İnsan; hayrı istediği gibi şerri de istiyor. “Allah’ım yeter ki istediğim üniversiteye gideyim, yeter ki bir atanayım, yeter ki çocuğum olsun, yeter ki evim olsun, yeter ki şu kişiyle evleneyim”..
Ama bilmiyoruz: atanmak istediğimiz şehir, gitmek istediğimiz üniversite, almak istediğimiz ev, evleneceğimiz insan, doğacak çocuğumuz.. eğer tüm bunlar bizim kafamızdaki şekilde olursa nasıl olacak, bizim için hayırlı olacak mı, olduğunda bizi neler bekleyecek ya da her şey bir yana “olacak mı?”
Bunların hiçbirini bilmiyoruz. İşte bu noktada kalp ve ruh selametini bulabilmek için devreye şu hakikat giriyor: “Kadere iman eden, kederden emin olur.”
Bizler hali hazırda gitmekte olan dünya gemisinin yolcuları olarak; bir miktar dertli ve bir o kadar da yüklüyüz. Sırtımıza almışız, hiç de taşımamıza gerek olmayan tüm yükleri.. İsmine “hayallerim” demişiz “geçim derdi” demişiz “hedefim” demişiz. Ama gözden kaçırdığımız bir detay olmuş.
İçinde olduğumuz gemi, gelmiş geçmiş en güvenilir kaptanın (cc) idaresinde gidiyor. O yükleri, biz taşımasak da zaten gidiyor. Kendi kendimize ağırlık edinmeye hiç gerek yok. Sırtımızdaki yükleri yavaşça yere bırakıp yolculuğun keyfine, üzerimize düşen vazifelere bakmak lazım. Elimizde olmayan meseleleri, kendimize yük etmeye gerek yok. Gemi öyle veya böyle gidiyor.. Kaptana tevekkül eden, rahat eder ✋🏻
1 окт 2024