Turgay Güler'in sunduğu Sıradışı programının bu bölümündeki konuğu, Prof. Dr. Mehmet Okuyan oldu. Programda, Kadir Gecesi'nin öneminden bahsedildi. #AboneOl #ÜlkeTV
Şuan ki Akidesini Bir Zamanlar Eleştirirdi Kur"an ve oryantalist bakış açısı Müslümanların, bir iki istisna dışında kış uykusuna yattığı bir dönemde. 18. Yüzyıldan itibaren Batılılar İslam''ın referansları üzerine ciddi bir biçimde eğildiler. Bu eğilişin muharrik gücünü ''düşmanını tanıma'' gibi anlaşılabilir bir gerekçe teşkil ediyorsa da, bu iş ''tanıma'' noktasında kalmayıp ''tanımlama'' biçimine çok kısa zamanda dönüşüverdi. Maksadınız tanımak değil de tanımlamaksa, çoğunlukla bu iş için ''imaj değiştirme'', ''manipüle etme'' ve ''kurgulama'' gibi zihni araçlara ihtiyaç duyarsınız. Bu araçlar olmaksızın ''kendisini tanıtan'' bir şeyi kendinize göre ''yeniden tanımlamanız'' neredeyse imkansızdır. Batının, İslam''ın son ve mütekamil mesajına ilişkin tüm müktesebatı yeniden ve kendine göre tanımlama çabaları kolonyalizmiyle aynı döneme denk düşünce, Cemil Meriç''in oryantalizm için yaptığı ''Sömürgeciliğin keşif kolu'' tesbiti, tarihi olguyla da tıpatıp örtüşüyordu. İşbu sömürgeciliğin keşif kolu, İslam''ın temel referansları olan Kur''an ve Sünnet''e karşı Mekke Müşrikleri ya da günümüzdeki Türk ateistleri gibi cepheden değil, içerden savaş açtılar. Bu savaşın dehşet verici boyutlarını, tüm çarpıcı örnekleriyle birlikte ve biraz da romantik bir üslupla Edward Said Oryantalizm isimli çalışmasında ortaya koydu. Edward Said çalışmasında oryantalizmi genel hatlarıyla ele almış ve amacını makro planda sergilemeye çalışmıştı. Bunda oldukça başarılı olduğu su götürmez bir gerçek. Ne ki, Oryantalizmin hayli geniş müktesebatı içerisinde tek tek ele alınması gereken eserler ve onların yazarları konusu hâlâ, neredeyse bakir bir alan olarak durmaktadır. Oryantalistler, Kur''an, Sünnet, İslam Tarihi, Siyer, İslam Tasavvufu başta olmak üzere hemen tüm İslami disiplinlerde eserler vermişlerdir. Sözün burasında, hemen belirtmeliyim ki, oryantalistlerin üzerinde en çok yoğunlaştıkları alan Sünnet ve hadis alanıdır. Bu alanda ilk makale yayımlayan Avusturya asıllı İngiliz vatandaşı Dr. Alois Sprenger (öl. 1893) başta olmak üzere, İskoç asıllı İngiliz Sir Wiliam Muir (öl. 1905), Alman oryantalist George Weill ve Hollandalı R.P.A. Dozy ve İngiliz D.S. Margoliouth ilk akla gelenler. Bunlardan iki isim hadislerin kahir çoğunluğu üzerine bir çizgi çekerken, son isim sünnet ve hadisin tamamının üzerini çiziyor. Hz. Peygamber''in Kur''an dışında sünnet ve hadis diye hiçbir şey bırakmadığını söylüyordu. Oryantalistleri hadis alanına bu kadar çok eğilmelerinin nedenlerinin başında, bu alanda işlerine yarayacak bir ''maden'' bulmuş olmaları olsa gerek. Kur''an üzerinde bu kadar durmalarının nedeni budur. Bu, Kur''an konusunda dişe dokunur oryantalist çalışmaların olmadığı anlamına gelmez. Theodor Nöldeke''nin Kur''an Tarihi üzerine kaleme aldığı Geschichte des Qorans isimli kitabı, Kur''an konusunda en ciddi ilk çalışma sayabiliriz. Ancak oryantalist müktesebat içerisinde Kur''an üzerine kaleme alınmış eserlerin en ünlüsü Türkçe çevirisini Prof. Dr. Abdulhalim en-Neccar''ın Arapça tercümesinden cezaevi günlerimizde gerçekleştirerek İslam Tefsir Ekolleri adıyla yayınladığımız De Richtungen der İslamich en Koranaust egung. Bu eser bir Macar Yahudisi olan İgnaz Goldziher''e (öl. 1922) ait. Hadis kaynakları konusundaki çalışmalarıyla da meşhur olan Goldziher asıl birikimini İslam tefsir ekollerinden en ünlüleri olan rivayet, kelami, tasavvuf mezhebi ve modernist tefsir okullarını ele almış. Kitabının girişine eklediği bölümde tefsirin doğuş tarihinde geçirdiği merhaleleri işlemiş. Ünlü oryantalist Luis Massıgnon''un ''Goldziher''in şaheseri'' dediği bu eserinde Goldziher, hep bir tezi isbatlamanın peşinde olmuş; Kur''an''ın Tevrat''a dayandığı, dolayısıyla Yahudi kültüründen neş''et etmiş olduğunu. Peki, bu tezinde olanca çabasına ve ancak dikkatli bir gözün fark edeceği kurgulamalarına rağmen başarılı olabilmiş mi? Kesinlikle hayır. Dahası, olanca garazkârlığına rağmen, o Kur''an''ı Allah''ın yerleştirdiği ''ilahi kelam'' tahtından indirmeyi başaramamış, aksine Kur''an. Bir art niyetliyi dahi kendisine hizmet ettirmeyi ve kendisine hayran etmeyi başarmıştır. Goldziher''in İslam dünyasında ulaştığı şöhrete bakınız ki, 1911''de Kahire Üniversitesi''nin planları kendisine yaptırılacaktır. Dahası var. 1953 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi''nde bir İslam İlimleri Medeniyeti Kürsüsü kurulması teklif edildiği zaman, bu kürsü için tasarlanan ''İslam Akaidi'' dersinde tefsir ve hadis Goldziher''in eserleri esas alınarak öğretilecektir. Ben Goldziher''in eserinin hiçbir yerinde ne Kur''an''a, ne İslamı değerlere karşı, en ufak bir hakarete rastlamadım. Ne dersiniz; yerli ''yersiz'' oryantalist ruhlular, akıl hocaları olan yabancı oryantalistlerden daha mı acımasız ve dahi insafsız oluyorlar? (Mustafa İslamoğlu - Yenişafak)
turgay güler seni niye sevdiğimi hatırlatan bir program olmuş,eline sağlık.böyle cesur programlarının sayısını artırmanı diliyorum,siyasete çok fazla kaptırma kendini..Selam ile kal.
12 ocak 2021günü sabah sat 08 30 set alarm. Bu dersi dinleme fırsatım oldu Allah RU-vid'un sahiplerine de Hidayet vererek bu güzel dersi dinleme fırsatını nail etsin hocamı çok uzun zamandan beridir zaten takip ediyordum onun müdavimlerinden biriyim Onu çok seviyorum Allah da onu sevsin
Hüseyin kardeşim Rabbim sana ve bütün senin gibi güzel düşünce sahipllerine cennet bahcelerinden bir bahçe nasip eylesin benide sizlere komşu eylesin inşallah.degerli hocamdada Allah CC razı olsun inşallah dualarımla Malatya'dan selamlarimla fieminillah
Şuan ki Akidesini Bir Zamanlar Eleştirirdi Kur"an ve oryantalist bakış açısı Müslümanların, bir iki istisna dışında kış uykusuna yattığı bir dönemde. 18. Yüzyıldan itibaren Batılılar İslam''ın referansları üzerine ciddi bir biçimde eğildiler. Bu eğilişin muharrik gücünü ''düşmanını tanıma'' gibi anlaşılabilir bir gerekçe teşkil ediyorsa da, bu iş ''tanıma'' noktasında kalmayıp ''tanımlama'' biçimine çok kısa zamanda dönüşüverdi. Maksadınız tanımak değil de tanımlamaksa, çoğunlukla bu iş için ''imaj değiştirme'', ''manipüle etme'' ve ''kurgulama'' gibi zihni araçlara ihtiyaç duyarsınız. Bu araçlar olmaksızın ''kendisini tanıtan'' bir şeyi kendinize göre ''yeniden tanımlamanız'' neredeyse imkansızdır. Batının, İslam''ın son ve mütekamil mesajına ilişkin tüm müktesebatı yeniden ve kendine göre tanımlama çabaları kolonyalizmiyle aynı döneme denk düşünce, Cemil Meriç''in oryantalizm için yaptığı ''Sömürgeciliğin keşif kolu'' tesbiti, tarihi olguyla da tıpatıp örtüşüyordu. İşbu sömürgeciliğin keşif kolu, İslam''ın temel referansları olan Kur''an ve Sünnet''e karşı Mekke Müşrikleri ya da günümüzdeki Türk ateistleri gibi cepheden değil, içerden savaş açtılar. Bu savaşın dehşet verici boyutlarını, tüm çarpıcı örnekleriyle birlikte ve biraz da romantik bir üslupla Edward Said Oryantalizm isimli çalışmasında ortaya koydu. Edward Said çalışmasında oryantalizmi genel hatlarıyla ele almış ve amacını makro planda sergilemeye çalışmıştı. Bunda oldukça başarılı olduğu su götürmez bir gerçek. Ne ki, Oryantalizmin hayli geniş müktesebatı içerisinde tek tek ele alınması gereken eserler ve onların yazarları konusu hâlâ, neredeyse bakir bir alan olarak durmaktadır. Oryantalistler, Kur''an, Sünnet, İslam Tarihi, Siyer, İslam Tasavvufu başta olmak üzere hemen tüm İslami disiplinlerde eserler vermişlerdir. Sözün burasında, hemen belirtmeliyim ki, oryantalistlerin üzerinde en çok yoğunlaştıkları alan Sünnet ve hadis alanıdır. Bu alanda ilk makale yayımlayan Avusturya asıllı İngiliz vatandaşı Dr. Alois Sprenger (öl. 1893) başta olmak üzere, İskoç asıllı İngiliz Sir Wiliam Muir (öl. 1905), Alman oryantalist George Weill ve Hollandalı R.P.A. Dozy ve İngiliz D.S. Margoliouth ilk akla gelenler. Bunlardan iki isim hadislerin kahir çoğunluğu üzerine bir çizgi çekerken, son isim sünnet ve hadisin tamamının üzerini çiziyor. Hz. Peygamber''in Kur''an dışında sünnet ve hadis diye hiçbir şey bırakmadığını söylüyordu. Oryantalistleri hadis alanına bu kadar çok eğilmelerinin nedenlerinin başında, bu alanda işlerine yarayacak bir ''maden'' bulmuş olmaları olsa gerek. Kur''an üzerinde bu kadar durmalarının nedeni budur. Bu, Kur''an konusunda dişe dokunur oryantalist çalışmaların olmadığı anlamına gelmez. Theodor Nöldeke''nin Kur''an Tarihi üzerine kaleme aldığı Geschichte des Qorans isimli kitabı, Kur''an konusunda en ciddi ilk çalışma sayabiliriz. Ancak oryantalist müktesebat içerisinde Kur''an üzerine kaleme alınmış eserlerin en ünlüsü Türkçe çevirisini Prof. Dr. Abdulhalim en-Neccar''ın Arapça tercümesinden cezaevi günlerimizde gerçekleştirerek İslam Tefsir Ekolleri adıyla yayınladığımız De Richtungen der İslamich en Koranaust egung. Bu eser bir Macar Yahudisi olan İgnaz Goldziher''e (öl. 1922) ait. Hadis kaynakları konusundaki çalışmalarıyla da meşhur olan Goldziher asıl birikimini İslam tefsir ekollerinden en ünlüleri olan rivayet, kelami, tasavvuf mezhebi ve modernist tefsir okullarını ele almış. Kitabının girişine eklediği bölümde tefsirin doğuş tarihinde geçirdiği merhaleleri işlemiş. Ünlü oryantalist Luis Massıgnon''un ''Goldziher''in şaheseri'' dediği bu eserinde Goldziher, hep bir tezi isbatlamanın peşinde olmuş; Kur''an''ın Tevrat''a dayandığı, dolayısıyla Yahudi kültüründen neş''et etmiş olduğunu. Peki, bu tezinde olanca çabasına ve ancak dikkatli bir gözün fark edeceği kurgulamalarına rağmen başarılı olabilmiş mi? Kesinlikle hayır. Dahası, olanca garazkârlığına rağmen, o Kur''an''ı Allah''ın yerleştirdiği ''ilahi kelam'' tahtından indirmeyi başaramamış, aksine Kur''an. Bir art niyetliyi dahi kendisine hizmet ettirmeyi ve kendisine hayran etmeyi başarmıştır. Goldziher''in İslam dünyasında ulaştığı şöhrete bakınız ki, 1911''de Kahire Üniversitesi''nin planları kendisine yaptırılacaktır. Dahası var. 1953 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi''nde bir İslam İlimleri Medeniyeti Kürsüsü kurulması teklif edildiği zaman, bu kürsü için tasarlanan ''İslam Akaidi'' dersinde tefsir ve hadis Goldziher''in eserleri esas alınarak öğretilecektir. Ben Goldziher''in eserinin hiçbir yerinde ne Kur''an''a, ne İslamı değerlere karşı, en ufak bir hakarete rastlamadım. Ne dersiniz; yerli ''yersiz'' oryantalist ruhlular, akıl hocaları olan yabancı oryantalistlerden daha mı acımasız ve dahi insafsız oluyorlar? (Mustafa İslamoğlu - Yenişafak)
“Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve âhiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, ezilip büzülüp kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.” (Tevbe, 9/29)
Şuan ki Akidesini Bir Zamanlar Eleştirirdi Kur"an ve oryantalist bakış açısı Müslümanların, bir iki istisna dışında kış uykusuna yattığı bir dönemde. 18. Yüzyıldan itibaren Batılılar İslam''ın referansları üzerine ciddi bir biçimde eğildiler. Bu eğilişin muharrik gücünü ''düşmanını tanıma'' gibi anlaşılabilir bir gerekçe teşkil ediyorsa da, bu iş ''tanıma'' noktasında kalmayıp ''tanımlama'' biçimine çok kısa zamanda dönüşüverdi. Maksadınız tanımak değil de tanımlamaksa, çoğunlukla bu iş için ''imaj değiştirme'', ''manipüle etme'' ve ''kurgulama'' gibi zihni araçlara ihtiyaç duyarsınız. Bu araçlar olmaksızın ''kendisini tanıtan'' bir şeyi kendinize göre ''yeniden tanımlamanız'' neredeyse imkansızdır. Batının, İslam''ın son ve mütekamil mesajına ilişkin tüm müktesebatı yeniden ve kendine göre tanımlama çabaları kolonyalizmiyle aynı döneme denk düşünce, Cemil Meriç''in oryantalizm için yaptığı ''Sömürgeciliğin keşif kolu'' tesbiti, tarihi olguyla da tıpatıp örtüşüyordu. İşbu sömürgeciliğin keşif kolu, İslam''ın temel referansları olan Kur''an ve Sünnet''e karşı Mekke Müşrikleri ya da günümüzdeki Türk ateistleri gibi cepheden değil, içerden savaş açtılar. Bu savaşın dehşet verici boyutlarını, tüm çarpıcı örnekleriyle birlikte ve biraz da romantik bir üslupla Edward Said Oryantalizm isimli çalışmasında ortaya koydu. Edward Said çalışmasında oryantalizmi genel hatlarıyla ele almış ve amacını makro planda sergilemeye çalışmıştı. Bunda oldukça başarılı olduğu su götürmez bir gerçek. Ne ki, Oryantalizmin hayli geniş müktesebatı içerisinde tek tek ele alınması gereken eserler ve onların yazarları konusu hâlâ, neredeyse bakir bir alan olarak durmaktadır. Oryantalistler, Kur''an, Sünnet, İslam Tarihi, Siyer, İslam Tasavvufu başta olmak üzere hemen tüm İslami disiplinlerde eserler vermişlerdir. Sözün burasında, hemen belirtmeliyim ki, oryantalistlerin üzerinde en çok yoğunlaştıkları alan Sünnet ve hadis alanıdır. Bu alanda ilk makale yayımlayan Avusturya asıllı İngiliz vatandaşı Dr. Alois Sprenger (öl. 1893) başta olmak üzere, İskoç asıllı İngiliz Sir Wiliam Muir (öl. 1905), Alman oryantalist George Weill ve Hollandalı R.P.A. Dozy ve İngiliz D.S. Margoliouth ilk akla gelenler. Bunlardan iki isim hadislerin kahir çoğunluğu üzerine bir çizgi çekerken, son isim sünnet ve hadisin tamamının üzerini çiziyor. Hz. Peygamber''in Kur''an dışında sünnet ve hadis diye hiçbir şey bırakmadığını söylüyordu. Oryantalistleri hadis alanına bu kadar çok eğilmelerinin nedenlerinin başında, bu alanda işlerine yarayacak bir ''maden'' bulmuş olmaları olsa gerek. Kur''an üzerinde bu kadar durmalarının nedeni budur. Bu, Kur''an konusunda dişe dokunur oryantalist çalışmaların olmadığı anlamına gelmez. Theodor Nöldeke''nin Kur''an Tarihi üzerine kaleme aldığı Geschichte des Qorans isimli kitabı, Kur''an konusunda en ciddi ilk çalışma sayabiliriz. Ancak oryantalist müktesebat içerisinde Kur''an üzerine kaleme alınmış eserlerin en ünlüsü Türkçe çevirisini Prof. Dr. Abdulhalim en-Neccar''ın Arapça tercümesinden cezaevi günlerimizde gerçekleştirerek İslam Tefsir Ekolleri adıyla yayınladığımız De Richtungen der İslamich en Koranaust egung. Bu eser bir Macar Yahudisi olan İgnaz Goldziher''e (öl. 1922) ait. Hadis kaynakları konusundaki çalışmalarıyla da meşhur olan Goldziher asıl birikimini İslam tefsir ekollerinden en ünlüleri olan rivayet, kelami, tasavvuf mezhebi ve modernist tefsir okullarını ele almış. Kitabının girişine eklediği bölümde tefsirin doğuş tarihinde geçirdiği merhaleleri işlemiş. Ünlü oryantalist Luis Massıgnon''un ''Goldziher''in şaheseri'' dediği bu eserinde Goldziher, hep bir tezi isbatlamanın peşinde olmuş; Kur''an''ın Tevrat''a dayandığı, dolayısıyla Yahudi kültüründen neş''et etmiş olduğunu. Peki, bu tezinde olanca çabasına ve ancak dikkatli bir gözün fark edeceği kurgulamalarına rağmen başarılı olabilmiş mi? Kesinlikle hayır. Dahası, olanca garazkârlığına rağmen, o Kur''an''ı Allah''ın yerleştirdiği ''ilahi kelam'' tahtından indirmeyi başaramamış, aksine Kur''an. Bir art niyetliyi dahi kendisine hizmet ettirmeyi ve kendisine hayran etmeyi başarmıştır. Goldziher''in İslam dünyasında ulaştığı şöhrete bakınız ki, 1911''de Kahire Üniversitesi''nin planları kendisine yaptırılacaktır. Dahası var. 1953 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi''nde bir İslam İlimleri Medeniyeti Kürsüsü kurulması teklif edildiği zaman, bu kürsü için tasarlanan ''İslam Akaidi'' dersinde tefsir ve hadis Goldziher''in eserleri esas alınarak öğretilecektir. Ben Goldziher''in eserinin hiçbir yerinde ne Kur''an''a, ne İslamı değerlere karşı, en ufak bir hakarete rastlamadım. Ne dersiniz; yerli ''yersiz'' oryantalist ruhlular, akıl hocaları olan yabancı oryantalistlerden daha mı acımasız ve dahi insafsız oluyorlar? (Mustafa İslamoğlu - Yenişafak)
Yıllardır takip ediyoruz hocamızı, Allah razı olsun 🌷 Yok böyle bir Kur'an anlatımı, Allah hased edenlerin şerrinden korusun. Uzun, sağlıklı ömürler versin. Turgay bey neden sık sık davet etmiyorsunuz?Yoksa sizi de tehdit mi ettiler?
hocamızı 3 aydan beri takip ediyorum, bütün proğramlarını izledim çıktığı hic bir programdan veya tv den tek kuruş bile almamış sırf ALLAHIMIZIN rızazı için bizleri bilgilendiriyor, KURANI KERİMDE ne yazıyorsa onu söylüyor rivayet falan kesinlikle yok AYETLER neyse o nu anlatıyor.
Dinler arasi diyolog vatikan projesidir 1970 jhon paul yeni yüzyılda asya ve turkler hristiyanlasacak diyor ve dinler arası diyalog baslatıliyor bunlar onların adamı ve sonra su ayet yanlıs bu ayet yanlış diyerek butun dinleri.bir kılmak bunlar fetullah gülen gibi ajandir dikkat et
Allah razı olsun ülke tv ye Allah razı olsun güzel hocam ufkumuzu aydinlatiniz Allah sizingibi değerli hocaların sayısını artırsın peygambere uymak ona tabi olmak onun getirdiği vahiye uyumaktır yoksa bursuru uyduruk sözlerle uymak değildir kardeşimiz ayetleri tam anlayamıyor galiba saygılar
Melih kuzey,bütün tv kanalları, tüm insanların görüşlerine hitab edecek ,değişik görüşlere sahip insanların yer alacağı, muhakeme ortamları konumunda olduğu takdirde ,en doğru bilgiye ulaşılır,karanın olmadığı yerde ,beyazın değeri, hekettiği ölçüye ulaşırmı?Turgay güler kardeşimiz,bilinçli bir şekilde konuklarını çağıran,gerçekten halkın dosdoğruya ulaşması için gayret sarfeden ,mesleğinin hakkını vermek için elinden geleni yapan saygın bir şahsiyettir.Kendisinin bizzat yıllardır yapmaya çalıştığı zaten,bu halkın,dinine,değerlerine sahip çıkmasına ,doğru aydınlatılmasına yönelik hizmettir.Sizin işinize gelmeyen bir şahsı davet etti diye, verdiğiniz tepkiyle,aslında siz,bu topluma verilen bir emeğe darbe vurmuş olarak,ayıp etmiş olmuyormusunuz?Bir program yapımcısının ,programının,kendi egolarına hizmet ettiğini düşünün,kim fayda bulur bundan ,biryere kadar istifade edilir,bir yerden sonra kısır kalır.Karşıt fikirli,tartışma edebine sahip,saygılı insanların yer aldığı toplumlar ilerler
Prof. Mehmet Çelik, Mustafa İslamoğlu, Prof. Mustafa Öztürk ve Prof. Mehmet Okuyan hocalarımızı aynı anda konuk almanızı çok isterdim. Muhteşem bir program olacağı kanaatindeyim.
Videonun altına yorum yapan arkadaşlar, Müslümanın muhalefet tarzı küfür ve hakaret üzerine kurulu olmamalı. Bağlı olduğunuzu her fırsatta dillendirdiğiniz Allah resulünü bu şekilde mi temsil ediyorsunuz? Peygamberin sünneti güzel ahlak ve tatlı dildir. Bu tavrınız İslam'ın yüce ahlakını yansıtmamakla birlikte, fazlasıyla zarar vermektedir. Eleştiri ve karşılıklı tartışma adabını öğrenmeniz dileğiyle...
Dr. YİĞİT KALCI ...Hadîs inkârcılığı nedir? Hadîs inkârcılığında gayr-i ilmî metod; zâhiren yani dış görünüşü itibariyle Kur'ân'a aykırı sanılan Hadîslerin "uydurma" olduğunu söylemektir. Hadîslere, ilimsizce olan bu yaklaşım tarzına, "Hadîs Meâlciliği" denmektedir. Hadîs inkârcıları, "Hadîs Usûlü" ilmini kabul etmezler. Usûl ilmini kabul etmedikleri içindir ki, pek çok Hadîsin Kur’ân'a aykırı olduğunu söylerler! Oysa o Hadîslerin, âlimler tarafından yapılmış meşru te'vîlleri(açıklamaları) bulunmaktadır. Hadîslere usulsüzce yaklaşanların yaptıkları, Peygambere ait olan sözleri -parçacı mantıkla- cımbızlayarak, onlara kendi anladıkları şekilde anlamlar vererek, onların Kur’ân'a aykırı olduğunu iddia etmekten ibârettir. Âdeta onlar, Peygamberimizin Hadîslerinin anlamları konusunda, Rasûlullah'ın niyetini okurcasına cur'etkâr davranmaktadırlar! Fakat Hadîs kitaplarında, o Hadîs'in altında yer alan, şerhlere bakmaya tenezzül dahi etmemektedirler. Zira onlara göre ilim; Kur'ân'ın metni üzerinden "zâhiricilik", meâli üzerinden de "meâlcilik" yapmaktan ibârettir! Onlar, ümmetin âlimlerinin ve tüm Ummet-i Muhammed'in yolunu terk ederek, Kur’ân'ı kendi anlayışlarına uydurmaya çalışmaktadırlar! Bâtıl olan bu yolda Hadîs, Hadîs Usûlü, Tefsîr, Tefsîr Usûlü, Fıkıh, Fıkıh Usûlü, Akâid gibi ilimlerin hiçbir kıymeti yoktur! Onlar, "ilim sadece Kur’ân'dır" derler! Gerekçe olarak da, korunmuş tek kaynak olduğunu söylerler. Elbette ki, Kur’ân'ın metni korunmuştur. Peki, insanların akılları da korunmuş mudur? Zira o Kitâbı, kendi akıllarıyla yorumlamaktadırlar! Allah'ın Kelâmı olduğunda şubhe olmayan o mubârak Âyetlere, Allah'ın murâdına aykırı anlamlar yüklemek, o Kitâbın Âyetlerini tahrîf etmek/bozmak ve neticede de Allah'ın Âyetlerine iftirâ etmek değil midir? Sormak lazımdır... Allah, gönderdiği Kitâbının pratiğini Peygamberinin şahsında göstermemiş midir?
28:28 Hakikaten salih amel islediniz T. Güler. Böyle mubarek bir gecede siradisi takipçisi insanlarin program konugunuzu görüp tv yi, pc yi kapatip, Alemlerin Rabbi Allah'a yönelip ibadet etmelerine vesile oldugunuz için iki cihanda Allah yar ve yardimciniz olsun insAllah.
Hoca efendilarden biz müslümanlara önce akaidi ve akideyi bozan durumlar nelerdir bunlari anlatmalidirlar bu konuda şu kitab çok güzel vahiyden kültüre her müslümanın okumasi lazim
"Vahiyden Kültüre" kitabının yazarı Celalettin Vatandaş da Mehmet Okuyan gibi Kuran'ın yani "vahyin oluşturduğu" İslam'ı savunuyor. Zan ve içtihad ya da rivayet ve hadis gibi "kültürün oluşturduğu" İslam'ı değil...
Tevbe Reue von Yunus Jonas ...Hadîs inkârcılığı nedir? Hadîs inkârcılığında gayr-i ilmî metod; zâhiren yani dış görünüşü itibariyle Kur'ân'a aykırı sanılan Hadîslerin "uydurma" olduğunu söylemektir. Hadîslere, ilimsizce olan bu yaklaşım tarzına, "Hadîs Meâlciliği" denmektedir. Hadîs inkârcıları, "Hadîs Usûlü" ilmini kabul etmezler. Usûl ilmini kabul etmedikleri içindir ki, pek çok Hadîsin Kur’ân'a aykırı olduğunu söylerler! Oysa o Hadîslerin, âlimler tarafından yapılmış meşru te'vîlleri(açıklamaları) bulunmaktadır. Hadîslere usulsüzce yaklaşanların yaptıkları, Peygambere ait olan sözleri -parçacı mantıkla- cımbızlayarak, onlara kendi anladıkları şekilde anlamlar vererek, onların Kur’ân'a aykırı olduğunu iddia etmekten ibârettir. Âdeta onlar, Peygamberimizin Hadîslerinin anlamları konusunda, Rasûlullah'ın niyetini okurcasına cur'etkâr davranmaktadırlar! Fakat Hadîs kitaplarında, o Hadîs'in altında yer alan, şerhlere bakmaya tenezzül dahi etmemektedirler. Zira onlara göre ilim; Kur'ân'ın metni üzerinden "zâhiricilik", meâli üzerinden de "meâlcilik" yapmaktan ibârettir! Onlar, ümmetin âlimlerinin ve tüm Ummet-i Muhammed'in yolunu terk ederek, Kur’ân'ı kendi anlayışlarına uydurmaya çalışmaktadırlar! Bâtıl olan bu yolda Hadîs, Hadîs Usûlü, Tefsîr, Tefsîr Usûlü, Fıkıh, Fıkıh Usûlü, Akâid gibi ilimlerin hiçbir kıymeti yoktur! Onlar, "ilim sadece Kur’ân'dır" derler! Gerekçe olarak da, korunmuş tek kaynak olduğunu söylerler. Elbette ki, Kur’ân'ın metni korunmuştur. Peki, insanların akılları da korunmuş mudur? Zira o Kitâbı, kendi akıllarıyla yorumlamaktadırlar! Allah'ın Kelâmı olduğunda şubhe olmayan o mubârak Âyetlere, Allah'ın murâdına aykırı anlamlar yüklemek, o Kitâbın Âyetlerini tahrîf etmek/bozmak ve neticede de Allah'ın Âyetlerine iftirâ etmek değil midir? Sormak lazımdır... Allah, gönderdiği Kitâbının pratiğini Peygamberinin şahsında göstermemiş midir?
"Bana, Kur’ân-ı Kerim ve onun bir misli (hüccet olmada eş değer bir benzeri) daha verilmiştir. Karnı tok vaziyette koltuğunda oturarak, 'Sadece şu Kur’ân'a sarılınız; içinde helal olarak gördüğünüz şeyleri helal sayın, haram olarak gördüğünüzü de haram kabul edin.' diyecek bazı kimselerin gelmesi yakınlaşmıştır. Şüphesiz Allah Resûlünün haram kıldığı şey, Allah’ın haram kılması demektir." (Musned:4/130-133, Tirmizi, İlm, 2660 nolu hadis.)
Turgay Bey, programınızın 43. dakikasında tekfir konusunu konuşalım dediniz Mehmet Hoca'ya.. Sonrasında yaptınız mı böyle bir program göremedim ama yapmadıysanız sözünüz havada kalmasın rica ediyorum
ne kadar zavallıyız farkında mısınız kuranı peygamberimizi çok s eviyoruz kurandan bu kadar gafil ve nasip siziz adam kurandan ayet okuyo sanki anamıza küfrediyo gibi tepki görüyo allah hidayet versin insan sözümü yoksa allah sözümü daha değerli biraz muhasebe yapın bize kuranmı başkalarının hikayelerimi geldi biraz düşünün
"Bana, Kur’ân-ı Kerim ve onun bir misli (hüccet olmada eş değer bir benzeri) daha verilmiştir. Karnı tok vaziyette koltuğunda oturarak, 'Sadece şu Kur’ân'a sarılınız; içinde helal olarak gördüğünüz şeyleri helal sayın, haram olarak gördüğünüzü de haram kabul edin.' diyecek bazı kimselerin gelmesi yakınlaşmıştır. Şüphesiz Allah Resûlünün haram kıldığı şey, Allah’ın haram kılması demektir." (Musned:4/130-133, Tirmizi, İlm, 2660 nolu hadis.)
“Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve âhiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, ezilip büzülüp kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.” (Tevbe, 9/29)
Sayın okuyan 5 yıldır sızın bır čok programınızı dınlıyorum gerčekten Kuran ašıgı bır ınsansınız , fakat spıkerın ne zaman Rahmetlı Yašar nurı ozturk adını andı ve o rahmet okudu ve o an sız taš kesıldınız sızden bunu hıč beklemezdım yašar hoca bu kadarmı kôtûydu sızın neznınızde bır rahmet okumamak sızın gıbı bır mûslumana yakıšmadı yoksa sızdemı trûbunlere oynuyonuz.
İlahiyatçılara seslenmek istiyorum; birisi Arapça bir metin yazarak size getirse ve “Sizin Kur’ân’ınız insanlar benzer bir sure getiremez diye meydan okuyor, bak ben yazdım ve getirdim, bu getirdiğim sure Kur’ân’daki sureler gibidir, Kur’ân’dakiler gibi olmadığını bana nasıl ispat edeceksiniz” diye sorsa nasıl cevap verecekler, neye dayanarak getirilen bir metnin Kur’ân’daki sureler gibi olmadığını savunacaklar, merak ediyorum. Öğrenmek istiyorum ve açıklamalarını bekliyorum. Kur’ân’ın iddiası bütün İslam aleminin iddiasıdır, dolayısıyla “Kur’ân’ın bir benzerini insanlar getiremezler” iddiasıyla ilgili kriterleri İslam alemi ortaya açık bir şekilde koymalıdır ve bu kriterlerin insanlar tarafından sağlanamayacağını bilimsel olarak göstermelidir. Benim iddiam, gözlemlediğim bu matematiksel yapıların oluşturduğu kriterler bu iddiayı bilimsel olarak ispatlamaktadır. Benim yukarıda sorduğum soruyu cevaplamak, ortaya koyulan bu matematiksel yapı ile mümkündür, getirilen bir metnin Kur’ân gibi olmadığı bu matematiksel yapı ile ispat edilebilir. Kuran'ın Taklit Edilemezliği konusunda kesin kanıt görmek isteyenler için aşağıdaki link: Denkliğin Kur'an'dan alınarak nasıl oluşturulduğunu aşağıdaki linkte bulabilirsiniz. web.facebook.com/7ve19/posts/477487829812831 Diğer videolar: ru-vid.com/group/PLZnRwgWnz8KimKBPj8RkzGLjORSXPY1Pl Kur'an'ı taklit ederim veya bir benzerini yaparım diyenler için ilk kriteri aşağıda bir denklik olarak veriyorum. Bu denkliğin bir benzerini yaparak başlayabilirsiniz. Sonrasını bu denkliğe benzer bir denklik yaptıktan sonra konuşalım. Aşağıdaki denklik şartları: Sayı 4002 basamaklıdır, sayı sadece 40 ve 8 sayılarının bir araya gelmesinden oluşur. 19 sayısına tam, kalansız olarak bölünür. Denkliği üretecekler bu koşulları sağlamak zorundadırlar. Ortamı boş bulup atıp tutan ateist arkadaşlara, özellikle Sn. Prof. Dr. Celal Şengör hocaya Sn. Ali Nesin'e ve matematikçilere, mühendislere, fizikçilere sesleniyorum. Müslüman, Hıristiyan, Musevi veya tesit, ateist, deist, şimdilerde monoteistlerde çıktı, hangi ist'ten olursanız olun, hepinize, bütün insanlığa sesleniyorum. Varsa kendine güvenen çıksın; Ben Kur'an'ın bir benzerini yapabilirim diyen varsa çıksın, kriterleri söyleyeceğim, söylediğim kriterleri oluşturan bir metin yazsın, Kur'an'ın benzerini yazdığını kabul edeceğim. Fakat yok, çıkamayacaksınız, açıkça iddia ediyorum, kimse çıkamayacak. Ben buradayım. bilim.felsefe.din.77@gmail.com mail adresim, buradan kitabımı talep edebilirsiniz, whatsapp tan görüşebiliriz, burada canlı görüşme yapabiliriz. Ne isterseniz hepsine açığım. Açık iddia ediyorum, Kur'an'ın matematiksel olarak ortaya koyduğum kriterlerini sağlayacak bir metin yazamazsınız, bırakın metin yazmayı, sayısal yapısını oluşturamazsınız. O atıp tutan, karşısına adam çıkmamış Prof'lar, Celal Şengör hoca, çık ortaya karşı çık, yapılır de, yapabilirim de, söyle söyleyebiliyorsan. Buyur. Kur'an'dan oluşturulan ve 19'a tam olarak bölünen sayıyı burada paylaşıyorum. Benzerini bende yapabilirim diyen ile mutlaka görüşelim. Aşağıda verdiğim büyük sayının 19'a tam olarak, kalansız bölünebildiğini verdiğim web sayfasındaki bölme işlemini kullanarak teyit edebilirsiniz. Sayının üstüne çift sol tık yapınız ve kopyalayınız, goodcalculators.com/big-number-calculator/ adresindeki web sayfasına geçiniz ilgili kutucuğa yapıştırarak devam ediniz. (Orada Mod işlemini kullanırsanız denkliğin 0 (sıfır) olduğunu göreceksiniz, bu sonuç sayının 19'a tam olarak, kalansız bölündüğünü gösterecektir.) 408408408404040404040404088404040404088408404088404088840404040840404084040404084040404084040404084040404040404040408404084040840404040404040408404040404040404040404040840404040840408404040408404040408404040404040404040404040404040404040404040840408404040840404040404040404040840404040404040404040404040404040404040404040404040404040840408404040404040404040404040404040404040404040404040408404040404040404040408404040404040404040840404040404084040408404040404040404040404084040404040840408404040408404040404040404040408404040404040404040888404040404040404040404040408404040404040404040408404040840404040404084084040404040404040404040404040404040404040404040404040840404040404040884040404040404040404040404088404040840404084040404040404040404040408404040404040408408404040404040404040404040408404040408404040408404040404040404084084084040840840404040404040404084040404040840408404040404040840404040404040404040404084040404088404040404040404040404040408404040404040840840840840404040840404040408408404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040840404040404040404040404040408404040404040404040404040408404084040404040408408408404040404040840408404040840404088840404040840404040404040404040408404040408408408404040404040404040404040404040408408404040404040404040404040404040404040404040404040840404040404040404040408404040404040404040404040404040840404084040404040408404040404040404040404040404040840840404040404084084084084084084040404040404040884040408404084040408404084040404084084040404040404084040404084040404040404040404040404040404040408840404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040408404040840408408404040840404040404040840404088408404040404040404040404040404040404040404040840404040408404040884040408884040404040408404040404040840840404040404040404040404040404040404040404040840840404040404084040404084040404084040404040404040404040404040884040404040404040840404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404084084084040404040404040404040404040408408840840884040404040404040404040404040840840840404040840408404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404084040404040404040408404084040404040840404040840404084040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404084084040408840404040840840404040840408404040404084084040404040404084040840404084040840404040404040404040404040404040404040404084040404040404084040404040404040840404040404084040404040404040404084040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404084040404040840404040404040404040404040408404040404084084040404040404040404040404040404040404040404040408408404040404040840404040840840404084040408404040404040404040408404040404040408404040408408408404040404084040404084040404040404040408404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404040404084040404040404040404040404040404040404040404040404040404084040404040404040404040404040404040840404040404040404040408408404040404084040840404084040404040404040404040404084040404084040404040404040840840840408404040404040404040404040840840884040404040404040404040404040404040404040404040404040840404040404040404040404040404040840404084040404040404040404040404040404040404040404040404040408404040884040408408404040404084040840404040404040404040840840404040404040408404084040404040404040404040404040404040404040404040840404040404084040840404040404040404040840404040840404040840404040404040404040404040404040408404040840404040840408408408404084040404040840404040404040404040404040404040404040404040404040840404084040840404040404040840404040404040840404040404040404040404040404040404040840404040840404040884040884040840840404088404040408404040840404040840840404040404040404040404040404040404084040404040408404040840404040404040404040404040404040404040408404040840404040404040404040404040404040404040884040408404040404040404040404084040404040404040404084040404040404040404040404040404040840408404040404040404040404040 ≡ 0 (mod 19) Yapamayacaksınız... Kur’ân’ın meydan okuması işte budur, böyledir, kesinlikle çok ciddi bir iddiadır. Kur’ân matematiği kullanarak meydan okumaktadır. Bende yapabilirim diyen öne çıksın ?!! Bütün insanlığa meydan okuyorum. Kur'an'daki ortaya çıkardığım matematiksel denklikleri sağlayan sayıları (Kodlamayı) bulamazsınız ve Kur'an'ın metninde bulunan bu kriptolojik yapıyı yapamazsınız, Kur'an'ı değiştiremezsiniz ve bir benzerini getiremezsiniz. Sonuç olarak; El-Azim olan Allah doğruyu söyledi. 15 - Hicr Suresi - Ayet 9 - Şüphesiz o Zikr'i (Kur’ân'ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz. 17 - İsra Suresi - Ayet 88 - De ki: "Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’ân'ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler."
@@avrasyajeetkunedofederasyonu İndir bakalım indirebiliyorsan Güzel kardeşim. Oturduğun yerden sıkmak kolay olabilir. ru-vid.com/video/%D0%B2%D0%B8%D0%B4%D0%B5%D0%BE-yaqEKGbVvXQ.html Yiyiyorsa, bu video ve serisini seyret ondan sonra konuş
Peyganberimiz hayattayken sunnetlerini yazdirmamisti. Onun en buyuk sunneti kendi sozlerini yazdirmamasidir. Aklimizi kullanip bunun uzerinde dusunmemiz lazim. Sadece kuranin yazilmasini uygun bulmustur.
@@cml11krdg71 Kuran yeterse bu adam ne anlatıyor neden ard arda kitap çıkarıyor Kuran ve Peygamberin sunnetinde buluyoruz biz doğru yolu biz Peygamberin anlayışına kavrayisina ve uygulamasina guveniyoruz Mehmet okuyan sapiginami guvenip inanacaz???
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla FURKÂN /DİRİLİŞ /15- Ey İnsanlar! Kur’an’ı anlamadan okuyarak tıpkı İbrahim’in kavmi ve putperestler gibi, kendinize bir fayda veya zarar veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz? ALLAH size onu bir put olsun diye değil, anlamanız ve düşünüp öğüt almanız için indirmiştir. Tahtadan yapılmış sayfalarına değil, içinde yazana ve sizi çağırdığı şeye iman etmeniz için indirmiştir. 16- Onu, ölülere değil, dirilere indirmiştir. Kur'an, ölülere değil, dirilere gönderilmiştir. 17- ALLAH bütün elçilerini ancak anlaşılsın diye, kavimleri O’nun mesajını iyice anlasınlar ve kavrasınlar diye kendi dilleriyle göndermiştir. 18- Kur'an'ı anladığınız dil’de ve kolayınıza geldiği gibi okuyun, ayetleri üzerinde düşünüp öğüt alın ve gereği gibi tasavvur edip onunla amel edin. Bilin ki Rabbiniz sizden bunu istemiştir, O, böyle emretmiştir. 19- Kur’an’ı ölülere okumak da anlamadan okumak da, ALLAH’ın ayetlerini yalan saymak ve inkar etmektir. Kendisine gelen gerçeği yalan sayandan, inkar edenden daha zalim kimdir? 20- Kur’an, zikir’dir. Kur’an’ı anlayarak okumak, en büyük ibadettir ve o bir doğru yol rehberidir. And olsun ki Kur’an’ı terk edilmiş bir kitap haline getirdiniz. Onu her gün anlayarak okuyun ve terk edilmiş bir kitap haline getirmekten vazgeçin! 33- Din'de söz sahibi olan, yalnız ALLAH'tır. Din, ALLAH'ın dinidir. 34- And olsun ki O, size eksik bir kitap indirmemiştir. Noksanlıktan münezzehtir. Rabbiniz tek bir İlah'tır. 35- Hak, bir’dir ve tek’tir. Hak, ALLAH’tır. 36- ALLAH’tan gelen hüküm, Kur’an’dır. 37- ALLAH’tan gelen dışındaki bütün kitaplar, sizin ellerinizle yazdığınız putlardır. 38- Kur’an’a ortak koşmak, ALLAH’a ortak koşmaktır. Kur’an’ı, ALLAH indirmiştir. O, tek bir İlah’tır. Yalnız sorumlu olduğunuz Kur’an ile amel edin ve O’nun dışındaki bütün ilahlarınızı terk edin! O, ortağı, eşi ve benzeri olmayan ALLAH’tır. 14- İnsanlar arasında en çok zarara uğrayanlar, ALLAH’ın sözüne ortak koşanlardır. 15- Kur’an’a ortak etmek, ALLAH’a ortak etmektir, denk tutmak, ALLAH’a denk tutmaktır. BİLİM /44- Hüküm, sadece ALLAH'ındır, Kur’an’ındır. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır. 45- Kur’an’ı indiren ALLAH’tır. Yoksa Kur’an’a ortak koştuklarınız, ALLAH’a yeryüzünde ve gökyüzünde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorlar? ALLAH, yerlerde olanı da göklerde olanı da hakkıyla bilir. ÇAĞRI/42- Evren, O’nun yazdığı harikulade bir kitap’dır. Bir bakın, O, ne güzel yazmıştır. 43- Kur’an, O’nun yazdırdığı bir kitap’dır. Bir bakın, O, ne güzel yazdırmıştır. EMİR/34. Kur’an ile sorumlu tutuldukları halde onunla amel etmeyenler, kitap yüklü eşekler gibidirler. 35. Sihirbazlar, insanları ondan alıkoymak ve saptırmak için bir takım yaldızlı sözler fısıldarlar. Onların bu yaptıkları, kayanın üzerine serilmiş ince bir kum'a benzer. Üzerine düşen ilk yağmurda, suyla beraber kaybolup gider. İşte gerçeğin, batılı yok etmesi de tıpkı böyledir. 36. Tevrat ve İncil’de, alemlerin Rabbi olan tek ALLAH tarafından indirilmedir. Onları okuyacağınız vakit, içindeki bilgiden kuşku içinde kalırsanız, Kur’an’ı hakem kılmanız gerekir. 37. İnsanların çoğu, Kur’an'ı anlamadan okumayı ki Kur'an anlaşılması için gönderilmiş olan bir kitap’dır din zannetmektedir. Onlara uzak bir yerden bağırılıyor da duymuyorlar! Kulaklarına bir ağırlık koyulmuş ve gözlerine de perdeler çekilmiştir. Hiç düşünüp öğüt alan yok mudur? 38. Biz, Kur'an'ı bir şarkı olsun diye indirmedik! O, bir şair sözü de değildir! And olsun ki Biz, onu anlasınlar ve düşünüp öğüt alsınlar diye Arapça olarak indirdik. 39. Kur’an’ı anlamadığı halde ezberci olup, öğrenip uygulayıcı, üzerinde tasavvur edip düşünücü olmadıkça, kurtuluşa eremeyeceklerdir. 40. Anlaşılması için gönderileni anlamadan okumak, apaçık bir inkarcılıktan başka nedir? 41. O Kur’an, kalplerde olana bir şifa, hidayet rehberi ve insanlara gönderilmiş olan büyük bir müjdedir. Hiç ders alan, anlayan, ayetlerinin üzerinde tasavvur edip, düşünüp öğüt alan yok mudur? Kesin kanıt, ALLAH’ındır. 42. Övgü, İslam’ı bütün dinlere üstün kılan ALLAH’a dır ÇINAR/ 37- Ortak koşanlardan bir kısmını gördüğünde, dış görünüşleri hoşuna gider, konuşsalar sözlerini dinlersin ancak onlar, öğretilmiş kütükler gibidirler. 38- Kur’an üzerinde düşünüp tasavvur etmezler. Çoğunun Kur’an’dan anladıkları, anlamayarak harf seslendirmekten ibarettir. Şeytan “Kulağa hoş geliyor” diyerek anlamadan okumayı onlara güzel göstermiştir. Sanki kendilerine uzak bir yerden bağırılıyor da duymuyorlar! Düşünüp akıl erdiremezler. 39- Kur’an’ın dosdoğru yolunun üzerine otururlar ve insanları da ondan, düşünüp öğüt almaktan, ayetleri üzerinde tasavvur etmekten alıkoymak isterler. Kendileri düşünüp akıl erdirmedikleri gibi, insanların da kendilerine benzemesini dilerler. 40- ALLAH’tan başka dostlar edinirler sonra da “Biz bunlara ancak bizi ALLAH’a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz” derler. ALLAH’ın merhameti yerine, O’ndan başka edindikleri şefaatçilerinin şefaatlerine güvenmeyi tercih ederler. ALLAH, onlara bir zarar dileyecek olsa, şefaatçilerinin kendilerini, O’nun elinden kurtarabileceğini zannederler. 41- Onlar, şahitlerin şahitliklerini doğru olarak yapacakları günde, sözü tutulur şefaatçilerinin kim olduğunu mutlaka bilecekler. O vakit, derin bir pişmanlık duyarlar ama ne fayda, artık pişmanlık duymak için çok uzak bir yerdeler. 42- Ne zaman bir uyarıcı göndermiş olmayalım ki, oranın varlıklı şımarmış olan ileri gelenleri ve kibir sahipleri onları hemen yalanlamış olmasın. 43- Hangi topluluk Resullerini yalanlamış olmasın ki, azabımız onlara hiç beklemedikleri bir sırada ansızın gelmiş olmasın. 44- Sizin, O’ndan başka ilahınız yoktur. Artık yalnız tek ALLAH’a kulluk edin. Namazı kılın ve zekatı verin. Namaz/ 14- Din, yalnız ALLAH’ın dini’dir ve sadece O’nun indirdiği gibidir. Kulluk, yalnız ALLAH’a ve sadece O’nun emrettiği şekilde edilir. 15- Kur’an’ı, ALLAH indirmiştir. O halde siz de dininizi yalnız Kur’an’a has kılın ve sadece size Kur’an’da ALLAH’ın emrettiğini yapın! İşte bu, halis din’dir. furkanhikmet.blogspot.com/p/sayfa-2.html?m=1
midye icin haram delilleri:Kendiliğinden ölen hayvanlar size haram kılındı.” (Maide, 5/3), “Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncil’de vasıfları yazılı o ümmî Peygambere tâbi olurlar. O Peygamber ki kendilerine meşrû şeyleri emreder, kötülükleri yasaklar, kendilerine güzel ve hoş şeyleri mübah, murdar şeyleri ise haram kılar.” (A'raf, 7/15
Bu adam ölülere kuran okunmaz fatiha okunmaz yasin okunmaz bi faydası yok sadece hayatta olanlara okunur diyor fakat insanlar ölülere deyil ruhlara okuyor bunun için derler ya ruhuna fatiha diye büyük hata yaptın sıradışı büyük
Mehmet BOZÇİÇEK hoca değil Kuran diyor bu kitap diriler için Yasin suresi nin 70 ayetini okuyun ama sizin için mezhepçilik kurandan üstünse okumanıza gerek yok
Kardeşlerim şu düşmanlığı bırakın yeter gerçekten ya , kuranı okumamışsın bile okusan bu soruyu SORMAZDIN bir de marifet sanarak soruyorsun kuranda içki kelimesi hamr diye geçer aklı örten manasına gelir burdan da anlayacağın üzere aklı örten uyuşturucu haramdır.
Senin sunduğun porgamında, her iki dakikaya gelen reklamında. Ulan mehmet hocayı dinleyim dedim ya reklam ya da kendini dev aynasında gören turgay. Iyice tiksindirdiniz kendinizden turgay bey.
Mehmet hocam muhteşemsin seni çok bir şeye kanaat getirdim ki senin önceden altyapının hurafelerle dolu bence tamamen kurtulamamış sin ayetokuyorsun bence mezhepleri tamamen atmalisin Allah resulü Hz Ömer'e niye ihtiyacı olsunki iman eden köle Bilal bile yeterliydi bu tip masallar sana yakışmıyor hocam kur'an'dan devam et Kur'an okuyunca sen bir baçkasin
midye kkonusu: “De ki: Pis olan şeyle, temiz olan eşit değildir. Pis olanın çokluğu hoşuna gitse de bu böyledir.” (Maide, 5/100) “Ey Peygamberler! Temiz olan şeylerden yiyiniz.” (Müminûn, 23/51) “O peygamber, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar.” (A'râf, 7/157)
cenneteki dile gelince : İmam Münâvî'nin Feyzu'l-Kadîr isimli hadis kitabında, İbni Abbas'tan şu mealde bir hadis-i şerif rivayet edilir: "Üç hasletten dolayı Arabı seviniz: Çünkü ben Arabım, Kur'ân-ı Kerim Arapça olarak nazil olmuştur, cennet ehlinin konuştukları dil Arapça’dır." (1)
Allah peygamber uyun buyuruyor peygamberin hadisleri ne olacak peygamberi hayatimizdan cikartalimmi peygambere ne gerek vardi ozaman Gerci mehmet hoca varya kurani peygamberden daha iyi acikliyor Sanki kuran ilk mehmeg hocaya inmis Peygamber bir seyi yasakladiysa ona uyun bir seyi emrettiyse onu tutun bu emir ne olacak
Bu adam canı isteyince istediği hadisi örnek veriyor istediğini red ediyor sanki hadisleri babası yazmış bide bana göre ile söze başlıyor ulan madem Kuran yeter neden yorum yapıyorsun