Mesela satranç tahtası - hayat metaforu yaparken temel bilimi simgeleyen piyonu sonsuzluğa götürmüş olmam ve farklı olanın o olması ilahi bir mesaj olabilir mi? Yediniz subliminali.
(5:23) Şu kısımda yalnızca bir alanı seçip o alanda uzmanlaşmamız gerektiğini güzelce anlatmışsınız, tebrikler. Sporcu ve sanatcı arkadaşlarımız için muhteşem bir tavsiye. Ancak entellektüel işlerle uğraşanlar açısından ufak bir sorun var. Bir konuyu iyi öğrenmek için çoğu zaman başka konulara da bakmak zorunda kalıyorsunuz. Örneğin, bilimden habersiz filozofları dinlerken bazen sinir krizi geçiriyorum, bilimin çözdüğü bazı meselelerde (örneğin, kuantum fiziğinin çözdüğü Zenon paradoksu) bile adam paradoks diyor, çünkü bilim literatürüne hiç bakmamış. Ya da bir filozofun kadınlar hakkında olumsuz konuştuğunu düşünelim, bu durumda nedenini anlamak için onun hayatına bakmalısınız. Bu sefer de biraz psikolojiden anlamanız gerek. Psikolojiyi iyi anlamak için ise evrim teorisine göz atmanız gerekecek. Bu durum karmaşık olabilir, ancak bu disiplinleri sistematik bir şekilde öğrenmeden, entellektüel konularda fazla ilerleyemeyeceğimizi düşünüyorum.
Kesinlikle katılıyorum. Orada yazarın cümlesinden aldığım ilk anlamı bir metaforla açıklamak istedim. Özellikle spor-sanat-bilim üçlüsünün kesinlikle beraber yürümesi gerektiğini düşünenlerdenim. Bilimle uğraşan bir insan da ne kadar niş bir alana yönelirse yönelsin farklı disiplinlere ihtiyaç duyar. Zaten felsefe gibi bir alana hiç değinmiyorum bile... Bu hayattaki her şeyin her şey olmaktan ziyade bir şey olduğuna, bütün olduğuna inanıyorum ve bizler yani insanlar her şeyiyle bir bütündür.
Dostum sen bir pseudo-intellectuel olma yolunda ilerliyorsun. Lütfen böyle devam etme. Kendine biraz çeki düzen ver kullandığın alanlar hakkında biraz kitap oku. Kuantum komputasyonla 2 dönemdir uğraşan birisi olarak zenon paradoxuyla alakası olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ayrıca zenon paradoxu matematiğin konusudur, bilimin değil. Hareketin imkansızlığı için ortaya atılmıştır. Filozoflar hakkında psikanalizden bahsediyorsun sonra daha ne olduğu hakkında fikrin olmadığı evrim teorisinden bahsediyorsun. Evrimsel psikoloji, psikanaliz nedir, ne değildir bilmiyorsun ve psikolojiyi anlamamız için ne yapmamız gerektiğinden bahsediyorsun. Bu kadar köklü alanlar hakkında bu kadar keskin konuşmadan önce kendi yeterliliğini düşün lütfen. Ve mümkünse amacın entelektüel olmak değil istediğin alanda bilgiye erişmek olsun öncelikle.
@@R.feynman865 Zenon paradoksu haraket edilecek mesafenin sonsuza kadar bolune bilecegini varsayar. Fakat kuantum evreninde haraket ya yoktur yada en az 1 planktır. Yarım planka kadar bölunemez. Demekki daha fazla okuman gerek. Evrim teorisini anlamadan evrimsel psikoloji anlasilmaz. Psikoloji anlasilmadanda filozoflarin neden oyle davrandigini anlayamayiz cok basit.
Sizlere en içten tebriklerimi sunmakla şerefleniyorum. Her daim yüksek himmet ve mütevazı davranışlarınız, işlerinizi büyük bir itina ve muvaffakiyetle yürütmeniz, hepimize örnek olmuştur. Bu muvaffakiyetinizin daim olmasını ve her daim muvaffakiyetlerinizin artarak devamını temenni ederim.
Merhaba, videoyu yeni keşfettim insan bilgi konusunda bencil bir varlıktır. Ne kadar şey öğrenirsen bakış açın genişliyor ve kendinden daha az bilgiye sahip insanlara aşağıdan bakma durumu gerçekleşiyor. Bu kibir bence hem iyi hem kötü bir kibir bilgiye açlık ve üstünlük hissiyatı daha fazla öğrenmeye itiyor insanı kötü yanına gelirsek ben haklıyım ben doğruyum iç sesi çok fazla devreye giriyor.Deniz Kurdu romanındaki gibi demem gerekirse ''Vaazın sadece bir bölümünü hatırlıyorum ve beden denize atılacaktır'' bilgi merciğimiz bir bedense bilgi denizine atıyoruz kendimizi ve bu kibir bir paradoksa dönüşüyor. Satranç romanını seçmende çok güzel bir tercih olmuş.Bir kitap kurdu olarak bu tarz bir içerik görmek beni çok sevindirdi
Şöyle kitap bağımlısı veya çok okuyan kişilere aşırı derecede imreniyorum. Çocukluğumdan beri okuma alışkanlığı asla kazanamadım. Arada nadir sevdiğim kitaplar bulabilsem de genellikle okurken çok sıkıldım,bir yerden sonra da bana hitap etmediğini düşünüp bıraktım; zorla okutmaya çalışmaları, dersler ve animasyonlu şeyleri daha fazla sevmem bu durumdaki en ağır basan faktörler. Umarım böyle kendini geliştirmeye devam edip iyi yerlere gelirsin...
Teşekkür ederim🙏🏻 şöyle ki kitap bağımlısı biri değilim, sadece okumayı seviyorum ama böyle olmaması da bir eksiklik değil. Ayda 1-2 kitap okumayı başarsanız bile bu size çok şey katar emin olun. Tabii ki zorla değil, umarım kendinize hitap eden türü bulursunuz.
Sonun izleyiciye/okuyucuya bırakıldığı film ve kitaplara çok uyuz oluyorum. sonraki 1-2 gece yastığa kafayı koyduğumda ne olmuştur diye düşünüp kendimce sonu kurgulamak güzel bir şey değil nasıl sonlandırırsam sonlandırayım keyif vermiyor.
"Mantıksız" kelimesini ele almakla başlayabiliriz. Bu sadece göreceli bir kavramdır. Çünkü sana mantıksız gelse bile her şeyin mantığı vardır. Bu bakış açısı empatinin kendisidir; biri sana mantıksız bir şey söylediğinde "o kişi ben de olabilirdim" dersin, ve o kişinin söylediği şeylerin mantığının hangi köklere dayandığını anladığında artık mantıksız gelmemektedir. Bu bakış açısı dünyayı kurtaracak olan bakış açısıdır, zira her insan kendi ön kabul sınırlarını başkasının sorumluluğuna atmak üzere "mantıksız" diyerek fikirleri es geçmektedir. Kavramlar iletişim ve bolluk içindir, ama doğru kullanılmadığında duvar haline gelirler. Sonra yıllarca o ördüğümüz duvarları aşmaya çalışırız. Ki kullandığımız insan dili bile iletişim kurmayı sağlamaz. Sadece bir "iletişim çabası" dır. Çünkü kelimeler kaynağından uzaktır, göreceli kavramların göreceli olduğu herkesce kabul edilmelidir veya bunlar hiç kullanılmamalıdır. İletişimin kendisi ancak sabit veya sembollik bir dille yapılabilir...
Fiziksel şiddet yada zihinsel şiddet arasında bir seçim arasında kalsaydım benim için fark etmez ama kanaatim fiziksel şiddet'i seçmek. 3 yıldır Derealizasyon hastasıyım(tamamen psikolojik)bence en büyük zihinsel şiddet bu çünkü intihara kadar sürükler ama söz konusu fiziksel şiddete gelince öyle olmuyor. annemden babamdan en ağır fiziksel şiddeti görmüşlüğüm +olarak çevre falan veee fiziksel şiddet sayesinde derealizasyon ve psikolojik sorunlara yol açtı Tabii psikolojik destek alamıyoruz bizim millet bu konuları ciddiye almazlar alay ederler.
15:00 psikolojik acı insanı güçsüzleştirebiliyor, hemde fazlasıyla. İşin aslı psikolojik sıkıntılar yaşayan bireyler basit bir olay karşısında yaşamla olan savaşlarını kaybedebilirler. Fiziksel şiddet psikolojik açıdan da etkiler tabi ama fiziksel acı görünebilir yani diğer insanlar tarafından fark edilebilir ama ruhumuz acı çektiğinde ancak fiziksel olarak kendimize zarar verdiğimizde anlaşılır, insanlar anlaşılmak isterler bu açıdan benim gözümde fiziksel şiddet psikolojik şiddetin yanında çok masum kalıyor.
Çok güzel düşünüyorsun 👍 fakat kitabı okurken konuşma doğallığıyla (mesela konuşurkenki hızınla) okursan video konferansların daha güzel olur. Ben şimdiye kadar hiç bir video yapmadım fakat örneğin; herkes yemek kalitesinden anlar yemek kalitesinden anlamak için aşçı yada gurme diploması almak gerekmez, sonuçta yemek herkes yemek yer ve yemezse ölür 🙂. Şunu gerçekten söylüyorum, tevazu dolu karakterinle sana hayran kaldım. Hele o kibrin karşısına, insanlara hayranlığı koyman benim için büyük bir bilgi. Çünkü kibri ve diğerimi eleştirmeyi sevmem; bilakis kendimi eleştirmeyi, diğerimi övmeyi (ona hayran olmayı) seçerim. Teşekkür ederim 🤝 Allah razı olsun 🤲
Eleştirileriniz ve güzel yorumlarınız için teşekkürler. Zamanla okurken yaşadığım takılmalar azaldıkça, diksiyonum/telaffuzum geliştikçe ve ekipman sahibi oldukça video kalitesi de artacaktır diye umut ediyorum.
@@Lityumkarbonat Sizi eleştirmedim, dikkatinizi çekerse daha güzel olur dediğim için, güzel demiş oldum. Videolarınız güzel. Ayrıca ben teşekkür ederim 🙏🤝
@@cemalpolat8139 Eleştiri dediğiniz her zaman kötü olmak zorunda değil ki? Sonuçta bir öneri yapıyorsanız bu önerinin sebebi video içeriğinde eksik bulduğunuz bir şeyden kaynaklı olur ve bu da bir eleştiridir. Kötü manada düşünmeye gerek yok.
@@icanflyevenasahuman diğerlerini eleştiri; kendini üstün tutmak ve övünmek, o eleştirdiği diğerini de küçümsemek demektir. Bunlar benim haddim değil, ayrıca prensibime ters. Kişi kendini eleştirmeli ve haddi olmayan diğerinin eleştirilmesini de diğerine bırakmalı yani sizi eleştirmek kendi haddinizdir, kimsenin haddi değildir. Eleştiri elemekten gelir, sonçta diğerine kötü bir şeydir.
@@cemalpolat8139 Dediğinize katılmamak ile birlikte bu tarz bir durum içerisinde subjektif bakılmasının çok da doğru olmadığını düşünüyorum açıkçası. Tabi siz "eleştirme" eylemini kendiniz içerisinde böyle yorumlayıp bir prensip haline getirebilirsiniz fakat bu mevzu bahis eylemin daimi kötü niyetle yapılan bir eylem olduğunu göstermez. Aksine birisine yapılması gereken eleştiriyi yapmamayı tercih ettiğiniz zaman bu kötülük olarak bile sayılabilir bana göre. Çünkü insan her zaman kendisinden çıkan bir iş doğrultusunda yaptığı öz eleştiride yer yer tam manasıyla dürüst/doğru olmayabilir, kaçırdığı yerler olabilir ve bundan ötürü dışarıdan bir göze ihtiyaç duyar. Bu hep böyledir, kendisini denetleyen bir sistem olmadığı müddet hiçbir şey gelişime açık değildir. Siyaset üzerinden de düşünebilirsin bunu, nasıl bir hükümet çerçevesinde eğer bu hükümeti denetleyen bir mekanizmanın varlığı -yani halk- tehlike altına girerse o ülkenin geleceğiyle ilgili de olumlu bir şey söylemek zor olur. Eleştirin, eleştirilin. Günün sonunda önemli olan kibar olabilmektir. Fakat her insanın da eleştirisi o kadar önemli değildir. Saçma düşüncelere sahip ve bu saçma düşüncelerinin naralarını atan insanlar var olmaya devam edecektir, o yüzden hangi eleştiriyi kendisine alıp hangisini almamak kişinin kendi alacağı bir inisiyatifidir.