“Kullarım sana beni sorarlarsa deki; Ben yakınım çağrıda bulunanın çağrısına icabet ederim!” Prof. Dr. Halis AYDEMİR www.kurandersleri.net www.hecedernegi.com
"Kullarım seni bana soracak olurlarsa ben onlara çok yakınım". Burda "de ki" yoktur. Kutucuğa hatalı girilmiş. Bu ayetin bir hikmetidir: birçok buna benzer ayette Rabbimiz cc. "de ki" buyurarak araya Peygambrrimizi katarken, bu yakın olduğunu bildirdiği ayette Rasulullahı sav. tamamen devre dışı bırakarak, direkt kendisi cevap veriyor "ben onlara çok yakınım". Subhanallah.
Aynen kardeşim bende daha iki gün önce bu farkı öğrendim yani orada "de ki" yok ve böylece her türlü aracın önünü kesmiş ayet. Bu Allah Rasulu de olsa kapatılmış tüm aracı kapıları.
Sapla samanı karıştırmamak lazım. Vali ve aracı örneklendirmesi yanlış bir örneklendirme. Çünkü sanki Allah'a seslenmek zormuşta Allah sanki icabet etmezmiş te onun için aracı lazımmış gibi bir örnek. Bir de çift taraflı istismar etmeye yatkın bir örnek. Meşru tevessül yine Allahtan istenen ve Allahtan beklenen vesiledir. Allahım O'nu (Hz Rasulullah) bana şefaatçi eyle demek gibi. Çünkü burada Allahtan istemek ve ona dayanmak ve yine onun tayin ve emretmesini beklemek var. Onun için örnekleri doğru seçmek lazım. Zat ile tevessülde de aynı durum geçerli. Allaha dayanmak ve Allahtan istemek.
@Behçet Kemal Inan Bizim kastettiğimiz nasların arasını en doğru şekilde yapıp hikmetin gereği her şeyi yerli yerine koymak. Zat ile tevessülle ilgili rivayetler Hz. Peygamberle alakalıdır. Tabiki onun masumiyeti tartışılmaz. Gaye batıl ilahlara tapınıp dayanıp güvenip onun kendisinin aracı olabileceğini itikat eden zihniyet ile Allaha sevdiği bir şey ile rızasını celbedip yine ondan beklenerek yapılan nasla sabit olan tevessülü ayırdedebilmek. Yoksa tevessül şart değil tercih meselesidir. Razi'nin dediği gibi"Madem şefaatçiyi Allah tayin eder. Demekki onun bilmesi kafi. O zaman ben direk Rabbime iltica ederim."
Birde nasıl emin oluyorsunuz ulaştırdığına ancak husnu zan olur bı insan kendisinin ulaştığına da emin olamaz bence ancak o yolda gidilebilir gitmeye niyet edebilir tabi bunlar benim düşüncem soru olarakta algilayabirsin
@@deryaemre siz namaz kılarak miraca çıkın. Bizde bir ALLAH dostunun yada Allah'a karşı gelmeyen emirlerini dinleyip, yasaklarından sakınan insanların sohbetlerinde bulunarak, onların kitaplarını okuyarak Allah'a kavuşalım. SIKINTI yok 😊 Hepimiz cennette buluşalım.
@@deryaemre şöyle emin oluyoruz; onları bize tavsiye eden insanlarda güvenilir kişiler oluyor. Allah'a kulluk edin, Peygamberimiz'in sünnetlerine sımsıkı yapışın diyen ve haramlardan sakının. Helâl dairesi yeter diyen insanların sohbetlerinde bulunmak çokta zor değil. Biz öyle insanları dinlersek onların güzel ahlâkı sirayet ediyor.
İşte o şah damarımızdan daha yakın olan Allah diyor ki bu bilinci sağlamanız için size zikri farz kıldım ve bu bilinci kazanmanız için size bir tekamül programı hazırladım.Bu programın öğreticileri ve daha da ötesinde irşad edicileri vardır. Rad 7 bütün kavimlerin içinde hidayetçi vardır
@@Ibrahim-bz1cr kardeş, kimsenin Zühd ve takvâ sahibi mürşid-i kâmil ile hâşâ veliyyullah ile derdi yok. Sorun, vesile, istiğâse ve râbıta mefhumlarının inzâl olan şekli dışında te'vîl ile yolundan çıkarılması şeklinde. Bunun ashâb ve tabiînde uygulaması yok. Selâm ve dua ile...
Hastalara şifa veren yalnız Allahü teâlâdır. İki âyet-i kerime meali şöyledir: (Hasta olduğum zaman, bana ancak O [Allahü teâlâ] şifâ verir) [Şuara 82] ([Hazret-i İsa diyor ki:] A’mânın gözünü açarım ve baras illetini iyi ederim ve Allahü teâlânın izniyle, ölüleri diriltirim.) [Âl-i İmran 49]
@@ArkWn biz kamil mürşid Mahmud efendi ye bağlıyız elhamdülillah. Şeriata sünnete uyan şeyh baksın herkes. O zaman yanılmaz ama önce kendisi ilim bilmeli ki ayırt etsin.
Peki neden namaz kilarken kabeye yöneliyoruz,neden seccade kullanıyoruz.Neden zikir çekerken teşbih kullanıyoruz. Mesayihi kiram doktor mesabesindedir,her ne kadar şifayı Allah versede doktora gitmemiz şart,öyle değil mi?
Seccade ? Seccade, tesbih kullanman gerektigi kuran da mı yaziyor?! Peygberimiz seccadeler de mi namaz kılmış? Kabe ye dönmek müstesna o yöne yonelmen o hizaya girmeni emreden Allah . Kuranı anlayarak okuyun Allah in kuran hakkındaki emri. Müslümanım diyenin yapması gereken bol bol anlamaya çalışarak okumak.!!!
Benim de beşer olduğumdan zaman zaman aklıma bazı sorular takıldı ise de, kendi adıma bu oluşumlarda iyilikten başka bir şey gördüğümü söyleyemem. İnsanın aklı vardır, elbette ki sorgular ancak kalbi ve hisleri de vardır. Bir şeye mutmain olmak için akıl ve kalbin birleşmesi gerekir. Bende bu mutmainlik hali tasavvuf ehli insanların arasında şahsen oluştu. Şirk gibi bir günahtan söz ediyoruz, affedilmesi olmayan bir günah. E Allah c.c bu şirk günahını insanlar için bu denli gizli ve gizemli kılmamıştır herhalde diye düşünüyorum. Cezası büyük çünkü. Şirk açıkça bilinen hissedilen bir şeydir. Mürşid'e tapılma durumu yok ortada. Mürşidin ahlakına, sözlerine ve haline şahit olunduktan sonra sohbetinden istifade etmek durumu var. İnsanın tabiatında benzemek, benzeşmek vardır. Kiminle vakit geçirirsen, onun hali ve ahlakı eninde sonunda sana bulaşacaktır. Vakit geçirdiğiniz kişinin konuşma tarzı bile size geçebilir, tabiatımızda var bu. Evet, rabıta bizim tabiatımızda var.. Burada ibadet etme niyeti haşa yok. Burada Peygamber ahlakı ile ahlaklanma niyeti gözetmek, ve bu istikamette sadıklarla beraber olma durumu var.
Yanlış anlamadıysam tarikat ehli olanların ilimle ilgilenmediklerini bir şeyhe tabii olunca kestirmeden cennete gideceklerine inandıklarını söyledi. Ben de bu oluşumlarda iyilikten başka birşey görmedim. 46 yaşımda beni arapçaya başlattı hocalarım, talim tecvit ilmihal...bu yaşıma kadar nekadar da cahil yaşadığımın farkına vardım.İlim bilip bilmemem kimsenin umurunda değildi.
Hazret-i Ömer, kıtlık olduğu zaman Peygamber efendimizin amcası hazret-i Abbas ile tevessül etti. Yani onu vesile ederek Allahü teâlâdan yağmur istedi. (Yâ Rabbi! Kıtlık olduğu zaman, Resulullah efendimizle sana tevessül ederdik. Sen bize yağmur verirdin. Şimdi sana, Resulullah efendimizin amcasıyla tevessül ediyoruz. Bize yağmur ihsân et!) diye dua edince, Allahü teâlâ onlara yağmur verdi. (Buhari)
Bir kimsenin DUA etmesini istemek dinde mesru olan bir vesiledir.Yakup ogullari babalari yakub as bizim icin Allahdan bagislanma iste demediler,mi..? ,sonra muhammed 19. ayette Rabbimiz resulune kendin icin mu min erkek ve kadinlar icin bagislanma dile demedimi !!.Bir müslümana benim icin bizim icin,yagmur icin,hastaliga sifa icin dua etmesini istemek dinde mesru Olan tevessül cesitlerindendir .Halis hocanin söyledigine abbas ra ile tevessül etmeyi reddiye getirmeniz ..halis hocaya karsi degil ! ,bilakis kendinizin meseleyi anlamadiginiza delil olmus.
@@ibnugalib 2 tane meşhur osman bin huneyf rivayetleri var ve ikisinde de vesile olan zat ile (Allahtan başkası araya koyularak) onun fazileti hürmetine isteniyor. sahih hadisler bunlar. hatta sahihi buharide şu da var, zat ile tevessülü geçtim, rasulullahın cübbesiyle tevessül var. zat ile tevessül bir de abdullah ibn ömerin dilinden düşmeyen şu şiir, sahih muslim hadisi olan ve ebyeda yusteskal ğamamu bi vechihi, semalul yetama ismetul eramili o keremli zatın yüzüsü hürmetine ki yağmur bulutları peydah olur, yetimlerin dayağanı ve dulların sığınağı.
Sah damarın dan yakın olan Allah'a aracı koyarak ıstemek sırktır..baskasından dua ıstemek farklı araya aracı koymak farklıdır..ki muslıman muslımana dua eder zatem
VESİLE: Müminleri Allah'a yaklaştıran, O'nun hoşnutluğunu kazanmayı sağlayan, her türlü SÂLİH AMELDİR. Allah ile aramıza, peygamber bile olsa herhangi bir kimseyi koymak değil. Ki bu davranış ŞİRKTİR. Allah'ın sözlerini elinin tersiyle itmektir. 17.57 - Onların yalvardıkları bu varlıklar, "hangimiz daha yakın olacağız" diye Rablerine vesile ararlar. O'nun rahmetini umarlar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı gerçekten korkunçtur. Âyet, bizlerin aracı yapmaya çalıştığımız kimselerin bizzat kendileri, Allah'a yaklaşmak ve O'nun hoşnutluğunu kazanmak için VESİLE aradıklarını açıkça ifade ediyor. Yani onlar da: HİMMETE MUHTAÇ BİRER DEDE KALDI Kİ GAYRIYA HİMMET EDE. Ne yazık ki, Ehl-i Tasavvuf ve Tarikatçılar bu ÂYETİ hep görmezden geliyorlar. Muhtemelen, bu âyetin varlığından rahatsız oluyorlar.
MAİDE 35 Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah’a karşı takva sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz. SORU : Peki bizi ONA ULAŞTIRACAK VESİLE NEDİR? CEVAP KURANI KERİMDE : 7/ARÂF-181 Ve mimmen halâknâ ummetun yehdûne bil hakkı ve bihî ya’dilûn(ya’dilûne). Ve yarattıklarımızdan bir ümmet vardır ki, Hakk’a (Allah’a) ulaştırırlar ve onunla adaletle hükmederler. Devam edelim SECDE Suresi 24. وَجَعَلْنَا مِنْهُمْ أَئِمَّةً يَهْدُونَ بِأَمْرِنَا لَمَّا صَبَرُوا ۖ وَكَانُوا بِآيَاتِنَا يُوقِنُونَ Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne). Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
@@MrHakan39 20/TÂHÂ-123: Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvvun, fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ. (Allahû Tealâ şöyle) dedi: “İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetime tâbî olursa artık o, dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz.” 2/BAKARA-38 Kulnâhbitû minhâ cemîa(cemîan), fe immâ ye’tiyennekum minnî hudenfe men tebia hudâye fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne). Biz dedik ki: “Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Benden size mutlaka hidayet gelecektir. O zaman kim hidayetime tâbî olursa, artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar.” SEVGİLİ ARKADAŞLAR , HİDAYET KENDİ BAŞINA GELMİYOR , GETİREN HİDAYETÇİLER VAR ; 32/SECDE-24 Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne). Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için. ALLAH RAZI OLSUN .
@@MrHakan39 Mürşidine tabi olmayanda DALALETTEDİR İŞTE AYET 18/KEHF-17 Ve terâş şemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrıduhum zâteş şimâli ve hum fî fecvetin minhu, zâlike min âyâtillâhi, men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murşidâ(murşiden) Ve güneşin doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafından geldiğini ve battığı zaman sol taraftan onların yanlarından geçtiğini görürsün. Ve onlar, onun (mağaranın) geniş sahası içinde bulunuyorlardı. İşte bu, Allah’ın âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi Kendisine ulaştırırsa, işte o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa (kim Allah’a ulaşmayı dilemezse) artık onun için velî mürşid (irşad eden evliya) bulunmaz. AYETİN SONUNDA DALALETTEKİLER İÇİN BİR MÜRŞİD BULUNMAZ BUYURUYOR ,YÜCE RABBİMİZ . MEFULLU MUHALLİFİNDEN HAREKETLE YANİ TERSİNDEN HAREKETLE , HİDAYETTEKİLER İÇİN MÜRŞİD VARDIR SONUCUNA ULAŞILIR, İNŞAALLAH. 46/AHKÂF-32: Ve men lâ yucib dâiyallâhi fe leyse bi mu’cizin fîl ardı ve leyse lehu min dûnihî evliyâu, ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin).Ve Allah’ın davetçisine icabet etmeyen kimse, yeryüzünde (Allah’ı) aciz bırakacak değildir. Ve onun Allah’tan başka dostları yoktur. İşte onlar apaçık dalâlet içindedirler.
@@MrHakan39 Mürşid olmadan , taguta kul olmaktan kurtulup ,ALLAHA kul olamazsın .Bunu ben demiyorum YÜCE ALLAH söylüyor işte ayet Nahl 36 Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah’a ulaşmayı dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaşmayı dileyenleri), Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün). şimdi diyeceksinki o ayet RESÜL den bahsediyor. şunun maalesef farkında değilsinizki şu andada bütün kavimlerde o kavmin lisanıyla konuşan peygamber olması mümkün olmayan, evliya mürşid resüller (elçiler) var, her zamanda olduğu gibi.
İmam-ı Sübki buyuruyor ki: Resulullah ile tevessül etmek, yani istigâse etmek, ondan şefaat istemektir. Bu ise güzel bir şeydir. Önceki ve sonraki İslam âlimlerinden hiçbiri buna karşı bir şey dememiştir. Yalnız İbni Teymiyye bunu inkâr etti. Böylece doğru yoldan ayrıldı. Kendinden önce gelen âlimlerden hiçbirinin söylemediği bir
Bizim dogruluk olcumuz allah in dedigidir,insanlar karsi cikmadi diye dogru kabul edilemez gun gelir yanlisligini fark eden olur. Hak gercek birdir o da Allah’in dedigidir
İmam Sübki nın gayesi ayetleri çarpıtmayıp selefin anladığı gibi anlaşılmasını sağlamak. Yoksa istismar yolunu açmak değil. Sapla samanı karıştırmamak lazım. Vali ve aracı örneklendirmesi yanlış bir örneklendirme. Çünkü sanki Allah'a seslenmek zormuşta Allah sanki icabet etmezmiş te onun için aracı lazımmış gibi bir örnek. Bir de çift taraflı istismar etmeye yatkın bir örnek. Meşru tevessül yine Allahtan istenen ve Allahtan beklenen vesiledir. Allahım O'nu (Hz Rasulullah) bana şefaatçi eyle demek gibi. Çünkü burada Allahtan istemek ve ona dayanmak ve yine onun tayin ve emretmesini beklemek var. Onun için örnekleri doğru seçmek lazım. Zat ile tevessülde de aynı durum geçerli. Allaha dayanmak ve Allahtan istemek.
@@vedatbozkurtgil735 okuyan kafirin onde giderlerinden biri. Dini kavramlarla alay eden tahrif eden kendi hevasina göre din anlayışı oluşturmuş bir zındık...
@@ahmetun9944 insanlara hakaret etme yetkisini kimden aldın acaba müslüman hiç bir şekilde hiç bir insana hakaret edemez terbiyeli ve ahlaklı olur kimin zındık kimin kâfir kimin müslüman olduğuna ancak alemlerin rabbi olan allah karar verir
@@vedatbozkurtgil735 insanlar yaptıkları hareketlerle sözlerle dinden çıkabilirler. Kendine Müslüman diyenler. Biraz efali küfür,elfazi kufir bölümlerine bak. Size göre ne yaparsa yapsın müslüman galiba...
@@malikmurzeva196 Vesiledir. Allah'ın hidayet ve alemlere rahmet vesilesidir. Fakat bu Allah'ı bırakıp da ona tapmak yahut ondan şefaat dilenmek gerektiği anlamına gelmez.
Ayetlerle Hadislerle anlattığınız ilimler bizlere kadar nasıl ulaştı. O ilimleri nasıl öğrendiniz kendi kendinize öğreneydiniz o zaman onca kitabı. Sizin ayet ve hadis ilimlerini bir hocadan öğrenmeniz nasıl gerekliyse, Allahimizi ve Peygamberimizi tanıtan âlimler ve mürşitler, şeyhler de öylece gereklidir...
peygamberlere eyvallah da şeyh ve mürşit dediklerin hangileri? "sizleri kibrit kutusunda cennete götüreceğim" diyen şeyhler mi? "siz girmeden ben cennete girmem" diyen mürşitler mi? "elimi öpen cennetlik" diyenler mi? ya da "bastonuyla uçak düşürenler mi" biz mürşitlere karşı değiliz. ya da alimlere. bize Kuran'dan konuşan Resulullah'ı dosdoğru anlatan herkesi dinleriz.
Sapla samanı karıştırmamak lazım. Vali ve aracı örneklendirmesi yanlış bir örneklendirme. Çünkü sanki Allah'a seslenmek zormuşta Allah sanki icabet etmezmiş te onun için aracı lazımmış gibi bir örnek. Bir de çift taraflı istismar etmeye yatkın bir örnek. Meşru tevessül yine Allahtan istenen ve Allahtan beklenen vesiledir. Allahım O'nu (Hz Rasulullah) bana şefaatçi eyle demek gibi. Çünkü burada Allahtan istemek ve ona dayanmak ve yine onun tayin ve emretmesini beklemek var. Onun için örnekleri doğru seçmek lazım. Zat ile tevessülde de aynı durum geçerli. Allaha dayanmak ve Allahtan istemek.
Bir kişiden dua istenebilir sorun yok ki zaten (Muhammed 47/19) Şunu bil ki Allah'tan başka ilah yoktur; hem kendi günahın, hem de inanmış erkek ve kadınların günahları için bağışlanma talebinde bulun. Allah, gezip dolaştığınız yeri de durduğunuz yeri de bilir.
@@hulyakul9500 şirk değil merak etme. Sen secde ederken seccadeye secde ediyorum diye niyet edersen şirk olur. Meşeyıhdan ne aldıysan bunu Allahtan bilirsin. Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır.
bu hadisin çok çok kısaltılmış halidir. bu hadis sahihtir. Rasulullah'ın(sav) şefaati de haktır. ancak senin istemene kalmadı. Zaten Rasulullah ümmetinden herkse şefaat edecektir. Bakalım biz onun ümmetinden sayılacak mıyız?
Allahın huzuruna, "nasıl daha edeplice cıkarız, nasıl O'na daha layık cıkarız" diye Allah dostalrının kapısına onlardan huzur edebi ogrenmek ıcın gıdılır. Onları araya koymak ıcın degıl. bu kısmı bı duzeltın önce. Istersen kendı aklınla gıt, ıstersen guzel ve ihlaslı kulların o huzurdakı edebını ornek alarak git bu sana kalmıs. Musrıklerle kıyaslanmak tam bır akıl tutulmasıdır! Bır Alah dostuna demısler:" sız Allah ıle bızım aramıza gırıyorsunuz". Buyurmus kı: "sizin Allah ıle aranız cok ıyıydı de bız mı bozduk ".. Vesselam..
Vehhabiler, (Allah’tan başkasından yardım istemek, ona sığınmak şirktir) diyorlar. Allah’tan başkasını yaratıcı bilmek şirktir. Bunu bilmeyen hiçbir Müslüman yoktur; fakat başkasından da istigase olunacağını, mecaz olarak söylemek caizdir; çünkü bir âyet-i kerime meali şöyledir: (Onun kavminden olan, düşmanına [Kıpti’ye] karşı, ondan [Musa aleyhisselamdan] istigase [yardım] istedi.) [Kasas 15]
@@hulyakul9500 ee biz Allah dostlarından zaten öyle yardım istiyoruz niye o zaman milleti şirkle itham ediyosunuz? Örnek - 1 ) bir adam düşün uçurumdan düşmek üzere. görsen mesela gider yardım edersin değil mi? o durumda mürid mürşidinden himmet istediğinde adamı niye kafir ilan ediyosunuz o zaman? insanın yapacağı bir yardımı istiyor aha Örnek - 2 ) Allah'tan diyelim ki zenginlik diliyorum. diyelim ki günahlarımın affını diliyorum. Mürşidinden bu konuda himmet isteyen birisi, günahlarımın affı için siz de bana dua edin anlamında bunu söylüyor. aksi halde mürşidin bizzat kendisinden günahların affını istemenin şirk olduğunu bütün hak tarikatler zaten söylüyor. Ama günahların affı için bir Mürşid-i Kamilden dua istemeyi bile şirk kabul edip yine insanları kafirlikle neden itham ediyosunuz o vakit? her ihtimalde çelişkilisiniz. kafirin müşriğin dik alası sizlersiniz. hadi selametle
@@antiMagneticA mursit tasarruf sahibidir deniliyor.bu ne anlama geliyor(allah ona bazi iltimaslar vermistir) yaninda olmasanda seni gorur ,kalbinden geceni bilir bunlar insan fitratinda olmayan seyler verildigini kim soyluyor allah mi? Murit hic bir sey soramiyor neden ? Cunku gassalin onundeki meyyit gibi teslim olmadikca hakiki murit olunmuyor.bu konular tehlikeli sularda yuzmektir bir musluman ahiretini bir baskasinin iradesine biraka bilir mi allah u teala boyle bir seyden hic bahsetmiyor
20/TÂHÂ-123: Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvvun, fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ. (Allahû Tealâ şöyle) dedi: “İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetime tâbî olursa artık o, dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz.” 2/BAKARA-38 Kulnâhbitû minhâ cemîa(cemîan), fe immâ ye’tiyennekum minnî hudenfe men tebia hudâye fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne). Biz dedik ki: “Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Benden size mutlaka hidayet gelecektir. O zaman kim hidayetime tâbî olursa, artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar.” SEVGİLİ ARKADAŞLAR , HİDAYET KENDİ BAŞINA GELMİYOR , GETİREN HİDAYETÇİLER VAR ; 32/SECDE-24 Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne). Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için. ALLAH RAZI OLSUN .
Hocam !!!, hocam !!! yorumları bir okuyun. Siz bir prof. olarak Allahın ayetleriyle bizleri şirkten kurtarmaya çalışıyorsunuz. Çoğunluk, Ord. Prof. kesilmiş size akıl veriyor. Bu arada;; İNSANLARIN ÇOĞU ile ilgili ayetlerden yusuf/106 ayetini hatırladım. Üzüldüm.
Tabi biz Türklere ters geliyor ama rab kelimesi Arapça'da efendi manasindadir ve islamdan önce kullanılıyordu. Arapça da ev hanımı ifadesinin karşılığı 'rabbetul beyt' dır, yani evin efendisi. .. Allah C.C Kurani Kerim de araplarin kullandığı bu ifadeyi genelde "Alemlerin Efendisi" manasında , sizin asıl efendiniz, sahibiniz benim demektedir. Allah'ın direkt isimlerinden değildir. Araplar şahıslar için de bu ifadeyi kullanırlar.
Doğru söylüyor. Çalışmak, düşünmek, tefekkür etmek lazım. Fakat hoca hızını alamayıp devam ediyor. Tevessül , şefaat hususunda da bir sürü ayet hadis var. Gayret de edeceksin, Allaha duada edeceksin, Allahın dostu olarak gördüğün kimselerin yardımını da alacaksın (tabii istersen). Zümer suresi 3. Ayette açıkça ifade ediliyor ki müşrikler "bizi Allâh a yaklaştırsınlar diye onlara TAPIYORUZ" diyorlar. Nasıl oluyorda bu küfrâni düşünce ile vesile edinmek bir tutulabilir !? Küfür sebebi vesile edinmek değil Allahtan başkasına TAPMAKTIR TAPMAK!
Bugun müslümanların çoğu iki yüzlü ve cahilse bu hocanın islam anlayısını kabul etmedikleri içindir. Adamların kafada bir sürü soru isreti var ama sormaya korkuyor yanlış anlaşılırım diye.Çoğu dini allah için değil elalem beni ayıplamasın mantığı ile yaşıyor.İslamı değil atalarının dinini yaşıyor. Bu koyun zihniyet bir hrıstyanın çocuğu olsa bu sefer bugun hocayı sevdiği gibi papazı sevip peşinde koşacaktı.
Hoca ehli sünnet ! ama sen mesru vesile ile gayri mesru vesilenin ayrimini bilmedigin icin ! ,bid at olan vesileyi de , sirk olan vesileyide hak olan vesileyide birbirinden ayiramiyorsun.Sonra kalkip ben fulani ehli sünnet zannetmistim diyorsun.
El insaf be hocam!Allah'ı bõylemi tanıyorsunuz?Şah damarımızdan da bize yakın olan Allah'a yaklaşmayı aracısız olmaz diyorsunuz ya pes doğrusu!Sizi dinlemeye Yeni başlamıştım;beni sukutü hayele uğrattınız.Lütfen Kur'an'ı doğru okuyalım ve õzellikle de esmaúl húsnanın idrakinde olalım derim.Nacizane.Selam ve dua ile...
önemli olan gördüğünün hakikatinin kim olduğunu bilmeniz.Hz mevlanalar A.kadir geylaniler merhaba.arabiler geldi..aracalikmi yapti haşa bu yolun icelikletini tuzaklarını anlattı...sizde anlatıyorsunuz..
Mürşide tabiyet farzdır: MÂİDE Suresi 35.يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَابْتَغُوا إِلَيْهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُوا فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).Ey âmenû olanlar Allah’a karşı takva sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz. Burda negörüyoruz YÜCE RABBİMİZ O'NA Ulaştıracak vesileyi ONDAN İSTEMEYİ üzerimize farz kılmış .
@@nesibenur5537 MAİDE 35 Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah’a karşı takva sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz. SORU : Peki bizi ONA ULAŞTIRACAK VESİLE NEDİR? CEVAP KURANI KERİMDE : 7/ARÂF-181 Ve mimmen halâknâ ummetun yehdûne bil hakkı ve bihî ya’dilûn(ya’dilûne). Ve yarattıklarımızdan bir ümmet vardır ki, Hakk’a (Allah’a) ulaştırırlar ve onunla adaletle hükmederler. Devam edelim SECDE Suresi 24. وَجَعَلْنَا مِنْهُمْ أَئِمَّةً يَهْدُونَ بِأَمْرِنَا لَمَّا صَبَرُوا ۖ وَكَانُوا بِآيَاتِنَا يُوقِنُونَ Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne). Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
@@nesibenur5537 20/TÂHÂ-123: Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvvun, fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ. (Allahû Tealâ şöyle) dedi: “İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetime tâbî olursa artık o, dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz.” 2/BAKARA-38 Kulnâhbitû minhâ cemîa(cemîan), fe immâ ye’tiyennekum minnî hudenfe men tebia hudâye fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne). Biz dedik ki: “Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Benden size mutlaka hidayet gelecektir. O zaman kim hidayetime tâbî olursa, artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar.” SEVGİLİ ARKADAŞLAR , HİDAYET KENDİ BAŞINA GELMİYOR , GETİREN HİDAYETÇİLER VAR ; 32/SECDE-24 Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne). Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için. ALLAH RAZI OLSUN .
@@nesibenur5537 Mürşidine tabi olmayanda DALALETTEDİR İŞTE AYET 18/KEHF-17 Ve terâş şemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrıduhum zâteş şimâli ve hum fî fecvetin minhu, zâlike min âyâtillâhi, men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murşidâ(murşiden) Ve güneşin doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafından geldiğini ve battığı zaman sol taraftan onların yanlarından geçtiğini görürsün. Ve onlar, onun (mağaranın) geniş sahası içinde bulunuyorlardı. İşte bu, Allah’ın âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi Kendisine ulaştırırsa, işte o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa (kim Allah’a ulaşmayı dilemezse) artık onun için velî mürşid (irşad eden evliya) bulunmaz. AYETİN SONUNDA DALALETTEKİLER İÇİN BİR MÜRŞİD BULUNMAZ BUYURUYOR ,YÜCE RABBİMİZ . MEFULLU MUHALLİFİNDEN HAREKETLE YANİ TERSİNDEN HAREKETLE , HİDAYETTEKİLER İÇİN MÜRŞİD VARDIR SONUCUNA ULAŞILIR, İNŞAALLAH. 46/AHKÂF-32: Ve men lâ yucib dâiyallâhi fe leyse bi mu’cizin fîl ardı ve leyse lehu min dûnihî evliyâu, ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin).Ve Allah’ın davetçisine icabet etmeyen kimse, yeryüzünde (Allah’ı) aciz bırakacak değildir. Ve onun Allah’tan başka dostları yoktur. İşte onlar apaçık dalâlet içindedirler.
@@denizkabak4909 ayetlerin tefsirlerine bak sibakına siyakına bak . Mürşidi farz yaptın mürşid nedir sonradan uydurulmus seyler allah akıl fikir versin bu zamandaki mürşidler kendinlerine kul köle yapıyolar hem
Hocam Allah sizden razı olsun...bazı hadisleri inkar edebilseniz çok mantıklı olacaksınız...ya resul 6 yaşındaki çocukla evlenirmi bunamı inanıyosun be abi..bazı şeyler çok mantıksız küyünü sittede
Öyle bir sey yok kardeşim sana insallah anlatayim durumu eskiden erkek ergen çağina yada hanim kizlar edet olduğunda 1 yaşinda olurdu şimdi günümüzde 13 14 ergenlik yaşi oluyor eski zamanda 13 yasinda ergenliğe adim atmis bir çocuk düsün 13 ken bir yasinda olur du 18 yasinda da 6 deniyordu umarim anlatabilmisimdir araplarin yaş olayi eskiden böyleydi yani 6 yasinda dedikleri aslinla 18 idi fakat günümüze geldiğinde 6 yaş çocuk oluyor mantiginizi açin 6 yasinda çocuk evlenirmi 6 demek ozamn in yasina göre 18 idi
Nasıl büyük bir sarayın kapısını çalan bir adam, açılmadığı vakit, o sarayın kapısını, diğer makbul bir zâtın sarayca menus sadâsıyla çalar, tâ ona açılsın..