Kanalıma destek olmak, nitelikli kitap önerileriyle birlikte size özel ekstra videolara ulaşmak ya da kitap okuma grubuma katılmak ister misiniz? KATIL BUTONUNA TIKLAYIN : ru-vid.com/show-UCLDoHVW_FSN58EE52V193Agjoin Normalde bu videonun sonunda Charlie Chaplin'in The Great Dictator filmindeki konuşması olacaktı fakat telif hakkı ihlali olacağından ötürü o kısmı kaldırmak durumunda kaldım. Dileyenler bu videoyu izlemeyi bitirdikten sonra RU-vid arama kısmına "Charlie Chaplin The Great Dictator konuşması" diye yazıp onu da izlerlerse çok iyi bir cila yapmış olurlar. Sevgilerimle...
Jack London'ın "Demir Ökçe" adlı kitabını öneririm. Distopya edebiyatının ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir. Ayrıca "1984"e de esin kaynağı olan bir kitaptır.
Ben de Franz Kafka "Dava" kitabını öneririm, başından sonuna kadar kitabın evreni sizin sinirinizi bozuyor ve baş karakter için umutsuzluğa düşmeye başlıyorsunuz. Sonlarına doğru da o evrenin bizimkinden çok da farklı olmadığını görüyorsunuz. Kafkaesque romanın belki de en tanınan örneğidir.
Sadece distopya olarak 1984'ü okudum ama distopyalar, sürekli gerçekçi şeyler okumanın güzel ve daha iyi olduğu kanısı kırıyor burada. Ben de eskiden hep realist kitapları okurdum. Çünkü gerçek dışı dünyaların beni etkileyeceğini düşünmemiştim ama 1984'ü okuduktan sonra bu önyargımı kırmış oldum ve çok da harika oldu. 1984 unutulmaz bir distopya gerçekten. Sevgiler♥
Çok anlamlı bilgiler ve güzel bir anlatım. İçerik de muhteşem. 10 yıllık bir yazarlık öğrencisi, nice bilge öğretmen, profesyonel anlatıcı dinlemiş biri olarak, 'hiç fazla yok'... diyorum.. Saygılar
Ben her saniyeyi kaçırmadan dinledim, zaman kıymetli bir ölçüt evet ama siz bunu hakediyorsunuz.. Gün içerisinde bu platformda maruz kaldığımız nice saçmalık var iken sizin konudan konuya gecişleriniz ve her konu hakkında nice güzel fikirler belirtmeniz sizde endişe yaratmasın. Emeğinize ve aklınıza sağlık
Biraz şu zamanın tabiriyle underrated bir kitap olarak görülen bir kitabı önermek isterim. Aldous Huxley- Maymun ve Öz. Huxley bu kitabını, ''Cesur Yeni Dünya''dan 15 yıl gibi bir süre sonra ele alıyor. Kitap bir distopya ki, Huxley daima karamsar olduğu için ütopya görmek zor. Huxley'in belki de ''Cesur Yeni Dünya'sı kadar değerli bir kitap bence ama güme gitmiş diyebilirim. Büyük bir önsezi yeteneği olan Huxley, adeta bu günleri görmüş. Konusu da bir hayli çekici. Güzel bir kitap, umarım okursun'.
Şuan sınavıma iki ay kaldığı için kitap okumaya ara verdim. Her gün edebiyat el kitabı okuyorum:( Ama sayende yaz gelip sınavım bittiğinde okuyacağım bir sürü kitap oldu. Çok teşekkürler❤
Uyanış- kaçış- kurtuluş serisi benim en sevdiğim distopya-bilim kurgu kitaplarındandır. Ayrıca labirent serisi ve uyumsuz serisinide kesinlikle öneririm.
Merhaba Oğuz Ağabey, Okul dergisi için edebi metin yazma görevim var. Ben de distopya konusunu seçtim. Senin yorumlarını çok beğeniyorum. Bu yüzden de cümlelerinden bir kaçını denememde kullanabilir miyim? Kaynakçada kanalın ismini yazacağım. Bu dergi internette yayınlanmayacak, sadece okul sınırları içinde geçerli. İzin alayım dedim. cevap verirsen sevinirim. Teşekkür ederim.
Hayvan çiftliği,1984,fahrenhayt 451 gönül rahatlığı😀 ile okuyabilirsiniz. Fahrenhayt 451 toplumsal yapıyı tam olarak oturtmadan üstün körü geçilmiş olay başrol karakterin üzerinden dönüyor. Tanrısal bir anlatıma tam olarak girilmemiş
başlangıçta güzel bilgiler vererek başlamak temeli sağlam bir okuma yapmamızı sağlar. bu yüzden daha iyi olduğunu düşünüyorum. aynen devam etmeni isterim. ben umutsuzluk ve umut konusuna distopya ve ütopya açısından baktığımda aslında insanların daha çok distopyayı sevmesine anlam veremiyorum. ama sanırım psikolojik bir şey bu. söyleyeceklerim benim düşüncelerimdir bu arada ve psikolojiyle ilgili sadece düşüncede bir fikrim olduğunu da belirteyim. öncelikle insan beyni umutla canlansa da umutsuzluğa çok daha yatkındır. kişilik olarak da aslında baktığımızda kötülüğe daha yatkın bireyleriz. içimizde belli bir iyilik de olsa aslında kötülüğü seçmemizin bir diğer sebebi de tembel olmamız bence. çünkü baktığımızda umut ve iyilik çemberi sürekli bir şeyleri yapmamızı ve harekete geçmemizi ister ancak umutsuzluk ve kötülük çemberi çok bir şeyi yapmamızı istemez. sadece itaat et ve uygula. bir de sorgulama der. iyiler asla kötüler gibi bir konuda ısrar etmezler ve sabırla çalışmazlar. karanlık aydınlığa baskın gelene kadar uğraşırken aydınlık bir süre sonra durur ve karanlığı içine alır. bu yüzden distopyalar ütopyalara nazaran daha yaşanılır görülür ve tutar. halbuki distopyaları da ütopyaları da yaratan insanoğludur. aslında umudumuz umutsuzluğumuza baskın geldiği ölçüde iyilik kötülüğe baskın gelecektir. hee ütopyalar hiç olmamış mı geçmişte? elbette olmuş ama süresi distopyalara nazaran daha kısa sürmüştür ne yazık ki. bakın en yakın dönem atatürk dönemidir.
Kesinlikle ilk kısımları sıkıcı değil aksine bilgilendirici ve merak uyandırıcı oldu. Sizin videolarınızı izleyerek ve 1000 kitap incelemelerinizi takip ederek okuyacağım kitapları seçiyorum. Hayvan Çiftliği ve Fahrenayt 451 bitirdim şimdi 1984 ile mi yoksa Cesur Yeni Dünya ile mi devam etsem kararsızım. Yol gösterici olduğunuz için teşekkürler takipteyim özellikle Oğuz Atay'la ilgili videonuzu bekliyorum çünkü direk Tutunamayanlar'dan başlayıp birkaç sayfada bıraktım maalesef.
1984 ve Cesur Yeni Dünya okuduğumdan beri düşünürüm hangisi daha mutsuz bir distopyayı işaret ediyordu? Bana göre Cesur Yeni Dünya idi çünkü delice mutluluğun içindeki ifade edilemeyen ve bilinemeyen anlamsızlık vurucuydu. Video için teşekkürler.
aslında gerçek olabilecek bir şey ancak insanoğlu olarak buna yatkın bireyler değiliz. bir sorun çıkmazsa sıkıntıdan patlarız. norveç örneği güzel olsa da sadece bir süre dayanabilir insan sorunsuzluğa. dünya güzel bir yer aslında. sadece biz bu güzelliği mahvediyoruz. toparlayacak olan da bizleriz ama insanlar bilgisiz cahil bırakıldıkça ve egolarını yenmedikçe olacak şey değil.
O kitaplar insan yazmasından yalan atabilen hata yapabilen yanılan vs bir varlığın kitaplarıdır Biz asla hata olmayan mutlak ilim ve güç sahibi olan Rabbimizin kitabı olan kuranı Kerim’i okuruz ve o yoldan giden yanılmaz Ha kitap okuyun ama kapılmayın
Hocam bir birşey soracağım bir kitabı tekrardan okumak için onca kitaplar arasında araya kaç sene sonra baştan başlıyorsunuz ve bütün kitapları tekrardan anlamak için ikinci kez okumalı myiz
kac videodur aman bosver diyorum kendi kendime ama dayanamiyorum soyleyecegim; çok fazla "kanalima abone olur musunuz, layk atalim" gibi seyler diyorsunuz bu gibi seyler yoruyor. artik youtube'u takip edenler bunlari biliyor olmalilar. onun haricinde sizi zevkle takip ediyorum.
Hocam selam bir süredir takip ediyorum seni fakat katıla özel yapmış olduğun videoları kaç kişinin izlediğini çok merak ediyorum. Örneğin benim sürekli takip ettiğim 20 ye yakın kanal var (biriside sendin) hangi birine ÜYE olayım ben . Katılda ki gelirinle normal izlenme gelirini oranlayip , katıl dan vazgeçmen gerek bence . Sağol
@nur yalçın aslında yatıştırıcı hapların kitapta ne kadar işe yaradığını görsek de o haplar insanlırı belli duygulardan kaçmalarını sağlıyor ve hiçbir duyguyu aslıyla yaşayamıyorlar.. duygularımızdan hiç bir zaman kaçmamamız gerekir açıkçası,çünkü onlar bizim gerçeğimizdir.hayat amacı eşittir mutluluk değildir."Çelik olmadan araba yaratamazsın,aynı zamanda çalkantı olmadan da trajedi yaratamazsın" .Haklısın bu kitap aslında derin bir düşününce distopya olduğu çok açık.(fikrimi değiştirdiğin için teşekkür ederim :)
@nur yalçın öncelikle uzun yazacağım, okumanı rica ediyorum. Yüzeysel bir bakış açısıyla ütopya gibi gelen bu muhteşem kitap daha derin bir bakış açısı, yazarın eleştirileriyle beraber bir distopyaya evriliyor doğru. Ama acaba bu kadar mı? Daha derin bir gözlem de yapabilir miyiz? Bu noktada Mustafa Mondun Vahşiye söylediği sözler aklıma geliyor işte. "Biz insanlara bunu yaşama fırsatı verdik. Seçme, okuma, öğrenme, hissetme... Ama gördükki, tecrübe ettik ki her şey daha kötü oldu. İnsanlar hiç iyiye gitmediler aksine hep daha da kötü oldular ve yozlaştılar. En sonunda biz de sistemi kurmaya "mecbur" kaldık. Bunun en "makul" yol olduğuna karar verdik." Kitapta bu minvalde bir bölüm mevcut. Adam diyorki iyi de güzel de biz bunları tecrübe ettik ve gördük insanlık beceremedi. Kaybediyordu, belki de dünya çapında savaş falan olmuştu, çok az kalmıştı her şeyin bitmesine. Kim bilir?? Bakın kitaptaki Mustafa Mondun bakış açısı da, olayın geçtiği tarihte bizden ve zamanımızdan ilerde. Ki adamın odasında kitap bulunduğu, onları sevdiği, hala okuduğu ve faydalandığını da görüyoruz. Bu nokta da şahsen ben bunu çok düşündüm. Mustafa Mond kesinlikle kitabın "kötü" karakteri değil bence. Kötü karakter kim peki? Yokki. Ortada bir "mağduriyet" var. Seçilen yolun gerekçeleri var. İki kötü gelecekten, daha az zararlı olanını seçmek var. Haa bu gerekçe bizi ikna eder mi ve bu despot rejimi kuranları haklı çıkarır mı? Belki hayır, gene de yanlış yapmışlardır, haksızlardır gerçekten...Ama buna zorunlu hissettiklerini açıklamaları onları "kötü" değil "belki" en fazla hatalı yapar. Eee o zaman bu nasıl bir distopya? Orta da suçlu yok? Eee bakınca (ne kadar etik olduğu tartışılır) herles mutlu. Sistem tıkır tıkır işliyor, üretim, teknolojik gelişim müthiş... Öte yandan kitaptaki 2 karakterin bu sistemde her şeye rağmen sorguladıklarını, rahatsız olduklarını görüyoruz ki Musatafa Mond o huysuz adamı ve vaiz/öğretmen kılıklı iki kişiyi kitabın sonunda bir "ada"ya gönderiyor. Aynı şeyi vahşiye de teklif ediyor fakat o kabul etmeyip reddediyor ve malum son... Tam da bu nokta da işte yazar bize kitabın dünyasıyla ilgili daha fazla ayrıntı ve bilgi vermiyor. Acaba o adalarda kimler vardı? Yaşamları ve standartları nasıldı? Onlara acaba okuma, hissetme, sorgulama izni veriliyor muydu? Sanatla, bilimle uğraşıyolar mıydı? Evrenin sırrını mı keşfetmişlerdi? Uzaya mı çıkıyolardı? Biz bunların hiç birini bilmiyoruz. Kitabın en başından beri ruhsuz, hissiz bir "hapisanenin" içinden olaylara şahit olduk. Ve o dünyayla iligili yargımız da belki de "sınırlı" kladı. Bu kadar ince düşünmemin ve ordaki sistemin savunuculuğuna soyunmuş gibi göründüğümün farkındayım ki bu kitabın bu zahmete değicek mükemmellikte ve derinlikte katman katman yazılmış olduğunu ve "bitirilmemiş!" olduğunu düşünüyorum. Daha yüzyıllarca, milyonlarca insan tartışacak bunu. İşte sanatta, edebiyatta bu yüzden güzel. Bu öznellik ve görecelilik yüzünden... Ben şuna inanıyorum insan eğer gerçekten "gerçeği" bulmak için gerekli fedakarlığı verirse onu tüm sıkıntılara, engellemelere rağmen bulur. Bunun için olması, pişmesi, fedakarlık yapması, ödün vermesi ve o seviyeye gelmesi gerekir. İşte tam bu noktada kitaptaki o iki kişinin de bunu başarmış olduğunu görüyoruz. Her şeye rağmen sorguladılar, fedakarlık yaptılar ve elekten geçtiler. "Hak edilmiş bir özgürlük" kazandılar. Ki işte Mustafa Mondda onlara bunu verdi. Yani... ezcümle diyorumki belki de kitaptaki tüm o despot sistem bir "kontollü hapishanedir. Bir "eğitim"dir. Ve sıyrılanlar, farklı olanlar, bedel ödeyenler de gene kendileri gibi var olan ve böyle seçilmiş insanların arasına "adalara" gidiyolardır. Bu bakış açısıyla işte bu bir ütopya değil midir ya?? Düşünsenize bütün aydın, özgür düşünen, gerçekten bir derdi ve amacı olan insanlar aynı yerde... İsteyen felsefesini, isteyen bilimini, isteyen sanatını icra edebiliyor. Hem de o tek devletin sonsuz ekonmik, stratejik, bilgisel destegiyle. Düşman yok, savaş yok, gelișim var Dünya da... "Tabiki belki de..." Öte yandan gene de şunlar gene geliyor insanın aklına: İnsanın doğasında çatışma olmadan, öteki olmadan nasıl "iyi"olabilir? Peki kendisiyle "çatışması" bitmiş midir? İnsanın asıl düşmanı kendisi, nefsi değil midir? Ve bu bir şeylerle olan sürtüşmesi, çatışması hayat boyu ölüme kadar devam etmemeli midir? Vs.vs.vs.vs binlerce soru... Aha sana oldu mu gene distopya:) ve gene bu görüşüme kitaptan çıkartabileceğimiz, ilham alabileceğimiz farklı antitezler... Bu kital aslında bir PARADOKS... Hayat gibi... bakın benim açımdan o kadar değerli ki bu kurmaca, insan yazımı bir eser ve bana "hayat" gibi insan tahayyülünü zorlayan ve de tarih başlangıcından beri milyarlarca insana da sorgulatmış bir dipsiz kuyunun (hayatın) sorgulattıklarını sorgulatıyor... Aldus Haxley mükemmel bir deha ve Cesur Yeni Dünya ütopya/distopya sığlığından çok çok daha derin bir edebiyat şaheseridir...
Aslında düzenli video geliyor "Katıl" için. :) Mesela bir diğeri yarın gelecek, bu da yeni sözcükleri öğrenme ve aklımızda tutabilme üzerine olacak. "Katıl"daki ilk seviyenin açıklamasında ayda en az 1 adet video sözü vermiştim, onu da şu an bozmadan tutuyorum aslında. Her ay 1 tane video kesin geliyor aksatmadan...
Ne ütopya edebiyatını ne de distopya edebiyatını severim. Öğretmen edasıyla yazılan ve özellikle benim çok sevdiğim bilim kurgu öğelerini sadece ve sadece dekoratif amaçlı kullanırlar. Göze soka soka "hmm şunları şunları şunları yaparsanız şöyle şöyle şöyle olur." Derler ve ben buna çok sinirleniyorum. Bence manasız ve fazlaca abartılmış bir türdür.
