"İnsanlar Tanrı'ya yalnızca zayıflık anlarında değil, her zaman ihtiyaç duyarlar, çünkü Tanrı insanın varlığının anlamını ve amacını verir." benim düşüncem bu yönde
Varoluşumuza biz karar vermesekte , anlam ve arayışımıza karar veren bizleriz. Tanrı , kendini ve yaşamı çözememiş insanın sığındığı limandan öte bir şey değil…
Bir inançsız olarak benim bu konuda kafam çok rahat, gerçeği kabullendim. Varoluştaki tek anlam anlamsızlıktır. Ya bunu kabul edersiniz ya da düşünceler için de boğuşursunuz. Emeğine sağlık, seviliyorsun❤
Yapıp ettiklerinizi neden yapıyorum diye sorguluyor musunuz? Neden diye sorunca bir cevap alıyor musunuz yahut öylesine işte diyip geçiştiriyor musunuz? Böyle huzurlu hissediyor musunuz gerçekten?
@@vedduha1242 müslümanken çok sorguluyordum. Neden namaz kılıyorum, neden oruç tutuyorum, neden bir tanrı bizi yaratıp bizden ibadet beklesin, neden şeytan bizi yoldan çıkarmaya uğraşsın falan filan uzar gider. Duyduğum, gördüğüm hiçbir cevap beni tatmin etmedi, aklıma yatmadı. Sonra ateist oldum kafam rahatladı ne yalan söyleyim. Bir tanrı yok, insanlar belli süreçler sonucunda var olmuş varlıklar, kişisel çıkarlarımız dışında hiçbir amacımız yok, evreni bırak çevremizdeki 5-10 kişi dışında kimsenin umrunda değiliz, evrende belli bir süreliğine varolan, kısa bir zaman sonra da tamamıyla yok olacak olan basit canlılarız ve madem ki varız bunu da değerlendirebildiğimiz en iyi şekilde kullanmalıyız (Tabi bu en iyi şekil özneldir) gibi fikirleri benimsedim.
Kanka o zaman hiç birseyin anlami yoksa dunyadaki bütün güzel renkler söner.mesela iyilik yapmak onurlu olmak insanlari incitmemek bu tip güzel davranislarin ne anlami kalirki.eger bir insan hayatin anlamsizligini kabullenmisse huzurlu olmak söyle dursun insan delirir
Birde dostum yorumunda en iyi sekilde sana ayrilan zamani kullanmaktan bahsetmişsin.iyide atiyorumki 60 senelik omrun var hayatinin tamamini güzel birseylwr inşa etmek için harcamissin ve istediğin yapiyi inşa etmişsin bunun ne anlami varki ölüm geldiğinde her şey yok olucak ve 0 noktasina duseceksin.diyelimki bu inşa ettigin yapiyi kendinden ziyade senden sonrakiler için insa ettin.bunun da bir anlami yok çünkü onlarda yok olucak.eger hiç birseyin bir anlami yoksa insani bir tastan degerli kilan birsey yok.insani canin bir ehemiyeti yok.benim bir insani oldurmemle bir bardak su içmem arasinda fark yok.velhasilkelam yok yok yok yok yok... bu kadar yokluk arasinda var olmanin bir anlamida yok o zaman
@@mfaruk1997 birisine küfredersen ne olur?Sinirlenir ve muhtemelen o da sana küfreder ve belki bir cinayet işlenir.Peki ya birine günaydın dersen?Muhtemelen aynı karşılığı alırsın.Yani yaptığın iyi davranışları yine kendi güvenliğin ya da konforun için yaparsın.O yüzden birini öldürmek gibi kötü davranışları yapmama ya da iyi davranışları yapma amacın bu olacaktır.Bir diğer mesele de şu ki "anlam yok" söyleminde kastedilen evrensel olarak varoluşumuzun bir amacı yok fakat kişi bu amacı kendi oluşturabilir ve buna göre yaşayabilir.Tanrı inancı da zaten sana hakikati anlatmaya çalışmaz(her ne kadar anlatılanlar hakikat diye anlatılsa da) sana bir amaç vermeye çalışır.Bunu da yüce bir sebebe bağlar, dedim ya evrensel bir amaç yok ama kişi kendi oluşturabilir, din ve inançlar da oluşturulmuş toplumsal amaçlar.İnsanı taştan değerli kılan bir şey yok demişsin ya işte o konuda çok haklısın çünkü evrensel olarak değer biçebilecek bir irade yok, ancak bir bilinç varsa bir şey önem kazanır.Şunu da biliyoruz ki eğer tarafsız bir bilinç değilse her şeyi çok önemli görmez örnek olarak insanların hiçbirinin bir sivri sineğin canının alınmasını sorun etmemesi.Bana soracak olursan dinlerin insanların oluşturduğu amaçların biri olduğunun en büyük kanıtlarından biri de her şeyi en mükemmel haliyle yaratmasına rağmen "en değerli" ünvanını insana veren bir tanrı olması.(kesin bir dil kullansam da şimdiye kadar, bence böyledir ve inançlar hakikat diye dayatılmadığı ya da başkasına zararı dokunmuyorsa karşı olduğum bir şey değil)Bir de daha iyi anlamak için nihilizme bakmayı düşünebilirsin.
Hocam sizin videolarınızı izledikten sonra videoda bahsettiğiniz eserleri okuyorum, filmleri izliyorum. Harika içerikler yayınlıyorsunuz. Zaten felsefe ve edebiyatı çok seviyordum sizin videolarınız sayesinde daha da sevmeye başladım. Çok teşekkürler 💎
Tolstoy majör depresyon ve kişilik arayışımda okuduğum yazarlardan biriydi. Hayatı anlamlandırmak için çaba harcıyordum. Ruhumda fiziksel acılar beliriyordu. Sonra İtiraflarım kitabında Tolstoy' un tasvirine denk geldim. Aslında hayat benim için ölümün varlığını bilip gökyüzünü ölüme rağmen seyredebileceğim ve arada bir güzel, tutkulu şeylerle ruhumu besleyebileceğim bir şeydi. Yani ölüm karanlık ve kaçınılmazdı ancak karanlığa daldıkça ruhum hüzünle sarmalanıyordu. Gökyüzüne fazla bakınca ise hayallerden gerçek alemi yaşayamıyordum. Bir yanım ölmek istiyordu ama tutunduğum ince dallar vardı, bazen kolum dalları tutmaktan yorulurken bazen de dallar kırılıyordu. Başka dallara atıyordum kolumu biraz umutsuzca. Çünkü o dal da kırılacaktı, hep öyle olmamış mıydı? Tutunduğum dallar olmasaydı çoktan kuyunun dibinde pusuya yatan ölüm beni kucaklamış olacaktı.Ve ben bunların hepsi olurken karanlık ölümün çığlığını, gökyüzündeki kuşların kanat çırpmalarını duyuyor ağzıma iki parmak bal çalabiliyordum. Sadece iki parmak çünkü bazı tutkular hayatta kalabilmeniz için sizi motive eder. Ağzıma çalabildiğim ballar olmasaydı ya karanlıkta ya göklerde olurdum ama şimdi ikisinin tam ortasında, yeryüzündeyim. Ne dip ne gök, yalnız yeryüzü... İnsanoğlunun olması gereken yer...
@@remresoykut İyi ama bu romantize etme durumu sadece edebiyat amaçlı. Yani günlük hayatta bu kadar romantize edilebilecek bir şey değil yaşam. Kimse uzun süre bu karanlığı romantize edip, üstüne fular takıp yeryüzünde bu depresifliği yanında uzun süre evcil hayvan gibi gezdiremez ki dostum. Bu bir süreçtir ancak ve önceki cümlemde de belirttiğim gibi onu süs köpek gibi sürekli yanında taşıyamaz. Ağırlık yapar. He ama bazısı taşıyor da olabilir. Yani bazı insanlar bu durum ile barışık da olabilir bence. Belki de köpeklerini yeryüzünde gezdirerek köpeğe de bir şeyler göstermek istiyordur. Köpeğin de kişisel gelişimine fayda sağlar. Köpek eğer bu depresifliğin alegorisi ise köpekle beraber bir gelişim sağlayıp köpeği bir başkasına da sahiplendirebilir yahut köpek bu süreci tamamlayıp huzurla da ölebilir ki. İnsanların kişisel yaşamı bu sonuçta. Biz birine ya hadi artık bırak şu depresyonun elini dediğimizde kim aniden bırakabilir ki gerçekten el ele tutuşuyorsa. Ancak depresyonla olan iletişimi kesildiği vakit elini bırakabilir. Ben burada yalnızca basit cümleler aracılığı ile betimlemeye çalıştım bir hissi.
@@remresoykut İşte bu kısımda sana katılıyorum. Albert Camus açısından bakınca bunu başta matem havasında gezinmek gibi görebiliriz ancak o matem havası sona erdiğinde insan savaşacak gücü buluyor ve matem havasının uzunluğu insandan insana değişiyor. Belki de depresyon bazı insanların üstüne yapışmak zorunda ki virüslerde de gördüğmüz gibi her bir insana yapıştığında yeni varyantları olsun. Böylelikle hayat ve insanların yaşamları renklenir, anlam kazanır. Mutsuzluğu yaşamayan birinden mutluluğu anlamasını bekleyemeyeceğimiz gibi böyle süreçlere de çok sert bakmayı doğru bulmuyorum. Bu tarz süreçlerin bazı insanlara büyük katkılar sağladığını gözlemledim gittiğim hastanede. Ama sana bu yazdıklarında katıldığım noktalar var tabii ve senle böyle bir konu hakkında konuşabilmek güzel. Teşekkürler.
@@remresoykut Ve doğru, köpek sahibini ısırmaz ancak ne zamanki onun sevmediği bir şeyi yaparsan o zaman seni ısırabilir ve sen o ısırık izi iyileşene dek ona her baktığında o köpeğin pozitif ve negatif taraflarını bizzati kendi gözlerinle, tüm çıplaklığı ile görebilir, gördükten sonra ise bu kötü durumları nasıl ortadan kaldırabileceğini idrak edebilirsin. Benim nacizane görüşüm bu şekilde.
@@Tough_GiRL_WhoSe_SouL_AcheS sahibinden korkan köpek, onu ısırmayı aklının ucundan geçiremez. 'yalnızca' sevgi gösterilen ve kulağa hoş gelse de fazla merhametli bir bakıcısı varsa bir süre sonra muhakkak itaat problemleri yaşar. evet şimdi teşbihin güzelleşti, tüm duygusal handikapları kontrol et ve eğit. o da bir çoban köpeği gibi seni koruması gerektiğinde koruyabilsin. kontrol edemediği her koşulda dingin kalmalı ve bir başınalığıyla gurur duymalı insan. ben teşekkür ederim
sahibinden korkan hiçbir köpek ısırmayı aklının ucundan bile geçiremez. 'yalnızca' sevgi gösterilen ya da kulağa hoş gelse de sahibi fazla merhametli olan bir köpek bir süre sonra itaat problemleri yaşar. evet, teşbihin şimdi güzelleşti biraz daha. tüm duygusal handikapları kontrol et ve eğit. o da bir köpek gibi gerektiğinde çobanını korumayı öğrensin. tümde ise çoban da köpek de hatta sürü de biziz ama bu başka bir şeyin konusu. kontrol edemediği tüm bağlamlarda dingin kalmalı ve bir başınalığıyla gurur duymalı insan. ben teşekkür ederim.
Bu video tamda derin sorgulamalarım varoluş çilesi çekmeye başladığım sancılarımın arttığı döneme denk geldi beni daha da etkiledin ve kendimi yalnız hissetmedim bu video sayesinde teşekkür ederim
@@yediuyumazlar ben müslüman değilim dostum baya araştırdım okudum ama aklıma yatmadı bana saçma geldi çoğu şey ve bir yaratıcının böyle bir proje yapacağı insan aklıyla alay etmek olur insanın kandırma olasılığı çok fazla yüksek çünkü Tanrı figürü bile insanî özelliklere kalıplara sıkıştırılmış ayetlerde.
@@woxyoutube6319 okuduğun Asım bin behtele nin ( kör Asım ) hafz kıaatinin, günümüzde ki x meal ci tarafından kendi yorumu da katılarak çevirisidir, tavşanın suyunun suyu, yüce KUR'AN noktasız harekesizdir, kitabın başı ortası sonu yoktur, çünkü gönderenin de başı sonu ortası yok. RAMAZAN DEMİR
Tolstoy Aslında içten içe tanrının var olmadığını biliyordu ama bunu kabul ederse hayatı tamamen anlamsızdı ve insan anlamsızlığı kabul edemez. Biz bilinmezliğe dayanamayan canlılarız, bütün yaptığımız şeylerin altında anlam arayışı var. Tolstoy da bu anlamı tanrıda bulmak istiyordu ama inanıyormuş gibi yapmakla inanmak tamamen farklı şeylerdir
Tolstoy gerçekten Tanrıya inanmış olsaydı şüphesi geçerdi ve ölümü de bir Tanrıya kavuşma aracı olarak görürdü ama bunu tam tersini görüyoruz kitaplarında
Bence tam aksine Tolstoyun Tanrı inancı bir çok yazardan daha kuvvetliydi. Sadece çoğu o devrin yazarı gibi Kilisenin yaptırımlarına ves çok karşıydı. Sadece Kiliseye de değil, devlet otoritelerine de. Diriliş kitabında aslında bu daha belirginleşiyor. Gücü elinde bulunduran ve kendini hıristiyan adlandırıp hapisdeki insanlara hayvanmış gibi davranan nireyleri eleştiriyordu. Ve sonda İncilden okuduğu ayetlerde aslında bu sözde hıristiyanların bu kitqbı uygulasalar ne kadarda doğru bir cemiyyet kurulacağından bahsediyordu
@@CarlSAGAN.Şübhe dini inançlı insanlarda da oluyor. Keder ve üzüntü ise yaşadığın toplumdaki insanların haksızlıklaeına ve yalanlarına mağruz kaldıkca oluşa biliyor
belki de Tanrı'yı bulmuştu ama siz ona kendi perspektifinizden baktığınız için Tanrı'yı hayali bir safehouse olarak gördüğü sonucuna vardınız. tıpkı benim, meseleyi kendi perspektifimden yorumladığım gibi. durumları, özellikle de birinin iç dünyasına yönelik tahlillerde bulunurken şahsi kanaatlerimizin gerçeği ne kadar yansıttığına dair şüphe içinde olmamızı tavsiye ederim
Güzel bir videoydu. Bence Tanrı insanlar için, evrenin bilinmezliğinden ve ölümün korkunçluğundan bir kaçış yolu. İnanç duvarlarımızı yıktığımız zaman o duvarların arkasında sadece anlamsızlık bulacağız ve hem yaşamak hem de bilmek isteyen biz, bu ağırlıkla yüzleşip bir yol seçeceğiz. İnanç duvarlarını yeniden inşa etmek mi yoksa bu ağırlıkla yaşamak mı. Yeniden inşa etmedikçe hayata asla eski gözle bakamıyorsun. Aklının bir köşesinde o bilinmezlik rahatsız edip duruyor ve seni tüketiyor. Korkularını arttırıyor. Yaşam enerjini yok ediyor. Bunu yaşadım uzun bir süre.
film karelerinden verdiğin görüntüler anna karenina kitabının filimidir. bahsettiğin kitapsa ivan ilyiçin ölümü durumu farkettiğim için beni rahatsız etti :)
Şu psikolojik buranı niçe bin böyle buyurdu zerdüşt kitabını okuduktan sonraki 15 gün üstüm de kalmıştı çöküklük hayranı olmuştum kitabın ilk 50 sayfasını anlamasam da devam etmiştim sonra niçe nin ne anlatmak istediğini anlamaya başlayınca gözlerim açıldı resmen ama kesinlikle ilk kitaplardan olmamalı çünkü çok anlamsız gelir biraz felsefe bitirmeli en az 10 12 kitap dili çok farklı çünkü anlamak vakit istiyor kitabı
Saygı Değer Administer Beyfendi Şahsen Uzun Vakit Olduydu Faydalı Yayınlarınızı Görmeyeli Lütfen Yayıncılıgınızı Devam Ettiriniz Ayriyeten Umarım Yazın Planladığınız Gibin Geçiyordur ... Şimdiden Emeklerinize Sağlık Her Daim Bilgilendirici Ve Çarpıcı İçerikli Yayınların Devamını Dört Gözle Bekliyoruz ...
Sen kimsin Admin. Doğru söyle. Sen benim evrendeki etkimin tepkisi misin? Bu ahenkli uyumun sebebi ne? Düşüncelerinin yansımasını sende görmem beni ürkütüyor. Ve daha yeni abimi kaybetmisken ve ölüm olgusuyla yaka paça münakaşa ederken yanı başımda belirmen norma mi? Kimsin sen?
Allah'ı asla tam olarak anlayamayacağız. Eserleri aracılığıyla, vicdanımızla anlamaya çalışağız. Bu fikir sancısı bizleri aradığımıza ulaştıracak. Admin teşekkürler.
Daha az önceler bir videoyla karşılaşmıştım. Yorumlarında Tanrı ile ilgili evrenin yaratılışıyla ilgili farklı düşüncelere sahip insanlar tartışıyordu. Videoda, sözü tam olarak hatırlamıyorum ama ölümden sonra size ne olacağını merak ediyorsanız doğumdan önceki halinizi düşünün gibi bir söz vardı,. Kime ait olduğunu hiç hatırlamıyorum dikkatli bakmadım. İşte şimdi kahvemi içerken yorumları okumuş oturduğum yerde öylece düşünüyordum sonra ders çalışmam gerektiği aklıma gelince RU-vid'a girdim ve açıkçası bu konuda video attığınızı görünce çok şaşırdım. Her neyse, videoyu izleyip hemen ders çalışmaya başlamam lazım :')
"Tanrı hayattır": ancak vaad edilen şey, hayat bittikten sonra tanrıyı gerçekten bilip bilemeyeceğimizdir. Hayat varken Tanrı gizlidir, aranır. Hayat bitince tanrının bir önemi var mıdır? Tanrı bize hayat için gereklidir, ölümun ortaya çıkaracağı bir tanrı, ne kadar hayattır? Hayat yerine tanrıyı tercih ederdim, ama Tanrı yoksa hayattan başka elde ne kalır?
Er yada geç herkes hiçlikle tanışıyor sadece biraz genç yaşlarda tanışmak lazım bu hayatın hiç bir anlamı yok mecbur kaldğmız için yaşyoruz bun unutmamak lazım
ukalalik olmasin ama hic dusunmedigim birsey duymak istiyorum.farkli bir fikir.ama yok.sadece cok daha iyi ifade edenler var,daha sairane veyahut bilimsel..