2 Ağustos 1939 tarihinde Denizli'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Acıpayam'da lise öğrenimini ise Denizli'de tamamladı. Türk Halk Müziğinin önemli simalarından Muzaffer Sarısözen ile lise yıllarında Acıpayam'da tanıştı. Sarısözen, genç Talip Özkan'ın bağlamadaki icra tekniğini ve performansını göz önünde bulundurarak, onu radyo emisyonlarına çağırdı. 1957-58 öğretim yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Fransız Filoloji Bölümü'nü kazandı. Yüksek öğrenim için Ankara'ya geldiğinde Ankara Radyosu'nun halk müziği programlarına katılmaya başladı. Radyo sınavlarını kazanarak, profesyonel hayata ilk adımını atmış oldu. 1960 askeri müdahalesi sonrası, İstanbul Radyosu'nda sanatçılığa devam etti. İstanbul’a geldiği yıl, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'ne kaydoldu. Bir süre fakülte ve radyo çalışmalarını birlikte yürüttü. İzmir Radyosu’na naklen atandı. Bu dönemde, koro şefliği ve öğretmenliği birlikte sürdürdü. Türkiye Radyoları'nda sanatçılığın yanı sıra korist, koro şefi, öğretmen, derlemeci ve müfettiş olarak görev yapan nadir simalardan biri oldu. Meslek hayatının her aşamasında, derleme faaliyetlerine büyük önem verdi. Türkiye'nin bir kaç kenti hariç, hemen her kentin, ilçe ve köylerinden halk ezgileri derledi. Bu derlemelerin çoğunu, kişisel çabalarla gerçekleştirdi. 1967 yılında TRT kurumunun görevlendirmesiyle ilk resmi derlemesini gerçekleştirdi. TRT'nin düzenlediği 1. Folklor Derleme Gezisi için İzmir ve çevresinde yapılan çalışmalarda Veysel Arseven, Işıl Duygu Gülöksüz ve Talip Özkan birlikte görev yaptı. 100 kadar halk ezgisi, 8 masal, ramazan manisi ve çeşitli ninniler bu derlemede elde edilen malzemelerdendir. İzmir Radyosu'nda sanatçı ve şeflik görevlerini sürdürürken, aynı zamanda armoni, orkestrasyon, enstrumantasyon, kontrpuan gibi Batı müziği disiplinlerini de öğrenerek, müzik donanımını geliştirdi. 1976-77 yıllarında Fransa'nın başkenti Paris'e yerleşerek, halk müziği çalışmalarına Avrupa'da devam etti.
1976~77 siyasi mücadele yükseldi. MC hukumeti geldi. Faşistler her gün sokaklarda öğrencileri katlediyordu. Ulkede duvar azisi in olmadığı tek bir temiz duvar kalmıştı. Mahir Hüseyin Ulaş populerdi.
Talip Baba tum mazlum ruhlar gibi yaraticidir. Her eserinde bunu gorur duyarsaniz, tabii ki, iciniz disiniz birse ve onyargisiz iseniz.. Himmeti daim olsun! Yillardir bizi eserleriyle egitti! Mekani makami cennet ola! Baglamanin zenginligini, guzelligini, nelere kadir oldugunu, gonul aynasindaki guzellikleri ortaya dokerek sesi, sazi ile meydana koymustur. Ne ilginctir ki, bu guzellikler Paris'te dunyaya duyurulmustur. Cenabi Hak, her topluma hak ettigini verir. Mustahak olanlara da mustahak olduklarini. Suc iclemis, zulumle yasayan toplumlara hakiki bilim ve sanat adamlarini nasip etmez. Etse de sonra onlari cekip sessizce alir goturur ait olduklari yere. Talip Baba da bu ruhlardan bir dehaydi. Onu her baglamaya baslayan genc dikkatlice dinlemeden, anlamadan, bu guzelim sazi anlamaz, bilmez ve sevemez. Ruhun sad olsun ustam! Seni bilenlerle bir gun sonsuzluk aleminde calar cigiririz insallah. Benim ilk istegim belli- Avsar Beyleri... Sen cal soyle biz dinleyelim. Arada biz de nefesimizden bir yudum sunariz isterseniz..Tum ustad severlere hurmet, sevgi ve selamlarimi yollarim...
Güzel Temennilerine yürekten teşekkürler.Nerede bir bozlak duysam burnumun direkleri kırılır.Üstadın her mızrabı vuruşunda urufumuz devri devran eyledi.Rahmet olsun
Uzun yıllar sonra ilk kez konrad otelin sponsorluğunda Türkiyeye konsere gelmişti. Yıl 2000 nisan 27. Düğünümden 2 gün önceydi O gün benim kına gecemdi. Ve ben o konserdeydim...
Muharrem Ertaş tavrı ile icra etmiş , çok başarılı, kendi özgün yorumlamaları elbet mevcut ancak giriş ve karar sesleri bariz Muharrem ustanın tınıları, birkaç bozlak düzenini karma sıralamış, esasında bozlaklar aynı gibi dursada birbirinden tabiki farklıdır,,