Kıymetli üstadım iyi güzel diyorsunuz da biz mülakata karşı olmadık hiçbir zaman size de bu konuda katılıyorum zira yargıyı temsil etmek çok mühim bir görev fakat ülkemizdeki asıl sıkıntı mülakatta nepotizm ve aile soruşturması ayrıca şu hususa da anlam vermek epey güç oluyor 1-2dk içerisinde bir bireyi değerlendirmek ve onun hakkında mesleğe uygundur veya değildir hükmünü vermek ne kadar adaletli nitekim yıllarca emek vermiş ,onca yolu başarıyla geçen bir bireyi kısa süreli bir performansına bakarak değerlendirmek kanımca tek celsede elemek oluyor bilahare tek sıkıntı bununla da bitmiyor aile soruşturma da işin cabası nitekim yıllarca suç bireyseldir diye öğrenmiştik mesela çok başarılı bir hukukçunun babası katilse veya abisi suçluysa bunu neden ona atfedelim bu şahsı sabıkasına bakarak masumiyet karinesini yok sayarak sicilini geniş yorumlamak olmuyor mu?
Mülakat kalkmamalı, bahsettiğiniz uygunluk durumları denetlenmeli. Mülakat sistemine zorunlu açıklamanın getirilmesi en doğru hamle olacaktır. Bir adayın neye göre mülakatı geçtiği, neye göre geçemediği hakkında detaylı rapor hazırlanmalı ve bir üst birim kurulup bu raporların incelenmesi sağlanmalıdır. Konuyla ilgili şahsi düşüncem bu yönde.
Üst kurum torpil yapar hacı. Bu sosyal bir sorun. Her vatandaş ayrıcılık aradığı ve kendisi torpille geçme yollarına başvurduğu için o toplumun siyasileri de böyle olacak hacı.
Kıymetli hocam bir hakim savcı adayının yazılı sınavın yanı sıra mülakatlarda başarı elde edebilmesi için kendini nasıl geliştirebileceğine dair ve bu konu hakkında ne tür bir yol izlemesi gerektiğini anlatan tavsiye niteliğinde bir video çekerseniz çok faydalı olacağı kanaatindeyim olumlu dönüşlerinizi bekliyorum 🤍
Mülakat için kendini geliştirme diye bir şey yok. O güne kadar ne nereye taşıyabildiğini mülakatta göstereceksin artık. Mülakata dair tavsiyeleri de videoda kısaca anlattım.
Bunun için yapılacak ve sadece güvenlik soruşturmasını geçen adayların girebildiği merkezi bir sınav güzel olur bence. Ardından, en yüksek puanları alan kontenjan sayısı kadar aday, açık oturum benzeri ve dijital kayıt eşliğinde yapılan bir mülakata alınabilirler. Kaydın bir nüshası adaya verilip diğer nüshası ilgili kurumda kalabilir. Sonuca itiraz eden adaylara da bilgi edinme kanunu çerçevesinde mülakat jürisi tarafından şeffaf bir rapor hazırlanıp gönderilebilir. Bu sayede insanlar eksik yönlerini de görebilirler ve bu noktalarda kendilerini geliştirme fırsatı elde etmiş olurlar. Liyakat yargı kurumlarının tümüne yayılınca, boşanmak isteyen eşine kurşun yağdırarak kevgire çeviren veya çocuk istismarcısı olan ve suçu aksi şüpheye yer bırakmayacak şekilde sabit olan canavarların serbest bırakılması vakalarına tanık olmayız. Örnekler çoğaltılabilir. Bu arada, referans alma uygulamasına da son verilmesi gerekiyor. Çünkü uygulamadaki açıklar yüzünden, geçmişte fetö UYAP'ı ele geçirmişti. Şimdi de referans uygulamasındaki açıklardan diğer cemaat ve tarikat mensupları faydalanıyor. Paralel yapı is loading yani. Dahası, objektif kararlar alması beklenen hakim ve savcıların geleceği birilerinin iki dudağı arasına baktığında, bu insanlar ne kadar yansız kalabilirler? Bir telefonla serbest bırakılanlar şehir efsanesi değil yani. Üstelik bu referanslar, çocuk istismarı davasında hakim ve savcıyı tehdit edebilecek kadar cüretkar davranabilen ve yaptırımsız kalabileceklerini düşünen şahıslar. Örneğin sadullah ergin hakkındaki çok vahim iddiaları ele alalım. Avrupa'da olsaydı, savcılar anında soruşturma açarlardı. Ama ülkemizde, iddialar üzerine açılan bir soruşturma yok henüz. En azından, adam masumsa bunun da ortaya çıkartılması gerekli. Bu da yok. Bu ve benzeri vakalar yüzünden, halkımızın yargıya güvenme istatistiklerinin düşüşte olduğunu görüyoruz. Üstelik bu durum, toplumumuzda suç işleme potansiyeli olan şahıslara da cesaret veriyor. İki üç yıl yatar, çıkarım diye düşünüyorlar. Çünkü kaybedecekleri bir şey yok. Hatta bir emniyet müdürü bana hırsızlık vakaları için "memurlarımız şüphelileri savcılığa intikal ettiriyor ama ellerini, kollarını sallayarak çıkıyorlar. Üstelik bu sırada, personelimiz adliyede sanığın resmi işlemleriyle uğraşıyor, ama adamlar da bu arada bir sürü evi daha soyuyorlar" demişti. Bundan dolayı halkımızda "mülakat kaldırılsın" şeklinde yaygın bir kanaat oluştu. Dahası, halkımız hakimlere ve savcılara eskisi kadar da saygı duymuyor maalesef. Üstelik yargıya güvenmeyen ve yargı mensuplarına birilerinin tetikçisi gözüyle bakan bir halk, suçu sabit olan biri hakkında nasıl şikayetçi olabilir? Bir kaç yıl önce, ensest istismar dosyasındaki tanık ifadelerini okuma fırsatım olmuştu. Okuyunca dehşete düşmüştüm. Olaydan çocuğun öğretmenleri de komşuları da ilk andan itibaren haberdarlar. Ama adam serbest kalır da başımıza iş açar diye düşündükleri için susmuşlar ve ihbar etmemişler. Çocuk da yaklaşık 4 yıl boyunca istismara uğramaya devam etmiş. Sonunda okulda fenalaşıyor, acil servise kaldırılıyor ve oradaki işini layıkıyla yapan hekimler ihbar ediyorlar. Durum bu. Gerçek şu ki, Yargı yalnızca yargı mensuplarından oluşmuyor. Onlar arabanın tekerleri ama kendisi değil. Hepimiz arabanın bir parçasını oluşturuyoruz. Bu yüzden kararlar alınırken parçalara dikkat edilmeli ama arabanın kendisi de dikkate alınmalı. Güven istatistikleri konusunda Pew anketlerini ve YÖK'ün elektronik arşivindeki tezlerin bulgu ve sonuçlarını inceleyebilirsiniz. Çok çok uzun oldu, sabrınızı rica ediyorum. Çünkü tez konusu olabilecek kadar geniş ve çok boyutlu bir konuyu, ancak bu kadar kısaltarak yorumlayabilirdim. Açık oturum tarzı mükakat fikri için @Ahmet S. adlı kullanıcıya teşekkür ederim 🙂👍
Öncelikle ağzınıza sağlık, benim yıllar önce politik bir derneğe üyeliğim olmuştu ancak yasal ve şuan faaliyeti devam ediyor. Ben üyeliğimi sonlandırdım bu durum mülakatı etkiler mi?
Üstad biraz ilgisiz olacak ama fikrinizi merak ettim. Yargıda yükselmek, kariyer yapmak isteyen bir hakim/savcı adayı düşünün. Bu kişiye atanacağı ilk görev yerini seçme şansı verilse, Ankara Adliyesi gibi kıdemli meslektaşlarının olduğu büyük bir yer seçmek mi, yoksa mülhakat küçük bir adliye seçmek mi daha makul, daha stratejik olur? Esen kalın. 🥰
Sayın hakimim peki bu referans olabilecek kişiler hakkımızda yazı yazıp mı gönderiyor yoksa heyetten birileri ile mi yüz yüze görüşüyor. Yani referans olacak kişi bu işlemi nasıl yapıyor bu konuyu merak ediyorum. Yazılı olarak mektup hazırlayıp sunacaksa hangi birime bu mektubu iletiyor ya da sözlü olarak iletecekse yine hangi birim ile görüşme sağlıyor. Hayalim olan hakimlik mesleğine girmek için 2 defa mülakatlardan referans arayışına girmediğimden elendim. Üçüncüsüne hazırlanıyorum ve bu sefer referans bulacağım.
hocam merhaba sizi birkaç haftadır hayranlıkla izliyorum hem aynı memleketteniz hem sizinle aynı okuldanım hem de hayalimdeki mesleği icra ediyorsunuz, ben daha birinci sınıfım ama gerçekten hakimliğin bana uygun olduğunu hissediyorum ama her şey tamam olsa bile üvey amcam cinayetten galiba 10 sene hapis yatmış acaba imkansız mı mesleğe girmem
Merhaba İÜ hukuk 2. Sınıf öğrencisiyim ortaokuldan beri savcı olma hayalim var fakat babamın sicili kabarık kendisi defalarca kesinleşmiş mahkumiyet almasına rağmen birkaç yıl yatıp şartlı tahliye gibi olanaklarla çıktı şuan 12 yıl kesinleşen cezası var fakat yine şartlı tahliye ile dışarıda bunun benim savcı olmama etkisi olur mu
@@tugrulyilmazofficial hocam geçmişte hüküm giydiyse ve cezasını çektiyse yine de etki eder mi? cezaların şahsiliği ilkesi burada neden geçerli olmuyor?
hocam dediklerinize katiliyorum ancak hakim/savci yardimciligi 3 yil bu 3 yillik surecte adayin bu meslege uygun olup olmadigi anlasilabilir diye dusunuyorum bu nedenle de mulakatin bu anlamda manasiz oldugunu dusunuyorum.
@@tugrulyilmazofficialama hocam mülakatta kısacık bir zamanda anlaşılıyorsa yardımcılıktada kararın verilmesi için çok uzun bir zamana neden gerek olsunki merkezi sınavdaki sıralamaya göre yedekler seçilip gönderilen kişilerin yerine onlar alınamazmı
Dediklerinizi katılıyorum ancak; referans konusu kesinlikle yanlış. Referans demek torpil demek. Ben köyümden kırsaldan çıkmışım iyi hukuk fakültesini bitirmişim terör iltisakım da yoksa bir bürokrat veya yargı mensubunu tanımak zorunda mıyım.
Hocam babamın bir sürü davası vardı. Hapiste falan da kaldı. Sürekli mahkemeleri olan biriydi. Annemle de boşandılar. Kadına şiddet vs de var suçlarının arasında. Videoda ailemize bakacaklar dediniz. Şimdi böyle şeyler yüzünden mülakattan elenir miyim? Sorumu cevaplarsanız size çok müteşekkir olurum. Sorularımızı da yanıtlayan çok güzel ve faydalı bir kanalsınız. Bu yüzden de çok teşekkür ederim
Basit vakalar sizin hakim-savcı olmanıza engel olmaz. Ama süreklilik arzeden, suça eğilimli ve yüz kızartıcı suçlar işlemiş ailelerin bu durumları çocukları için aleyhe değerlendirilebilir.
Kemal Bey'i pek ciddiye almamak lazım hocam. Torpili kökünden kazıyacağız,adam kayırma artık ortadan kalkacak türevi bir açıklama yapsa daha inandırıcı olurdu. Mülakat hemen hemen her alanda gereklidir
Güvenlik soruşturması hakkıyla yapılırsa, kamuda mülakata gerek kalmaz. Mülakat=partiden gelen listelerde adam kayırma. Aksini iddia etme sakın! BİZZAT YAŞADIM!
@@meryemordu3584 yorumunuz için teşekkürler Sema Hanım. Lâkin şu açıdan da bakmak lazım, örneğin savcılık/hakimlik sınavını kazandın dediğiniz gibi soruşturmada bir şey çıkmadı ama kapasiteniz hakim olmak için yeterli değil(kapasiteden kastım kişilik özellikleri olsun diğer hususlar olsun anlıyorsunuz diye varsayıyorum) bu şekilde bana pek mantıklı gelmiyor açıkçası. Alternatif olarak mülakatlar açık oturum şeklinde yapılabilir,
Çok güzel anlatıyorsunuz Tuğrul hocam dediklerinizde de haklısınız ama parti fark etmeksizin siyasilerin yasama ve yürütme gücüne sahip olup yargıya karışmadığı hükümet gelmiş midir bilemiyorum. Bütün bunların yanında gerçekten bağımsız ve tarafsız olarak bu müesseseye temsiliyeti ölçmek için yapılan mülakatların hepsi pratikte işe yarıyor mu yani adam kayırma olup olmuyor mu diye değindiniz zaten. Bence bizim ülkemizdeki en büyük eksiklik ahlak ve eğitim problemi bunları aşamadıkça bu tür sorunları konuşmaya devam edeceğiz. Değerli zamanınızı ayırarak bizim gibi hukuk fakültesi öğrencilerini bilgilendirdiğiniz için kendi adıma teşekkür ederim.
Ülkemiz bu hastalığa bağışıklık kazanacak seviyeye gelemedi maalesef. Bu işin sağı solu da yok. Kim gelirse aynısı yaşanıyor. Sizin bizim dememizle değişecek gibi de görünmüyor.
@@tugrulyilmazofficial Günaydın. Ben de yazmaya korkuyorum Tuğrul Bey. Benim mahallemde meraklı komşum çok olduğu için "evde tek başına ne yapıyorsun" diye sorduklarında evimde silah üretimi yapıyorum derdim. Aman birileri ciddiye alır bu espiriyi diye korktum bu videonuzda. Vallahi öyle bir silah üretimi falan yaptığım yok. Oturup evimde bolca ingilizce dersleri ve matematik dersleri çalışıyorum bu benim hobim demek istemedim onlara. Zaten öyle bir dönemdeyiz ki eğitim düşmanı çok. Ne işine yarayacak diyecekler oysa kendini geliştirmek demeyecekler. Ailenize ve size güzel huzurlu günler diliyorum. Gününüz güzel geçsin.
hocam mülakat sırasında ses ve görüntü alınsa çok iyi olur.en azından dava açıldığı vakit video kayıtlarını izleyip alınan bu olumsuz mülakat sonucu olumluya dönebilir.
Cezaevine tutukluluk nedeniyle girme yetmez, kesinleşmiş mahkumiyet almış olması gerek. Mahkumiyetin türü de önemli. Her suç engel olmaz. Bir aile profili varsa ve bu profil hakim-savcılıkla bağdaşmayacak ise engel olur. Tek tek sayılacak şey değil bu. Hukukçu olarak değerlendirmeyi siz yapacaksınız. İçini doldurun artık.
@@tugrulyilmazofficial Epey uzun bir yazı olacak, vaktinizi ayırıp okursanız çok mutlu olurum. Bu kanalı keşfedeli birkaç ay oldu, neredeyse bütün videoları izledim ama ilk kez yorum yapacağım. İlk dönem girdiğim psikolojiden az da olsa sıyrılmamı sağlayan şeylerden birisi sizin videolarınızdı. Sayın hakimim 1. Sınıfa giden bir hukuk öğrencisi olarak size bir konuyu danışmak istiyorum. İlk dönem üniversite ve başka şehirde ailem olmadan yaşamak konularında sıkıntılarım oldu, uyum sağlayamadım bir türlü. Bu tür psikolojik baskılar da derslerimi etkiledi biraz. Sürekli "acaba hukuku seviyor muyum yoksa sevmiyor muyum", "iyi bir hukukçu olabilecek miyim", "hukuk nosyonunu kazanabilecek miyim", "dersleri sevmesem de işimi sevebilir miyim", "hukuk mesleklerinin geleceği var mı", "mülakatları geçebilir miyim" gibi sorular kafamı kurcalıyordu, hala da kurcalıyor. Avukatlık artık elden ayaktan düştü. Adeta zengin mesleği haline geldi ve benim de bu mesleğin ihtiyaçlarını karşılayacak bir çevrem yok. Zaten avukatlık yapmak da pek istemiyorum. Serbest meslektense kamuda çalışmak benim için daha iyi. Cumhuriyet savcısı ya da ceza hakimi olmak istiyorum. Geçen dönem Anayasa Hukuku dersiyle yıldızım bir türlü barışmadı ve hocamızın da bizi sıkması nedeniyle sınav haftalarım o ders yüzünden adeta kabus gibi geçti. Uyku problemleri, iştahsızlık, aşırı stres gibi sorunlar yaşadım. Bunlara rağmen ilk dönem tüm derslerimden geçtim ve ortalamam da 4 üzerinden 3,13 geldi. 2. 3. Ve 4. Sınıfta ceza hukuku kürsüsünün derslerini göreceğiz. O derslerden ümitliyim, bana bölümü sevdirmeleri açısından. Aslında geçen dönem de Roma hukuku, medeni hukuk derslerini sevdim ama sınav zamanları çok daralıyorum. Sanırım hocayla da alakalı. Sınavlardan iyi notlar almama rağmen kendimi hala yetersiz görüyorum. Çünkü hukuk kağıt üstünde bitmiyor muhakeme yeteneği gerektiriyor. Size sorularım şunlar: Bu problemleri yaşamam benim hakimliğe/savcılığa uygun olmadığımı mı gösterir? Yoksa fazla mı kuruntu yapıyorum? Hukuk nosyonunu kavradığınızı ne zaman anladınız ya da ne zaman kavradınız? Hukuk fakültesinde ilerideki mesleklerimizle çok alakalı olmayan pek çok ders görüyoruz. Bu dersleri sevmememiz, angarya bulmamız normal mi? Anayasa da bu derslerden biri sayılır sonuçta. Müfredatının %10u hakimler ve savcıları ilgilendiriyor. Siz ve fakülteden arkadaşlarınız sınav dönemleri çok stres yapar mıydınız? Sizin hiç böyle karamsar bir hale büründüğünüz oldu mu? Normal dönemlerde derslerle aram iyi, dersleri de seviyorum ama sınav dönemi çok yoğun bir şekilde çalışmak ve "sınav için" çalışmak beni çok sıkıyor. Sizce bu durum bir problem mi yoksa genel olarak öğrencilerde bulunan bir şey mi? Hakim ya da savcı olmayı çok istiyorum. Ama ilk sene yaşadıklarım yüzünden bir yanım sürekli "acaba mesleğe uygun musun" diyor. Çevremdeki herkes, ailem de dahil, benim bu meslek için biçilmiş kaftan olduğumu söylüyor. Zaten hukuk fakültesine de savcı yardımcısı olan amcamın yönlendirmesiyle girmiştim. Sorularım şimdilik bunlar. Biliyorum çok uzun oldu ama vaktinizi ayırıp cevaplarsanız, beni biraz motive ederseniz çok sevinirim.
@@fatmabetulkaya7882 merhaba, bazı soruların cevabını için henüz erken. Daha fakültenin başındasınız. Dersleri seviyorsanız sizinki biraz sınav stresi gibi. Her hukuk öğrencisi sınav stresini yaşar zaten. Hukuk okumak kolay değil zira. Hukuk nosyonu her olayı hukuki açıdan görmeye başladığınızda oturmuş oluyor. Zaman ister. Ben belki de hakimlik mesleği içinde yerine oturtabilmişimdir emin değilim. Zamanla o da gelişecektir telaş etmeyin. Hukuki ihtilafları çözmek size hitap ediyorsa, hukukçuluk size göredir. Bunu en iyi siz hissedebilirsiniz. Anayasa hukuku normlar hiyerarşisini anlamak ve hakim-savcı olarak uyguladığımız bir kanun metninin anayasaya aylırılığını sorgulayıp gerekirse anayasaya aykırılık nedeniyle iptalini saplayabilmek için size ve tüm hukukçulara gerekli. Zaman her şeyin ilacı. Çok kaygıya gerek yok şu aşamada. Başarılar…
@@tugrulyilmazofficial teşekkür ederim ☺️ yolun daha çok başındayım. Henüz tam olarak adam akıllı hukuk dersleri bile görmeye başlamadım. Umarım fakültedeki hayatım bu seneye nazaran çok daha iyi olur. Tekrar teşekkür ederim
Kamuda mülakatı kaldırmak = Ben yargıyı bağımsız bırakmayan liyakatı sağlayamayacak kadar beceriksiz bir hükümet olacağım bu yüzden mülakatı kaldırıyorum demektir ayrıca gelişmiş ülkelerde mülakat vardır ve çok önemlidir.