Keşke 12 yaşıma geri dönebilsem gece pencereden yagan kara bakarken televizyonda okulların tatil oldugunu ögrenip yorganı mutlu mesut kafama çekip sabaha kadar deliksiz dertsiz düşüncesiz bir uykuya dalsam babam ölmemiş annem yalnız kalmamış bütün kardeşler dagılıp kaybolmamış olsak dünya dertleri bize ugramamış sevmemiş terkedilmemiş yalnız kalmamış olsam keşke çocuk olsam keşkelerim benimle kaybolsa, ☹️
Bu gezegende dertsiz kul bulamadım.Yaratılışı çok acı ve kötü buluyorum.Evren müthiş ama içimdekilere nereden dokunursan elinde kalıyor.senin bütün özlemlerine katılıyorum.Ama boş ver kardeşim. Nereden incelirse oradan kopsun.evim var ekmeğim var ama 30 senedir Depresiyon hapı alıyorum.Zerre kadar yaşama Sevinç’im kalmamış.ama ailem için yaşamaya çalışıyorum. Asla pes etme. pes etmek çok ayiptır.
Ah gül seni camekanda görmüşler Ah gülüm ah gülüm Gülüm rüyamda seni bana vermişler Ah gülüm ah gülüm Gülüm gülüm Ben sana ölürüm gülüm ay Kırdın hatırımı yedin ömrümü Tövbe olsun daha aramam seni Boşuna vermişim sana gönlümü Tövbe olsun daha aramam sen Seherde ağlayan bülbüle döndüm Hasretinle böyle yandım ha yandım Seni hakikatli birisi sandım Tövbe olsun daha aramam seni
Bu şarkıyı beraber dinlerken dudaklarının titreyişinden anladım onunda yükü çok ağırdı.. Tek terk edilen ben değildim Tek ailesi dağılan her gün ölümle burun buruna çalışmak zorunda olan sevdiği onca kişiyi toprağa veren tek ben değildim. Gözlerinin içine bakıp kadeh kaldırdım. İmkansızı sevmek de nasip oldu ya... Şimdi acıyı yaşamaya devam edebiliriz
8 ay önce bu şarkıyı dinleyip bu yorumu onun gözlerine bakarken yazmıştım. Şimdi ise onsuz acı içinde kıvranıyorum.. koca bi vefasizlik... Velhasıl güzel kaybettik..
Beynimde yerin yok artık Kalbim her çalan şarkıda sana ağlıcak Bundan sonra her buluşmada ne giysem diye dusunmicem Bu gece aklımda hangi şarkıyı secicegimi düşünürüm Ahh gülüm uygar doganay❤
şu türküyü kırk soyleyenden dinledim senin kadar yüreğimi yakan gözümü dolduran olmadı gönlünü yüreğine ağzına sağlık güzel insan yolun açık olsun .....
seninle her gece uyumadan birlikte söylerdik gözlerimizin içine baka baka simdi sensiz göz yaslarimla söyluyorum tek başima.. -Açelya BILAF hergün acıp dinliyor beğenin en uste çiksin belki görür...
Adamın sesi enstrüman zaten muhteşem bir ses nefes maşallah sanatçıyım diyen bir çok ses canlı canlı bu türküyü asla böyle okuyamaz helal olsun uygar Doğanaylar candır 🧿
Git gide azalıyorsun içimde. Eskiden daha çok özlerdim seni, gözlerim dolardı hatırladıkça. Unutuyor muyum, alışıyor muyum bilmiyorum. Kırgın da değilim artık. Kızgınlığım yalnızca kendime. Ne vardı da böyle çok sevdim sanki seni. Hiç kurmasaydım o hayalleri, silip atsaydım bendeki resimlerini. Sen her ''gidiyorum,'' dediğinde, bu kadar küçük düşürmeseydim kendimi. Ama bu sefer farklı. Git gide azalıyorsun içimde. Sahiden unutuyor muyum, uyutuyor muyum yüreğimi bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa, yalnızca yüzünü unutmaktan korkuyorum. Gel diye yazmıyorum bunları sana. Sadece seni böylesine çok sevmem neyine yetmedi onu merak ediyorum. Sana böylesine bağlanacağım aklımın ucundan bile geçmezken, nasıl oldu da kalbimin içini deldi geçti. Bunca acıyı çekmeme rağmen, sana hiç dokunamayacak olmam yakıyor canımı. Ama bir başkası, bunların hiç birini yaşamadığı halde sana sahip olacak. Ararsın yar.... !
Ağ gül seni camekanda görmüşler Ağ gülüm gülüm Siyah zülfün sırmayınan Örmüşler Yar eğlen eğlen gül eğlen eğlen Ürüyamda seni bana vermişler Ağ gülüm gülüm Beni böyle yakar kor gider misin Evvel sevip sonra terk eder misin Yar eğlen eğlen gül eğlen eğlen Deli poyraz gibi deli esmedim Ağ gülüm gülüm Kaderime küstüm sana küsmedim Yar eğlen eğlen gül eğlen eğlen Ben o dosttan umudumu kesmedim Ağ gülüm gülüm Beni böyle yakar kor gider misin Evvel sevip sonra terk eder misin Yar eğlen eğlen gül eğlen eğlen
Bu şarkıyı dinledikçe zorlaşıyor hayat babam çok söylüyor çok severim onunla tanıştım oda türküleri çok seviyor gel zaman git zaman dinlettim bı gün dedi ben bunu niye hiç dinlemedim bu zamana kadar ne zaman moralimiz bozuk olsa acardik kavga etsek dinlerdik beraber oturup aglardik bugün askere gitti onsuz dinliyorum o hep güldürmeye çalışırdı aglamami istemezdi hiç şuan beni hiç bişey durdurmuyor Allah hayırlısıyla gelmeyi nasip etsin sevdiğim ...
Keşke 15 yaşına gelsem telefonun çalsa ve arayan babam olsa ufak oğlun nerdesin hadi gel eve dese gittiğimde onu görsem çok özledim be babam toprağını öpmek yetmiyor babam sesine kokuna çok hasret bu bedenim babam
Hayalleri yine yatağımın yanına serdim, Çekti gitti bunca zaman yar sandığım, Bir gün bir dar sokakta karşılaştık geçenlerde, Yine alay eder gibi güldü geçti , Ben ise yürüdüğü kaldırım taşlarına oturarak yine daldım geçmişe , Bunun adı ölüm de hayat de hayalde , Ama öyle acı çektire çektire , Yaşatılan her duygunun işkence dönmesi, Ve ölümün tek gerçek kurtuluş olması...
3 yıl önce amcaoğlu rahmetli oldu... rahmetli olmadan kısa süre önce bana bu şarkı ikimizin şarkısı olsun dinledikçe sen beni ben seni hatırla emmioglu demişti... dedikten kısa bir süre sonra rahmetli oldu. Bu şarkı unutulur mu simdi ?.. 😣😣😣
Bu şarkıyı her dinlediğimde çok ayrı bir dünyaya gidiyorum demek istediğim şu sevdiğiniz yada sevdiklerinizin yanınızda olması bile sizi yeterince mutlu etmiyor
Yokluğunu kabullenmek çok zordur dalarsın öyle hayallere bi bakmışsın gerçekler çıkmış karşına... Bide büyük mesele yani unutmak aynı şehirde nefes alıp yokluğunu varsaymak...
Ağgül köyün varsıllarından Mürsel ağanın kızıdır. Güzel mi güzel simsiyah saçlar, kestane rengi gözler, salına salına yürüyüşü yürekleri yakarmış. Köy gençlerinin gözü Ağgül’de ama kimse de yan gözle bakamazmış. Nedeni de Mustafa. Herkes sayar severmiş Mustafa 'yı. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Mustafa babası öldükten sonra evin bütün sorumluluğunu yüklenmiş, anasını ele muhtaç bırakmamış. Alnının teriyle geçimini sağlıyor. Bazen zorlansa da yakınmıyor Mustafa. Ağgül'üne de kavuşursa tasası kalmayacak. Gel gör ki, Ağgül'ün babası verimkâr değil. "Mustafa kim oluyor ki bizden kız isteyecek o ilkin karnını doyursun" diyormuş. İyi hoş ama Ağgül öyle demiyor. "Bir lokma bir hırka olsun yeter artığını istemem" diyor diyor ya dinleyen kim. Babası tam bir şehirli düşkünüymüş "Şehirli köylüden daha iyidir bizim Şefketgil şehire gitti de eli yüzü açıldı temiz yiyor temiz giyiniyorlar, benim kızım da şehirliye layık" diyor da başka birşey demiyormuş. Onlar böyle diye dursun Mustafa ile Ağgül sık sık buluşup akşam karanlığı çöküp el ayak çekildi mi soluğu Ağgül'lerin bahçesindeki ceviz ağacının altında alırlar ve "Yarın son olsun kaçıp gidelim burdan" diye kavilleşip ayrılırlarmış. Üç gün beş gün, üç ay beş ay hep kavilleşiyorlar, hep yarına bırakıyorlarmış. Sözün kısası altı ay geçiyor aradan. Günlerden bir gün Mustafa yine gelip cevizin altında beklemiş. Ay tepede, ay tepeyi aşıyor, ay kayboluyor Ağgül yok ortada. Cevizin altında uyuyup kalıyor. Mustafa, sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyor; gördüğü düşleri hayıra yormaya çalışıyor. Daha sonra kalkıp köyün kahvesine gitmiş. Dalgın dalgın çayını içerken çocukluk arkadaşı Zamir gelmiş kahveye. Varıp Mustafa'nın yanına yavaştan "Seninkini akşam vermişler lokumu dağıttılar elini çabuk tut kaçır yoksa havanı alırsın" demiş. Mustafa ayıkmış birden "Demek işin içinde iş varmış demek onun için gelmemiş Ağgül" diye konuşmaya başlamış kendi kendine. "Şehirden bir tanıdıklarının oğluna vermişler. Keleşzadeler'in oğluymuş. Zengin adamdırlar konakları dillere destan saray gibi. Elini tez tut yoksa gitti gider Ağgül" deyince yüreği bir ateş harmanına dönmüş Mustafa'nın. Yan babam yan. Akşamı zor etmiş Mustafa. Hemen koşmuş ceviz ağacının altına sabahı etmiş ertesi akşamı etimiş yok. "Daha kaçgün oldu kavilleşeli ne çabuk sözünden döndü" diye içi içini yemeye başlamış. Bir yandan da umudunu yitirmiyor "Ağgül bensiz olmaz döner gelir bir gün" deyip ceviz ağacına gidiyormuş sık sık. Derken düğün günü gelip çatıyor Keleşzadeler'in düğünü de şanına uygun davullar çifter çifter, kazanlar kaynıyor. Düğün üç gün üç gece sürmüş. Mustafa da daha fazla dayanamıyıp köyden kaçıp dağlara gitmiş. Ama uzaklaşamıyor gözü ceviz ağacındadır hep. Dönüp dolaşıp düğünün son günü köye geri gelmiş. Ağgül’ü arabaya bindirmişler araba ağır ağır yola düşmüş. Mustafa da köyün en yüksek tepesi olan Kırlangıçtepe'ye tırmanmış. Şehre inen yol ayaklar altında düğün alayını gözden kaybolana dek seyretmiş. Mustafa artık kolu kanadı kırık deli gibidir ne yapacağını bilemez. "Ben Ağgül'süz nasıl yaşarım, ama döner bir gün mutlaka kaçar gelir bana" deyip umutlanır. Günler günleri eskitir, aylar ayları. Hiçbir haber yoktur. Tek haber, arada şehre inenlerden yolu düşüp konağın önünden geçenlerden gelirmiş. Ağgül'ü yüzünü cama dayamış dalgın dalgın düşünürken görürlermiş. Mustafa'yı da en son elinde bir ceviz fidanıyla Kırlangıçtepe'ye tırmanırken görmüşler. Tepenin en görünür yerine diker fidanı sonra da yanık sesiyle bir türkü tutturmuş. O günden sonra kimse bilmez Mustafa'ya ne olduğunu. Kimi Çukurova'ya yerleşti der kimi ‘canına kıydı’ der. Ama Mustafa'nın son gün söylediği türkü kimsenin dilinden düşmemiş. Köyün de sınırlarını aşıp yankılanmış.
Kaybetmek çok zor ve çaresi yok insanı çaresizlik bitiyor gel diyorsun gelmiyor oysaki o gel dese koşa koşa gidersin bütün herşeyden vazgeçip en kötüsü de sende vazgeçmek zorunda kalıyorsun
ah gül seni camekende görmüşler ah gülümmm ah gülümmm gülüm rüyamda senii bana vermişler ah gülümmm ah gülümm.. gülümmm gülüğüüm ben sana ölürüm gülüm vayy ahohohoy kırdın hatırımı yedin ömrümü tövbe olsun daha aramam seni boşuna vermişim yar yar sana ömrümüğ tövbe olsun daha aramam seni seherde ağlayan bülbüle döndüm yarime hasret ile yandım ahay sene 2020 olacak hala burda olanlar :(