Тёмный

Sessiz vlog || Tekkeyi bekleyen çorbayı içer || Zeynep 

Velhasıl Selam
Подписаться 1,2 тыс.
Просмотров 373
50% 1

Kuyuya Dair:
Hz. Yusuf aleyhisselâmın hikâyesini bilmeyenimiz yoktur. Bu hikâye Kur'ân-ı Kerîm'de bizzat Allah tarafından "ahsenü'l-kasas" (kıssaların en güzeli) olarak anlatılır. Hikâyenin devamını burada anlatamayacağım ama isteyenler ilgili kitapları okuyabilir. Benim asıl üzerinde durmak istediğim mesele kuyu meselesi. Yani dibe inmek, kuyunun dibinde beklerken kişinin başına gelebilecekler
ve kuyudan çıkmak...
"İçine düşülen kuyu" imgesi öncelikle insana çaresizliği, yalnızlığı, kendiyle yüzleşmeyi hatırlatır. Çünkü kuyu çok derin, karanlık ve yukarıdan uzanan bir ip de yoktur.
Eğer kimseler geçmezse, kişi açlık yahut susuzluktan ya da zehirli bir yılanın ısırması sonucu ölebilir. Fakat durum hiç de göründüğü gibi değildir. Şayet Yusuf aleyhisselâmı düşünürsek bu kuyunun aslında saraya açıldığının ve kuyunun derininden yüksek makamlara yol olduğunun farkına varabiliriz. Dolayısıyla Yusuf aleyhisselâmın Mısır'a Aziz olması aslında kuyuya düşmesiyle başlamıştır. Yani kuyu, bütün derinliğine rağmen yükseliş yeridir. Şeyh Galib bu meseleyi Hüsn-ü Aşk isimli eserinde şu dizelerle
ifade etmektedir:
Düştüğüne eyleme teessüf
Mi'râcını çehde (kuyuda) buldu Yûsuf
Kuyuya, kişinin kendiyle yüzleşme mekânı, dert ve ıstırapla pişme ocağı, sınanma ve denenme tahtası olarak da bakabiliriz; kalabalıklar sebebiyle unuttuğu kalbini hatırlaması için bir uyarı olarak da bakabiliriz. Daha da ileri gidip dünyanın bir kuyu olduğunu ve herkesin aslında kuyusundan sarkıtılan ipi aradığını söyleyebiliriz. İşte burada durup kişinin, "Acaba benim kuyum ne, ben hangi kuyuma düştüm, hangi alışkanlığın ya da günahın kuyusundayım da farkında değilim?" diye iç sorgulamalara girmesi gerekir. Çünkü kişi öncelikle kuyuya düştüğünün bilincinde olmalı ki kuyudan çıkış için bir yol aramaya başlayabilsin.
Kısacası hepimiz kuyuya düştük. Kendi kuyumuza. Belki de kuyuya itildik. Belki de arzularımızın ağırlığı bizi kör etti. Gözlerimiz yukarılarda olduğu için ayağımızın altını göremedik. Fakat önemli olan düşmek veya kuyu değil.
Hatta bizi kuyuya kimlerin ittiği de değil. Sırtımızdaki el izlerinin hiçbir önemi yok. Tek mesele kuyudan çıkıp çıkamayacağımız. Kuyudan çıkamamak aslında kişinin kendi nefsine yenilmesidir. Daha ileri gidersek her kuyudan çıkamayan kendi kuyusundaki suda boğulmuştur.
Halbuki kuyular çıkılmak içindir.
Ceylan, S. (2017). Özgür ama Tutsak. İstabul: Mostar Yayınları.
Hacı Beşir Ağa Hz.:
Hacı Beşir Ağa 1652 yıllarında bugünkü Mısır-Etiyopya-Eritre bölgesinde doğmuştur. Hayatı bir hiçlikten başlamıştır. Çünkü daha doğmadan önce köle olarak verilmesine karar verilmiş. Bölgenin yaşam koşulları zor olduğu için aileler civardan geçen kervanlara, askeri birliklere çocuklarını verirlermiş. Kurtuluşuna vesile olması umuduyla. Onu satın alan efendisi adını Beşir koymuş. (O dönemde Bilal-i Habeşi hzlerine ithafen siyahi kölelere Beşir adı verilmesi yaygın bir gelenekmiş) Daha sonra Yapraksız Ali Ağa tarafından himaye edilmiş ve Payitahta getirilmiş. Küçük Beşir yetenekli zeki bir çocuk olduğu için okuma yazmayı çok çabuk öğrenmiş ve payitaht kültürüne çabucak adapte olmuş. 1705'te haremde hazinedar başı olarak göreve başlamış. Bir süre bu görevi yaptıktan sonra Bâbussade Ağasının yanına verilmiş. Bâbussade Ağası Kıbrıs'ta görevlendirilince onunla birlikte Kıbrıs'a gitmiş. Birlikte görevde olduğu Ağa vefat edince yıllar sonra doğduğu bölgeye Şeyh'ül Harem olarak geri dönmüş (Yusuf aleyhisselâm misali) Yavuz Sultan Selim'den bildiğimiz üzere Mısır'a hakim olan haremeyne de oluyor. 3 yıl oraları korumaktan ve nizamından sorumlu olduktan sonra tekrar payitahta çağırılıyor. 1717'de bâbussade ağası olarak göreve başlıyor. Dönemi boyunca bir çok yönetim değişmesine rağmen görevden alınmamıştır. Hacı Beşir Ağa bu görevi 29 yıl yaparak en uzun süre bâbussaâde ağalığı yapan devlet adamıdır. İsimsiz siyahi bir köle olarak başladığı hayatı sarayda protokolde 3. kişi olarak sonlanıyor. Devlete yaptığı hizmetler karşılığında dönemin padişahı tarafından ödüllendirilmek istendiğinde ise tek istediği Eba Eyyüb El Ensari hzlerinin ayak ucuna defnedilmek olmuş. Hizmetleri sadece saraya değil halka da olmuştur. Bugün gittiğim medrese ve birçoklarını halkın kullanımı için vakfetmiştir. Bunun yanında yaptırdığı çeşmeler ve kütüphaneler de vardır. Hatta bu kütüphanelerden biri de Medine-i Münevvere'de bulunan Eba Eyyüb El Ensari hzlerinin evidir. İlme büyük önem veren Hacı Beşir Ağa kütüphanesinde bulunan binlerce el yazması eseri de Süleymaniye Kütüphanesine bağışlamıştır. Her ne kadar o dönemde matbaa için farklı söylemler olsa da İbrahim Müteferrika'ya Yalova'da kağıt fabrikası kurulması için arsa temini dahi yapmıştır. Son olarak hoş bir anekdotla bitirmek istiyorum. Bugün gittiğim Hacı Beşir Ağa Medresesinin vakfiyesinde Beşir Ağa mahallenin çocuklarına zaman zaman süt dağıtılmasını istemiş. Şu anda medresenin kullanım hakkına sahip olan hocalar da bu isteğe riayet ederek aralıklarla süt dağıtımını yerine getiriyormuş.
Çok zarifler vesselam.

Опубликовано:

 

1 окт 2024

Поделиться:

Ссылка:

Скачать:

Готовим ссылку...

Добавить в:

Мой плейлист
Посмотреть позже
Комментарии : 4   
@sumeyyeoktar9923
@sumeyyeoktar9923 Год назад
Ruhumun dinlendiği 4 dakika 35 saniye 🌿
@velhasilselam
@velhasilselam Год назад
Böyle hissetmene çook sevindim🥲🥰
@xzehrart
@xzehrart Год назад
Dikiş videoları da iyi tabiğ ama gönlüm hep vloglarını izlemek ister...
@velhasilselam
@velhasilselam Год назад
Çok mesut ettiniz efenim🤎
Далее
▼ КАПИТАН НАШЁЛ НЕФТЬ В 🍑
33:40
Просмотров 473 тыс.
Siyer Okumaları 1. Bölüm
1:35:08
Просмотров 3,2 тыс.
▼ КАПИТАН НАШЁЛ НЕФТЬ В 🍑
33:40
Просмотров 473 тыс.