Bundan bi 8-10 yıl önce 30 yaş çok büyük bir yaş gibi geliyordu, amca kategorisinin bir önü büyük ağabey gibi düşünüyordum 30 yaşında olan insanları, şu an 32 yaşındayım ve sanırım gerçekten büyüğüm aldığım sorumluluklar büyük, insanların fikir danıştığı ve karar alırken fikirlerimden faydalandığı bir insan oldum. Yolda markette insanların yaşıma olan hürmetini, saygısını yoğun bir şekilde hissediyorum. 30 yaşına hiç gelmem gibi hissediyordum ancak son 10 yılımdan çok memnunum kendime hedefler koymuştum ve bu hedeflerin %90'ına ulaştım. Bu doygunlukla kendime tekrardan çok büyük hedefler başarılar koymuyorum, daha çok gün içerisinde günümüzün bize getirdiği kısa süreli ödevlerle (para kazanmak, tamirat tadilat vs. gibi) meşgul oluyorum günlerim o şekilde geçiyor ve bundan da memnunum. Sadece içinde bulunduğum çevreden artık memnun değilim ama bunu da değiştirme şansım çok az artık o yüzden bununla da yormuyorum kendimi. Sanırım insan genç yaşta kendine ulaşabileceği gerçekçi hedefler koymalı ve onları başarmaya odaklanmalı. 35 Yaş şiirini de lisede öğretmişlerdi bize kültürlenelim diye mecbur kılmışlardı hatta o zamanlar hayal bile edemezdim 32 yaşıma gelip bu şiirle tekrar karşılaşacağımı ve farklı duygular yaşayacağım, her neyse yine kendimizden birşeyler bulduğumuz samimi bir içerik, sevgiler, saygılar.
Yalnız değisin ben de seninle aynı yaştayım. Senin hissettiklerinin aynısını hissediyorum. Ne olcak bilmiyorum. Bir sürü sorumluluklar tam anlamıyla yaşanamamış eksik bir gençlik… Sanırım bu yaşlarda tutunamayanlar 28 ler kulübüne giriyor :) her neyse kitap önerim varlık psikolojisi ile ilgili tüm eserler çünkü varlık ve ölüm ile ile ilgili problemin var. Aynısını ben de yaşadım. Engin gençtan, viktor frankl, rollo may olur. Film olarakta zamanla ilgili sonsuzluk ve bir gün/ thedoros Angelopoulos. Joachim trier’in Oslo 31 august ve the worse person in the world’u izleyebilirsin. Ben de yalnız değilmişim ve hayatım şu an çok kötü gidiyor :) Sana kucak dolusu sevgiler.