İSLAM MUHAMMED ALEYHİSSELAM İLE BAŞLAMADI İslam özel bir isim olmayıp Allah’a teslimiyet anlamına gelir. Tüm elçiler ve inananlar islam ve müslüman kelimelerinin kendi dillerindeki karşılıklarını, kendi inançlarını tanımlamak için kullanmışlardır. İlk melek ve insandan itibaren sürekli “yinelenerek” gönderilmiş olan bu Kuran metninde temel olarak emirler (ibadetler) ve yasaklar (kötülükler) belirtilmiştir. Bu emirler ve yasaklar hiç değişmemiştir. Kuran’da yer alan; namaz kılma, oruç tutma, zekat verme, sarhoşluk verenlerden sakınma, faizden sakınma, kumardan sakınma, zinadan sakınma vb. tüm emir ve yasaklar kutsal metinlerde hep vardı. Kuran metni de geçmişten bugüne doğruluk ve uygunluk sağlamasının ve teyidinin yapılabilmesi için matematiksel kodlama sistemi ile eklemelere ve çıkarmalara karşı korunmuştur. İslam, Muhammed Aleyhisselam ile başlamadı. İlk zamandan itibaren tek din (İslam/Emirler/Yasaklar) hep vardı, zaman içinde tahrif edilmişti; güncellenmedi, yenilenmedi; mevcut mutlak bilgi, Kuran ile son kez yinelendi. Salt düşünce metinleri zannedilen ve felsefe olarak bilinen bilgi külliyatının kaynağı da temel hatlarıyla meleklere ve insanlığa ilk gönderilen bu Kuran metnidir. Bilinen felsefecilerin birçoğu da aynı zamanda Allah’ın elçileridir. Allah, Elçi ve Peygamber olan Muhammed Aleyhisselam ile Kuran mesajını (Kuran Metni olan mutlak bilgiyi) son kez “yinelemiştir”. İlk gönderilen Tevrat ve İncil gibi tüm kutsal kitaplar da ilk hali itibariyle Kuran’dır. Tüm bilginin ilk kaynağı Allah’ın bizzat kendisidir. Bu bilgiyi doğrudan elçilerine Kuran olarak beyan etmiş ve açığa çıkarmıştır. KURAN METNİ DIŞINDAKİ KAYNAKLARDAN GELEN PEYGAMBERLER OLAYLAR VE KURAN TARİHİ İLGİLİ TARİHSEL BİLGİLER ÇELİŞKİLİDİR BAĞLAYICILIĞI YOKTUR Kuran sadece Kuran ile tefsir edilir. Kuran, tüm Kuran, başka bir şey değil, sadece Kuran… Kuran metni inananlar için tarih üstü bilgidir. Kuran metni dışındaki, tarihsel kaynaklardan alınan Peygamber bilgisi ya da herhangi bir tarihi bilgi güvenilir değildir. Kuran metni dışındaki tüm siyer bilgileri tarihsel rivayetten ibarettir. Teyidi imkansız bilgi külliyatıdır. Geçerliliği ve bağlayıcılığı yoktur. Kuran yeterli ve apaçıktır. Tarihi bilgi konusunda da, her konuda da. Kuran ayetleri, tüm Kuran ile tefsir edilir. Başka ilave bir bilgiye (siyer, hadis, tarihsel rivayet vb) ihtiyaç yoktur. Kuran metninde ne Ayşe var, ne Ayşe’nin yaşı var, ne Hatice var, ne recm var, ne baş var, ne saç var (kadın bireyler örtülerini yakalarının üstüne örtsünler ayeti, saç örtüsü haline gelmiş rivayet kültürü ile). Gerektiğinde çıkarın, boşanın ayeti darb edin haline getirilmiş uydurulmuş rivayetlerle. Kuran metninde anlatılmayan tarihi hiç bir bilginin doğruluğunu ya da yanlışlığını kanıtlamak imkansızdır. Kuran herkese yeter. Manipülasyona açık olan bu tarihsel bilgileri tartışmaktan faydalı bir sonuç da çıkmaz. Sadece Kuran metnindeki bilgi kaynaktır, diğer gelen tüm bilgi (hadis, sünnet, siyer, tarihsel rivayet) teyidi imkansız tarihsel külliyattır, İslam’da kaynak değildir… Kuran’ın bildirmeye gerek duymadığı tarihi bilgilere İslam için ihtiyaç yoktur. İnsan olan Peygamberin hayatıyla ilgili gerekli ve yeterli bilgi Kuran metninde mevcuttur. Tarihsel bilgilerle ilave din üretmek malayani boş iştir. Müslüman dünya bugün düşüncelerinde net değildir. İman, ibadet, düşünce alanlarında neyin doğru, neyin yanlış olduğunun tam bir cevabı; bilginin kaynağının ne olduğu sorusunun cevabının yanlış olması nedeniyle net olarak bilinememektedir. Belkide bir çok olay tarihte anlatıldığı gibi olmadı, başka türlü oldu ya da hiç olmadı, nereden bileceğiz. Kuşku ile bilgi olur mu. Din rivayet üzerine kurulur mu. Önce hurafe bir din uyduruluyor, sonra da uydurulan bu din tartışılıyor. Gerçek din ise Kuran metninde. Ya diğer tüm külliyat içinde çözümsüzlük, ya da sadece Kuran metnindeki mutlak bilgiyle Allah’a ulaşmak. Aslında tüm bu kavram kargaşasının olması da şüphesiz ki Allah’ın takdirine uygundur. Varlığı varlıkta durduran, aklın ve düşüncenin imkanını Mutlak Bilgi olan Kuran Metni ile gösteren Allah’ın şanı yücedir. KURAN SOY BİR KİTAPTIR MUTLAK BİLGİNİN YİNELENMİŞ TEK KAYNAĞIDIR Aslında sorun özel olarak tarikat ve cemaat gibi yapıların tamamının, genel olarak da müslümanların çoğunluğunun inandığı ve yaşadığı hayatında doğru ve yanlışların tam bir çerçevesinin çizilememiş olması (mutlak bilgide kaynak nedir sorunu nedeniyle) entellektüel sığlık, bildiği, inandığı doğruların aslında kaygan bir zeminden (tarihsel rivayetler, hadis, sünnet adı altında gelen peygambere iftiralar, uydurmalar ve icma, kıyas adı altında gelen mezhep görüşlerinin mutlaklaştırılması vb) alınması nedeniyle de şüphe ve tereddütlerin hakim olduğu bir zihinsel altyapı ile Allah ve Kuran ile bir türlü irtibatın kurulamadan göçüp gidilmesi ile sonlanmaktadır. İnsanlığın başlangıcından bu yana hep aynı din İslam, aynı kitap olan Kuran vardı, tarihte Yahudilik, hıristiyanlık vb olarak adlandırılmış olması bu gerçeği değiştirmez. İslam, gerçek hıristiyanlığın ve gerçek museviliğin ta kendisidir. Bu nedenle bugün iyi bir hıristiyan ve musevi olmak isteyenler Kuran’a uymak ve müslüman olmak zorundadır. İslam garip gelmiş, garip gitmektedir. Sadece azınlık gerçeği yaşamaktadır. Şüphesiz ki bu Allah’ın takdirine uygundur. Hurafelerden oluşan bir zihinde çelişki ve başa dönme, inancını yitirme kaçınılmazdır. Müslüman dünya bugün düşüncelerinde net değildir. İman, ibadet, düşünce alanlarında neyin doğru, neyin yanlış olduğunun tam bir cevabı; bilginin kaynağının ne olduğu sorusunun cevabının yanlış olması nedeniyle net olarak bilinememektedir. Çözüm, Kuran metni dışında kesinlikle mutlak bilgi anlamında kaynak kabul edilmemesi, Kuran metni ile de doğrudan Allah ile yeryüzündeyken bireysel olarak iletişim kurulmasıdır. Başka hiçbir yolu bulunmamaktadır. Melekler ve insanların yaratıldığı ilk günden itibaren Kuran metni (baştan beri hep aynı emir yasakları içeren, tahrif edildikçe sürekli aynısı yinelenen (yenilenen ve güncellenen değil) kutsal kitaplar yoluyla iletilmiş olan son metin; emir ve yasaklar, ibadetler bağlamında değişmemiş hep aynı metindir) Allah’a giden tek yoldur. Yani Allah’tan gelen birden fazla din, birden fazla kitap yoktur. Hep aynı olan tek din ve tek kitap gelmiştir sürekli. Bugün kaynaklarda bulunan hadisler peygamberin söylediği söylenen sözlerdir. Peygamber Kuran’a aykırı söz söyleyemeyeceğine göre hadis kaynaklarındaki Kuran’a aykırı sözleri Peygamber söyledi demek öncelikle Peygambere büyük iftiradır. Hadisler Kuran’a göre din için kaynak değildir. Peygamberle ilgili gerekli tüm bilgi de Kuran’da mevcuttur. Ancak bugün islam diye, aslında hadis, sünnet adı altında oluşturulmuş, örf, adet, gelenek, tarihsel söylentiler, anlatılar, vehimler, uydurulmuş rivayetler, tarihsel varsayımlar, atasözleri, menkibe hikayeleri, kasıtlı yalanlardan oluşturulmuş bir din külliyatı var islam bu zannedilen. Kuran metnini mutlak ve tek kaynak olarak esas alarak tüm kitaplardan, bilgilerden, yazılı, sözlü kaynaklardan, hadis diye söylenen sözlerden de yararlanılabilir Kuran metninin önüne geçirmemek kaydıyla ve mutlak olmayan, yanlışlanabilir bilgi anlamında. Ancak dinde (hayatta) tek kaynak (ölçü, miyar) sadece Kuran metnidir. Ya diğer tüm külliyat içinde çözümsüzlük, ya da çözüm sade Kuran metni. Kuran, tüm Kuran, başka bir şey değil, sadece Kuran. “Bu Kuran senden önce gönderdiğimiz elçilerimizin de yasasıdır. Sen bizim yasamızda bir değişiklik bulamazsın." (Kuran : 17:77) “Kuran, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan bir kitaptır; iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. (Kuran : 12:111) “Oku, insana yazmayı ve bilgiyi öğreten Rabbin sonsuz iyilik ve ikram sahibidir.” (Kuran : 96:3,4,5)
