Süryani… Sözlüklerde Samilerin Arami kolunun doğu bölümünden olan, Suriye’de Şam’da ve Kürdistan’da- kimi yerlerde yaşayan bir Hıristiyan topluluğu ve bu topluluktan olan kimse diye geçiyor. Kimi yerlerde denmesi olayı özetliyor aslında; çünkü son yıllarda yaşanan göçler yüzünden Türkiye’de kalan Süryani sayısı yok denecek kadar az…
Süryani yani Süryoyo adının nasıl, ne zaman ve neden dolayı kullanıldığı kesin olarak bilinmiyor ama Mezopotamya’nın kadim halklarından olan Süryanilerin geçmişi günümüzdeki kayıtlara göre ta 6500 yıl evvele dayanıyor.
Süryanilerin anayurdu Turabdin, “Allah’ın kullarının dağları, toprakları” anlamına geliyor. Coğrafi olarak Turabdin; Mardin, Midyat, Nusaybin, Hazak, Hasankeyf, Gercüş, Savur ve Ömerli il ve ilçelerini içine alan bir bölge…
Irkçı-milliyetçi devlet projesinin modernleştirmek adı altında ülkeyi bir “arkeolojik çöl”e çevirmesi yüzünden, “kültürel soykırım”dan nasibini en fazlasıyla alanlardan biri Süryaniler olmuş. 1914’te başlayıp 1920’ye kadar süren ve “Seyfo” diye adlandırılan katliam Süryani toplumunun hafızasındaki yerini koruyor. O kadar sayısız göçe ve katliama maruz kalmışlar ki, bugün ibadethane ve arazileri devlet eliyle hazineye ve Diyanet’e geçirildiğinde bile Süryanilerden yükselen itiraz sesleri fısıltı gibi çıkıyor.
Peki Süryaniler Türkiye’de makbul vatandaşlar mı? Neden azınlık statüsünde değiller? Mülklerine ve ibadethanelerine devlet tarafından el konulması hakkında ne düşünüyorlar? İbadetlerini rahatlıkla yapabiliyorlar mı?
Aslında sorulacak daha çok soru var ama şimdilik bu sorulara cevap arayalım dedik ve Süryani toplumundan Edip Arslan’la bir araya geldik, bakalım bize neler anlatmış?
Konuk:
Edip Arslan - HDK Halklar ve İnançlar Komisyonu / Süryani Aktivist
15 окт 2024