Prof. Dr. Cengiz GÜLEÇ “Psikoloji ve Felsefe Ayrışmasının Yarattığı Sorunlar” 

Ben de Sivas Şarkışla’dan biriyim. Hayatımda hiç memleket şövenişti olmadım ama sizin gibi birinin, memleketimden çıkmış olması beni sevindirdi doğrusu. İşin bırakın akademisini, “hastalık” boyutuyla yüzleşmiş biri olarak ve ayni zamanda yıllardır felsefe okumakla meşkul biri olarak size çok öykündüm. Yıllar önce keşke size bir şekilde rastlasaydım. Kalender, çelebi meşrebin nasıl oluştuğu üzerinde “ zwaik” muhabbeti edebilseydik ve sonra illa “yapı söküm” yapabilseydik, belki “efendi köle diyalektiği” üzerinde tartışabilseydik?! Lakin biz kimiz değil mi efendim?! Bu coğrafyanın irfanıyla hiçbir bağ kurmamış, hikmet sahibi hekim olmaktan çok uzak doktorların, avuç dolusu ilaçlarıyla yüzleşmek ve anlaşılmamak ne kadar acı oldu! Madalyon’dan hiçbir psikolojik sorunu yoktur diye rapor aldımsa da, devlet hastanelerinde yine aynı düşünceden, felsefeden, kalenderlikten, uzak yaklaşımlara maruz kalmak?! “Halen Sivas’ta yaşıyorum. Sloganların, bilimsel doğmaların, genel kabul gören yaklaşımların egemen olduğu, “mış” gibi yapmanın, tedavi sanıldığı, psikanalizden uzak ve kopuk bir sürece, hastaların tabi tutulduğu süreç devam ediyor. Hakikat arayışımız bir şekilde devam ediyor ve sizin deyiminizle o “kibirli modern şehrin peygamberleri” avuç dolusu ilaçlarla, felsefeden ve hayatın varoluşsal sancılarından bigane olarak “tedavilerini” sürdürdüklerini “zan” ediyorlar! Sipinoza’nın bile, havradan ve cemaatten, yani yaşamdan dışlandığı, afaroz edildiği gerçeği üzerinde biraz düşündüğünüzde, hocanın bilimsel kariyeri olmasa düşeceği benzer bir durum olurdu maalesef. Sonuç: çocuklarıma, hasret bıraktılar; oysa onları, Alfred Adler okuyarak büyütmüştüm.Öteki kim varsa, onu anlamak ve düşüncesine hürmet etmek gerek diye düşünmüştüm bir ömür ve okumaları da ona göre yapmak gerektiğini düşünmüştüm. Hocamız, hemşehrimiz, üstadımız, ehli İrfan, ehli hikmet bir damardan nasıl da güzel beslenmiş ve aynı zamanda batı, doğu sentezini nasıl da anlamlı hale getirmiş. Binler yaşasın. O’nun bu güzel terkibini gönülden alkışlıyorum, bütün hücrelerimle benimsiyorum. Empati yoksunu doktorları bir tarafa bırakarak, Gündüz Vassaf gibi, Prof Kemal Sayar, Haldun Soygör, Cem Mumcu ve elbette sizin gibi felsefik bekraundu olan hekimleri kutluyor ve bu topraklarda yetişmiş olmanızdan dolayı gurur duyuyorum. Çok teşekkürler sevgili hocam, ellerinizden öpüyorum

hocam sesinizin sakiliği tonu müthiş ne diyoruz ne anlıyoruzu devam ettirin lütfen sizden öğreneceğimiz çok şey var bizi mahrum etmeyin saygılar

çok güzel......cengiz bey çok yalın bi dille anlatıyor...

Uzun ömürler cengiz hocam

Hocam, keşke 2:13:00 civarında birazda Derrida dan bahsetseydiniz.

Çok değerlisiniz Hocam, uzun ömürler sizlerin olsun.

cızırtıyı temizleyip tekrar yükleseniz.

Basta konusan bey biraz esfan gibi cok sevemedim ben. Keske o kadar konusmasaymis.

Hocamizdan yutube üzerindenspinoza heideger sunumu rica ediyoruz

Hocam bu söyleşiden bir mesaj alamadım

Bizden filozof çıkmaz, felsefe hocası çıkar.