İYİ Kİ DOĞDUN TEZER!
Türk Edebiyatının gamlı prensesi! Tezer Özlü’ye bir “gamlı prenses” görevi yüklemek, zifiri bir siyaha “bu beyazdır” demekle aynıdır. O yüzden bu içerikte “gamlı ve prenses” kelimelerini yan yana duyamayacaksınız.
Tezer Özlü, hiçbir zaman anlayamayacağı dünyaya gözlerini 10 Eylül 1943'te açar. Ama kendi deyişiyle bu 9 Eylül, geceyarısından sonradır:
Pavese*’nin doğduğu gün doğduğumu şaşarak öğreniyorum: 9 Eylül. Ben gece yarısından sonra. Ama Anadolu’da geceyarısı geçtiğinde, S. Stefano Beblo’da henüz belki de gece yarısı olmamıştı. Aynı gün. Aynı yıl değilse de. Ben onun intiharından yedi yıl önce.”
Kütahya'nın Simav ilçesinde hayatla tanışan Tezer için çocukluğun soğuk geceleri artık başlamıştır. Ailesinin işi gereği Simav, Ödemiş ve Gerede'de büyüyen yazar, o yılları daha sonra şöyle özetleyecektir:
"Dört bin nüfuslu bir Anadolu kasabasında dünyaya bakmayı öğrendim. Altı yaşındaydım. Dünyanın sonsuz büyüklüğünü hissettim ve gitmem, çok uzaklara gitmem gerektiğine inandım…"
Bir yere ait olmama duygusu onu doğduğu andan itibaren ele geçirir. Kendi varoluşuyla ilgili olarak, "Bir ana ve babadan olma değilim. Bir yaban otu gibi Anadolu yaylasında bitti." der.
10 yaşındayken İstanbul'a gelir ve Avusturya Kız Lisesi'nde ortaöğretime başlar. Buradaki sıkı düzen, onun canını sıkmaya başlar.
Hiçbir kalıba, hiçbir düzene, hiçbir zorbalığa sığmayan ruhu, ona son yılında okulu bıraktırır. Hiçbir aidiyet hissetmeden gezmek, görmek isteyen ruhuyla bir başına 1962-1963 yıllarında otostopla Avrupa'yı gezer.
"Artık gitmeyeceğim. Nereden geldiğim sorusunu yanıtlamak istemiyorum. Hiçbir yerden gelmiyorum. Kendimden başka."
1965'te babasının ricasıyla dışarıdan bitirme sınavlarına katılır ve İstanbul Erkek Lisesi'nden mezun olur.
"Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlerinizle. Okullarınızla. İş yerlerinizle. Özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz."
Gittiği Avrupa seyahatinin son durağı olan Paris'te Adalet Ağaoğlu'nun kardeşi tiyatrocu ve yazar Güner Sümer ile tanışır. Yağmurlu bir günde bir kafede gerçekleşen bu tanışma, onun hayatını derinden etkileyen vakalar arasına girecektir. Çift, 1964'te evlenir.
Evlendikten sonra Ankara'ya yerleşirler. O yıllarda Güner Sümer, Ankara Sanat Tiyatrosu'nda çalışır, Tezer Özlü ise çevirmenlik yapar. Ingmar Bergmann, Ossip Piatnizki, Heinrich Böll, Kafka, Hans Magnus Enzensberger gibi yazarları o dönemde dilimize kazandırır.
7 сен 2024