Тёмный

UZUN VİDEO Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var De ki “Kulluğunuz ve niyazınız olmasa Allah size 

DERS DÜNYASI NET
Подписаться 131
Просмотров 26
50% 1

dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta:
"'Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?' - De ki: 'Kulluğunuz ve niyazınız olmasa Allah size ne diye değer versin!' (Furkân Sûresi 25:77), 'Bana dua edin, size cevap vereyim.' (Mü'min Sûresi, 40:60.)"
konusu işlenmektedir.
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Risale-i Nur Külliyatı Sözler Yirmi Üçüncü Söz Birinci Mebhas Beşinci Nokta.
Bu videoda UZUN olarak açıklanmaktadır. Dersin KISA videosu ile metnine aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
dersdunyasi.ne...
Yirmi Üçüncü Söz
Birinci Mebhas
BEŞİNCİ NOKTA
İman, duayı bir vesile-i kat’iye olarak iktiza ettiği ve fıtrat-ı insaniye onu şiddetle istediği gibi, Cenâb-ı Hak dahi, “Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?” meâlinde,
قُلْ مَا يَعْبَؤُا بِكُمْ رَبِّى لَوْلاَ دُعَۤاؤُكُمْ 1
ferman ediyor.
Hem
اُدْعُونِىۤ اَسْتَجِبْ لَكُمْ 2
emrediyor.
Eğer desen: Birçok defa dua ediyoruz, kabul olmuyor. Halbuki âyet umumîdir; ‘Her duaya cevap var’ ifade ediyor.”
Elcevap: Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her dua için cevap vermek var. Fakat kabul etmek, hem ayn-ı matlubu vermek, Cenâb-ı Hakkın hikmetine tâbidir.
Meselâ, hasta bir çocuk çağırır: “Ya hekim, bana bak.”
Hekim “Lebbeyk,” der. “Ne istersin?” Cevap verir.
Çocuk “Şu ilâcı ver bana” der.
...........................................................
Dipnot-1
Furkan Sûresi, 25:77.
Dipnot-2
“Bana dua edin, size cevap vereyim.” Mü’min Sûresi, 40:60.
..................................................................................
Hekim ise, ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez.
İşte, Cenâb-ı Hak, Hakîm-i Mutlak, hazır, nazır olduğu için, abdin duasına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, huzuruyla ve cevabıyla ünsiyete çevirir. Fakat insanın hevâperestâne ve heveskârâne tahakkümüyle değil, belki hikmet-i Rabbâniyenin iktizasıyla, ya matlubunu veya daha evlâsını verir veya hiç vermez.
Hem dua bir ubûdiyettir. Ubûdiyet ise, semerâtı uhreviyedir. Dünyevî maksatlar ise, o nevi dua ve ibadetin vakitleridir. O maksatlar, gayeleri değil.
Meselâ, yağmur namazı ve duası bir ibadettir. Yağmursuzluk, o ibadetin vaktidir. Yoksa, o ibadet ve o dua, yağmuru getirmek için değildir. Eğer sırf o niyetle olsa, o dua, o ibadet hâlis olmadığından kabule lâyık olmaz.
Nasıl ki, güneşin gurubu, akşam namazının vaktidir. Hem güneşin ve ayın tutulmaları, “küsuf ve husuf namazları” denilen iki ibadet-i mahsusanın vakitleridir. Yani, gece ve gündüzün nuranî âyetlerinin nikaplanmasıyla bir azamet-i İlâhiyeyi ilâna medar olduğundan, Cenâb-ı Hak, ibâdını o vakitte bir nevi ibadete davet eder. Yoksa o namaz, açılması ve ne kadar devam etmesi müneccim hesabıyla muayyen olan ay ve güneşin husuf ve küsuflarının inkişafları için değildir.
Aynı onun gibi, yağmursuzluk dahi, yağmur namazının vaktidir. Ve beliyyelerin istilâsı ve muzır şeylerin tasallutu, bazı duaların evkat-ı mahsusalarıdır ki, insan o vakitlerde aczini anlar; dua ile, niyaz ile Kadîr-i Mutlakın dergâhına iltica eder. Eğer dua çok edildiği halde beliyyeler def’ olunmazsa, denilmeyecek ki, “Dua kabul olmadı.” Belki denilecek ki, “Duanın vakti kaza olmadı.” Eğer Cenâb-ı Hak, fazl ve keremiyle belâyı ref etse, nurun alâ nur, o vakit dua vakti biter, kaza olur.
Demek, dua bir sırr-ı ubûdiyettir. Ubûdiyet ise, hâlisen livechillâh olmalı.
Yalnız aczini izhar edip, dua ile Ona iltica etmeli, rububiyetine karışmamalı. Tedbiri Ona bırakmalı, hikmetine itimad etmeli, rahmetini itham etmemeli.
Evet, hakikat-i halde, âyât-ı beyyinâtın beyanıyla sabit olan: Bütün mevcudat, herbirisi birer mahsus tesbih ve birer hususî ibadet, birer has secde ettikleri gibi, bütün kâinattan dergâh-ı İlâhiyeye giden, bir duadır:
Ya istidat lisanıyladır-bütün nebâtat ve hayvanâtın duaları gibi ki, herbiri lisan-ı istidadıyla Feyyâz-ı Mutlaktan bir suret talep ediyorlar ve esmâsına bir mazhariyet-i münkeşife istiyorlar.
Veya ihtiyac-ı fıtrî lisanıyladır-bütün zîhayatların, iktidarları dahilinde olmayan hâcât-ı zaruriyeleri için dualarıdır ki, herbirisi o ihtiyac-ı fıtrî lisanıyla Cevâd-ı Mutlaktan idame-i hayatları için bir nevi rızık hükmünde bazı metâlibi istiyorlar.
Veya lisan-ı ıztırariyle bir duadır ki, muztar kalan herbir zîruh, kat’î bir iltica ile dua eder, bir hâmî-i meçhulüne iltica eder, belki Rabb-i Rahîmine teveccüh eder.
Bu üç nevi dua, bir mâni olmazsa, daima makbuldür.
Dördüncü nevi ki, en meşhurudur, bizim duamızdır. Bu da iki kısımdır: Biri fiilî ve hâlî, diğeri kalbî ve kàlîdir.
Meselâ, esbaba teşebbüs, bir dua-yı fiilîdir. Esbabın içtimaı, müsebbebi icad etmek için ...
www.erisale.com...
sorularlarisal...

Опубликовано:

 

8 окт 2024

Поделиться:

Ссылка:

Скачать:

Готовим ссылку...

Добавить в:

Мой плейлист
Посмотреть позже
Комментарии    
Далее
Hayır mı , Şer mi ? | İbrahim Soydan Erden
57:11
Просмотров 276 тыс.
DERDİN VARSA SENİN DERMANIN DA VAR  !
41:00
Просмотров 191 тыс.
БЫСТРАЯ сборка ПК - от А до Я!
00:22
🍎 Apple Pie Cinnamon Roll Donut #Shorts
00:21
Просмотров 3,1 млн
BUNALDIN MI ? | SENDE ALLÂH’A KAÇ    !
36:32
Просмотров 103 тыс.
DİL, DİN, DÜŞÜNCE VE YORUM SEMPOZYUMU 1
2:42:08
Просмотров 2,8 тыс.
Huzur İçin 50 Adım  | İbrahim Soydan Erden
1:04:21
Просмотров 230 тыс.
DİN, DİL, DÜŞÜNCE VE YORUM SEMPOZYUMU 1
3:30:12
Просмотров 9 тыс.
Ben Yoruldum Hayât Gelme Üstüme
58:20
Просмотров 30 тыс.
SAKIN ÜMİDİNİ KAYBETME ! | İbrahim Soydan Erden
57:44