O doğduğunda takvimler 9 Kasım 1952’yi gösteriyordu.
Necmettin Bey ile Perihan Hanım’ın tek çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Baba tarafından Artvin, anne tarafından Balıkesirli olan Nejat Alp, Cerrahpaşa Deneme Okulu’nda eğitimine başladı.
Ortaokul ve liseyi Fındıkzade’deki özel İstanbul Koleji’nde tamamlayan Nejat Alp, üniversiteye başladığı ilk yıl, ailevi sorunlar nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı.
Müziğe olan ilgisi ise ortaokuldayken başladı. İlk olarak gitar çalmaya başlayan Nejat Alp, okulun orkestrasına girerek liselerarası yarışmalarda çeşitli dereceler elde etti.
Küçük yaşlarda çalışmaya başlayan Nejat Alp, eniştesinin yanında emlakçılık ve balıkçılık dayısının yanında ise tahta bavullara köşe çakmayı öğrendi.
1969 yılında profesyonel olarak müzik dünyasına adım atan Nejat Alp, 1 yıl sonra tanıştığı müzik grubu Mavi Yıldızlar’la müziğe giriş yaptı.
Usta sanatçı, ÖnceVatan Gazetesi’nden Habib Babar’a verdiği röportajda şunları söylüyor;
“Çocuk yaşlarda müziğe gönül verdim. Önceleri Gitar sonra, Bass, Piyano , Bağlama ve Buzuki'ye merak saldım. Hepsini de başarı ile icra ettim. İstanbul’un en büyük gazino ve gece kulüp’lerinde orkestrası ile Yıllarca çalıştım.”
Nejat Alp’in gazino ve gece kulüplerindeki mesaisi askere gidene kadar devam etti. Müzisyen olduğu için askerde Orduevi’ne gönderilen Nejat Alp, müzik çalışmalarına orada da devam etti.
Askerdeyken, Garo Mafyan , Neşet Ruacan , Ömer Faruk Tekbilek ,Cemil Günçer , Necdet Mahir Ün ve Akay Temiz gibi isimlerle birlikte çalışarak önemli tecrübe kazandı.
Nejat Alp, askerlik vazifesini yerine getirdikten sonra İstanbul’un önde gelen gazino ve tavernalarında kendi orkestrasıyla sahne almaya başladı. Önce Erenköy’deki bir mekanda piyanist şantör olarak çalışmaya başlayan usta sanatçı daha sonra 22 yıl boyunca sahne alacağı Tarabya’ya geçti.
Nejat Alp, sık sık rakip olarak lanse edildiği Arif Susam’la birlikte, Tarabya’daki mekanlara damgasını vurdu. “Biz rakip değil, kardeştik” diyen usta sanatçı, Önce Vatan Gazetesi’nden Habib Babar’a verdiği röportajda taverna müziğiyle nasıl tanıştığını şöyle anlatıyor;
“Eskiden İstanbul’da Ermenilerin, Yahudilerin ve Rumların gittiği, özel eğlence yerleri vardı, oralara taverna denirdi. Bu mekânlarda dört-beş kişilik orkestralar olurdu, ben de o orkestralarda bas veya gitar çalardım. Birkaç sene çalışınca çözdüm işi, insanlar orada çok güzel eğleniyordu. Daha sonra Gülizar Gazinosu’nda işe başladım. Bir gün patronuma “Abi tavernalarda nasıl eğleniyorlar bir görsen!” dedim, o da “Bunu Türkçe’ye uyarlasana” dedi. Derken, Tarabya’daki Zarifler’e geldim. 1980 senesiydi. 22 sene, boş sandalye olmadan çalıştık.”
Nejat Alp’in sahnesine gidebilmek için 15 gün önceden rezervasyon yapılması gerekiyordu.
Usta sanatçı, ilk albümünü arkadaşlarının yoğun ısrarı sonucu 1975 yılında çıkardı. Özdemir Erdoğan’ın evindeki stüdyoda kayıt alan Nejat Alp, 1977’de Mavi Boncuk, 1979’da Tavernadan Sevgilerle, 1980’de Evlendiğin Gün, 1984’te ise Tavernada adlı albümlerini çıkardı.
Taverna gecelerinin aranan ismi olan Nejat Alp, 1983 yılında Dilek Hanım’la nikah masasına oturdu. Usta sanatçının bu evliliğinden Melis ve Beste adında iki kızı dünyaya geldi. Nejat Alp, İhlas Haber Ajansı’na verdiği röportajda özel hayatıyla ilgili şunları söylemişti;
“Evliliğim Allah'ıma şükürler olsun çok iyi gidiyor. Dünyada cennet veya cehennemin insanın karısı veya kocası olduğuna inanıyorum. Eğer bu dünyada kabahatiniz çoksa dünyadaki cehennem eşiniz olur. Bu benim ikinci evliliğim. Allah'ıma binlerce kez şükürler olsun 35 yıllık evlilik hayatımda bir tek tartışmamız bile olmamıştır. Münakaşa ve münazara bile aramızda olmadı. Çok mutluyuz Allah'ıma şükürler olsun"
Toplamda 88 albümün altına imza atan Nejat Alp’in 6 albümü Türkiye’de satış rekoru kırdı. Kaset ve plakçıların nezdinde taverna müziği tam olarak kabul görmemişti. Nejat Alp de taverna müziği yaptığı için kasetleri fazla basılmamıştı. Usta sanatçı, Hürriyet’ten Gülbahar Karakuş’a verdiği röportajda şunları söylüyor;
“1984 yılında ben Köşem Bistro diye bir mekânda çalışıyordum. Bir kaset yaptım. Kaseti alan firmanın sahibi, “Ben bu kadar rezil bir kasedi çıkarmam” demiş. Ama kasedi kaydederken 500 lira harcadıklarından, “Diğer kasetlerin yanına bundan 1’er, 2’şer koyayım da masrafını çıkarayım bari” diye düşünmüş. 10 tane Zülfü Livaneli, 10 tane Yeni Türkü kasetinin içine ikişer tane benim albümü koymuş. İlk alan, 15 dakika sonra geri dönüp “Bundan kaç tane var?” diye sormuş, 100 tane alıp gitmiş. İkinci alan, yarım saat sonra gelip 900 tane almış. Zaten 1000 tane bastırdıklarından hepsi tükenmiş. Öğlen sipariş 375 bini, sonra 750 bini bulmuş.
#NejatAlp #NejatAlpKimdir #Taverna
17 сен 2023
