Mükemmel bir videoydu! ♥️♥️♥️ Bizi bilgilendirmek ve özne perspektifi kazandırmak için bu tetikleyici sahneleri izleyip, fedakarlık yapman çok değerli. Çok teşekkürler bu kadar iyi içerikler çıkardığın için. Umarım ileride daha da sesin duyulur. ❤
Harika bir inceleme olmuş 🤩🤩🤩 Ben lubuncayı ilk Avrupa Yakası'nda duymuştum, 9. Bölüm bununla ilgiliydi. Bu da bir süreç, hem ekranlarda hem gerçek hayatta insanlar bu histerik&melankolik ruh halinden bıktıkça eğlenceli bölümler artacak bence 😊
mukemmel bir video cokkk tesekkur ederimmm. hollywood'un da trans temsiliyeti karnesi biraz kirik ozellikle de 2000 oncesinde vs hatta jared letto'nun trans bir kadini canlandirdigi bir film vardi bellki hollywood filmleriyle de boyle birr icerik gelir
39:15 Ben bu filmi ilk kez çocukken izlemiştim ve küçük bir şehirde de yaşadığımdan trans bireylerle ilgili hiç bir fikrim yoktu o güne kadar. Filmi izlediğimde hatırlıyorum Kado karakterini yadırgamak veya "ucube" bulmaktan ziyade abilerinin bu baskıcı hatta öldrcü tavırlarından dolayı Kado'nun yanında yer almıştım çocuk aklımla, bu bakımdan bunun konuyu hiç bilmeyenler için iyi bir temsiliyet olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan şuanda bir yetişkin olarak Kado'nun soyunarak abilerini de sanki kendisini vurmları için teşvik ediyormuş gibi tahrik ettiği sahneleri de çok mantıklı ve bağlamına oturmuş buldum. Çünkü o zamana kadar yıllarca hem kendisinin hem etrafında kadınlıkla ilişkilendirilen her şeyin abileri ve etrafındaki erkek figürleri tarafından sürekli aşağılandığını ve hor görüldüğünü görmüş ve kadınlığı o derece aşağılık gören ve sırf bu yüzden kendisinden nefret eden abilerinin kendisini bu hayattan koparma derecesinde zıvanadan çıktığını görünce kendisi de bir cinnet anı yaşamış. Nefret ettikleri her şeyi gözlerine sokmaya çalışmış. Alın size demiş benim "yeterince erkek olamayan bedenimden" mi nefret ediyorsunuz alın tüm çıplaklığıyla gözünüze sokuyorum, benim "karı" gibi erkeklere muamele çekmemden mi rahatsız oluyorsunuz alın ben dik alasını yaptım, sizin dayattığınız her şeyin ben tam zıttıyım demiş. Ve bu cinnet anında artık canından da korkmayan Kado kendi bedenini kimliğini hem otorite olan abilerine hem de kendisini böyle yarattığına inandığı Allah'a karşı göstere göstere isyan etmiş. Ben yıllarca baskılanmış bir insanın isyanını ve cinnetini görüyorum bu sahnede. Elbette bu dram + dram olsun diye seyirci ağlasın diye belki de bazı noktalarda egzecere edilmiş bir sahne ama bu abartı bile sahnenin gerçekçiliğine gölge düşürememiş bence.
Bazen bir sigara sadece sigaradır, bu kadar derin düşüncelerle yazılmış bir sahne değil çünkü böyle filmlerin hepsinde var bu tür tarz sahneler. Her "trans" karakteri neden peruksuz, çıplak veya mesela ayna karşısında görüyoruz çünkü trans gözüyle değil erkek yönetmen/senarist gözüyle male gaze ile çekilmiş yazılmış şeyler. Bu egzecereler transların var oluşuna hep "acıma" duydurtuyor, tiksintiyi acımaya çeviriyor, akran bi isyan değil. Mesela sinema külliyatında kaç tane sahne var orospu bir cis kadının otoriteye bu şekilde isyan ettiği sahneler? Hani peruğunu atıp, çıplak kaldığı? Neden hep trans karakterler erkeklerce oynanıp, "ucube" gibi hallerde gösteriliyor? Niyeti kötü bi film değil elbette, ama çok iyi bi temsiliyet veya gerçekçi bi temsiliyet değil.
Umuyorum ki, kabul görüp desteklenen trans kadınların olduğu filmler/diziler artar ve toplum da nasıl destek olabileceğini öğrenir. Güzel video ve yorumların için teşekkürler
Lgbt bireylerin (tam açılımını doğru bilmesemde) hayatta büyük zorluklar yaşadığını anlayabiliyorum en azindan sizin gibi farklı insanlara empati kurabilmek önemli bence. güzel video olmuş bazi filmleri izledim duygulandgim filmleride izlemissin 🙏🏻
Maalesef izleyemeyecek bir durumdayım ama konu aşırı ilgimi çekti ya. Bu tarz bir araştırma yapman çok perspektif kazandırabilir izleyenlere çünkü sinemanın, özellikle medya üzerinden konuştuğumuzda toplumsal normlara boyut kazandırdığını (olumlu ve olumsuz olarak) düşünüyorum. Ortada bir gelişme, dönüşüm varsa eğer bunun incelenmesi tarihsel araştırmaların en büyük kazanımı diye düşünüyorum. İzlemek için çok heyecanlandım, böyle bir araştırma için çok teşekkürler. Umarım özneliğinden dolayı araştırma sürecinde çok zorluk yaşamamışsındır içeriğe dair 💜
36:00 senaristin yazış amacından bağımsız bir şekilde sahne, o giysi ve peruğun hiçbir öneminin olmadığına, bunları çıkarıp atsa dahi kado'nun hâlâ aynı kişi olduğu, o deneyimi sürdürdüğü vurgusu var şeklinde yorumlanabilir.
Güneşi gördüm filminde ağladığım kadar başka hiç bi filmde ağlamadım. Danimarkalı kız için de ağlamıştım. Drama filmlerine tövbe ettim asla dayanamıyorum.
cüce ve travesti ile devrimci ve travesti arasında öteki anlamında bir fark yok aslında. aklını serbest bıraktığın bir gün değişiklik yapıp izlemelisin. ben tesadüfen izlemiştim. şu an için çalıştığın konu ve farkındalığının odağını tam karşılamaz ama dediğim gibi aklını boşalttığın bir gün izle. pişman olmazsın. yönetmen ve oyuncular çok iyi iş çıkarmış, baştan sona bir hapishane hücresinde geçen zor bir film aslında. ama üstesinden gelinmiş bence
Merhabaa. Son sahnede, üzerinde kendine ait olmayan (kıyafet, peruk) şeylerin çıkmasını sembolik olarak, kabuğun soyulması, özünün görünmesi, şeffaflaşmak, saydamlaşmak diye yorumlardım. Kado tüm şeffaflığıyla dönüp ''Allah beni böyle yarattı'' yani ''ben buyum'' diyor. ''bak peruk olmadan, kadın kıyafeti olmadan da ben buyum, benim özüm bu''. Sonuçta trans kadınları kadın yapan şey perukları değil, peruksuz dazlak kafa olunca erkek olmuş olmuyorlar, perukları olmasa bile onlar kadın, özleri bu ya da ''alın, bakın peruksuzum, kadın (tınak içinde) gibi görünmüyorum ama bende bir şey değişmedi'' gibi.. Sizin bu peruk çıkma sahnelerine olan tepkinizi bu sahnelerin toplumda nasıl anlaşılacağı açısından değerlendirme yapıyor olmanıza bağlıyorum ve ''burada sinema/sanat yapılıyor'' kafasıyla değerlendirdiğimde; anlatılan şeyin anlaşılan şey olmadığını düşünüyorum. Bence bu sahnelerde bir yanlış niyet / kötü niyet ya da sakınca yok :)
Nerdeyse her film/dizi bu peruk meselesine bu şekilde yaklaşınca bu şekilde ele alamıyorum. O saç kıyafet birini kadın yapmıyor ama onların altında “çıplak” bir gerçek de yok. Bu bi kere olur sanatsal olur, 500 kere olunca bu benimsenen ve papağan gibi tekrarlanan bir kötü bi klişe olur.
bir keresinde seyhan arman sey demisti biz gencken gullumune birbirimize atanmis isimlerimizle sokakta seslenip gulerdik, bunun transfobi oldugunu bilmiyoduk sonradan bilinclendik demisti. 2 filmde anlattigin o trans kimligini konumlandirma oznelerin zamanla bilinclenmesi konusunda aklima bu geldi.
Translari translar oynuyor dedin abla yinede söyleyim dedim evet translar ile erkek aktörler karışık olarak oynadılar siyah saçlı Tansu ablamiz Deniz oral onu ilk gördüğümde çok şaşırmıştım çünkü tanimamistim onun dışında sarışın abla da başka bir aktör onun geri kalan tayfa translar yani belki sen de öyle yanıldın dihr söyleyim dedim ağırlıklı olarak translar oynamış güneşi gördümde ama natrans iki aktör de çok iyi iş çıkarmış bence bu arada onur ayımız kutlu olsun 🥳🏳️🌈🏳️⚧️
Türk sinemasında trans karakterlerin en çok canımı sıkan yanı aslında birçoğunun adı bile olmaması, "travesti, fahişe, transseksüel" gibi tanımlanması sadece film boyunca bir ad bile verilmeden.
Hemen her konuya cinsel pencereden bakmak bizim toplumsal ahrazımız. Cinsel yönelimi toplumun normal algısından farklı birinin hayatı ,sadece bu bilgiden ibaretmiş gibi algılanıyor. Zevkleri ,hobileri ya da siyasi görüşü vs. Bunlar yokmuş gibi yaklaşılıyor.Bunda bu videoda değindiğiniz mağduriyetlerin etkisi de olabilir. Toplumda içi boşaltılmış bir ahlak anlayışı var. Bu Osmanlı zamanında bile böyleymiş. Bir taraftan ayıplayan aşırı bulan bir yüz diğer tarafta bunu isteyen ve bu isteğini günaha duyulan cazibe gibi gören bir yüz var. Günahın öznesi ise haliyle taşlanacaktır sanki onun bir tarafı değilmiş de şeytana uymuş gibi kendilerini aklıyor .Ataerkil bakış açısının dini kalkan yapıp kendini aklandığı riyakarlık. Bunun dışında madalyonun diğer tarafında kendini topluma kabul ettirmeye çalışmanın öfkesi ile karşılaşıyoruz. Abartılı bir gösterme çabası olayı meydan okumaya götürüyor. Ayta Sözeri gibi bunu alalade bir şekilde söyleyip normalleştirmek bence daha etkili oluyor. bu konuya karşıdakinin düşüncesi ile değil de kendi düşüncen ile yaklaştığında ‘ bu benimle ilgili seni ilgilendirmez ‘ mesajı geçer diye düşünüyorum.naçizane fikrim . Başarılarınızın devamını diliyorum.