lost world versiyonu türkiyede saturnde fifa ve sega rallyi geçrek 1 numarya yerleşmiş satışlarda. bu durum seganın retro sitesinde arşiv olarak gözüküyor. dergide satış rakamları yayınlanıyordu. ps1 zamanı sank, türkiyede playstation oyunları mı satılıyordu diyenlere cevap olarak söylüyorum. sega olanlar satılıyordu. işte bu ea box kalanları en büyük kanıtları zaten.
Hikaye sunumu olarak güzeldi ama oynanış bir vakitten sonra çok sıktı. 50 saatte falan bitirmiştim. 20 saatte falan bitirsem büyük olasılık çok beğenirdim. Yine de güzel ve farklı bir oyundu. 6-7 arası verirdim heralde.
Ne zaman bu oyunu görsem uzun boş bir zamanim olunca oynarim diyorum. Nedense baska türlü oynanmazmis gibi geliyor. Devasa buyuk atmosferi yuzunden sanirim.
mekanik yönünden 9.5/10 oyun benim gözümde (0.5 puanı motor sürüşünden düştüm, rezalet çünkü) ama story bakımından baştan sona hiç bişey anlamadığım nadir oyunlardan olabilir.. anafikir güzel ama hikayenin genel olarak ses kayıtlarından maillerden ilerlemesi ve sinematiklerden saatlerce mahrum bırakıp bi anda film açması beni hikayeden kopartmıştı.. bi gün cesaret bulursam bi daha oynarım heralde :D
Oyunu oynamaktan o kadar çok keyif aldım ki anlatamam. Ama aldığım keyif sanki yurtdışına veya bilmediğiniz bir mekanı gezerken aldığınız keyif gibiydi. Yeşillik alanda yürüyüş yaparken sanki ben ordaymışım da o yürüyüşü ben yapıyormuşum gibiydi.
Kojima olmasaydı böyle bir oyun hiçbir zaman var olmayacaktı. Bu söylediğimden bağımsız oyun çok farklı 32 yaşındayım 20 küsür yıldır oyun oynuyorum bu oyun hikâyesi ve oynanış tarzıyla olsun benim yaşımdaki biri için çok farklı bi deneyim sunuyor, bundan bağımsız oyun tekbaşına zaten çok iyi. Oyunculuğa yeni başlayan birini biraz sıkabilir ve zorlar ama yinede o kişi için bile muhteşem bir deneyim sunacaktır.
oyun daha ilk duyurulduğunda bana göre olmadığını ve asla oynamayacağımı anlamıştım. ama gene de beleşe vs verildiği için epicte bir kurup denedim bir kaç saat ve tam tahmin ettiğim gibi hiç sevmeyerek bıraktım. işin garibi de aslında walking simulator çok severim, ama walking simulator'ına ve anlattığı şeye bağlı. what remains of edith finch, stanley parable vs gibi çok severim mesela. ama yalnız ya da gergin atmosfer sevmediğim için death stranding bana göre değil. öyle çok boş ve uçsuz bucaksız alanlarda tek başına yürümek kalbime ağırlık yapıyor içim darlanıyor (= çok yalnız hissettiren oyunların haricinde geren oyunları da sevmiyorum o yüzden mesela asla gerilim ve korku oyunu da oynamam, hayatımda oynadığım üç gerilim oyunu var resident evil 2, alone in the dark 3 ve clive baker's undying. onları da gençken oynamıştım, çünkü o zamanlarda fazla oyun seçeneği yoktu oyun dergisi cd lerinden ya da pasajdaki cd cilerden ve kartuşçulardan önümüze ne gelirse oynuyorduk. normal hayatta yeterince darlanıyorum zaten, oyun "oynarken" de içim darlansın istemiyorum. aynısı okuduğum kitap, izlediğim dizi film animeler vs için de tamamen geçerli. temelinde aynı nedenden ötürü rekabetçi online oyun da oynamam mesela, çünkü diğer insanlar muhattap olmak ve rekabet etmek şahsımı geriyor.
Daha ilk cümlenin cevabı hayır zaten beklemedim hiçbirzaman ve oynamıcam da ilgimi bile çekmedi...Yüzlerce oyun bitirmiş oyursever biriyim sadece death stranding tartışmalarını izlemek zevkli:D
Yurume simulasyonu derken oyun turu olandan bahsediyorsan zerre alakasi yok. Gone Home ya da what remains of edith finch gibi "W" ya bas dumduz ilerlelik bir oyun degil. Hakaret amaciyla kullaniliyor nerdeyse bu tur ismi. Bir diger hakaret kismi da "kargocumuyuz lan biz" kismi. Bir donem kapici hakaret gibiydi onun yerine "apartman gorevlisi" denirdi bu da onun gibi sanirim.
Hayatım oynadığım en uzun oyun olup (195 saat), içinde çok fazla aksiyon barındırmamasına rağmen boş arazilerde karşılaştığımız zorluklar, taşıdığımız kargoyu düzgün bir şekilde yerine ulaştırma gerginliği, zaman zaman karşılaştığımız insan veya doğaüstü varlıklarla çatışma durumu, sonuna kadar anlaşılmaz olsa da merak ettirici hikayesi (sonunda kendini belli ediyor, tabi yine anlaşılması zor bir hikayesi var), doğaya uygun müzikleri ve grafikleri beni oyunda saatlerce oynamaya itecek kadar iyiydi diyebilirim.Yalnız beni asıl yükselten şey merak duygusunun yanında craft oyunlarına pek ilgili olmasam da oyundaki craft mekaniğiydi.Örneğin bir yere yol yapmak, köprü yapmak veya zipline kurmak gibi türlü türlü ulaşımı kolaylaştırıcı şeyler inşa etmek gerçekten bir silah güçlendirmek gibi güzel hissettiren bir duygu.Böyle söyleyince pek inandırıcı gelmiyor ama oynayınca bunu rahatlıkla kavrayabiliyorsunuz.Tabi bu kadar uzun bir oyunu her bünyenin kabul etmesi kolay değil. Ben de aslında kargoculuk oyunu yorumlarını duyunca ve oyunun aşırı uzun olduğunu duyunca uzun bir oynanışın sonunda yol, köprü, zipline inşa etmek için cheat programı kullandım.Hatta bazı şeylerin cooldown'ı (bekleme süresi) vardı.Yine cheat programı sayesinde oyunu hızlandırarak bu gibi angarya işlerden de sıyrılmayı başarıp oyundan zevk de almaya başladım.Zaten oyunu benim için oyunu çekilir hale getiren de bu cheat programı meselesiydi ki genel olarak bir oyundan zevk alamayıp cheat programı kullandığımda oyun zevkim daha da kötü hale geliyordu.Oyunu oynamak isteyip bu tür detaylardan korkanlar varsa cheat programı kullanması elzemdir bence.Bu arada Director's Cut versiyonunda daha çok araç gereç ve içerik mevcut, belki o sürüm oyun zevkini daha da arttırıyordur, orasını bilmiyorum.Ek olarak oyunu her ne kadar ÇOK sevsem de maksimum 88'lik bir oyun olduğunu düşünüyorum.