Sait Faik, Sinağrit Baba’nın gözünden hayata ve insanlara bakış açısını anlatıyor. Sevdiği ve sevmediği şeyleri sıralıyor. Görünüşün her zaman aldatıcı olabileceğini özellikle vurguluyor. İkiyüzlülükten nasıl nefret ettiğini açık ve net bir şekilde dile getiriyor.
"Sinağrit Baba" bir durum öyküsüdür çünkü öyküde önemli bir olay, bir gerilim veya bir merak unsuru yoktur. Yazar okuyucuya Sinağrit Baba'nın yaşamından kısa bir kesit sunuyor ve öyküde serim, düğüm, çözüm gibi bölümlere rastlanmıyor.
Sinağrit Baba bir balık öyküsü değil bir seçim öyküsüdür. Her insan bu öyküde hayatından bazı kesitler, Sinağrit Baba’nın hayatına benzer paralellikler bulabilir.
Yazara göre bir kişinin aklı ile hiçbir şey halledilemez. Sait Faik: “Ancak bütün balıklar oltaya tutulan hemcinslerini kurtarmanın tek çaresinin koşup o yakamoz yapan ipi koparmak olduğunu akıl ettikleri zaman bu hareketin bir neticesi ve faydası olabilir.” diyerek halkın birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguluyor.
Sonunda oltalardan birini, daha doğrusu oltayı tutan balıkçıyı beğenir. Bu balıkçı cömert, cesur, mağrur biridir. Onun oltasına yakalanır fakat kayığa çekilip de sandalın döşemesine düşer düşmez balıkçının yüzünde bir riyakârlık fark eder. Çünkü bu balıkçı çok talihli, cömert, zengin, gururlu, cesur biridir ama ömrü boyunca bu vasıfları sınava tabi tutulmamıştır. Balıkçı hiçbir insanlık sınavı geçirmemiştir. Onun yüzünde ikiyüzlülük fark eden Sinağrit Baba öfkeli ve pişman can verir.
17 сен 2024