William Gibson ilk romanı Neuromancer’ı seksenli yıllarda, Reagan’ın “Yıldız Savaşları” projesinin biteviye konuşulduğu ama bugün bildiğimiz şekliyle bir internetin henüz ortalarda görünmediği zamanlarda, daktiloyla yazmıştı… Gelgelelim bu roman bir ayağımız reel, diğeri sanalda yaşadığımız şu yirmi birinci yüzyıl başlarının ruh halini yakalamada ve dilini biçimlendirmede muazzam bir rol oynadı. İnsan duyularını tamamen çevreleyen bir sanal uzamı, “siberuzay”ı bize takdim eden Neuromancer ve başlattığı üçleme hep “zor okunur”luğuyla anılageldi ama bugün farkında olalım ya da olmayalım, birçok açıdan Gibson’ın yeni dünyasında yaşıyor, onun sokaktan topladığı dijital alt kültür jargonuyla konuşuyoruz.
Kırkıncı yılı yaklaşırken, bu sene yeni bir Türkçe çevirisi de çıkan bu klasik romandan ve onunla aynı dünyada geçen üç kitaptan, özellikle de hayalhanemizde ve dilimizde bıraktıkları izlerden konuşacağız Kutlukhan Kutlu ile…
Kutlukhan Kutlu: Kadıköy Anadolu Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu. 1991 yılında Nokta - Ne Nerede dergisine katılarak sinema, edebiyat ve müzik üzerine yazmaya başladı, o zamandan beri de çeşitli yayın organında yazarlık ve editörlük yaptı. Yayım hayatı boyunca Sinema Dergisi için uzun soluklu inceleme yazısı dizilerine imza attı. Radikal Kitap, İyi Kitap, Kara Karga ve on8 blog gibi mecralarda edebiyat, kitaplar ve dil üzerine yazdı.
Çevirmenlik de yapıyor. Çevirileri arasında Harry Potter serisi ve Hayali Yerler Sözlüğü gibi kitaplar sayılabilir.
16 ноя 2023
