Toplumsal Cinsiyet Kavramları 

Belki de sorun cinsiyetçi kelimeler diye bizimde zihnimizde yer edinmesidir onların dayattığı kalıplar imajından bakmak zorunda değiliz örneğin pembeyi severim ama cinsiyetçilik ayrımı yapılıp benim olduğu için değil pamuk şekerinden ya da flamingolardan ya da kiraz ağacı çiçeklerinden ötürü sevdiğim bir renktir. başka bir örnekte de kadın kelimesi bu doğuran anlamında tıbbında çokça kullandığı bir kelimedir burada biyolojik farklılığa temas eder ve bu bedensel ayrımı her defasında kelime üzerinden duymak bazı mahrem kişileri için yatak odası gizliliği taşır ( bir ortamda erkeğinin, kadınım demesi ayrı hanımım demesi ayrı) buda taa eskilerden anneannelerimizden gelen bir mahremiyetle bu kelimenin yerine: hanım efendi, bayan vs fiziksel nezaketi çağrıştıran kelimeler tercih edildi. Yani buda kişilerde: farklı beğenilere göre, farklı duygu değişimlerine göre ya da farkı mahremiyetlere göre değişimler gösterebildi bunuda hoş karşılamak gerekir. Yani toplumun baskıcı dayatması ve kalıpları içerisinden bir zorunda hissedilmişlik olmuyor. Hatta bazen kültürel farklılıklar da bile vardır ağzı şapırtatıp yemek yemek kim ülkede yemeğin çok beğenildini ifade ederken kimi yerlerde nezaketsizliğin karşılığıdır toparlayacak olursam toplum cinsiyetçi bir ayrım yapıyor demek yerine ben bu kelimeyi yada bunu neden tercih ediyorumun cevabını taşımalıyız kimse kimsenin etkisi altında olduğu için değildir. Herkes ayrımcılık yapıyormuş gibi bakmamalıyız, iletişim ile bu zorbalığı yenebiliriz

Güzel olmuş👏👏👏👏

Bu ve buna benzer videolari televizyon kanallarinda da görmeyi çok isterizz

Çok harika bir video olmuş ellerinize ve güzel zihinlerinize sağlık. Bunun kötü bir sey olduğunu düşünen eşitliğe inanmayan ortaçağ kafalar yorumlarda bile var covid-19 gibi her here yayılmış haldeler

Kadın erkek eşitliği cinsiyet eşitliği değildir bu iki kavramı birbirine karıştırmayın Ve bir toplumu oluşturan en küçük yapı taşı ailedir.Bunuda unutmayın

💜

Bu oyuncular söylediklerine inanıyor mu yoksa para için ellerine verilenleri mi okuyor çok merak ettim.

Türkiye'de kadınların eğitime ulaşım oranlarını neden vermeyip geçiştiriyorsunuz?Vakıf olarak buna erişim olanağınızın olmadığını düşünmüyorum;'kadınlaeın eğitime ulaşma oranı hala % 100 değil.' deyip geçiştiriyorsunuz.Bu oranın ne kadar DÜŞÜK OLDUĞUNU ve son yıllarda nasıl hızla düştüğünün istatiki bilgilerini verseydiniz ;bu konuda samimi bir yaklaşımınız olduğu düşünülebilirdi.....SABANCI VAKFI olarak sistemin devamından yana olduğunuz ve yaptıklarınızı 'mış,miş' gibi yartığınız PR çalışması olduğu açık.sistemden yarar sağlayanlardan başka bir tavır beklenmez zaten.....

O kadar doğru o kadar doğru ki...keşke herkes izlese herkes okusa

hocam konuyla alakasız tabii ama erkeğin mavi kadının pembe giyinmesi de (normalde hiçbir şey ifade etmese de bu videoda böyle denk gelmesi) ironik olmuş sdlkgsd

Toplumsal cinsiyet ve toplumsal cinsiyet eşitliğinden kasıt kadın ve erkeğin biyolojik olarak aynı olması demek değildir. Her bir bireyin DNA profili birbirinden farklı iken iki ayrı cinsiyetin aynı biyolojik özelliklere sahip olmasını düşünmek ne derece akla yatkındır? Kadın erkek eşitliği denilince biyolojik cinsiyet eşitliğinin algılanması tamamıyla yanlıştır. Eşitlik daha doğrusu toplumsal cinsiyet eşitliği kadın ve erkeğin hak, hukuk, eğitim, sağlık, iş ... alanlarında eşit olmasıdır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yaratan algı kadına ve erkeğe biyolojik özelliklerinden dolayı farklı olmasından dolayı değil, toplumun kadın ve erkeğe yüklediği farklı roller beklenti ve tanımlardır. Eğer ki bu eşitsizliği yaratan unsur cinsiyet farklılığı olsaydı dünyanın her yerinde ya da bir şehrin her yerinde kadın ve erkeklerin aynı durumda olması gerekirdi. Bu algılardan biri kız çocuğunun okutulmaması , namus algısının sadece kadınları kapsaması, kadınların erkeklerden korunacak bir unsur olarak görülmesine karşın erkeklerin kadınlara zarar vermeyecek bir birey olması gerektiğinin düşünülmemesi. Kızını okutmayan bir babanın hastaneye gittiğinde karısını ya da kızını kadın bir doktorun muayene etmesini istemesi aslında bütün bu paragrafın özetini teşkil ediyor. İnsanlarda oluşan ön yargılar var tce denince sanki toplumu parçalamak yıkmak amacı taşınıyor ya da feminist bireyler erkek düşmanıymış gibi görülüyor ki belkide böyle düşünmelerinde bu fikrin savunucu birey , bireylerin bu şekilde haraket etmesinden dolayı kaynaklanabilir ya da belki de sadece bir ön yargıdır bilemiyorum. Fakat şu bir gerçek ki bir düşünce onu savunan insanların elinde amacından sapmış bir silah durumuna gelebilir. Din tüccarı üfürükçü kesimin bunu kullanıp halkı kendi ideolojisinde bir silah durumuna getirmesi gibi ki bunu da yaşadık çok yakın bir zamanda. Bu örneği vermem ne İslam dinine bir gönderme ne de kötüleme aksine dinimizin kadına verdiği değer biz bireylerinkinden daha da fazla, konu bu değil. Bu yüzden bizler birey olarak konunun ne anlatmak istediğine bakmalıyız. Kadın ve erkeğin haklar konusunda eşit olmasının bize ne gibi bir zararı dokunabilir? Kadınların erkeklerle aynı çizgide durmasının, okumasının, çalışmasının ... ne sakıncası olabilir ? Bunların üzerinde durmalı ve cevabını aramalıyız. Kadınları sokaktan ,iş hayatından korumak yerine neden korku unsuru olan o suçu işleyen erkeklerin ve ardından gelenlerin daha vicdanlı daha saygılı bireyler olması için uğraşmıyoruz ? Bizi durduran nedir? Tamam peki bırakalım bütün bu eşitlik , kadın hakkı vs laflarını ne yapacağız onu konuşalım ne yapmalıyız ki daha iyi daha yaşanabilir bir toplum yaratalım?

Mükemmel.

Nedir bu toplumsal cinsiyet insanlarının hayatlarını yok etme plânı sizlerden bunlara destek oluyorsunuz Allah rahmetiyle uyandırsın bunları ÂMİN ÂMİN ÂMİN

Kafayı yemiş, contaları yakmışsınız. Allah'tan şifa dilerim.

Erkegim küpe taka bilirim pembe giyebilirim makyaj yapa bilirim Saçımı uzata bilirim Erkeklerden hoşlana bilirim Kadınım Mavi giyebilirim Maskulen olabilirim Bol giyine bilirim Kızlardan hoslana bilirim

Çocuk isimlerine gelince Ben tabikide kız ise kız ismi vericem yada çocuğum kız ise tabikide etek giydiricem.

Çok güzel olmuş, ellerinize sağlık

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE KARŞI ÇIKANLAR HAKKINDA 10 YANLIŞ İDDİA admin tarafından Paz, 09/08/2020 - 23:00 tarihinde gönderildi Aile Akademisi Derneği olarak İstanbul Sözleşmesi ve dayandığı toplumsal cinsiyet ideolojisini tartışmaya açmak adına 2013 yılından bugüne kadar çeşitli çalışmalar gerçekleştirdik. Gelinen noktada bu perspektifin artık sorgulanabilir hale geldiği görülmektedir. Bu sorgulamanın yapılmaya başlanmasıyla birlikte sözleşme karşıtlarının sundukları gerekçeler; genellikle şiddet savunuculuğu, çağ dışılık, ataerkillik gibi basit ve klişe söylemlerle cevaplanmaktadır. Sözleşmeyi savunan kesimler konuyu somut veriler ışığında, mantıksal ve bilimsel bir zeminde tartışmak yerine, sözleşmeyi eleştirenleri savunmadıkları söylemler üzerinden itham etmeye, konuyu yüzeysel bir zemine çekmeye çalışmaktadır. Bu çalışmada sözleşmenin iptalini destekleyen kesimlerin gerçekte savunmadıkları ama üzerinde çarpıtma yapılan söylemlere ilişkin kısa açıklamalar yapılacaktır.Şüphesiz İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkan çok geniş bir kesim bulunmaktadır. Bu metin daha çok bizim karşı çıkarken söylemediklerimizi yansıtmaktadır. Daha önceki çalışmalarda sunduğumuz gerekçelere dayanarak, bu çalışma vesilesiyle tekrar ifade ediyoruz: İstanbul Sözleşmesi feshedilmelidir! Faydalı olması temennisiyle… aileakademisi.org/sites/default/files/istanbul_sozlesmesine_karsi_cikanlar_hakkinda_10_yanlis_iddia_1.pdf

Cinsel eşitsizlik nedir gerçekten anlamış değilim, konuyu kadın erkek eşitliği yada eşitsizliği olarak ele almalısınız. Keşke toplumsal eşitlik/eşitsizlik olarak ele alınsa .. bence cinsellik kavramı burada olamaz. Cinsiyet ayrı bir kavram. Proje mi değil mi diye araştırma içindeyim. Anlıyorum ki bu bir proje.. hem de dünya çapında..

Bu ne tezek bir videodur seytanlıgınizi bu millet yemez

😡😡😡😡

Ellerinize sağlık, belli ki çok uğraşıp hazırlamışsınız. Ancak masal deyip genellediğiniz ve lanetlediğiniz şeyin kimi zaman "iki ruhlu" şamanlar ve şifacılarca anlatılagelmiş olduğunu bilin isterim. Masallardaki kahramanlar özünde cinsiyetsizdir. Masalın anlatıldığı yere, zamana, topluluğa ve anlatıcının dünyasına göre ete, kemiğe, kimliğe bürünürler. Her kahraman, ister kadın, ister erkek, ister cinsiyeti bilinmeyen bir varlık olsun, hepimize, cinsiyetsiz olan ruhumuza seslenir. Dinleyip kendimizi kahramanlarla özdeşleştirir ve çeşitli engelleri aşarken, ruhumuz kahramanların cinsiyetine takılmaz. Takılan bahsettiğiniz kalıpların olduğu zihnimizdir. Meselden misal: Uyuyan Güzel'in, Disney'den farklı, özüne yakın bir yorumunu dinleyip, kahramanı uyandıranın öpücük değil, 100 yıllık lanetin bitmesi olduğunu fark eden bir kişi, uyanmak için yıllardır beklediği öpücüğe ihtiyacı olmadığına, "artık zamanı geldiği için" dişil ile eril yanını birleştirmesi gerektiğine uyanabilir. Böylece, güzelin uyanması ile birlikte, onun gibi lanetlenmiş herkes uyanır. Birimizin uyanması yeterlidir. :)

Açıkca lgbt testekliyoruz diyin hocam kasmayın

Erkek ve kadın eşit değildir. Boşa uğraşmayın.

Erkek kadına sahip çıkmayacaksa kim sahip çıkacak

Lgbt liglere hizmetSA