"21 yaşına geldiğimde beklentilerim sıfıra inmişti. Ondan sonra olan her şey bonus oldu." Stephen Hawking 76 yaşında hayatını kaybetti.
4 года назад
"Kitaplardan bu kadar nefret edilmesinin ve korkulmasının sebebini şimdi anlıyor musun? Onlar hayatın yüzündeki gözenekleri gösterir. Rahatına düşkün insanlar balmumundan aya benzeyen, gözeneksiz, tüysüz, ifadesiz yüzler ister yalnızca. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki çiçekler bereketli topraklarda, iyi yağmurlarla büyümek yerine çiçeklerden beslenerek yaşamaya çalışıyor." Ray Bradbury - Fahrenheit 451
Ben burada biraz içimi dökmek istiyorum. Serdar Beyin Twitter’da da paylaştığı, duvarda sırt kaşıma çubuğu olan fotoğrafta çayı tutan elin sahibiyim. 23 yaşındayım ve virüs sebebiyle üniversiteme köyden devam ediyorum. Bazıları belki beni bir çoban olarak hayal etti ama ailem çiftçi tabi :) İçimi dökmek istediğim konu çektiğim yalnızlık. Liseyi de yatılı okudum ve buralarda yaşayan arkadaşlarımla artık bambaşka dünyaların insanıyız. Öyle bir yalnızlık çekiyorum ki, üniversitedeki ev arkadaşlarımla olan muhabbetime hasretim. Bu yalnızlıkta Serdar Bey gibi insanlar ilaç gibi geliyor. Serdar Bey’in fotoğrafı paylaşması ve altında olan yorumlar beni hiç beklemediğim kadar mutlu etti. Belki de o arkadaşlar görürse diye yazayım :) El annesi tarafından kız eli gibi diye sevilen bir erkek eli, çayda kaçak çay var, evet o sırt kaşıma çubuğu ve babam çok sever, duvardaki kablolar eve taktırdığımız güneş enerjisi sisteminin kablosu, Malatya’daki dedenin değil Antalya’daki Salih Beyin evi :) 2020 takvimi evet açık değil çünkü annem artık facebook hesabı açtı ve pek takvim okumuyor :) Duvarda tüfek yok ama evde var, kilimi yayladan almıştık… O gün bu cevapları okurken gerçekten acayip mutlu oldum. Bana gelecek olursak, İsveç’te Linköping Üniversitesine yüksek lisansa kabul aldım. Yana yakıla burs arıyorum. Evladım şuraya da başvur dediğiniz bir yer varsa, link paylaşırsanız çok memnun olurum. Kalın sağlıcakla…
24 yaşıma bir ay kala ben de virüs sebebiyle yüksek lisansima köyden devam ediyorum. Çektiğin yalnızlığı anlayabiliyorum çünkü yazdıklarının aynısını yaşıyorum ve aynısını başka birilerinin de yaşadığını bilmek yalnızlığımı bi nebze azalttı. Umarım bursunu bulursun.
@@anewsun8469 Sizinki daha derinlerde görünüyor. Kim bilir kütüphanelerde ne güzel literatür taramaları yapacaktınız :) Ama gerçekten yanlarına gidip konuşsam ötekileştirirler, konuşmasam bizi beğenmedin mi, gitmesem asosyal. Valla bir garip muamma. Aynı duyguları paylaşmak güzel. Teşekkür ederim
Sevgili Furkan Özkan emekliliği gelmiş bir öğretmen olarak başarı hikayeni öğrenmekten ziyadesiyle çok mütehassis oldum candan tebrikler ümit ederim en kısa zamanda bir burs bulursun...Yurt dışında okumak için da bursun evinin önemini bizden iyi bilen olur mu bilmem...zira benim oğlum da (21 yaşında) o da burs bulamadı TUM da okuyor ve maddi olarak değil ciğerimiz tüm hücrelerimiz sökülüyor:(şu an senin gibi evimizde eğitimine devam ediyor.Ve biz mecbyren onun Münih teki boş kalan:/ 18 metrekarelik evinin kirasını ödemeye devam ediyoruz.Can sağlığına dua ediyoruz tabii..Yalnız geçen yıldan beri mat lab ında tutor olarak çalışıyor ve hatta bu yıl da devam ettiriyor online olarak yanısıra bir hocasının dersinin kayıtlarını editleyerek de para kazanıyor.Sen de imkan bulup gidebilirsen orada bir iş bularak hayatını idame ettirebilirsin ümit ederim....Two Flowers ile birlikte yalnızlık olayına çok takılmayın derim en azından sosyal medya var:) kendinizi dinleme ve daha da geliştirme için bir fırsat olarak görün derim...ben üniversitedeyken evimizde telefon yoktu sene MÖ1987:/:)))
Sevgili @@ilknurdoguer7719 hocam, Çok teşekkür ederim, en çok da zaman ayırdığınız için. Malum hayat artık çok hızlı ve böyle uzun yorumlar yazanlar bir avuça sığacak kadar. Ordaki türklerden küçük bir miktar burs buldum. Kyk almayı da planlıyorum. İnşallah geri dönmek zorunda kalmayacağım :) Google translate sağolsun; burger, kurye gibi işlere başvurdum ama red yedim. Hala ilanları kovalıyorum, ümitliyim :) Evde kendimizi geliştirmek elbette mümkün ama asıl zevkli kısmı ve insanı şevklendiren nokta, daha sonrasında arkadaşlarınla ya da o ortamdakilerle paylaşabilmekmiş. Korona bunu bana çok iyi öğretti. Tekrar teşekkür eder, sağlıklı günler dilerim.
Kardeşim İstanbul'un göbeğinde doğdum, büyüdüm, Galatasaray'da bilgisayar okuyorum ve bahsettiğin yalnızlığı burada yaşıyorum, bu benim denyoluğum olabilir, daha nitelikli bir çevre edinebilirdim ama enseyi karartmaya gerek yok, bütün dünyayla çatır çatır bağlantı kurabildiğimiz birçok platform var.
Yakalayabildiğim özdeyişler: "Bir kez uyandın mı, sonsuza dek uyanık kalacaksın." -Friedrich Nietzsche "Ne ile mutlu olduğumuz ne olduğumuzu da yansıtır"* -Platon '' Ölçüyü aşan her şey zararlıdır, ama en tehlikelisi ölçüsüz mutluluktur. '' - Seneca "Başarılarını, onları elde etmek için feda ettiklerine bakarak değerlendir." -Dalai Lama
+ Büyük beyinler mutluluk peşinde koşsaydı,insanlık hiçbir ilerleme sağlayamazdı. - Arthur Schopenhauer Tanımlı bir mutluluğumuz olmadığından tanımlanmış mutluluk kesitlerine dönüyoruz. - M. Serdar Kuzuloğlu
Hayat bilgisi dersi vardı. Herkes bilir. En azından benimle denk yaşta olan veya benden büyük olan abilerim ablalarım bilecektir. O zamanlarda kendi kendine yeten Türkiye diye bir kavram vardı. Şimdi Beyaz Zambaklar Ülkesine dönelim. Finlandiya. Mutluluk endeksinde zirvede yer alan ülke. Gregoriy Petrov'un yazdıklarına göre kocaman bir bataklık! Kendine has hiçbir şeyi yok. Oldukça alelade! Şimdi ise en mutlu ülke Finlandiya. Bence hepimizin bireysel olarak oturup düşünmesi lazım. Nerede yanlış yaptık! Nerede yanlış yapıldı! Bu arada Serdar Bey podcastin açılışında söyledikleriniz. Zihnimin kıvrımları podcastinin gördüğü talep, podcastlerinizi dinleyen kitlenin kalitesi bana askerlik anılarımı hatırlatıyor. Nasıl Jumbo diye sorarsanız, Askerde, acemiliğimi Amasya'da yaptım. Yazın sıcağı, güneşte öğlen 40- 45 derece. Bilen bilir eğitim alanları birliklerden 5-10 km uzaktadır. Eğitim alanının olduğu yerlerde de 8 tane musluk vardır. Komutan istirahat verdiğinde, 400 asker o 8 musluğa koşa koşa gider. Ve o su o kadar tatlı gelir ki kana kana içer. Ben de sizin podcastlerinizi bu 8 musluğa benzetiyorum. İnsanımız bilgiye, kaliteye o kadar açıktı ki şimdi sizin yayınlarınızı amiyane tabiriyle kana kana içiyor. Tekrar tekrar teşekkür ederim. Sağlıcakla. Güzel günler güzel insanlarla gelecektir. Seviliyorsunuz.
Kardeşim maalesef o günlerde sandığın kadar güzel değildi, geçmiş insanlara o zaman genç oldukları için yahut o zaman çocuk oldukları için güzelmiş gibi geliyor. Ayrıca şu Finlandiya Türkiye karşılaştırması yapmak kadar saçma bir şey yok. Zira biz orta doğu ülkesiyiz dostum. Şunu bil ki Ankara'yı yönetmek Finlandiya'yı yönetmekten zor.
Tek eksiğimiz bilinç ve eğitim. Atatürk'ün ümidi olan gençlik şu an çok kötü yerlerde. Kimisi okumuyor, okuyan da düzgün okumuyor, düzgün okuyan da Türkiyede tutunamıyor maalesef. Burda da iş hükümete geliyor. Eğitim sistemi olabilecek en kötü halde. Ne tarafından bakarsak bakalım kökten yanlış ve saçma bi eğitim şekli var. Ama hükümet de topluma bağlıdır, bu ülkenin yaşlı %50 si gidince bu ülke yeni nesile kalacak. Umarım daha bilinçli bir halk, eğitime daha çok önem veren bir hükümet olur da kendi kendimize yeten bir ülke oluruz. İşte o zaman "Avrupa bizi gısganır". Trajikomik bi durumdayız. Ütopyamızın bu kadar basit olması ...
Harika! Bildiğim kadarıyla 4 çeşit mutluluk var. 1 - Huzurdan gelen 2 - Üretmekten gelen 3 - Başarıdan gelen 4 - Hazdan gelen En değerlisi 1 olan ve maalesef bir çok insan 4 üncü seviyede ve bu sürdürülebilir değil.
Mutluluk yokluğu ile fark edilebilen bir değer, dolayısıyla değer sıralaması da her bireyin (ve bireyin bulunduğu anın) yoksunluğuna göre belirleniyor. Yaşını doldurmamış bir bebek ağzındaki bir emzikten beslenme hissiyle mutlu olurken, Ergenlik çağındaki bir çocuk arkadaşlarıyla rekabet ettiği bir oyunda galip gelmekten mutlu oluyor. Bir sanatçı önünden geçenlerin kafasını çevirip baktığı bir eserden mutlu olurken, yıllarını insanların hesaplarıyla tüketmiş bir muhasebeci emekli olup kimsenin sorumluluğunu taşımamaktan mutlu oluyor. Kendi ayakları üstünde durabilen bir çocuk yetiştirmek bir anneyi mutlu ettiği gibi; küçüklüğünde kavga gürültü anlaşamayan kardeşlerin, yetişkin olduklarında ilk birbirlerine yardıma koşmaları da mutlu eder. Örnekler tahmin edebileceğiniz üzere çoğaltılabilir, mesele kendi farkındalığımızı arttırarak mutlu olduğumuz anların bilincinde olarak yaşamı geride bırakmak. Belki böylece bugün sahip olduklarımızın değeri yoksun hale gelmeden anlaşılabilir.
Listenizi beğendim ve bir tane daha eklemek isterim; Hayatta yaşadığımız acı,dert ve problem gibi süreçleri atlattıktan sonra yaşadığımız mutluluk. bana göre bu da önemli bir rol oynuyor :)
@@ilyasseyfialtkanoglu541 Sistem bunu dayatıyor düşünemeyen uyanamayan insanoğlu da koyun gibi güdülüyor...o kadar iyi okullardan derecelerle mezun nice son derece zeki arkadaşım bile bu tüketim kültürünün birer hizmetkarı durumundalar...işte burada dönüp dolaşıp zeka ve aklın aynı şeyler olmadığı noktasına geliniyor...
Yeni mezun olmuş, işe yeni başlayan personellerimize ilk hafta Serdar Kuzuloğlu dinletiyor, izletiyorum. Deyimler, atasözleri, alıntılar ve altı çizilecek cümleleri Word de yazmalarını istiyorum. Böylece bakış açıları değişiyor, klavye kullanımı gelişiyor, izlediğini yazdığı için, bilgi kalıcı şekil alıyor ve son olarak tutulan notları kendime mail göndermelerini istiyorum. Özetle sayenizde muhteşem bir arşivim var. İyi ki varsınız amirim, ömrünüz sağlıklı ve uzun olsun 🙏
Söylediğiniz mashmallow deneyi bana hep farklı gelmiştir.Ben bu deneye “Hazzı ertelemekten çok ,fazlasına niye ihtiyacım olsun “olarak baktım.Çünkü adam denek olan çocuğa “beni beklersen sana bir tane daha vereceğim “ diyor.Seçenek sunuyor.Çocuğun o çikolatayı hemen yemesi hazzı ertelemeyip yemesi değil , fazlasına ihtiyaç duymamasından kaynaklı olabilir..Ve bu deneyin ilerideki tüketim toplumunu yaratma çabası olarak görüyorum ..Bu da kuşkucu bir bakış açısı :) Sevgiler ..
Pazar sabahına güneş gibi doğdunuz! Serdar Kuzuloğlu = Samimiyet... Siz ve sizi dinleyen, izleyen kim varsa ümit ederim istedikleri mutluluğa ulaşırlar. Mutlulukla kalın.....
Serdar Bey, yaptığınız her işi layıkıyla yapma kaygınız izleyiciye çok net bir biçimde geçiyor. "kaliteli yapamıyorsam, hiç yapmam" mentalitesi bu hızlı çağda, her şeyin saniyeler içinde tüketildiği sosyal medya düzeninde gerçekten eşine çok sık rastlayabildiğimiz bir durum değil. Bu sebeple izleyici kitleniz de ürettiğiniz her içeriğe çok kıymet veriyor olabilir. Normalde podcastleri yürüyüş yaparken, yemek hazırlarken ya da bilgisayarda işlerimi hallerderken dinlerim. Fakat sizin yayınladıklarınız için elimde kağıt kelam, kimse tarafından bölünmeden konsantre bir biçimde dinleyebileceğim zamanları kolluyorum. Muhakkak not çıkarıyorum, adı geçen kitapları okuma listeme alıyorum. Emeğiniz ve yaptığınız işe verdiğiniz kıymet bana da ilham oluyor. Sizi okumayı, izlemeyi, dinlemeyi gerçekten çok seven bir kitle var. Umarım üretme motivasyonunuz hiç düşmez. Sevgiler.
Çok güzel yazmışsınız. Sizin bu yorumda bu içeriği tüketmek için gösterdiğiniz özen, çaba ve tutku da okurken beni gülümsetti ve mutlu etti. Videonun konseptine de uygun olarak mutluluk gerçekten küçük ve beklemediğimiz anlarda gizli. Mutluluklar dilerim efendim :)
Adaşım, geçen yıl üniversitemizin girişimcilik kulübü olarak bir çok insan davet ettik ve bizi en kibarca reddeden sizdiniz. Bu ilgi, alaka gönüllerde yerine buluyor. Umarım tanışırız bir gün :)
Serdar hocam 4 yıl üniversitede okudum o üniversite icin il değiştirdim maddi külfetin altına girdim 20 ayrı hocadan ders aldım bu derece anlamli durup düşünmemi sağlayan 1 saat geçirmedim emeğinize teşekkür ederim var olun 🙏
37:40 bu dakikada ağladım. 20 yaşındayım hala üniversiteye gidemedim ve resmen beni anlattı. Hazzı ertelemeyip tüketime bu kadar saldırdığım için kendime çok kızıyorum. Hatta bu videoyu dinlerken bir yandan da oyun oynuyordum. En verimli 2 yılım çöpe gitti ve artık bunların aklıma gelip mutsuz olmak yerine tüm hazzı erteleyip sadece kendimi geliştireceğime söz veriyorum. Artık hazzı sadece ödül olarak gün sonunda kullanıcağım, umarım başarabilirim. Çünkü ben 1 saat sonra gelcek 2. mashemelowu da yemek istiyorum.
@@KeremveAbdullah sınavda derece yaptım şuan da izmir'deyim. Şubat15 almanya hedefim var, uçak biletimi de aldım. B1'deyim B2 yapıp sertifika almam lazım ama şuanda da farklı sıkıntılar var. Sınav 150 euro, IELTS alcam o da o civarlarda. Yazılım için staj yeri bulmam lazım. Sabah akşam çalışıyorum ama umutsuzluk da vuruyor hatta şuan çok depresif ve üzgünüm. Öğrenci evinde kalıyorum geçim sıkıntım var. Ek işler de yapıyorum. Sosyal olarak problemlerimi aştım 6 ay önceki benle alakam yok ama dediğim gibi eskiden tek sıkıntım üni sınavıydı şuan ilişki sıkıntılarına, maddi sıkıntılara ve gelecek kaygısına evrildi. Aynı zamanda askerlik problemi de var. 6000 lira borcum var. Daha da saymak istemiyorum 😂 Saçlarım beyazlamaya başladı ve çok yoruldum... Güzel olan şeyler de şunlar. Sosyal açıdan çok fazla çevrem oldu ve kendim olabildiğim için mutluyum ve sağlam arkadaşlık ilişkileri kurdum. Uzun süreli ders veya spor için çalışmalar benim için artık zor değil. Kadınlar konusunda eskiden zorlanıyordum şuan çok daha basit ve kadınlar tarafından istenen bir erkeğim. Düzenli gelir getirebilecek fena sayılmayan işler buldum. İngilizcemi ana dile yaklaştırdım. Daha özgür hissediyorum, 6 aydır oyun oynamıyorum, ideal kiloka ulaştım ve kas yaptım, basit hazlar peşinde değilim artık onu fark ettim eski yazımı okurken. Bu beni daha mutlu ve enerjik yaptı. Daha çok şey var... Eskiyi yaad etmek keyifli oldu yanıtlayıp bana eski beni ojuttuşun için teşekkür ederim.
“Ne kadar çok insan, sırf mutlu olmaları gerektiğine inandıkları için mutsuz oluyorlar acaba?” Wilhem Schmid, Mutsuz Olmak Zygmunt Bauman da mutluluk üzerine bir röportajında “mutluluğun kesintisiz bir memnuniyetler dizisi “ olmadığını “an”da, heyecanda, yeni keşfettiğimiz bir şeylerde de olabilir diyor.
Gece gec saatlerde yanliz kalinca aklima zihnimin kivrimlari geliyor yani siz hocam severek dinliyorum. Turkiye'de bulunan nadir insanlardan birisiniz iyi geceler.
Bir alıntı da biz yapalım. "Mutluluk esnasında arkana yaslanıp bir bardak suyu keyif alarak içip karşındaki insanla keyif dolu sohbet edebilmektir." M. Serdar Kuzuloğlu 2013 Bi'kafalar videosu
“Sosyolojik imgelem” sahibi olmayan konuşmacılara tahammül edemiyorum. Hele kişisel gelişim zırvalıkları.”tüketgenlik” batağı, faydaların faydasız, anlamların anlamsız olduğu şu mecralarda , bir güneş gibi doğdunuz hocam. Mutfakta iş yaparken inanılmaz “mutlu” oluyorum dinlerken. ☺️☺️kolaylıklar diliyorum!
Icsel huzur iyi yasamin kapisini acar . Epiktetos Beta kitaptan cikan cok begendigim bir el kitabi. Tekrar tekrar oku nasi ve uzerinde dusunulesi. Ms 50 - 130 yillarinda yasamis , hayatinin belli bir doneminde kole geri kalaninda ise dusuncesi ve kurdugu felsefe okuluyla bircok kisiyi etkilemis bir kisi. Soyledikleri hala bize ve hayatimiza dokunuyor. Insalik icindeki boslugu hep birseyle doldurma ve o doldurmak icin kullandigi seyi anlamli kilma savasinda. Dilerim kitaplar anlam ve mutluluk arayisimizda en onemli yoldasimiz olsun.
Huxley'i tekrar okuyup, Dostoyevski'nin upuzun eserlerine dalıp gittiğimiz, mutluluk nedir diye uzun uzun düşünüp, yine Nietzche'yi haklı bulduğumuz bu günlerde hepimizin bildiği ama itiraf etmek istemediği şeyleri o kadar güzel anlatıyorsun ki, iyi ki varsın amirim :)
Çok faydalandığım bir bölüm oldu, teşekkürler. İster istemez mutluluk peşinde koşuyoruz ama ben kendi adıma dinginliği/huzuru önemsiyorum. Başıma gelenlerle barışık olmak, üzüleceğim zaman üzülmek, sevineceğim zaman sevinmek ve tüm duygularımı kucaklayabilmek bu dinginliğe/huzura ulaşma yolu olabilir diye düşünüyorum.
Ben hedonizm konusunda söylediklerinize katılmıyorum. Bugün başarılı olma zorunluluğu olmayan; ortalama maaşla dingin bir hayat yaşayan herhangi bir insan yemek, oyun, film tarzı dopamin salgılatan basit şeylerle mutlu bir hayat sürebilir. Bence mutluluk, koyduğum hedefe ulaşmaya çalışırken harcadığım emek ve elde ettiğim de gelen başarı hissidir. Çünkü çok istediğim şeyleri elde ettiğim zaman aşırı mutlu olabiliyorum fakat akut bir mutluluk oluyor. Bir süre sonra sıradanlaşıyor. Yeni bir araba, kız arkadaş, ev tarzı bir süre sonra hiçbir önemi olmayan materyal şeylerde mutluluğu aramak büyük bir hayal kırıklığına sokuyor insanı. O simitin verdiği mutluluğu anlatmanız çok hoşuma gitti. Ben de çok çalışıp yorulduktan sonra sıcak bir duşta müzik dinlemekten inanılmaz bir keyif alıyorum. Çok basit bir şey belki ama mutluluğu küçük şeylerde bulmak da mümkün.
Her zamanki gibi bilgisayarımda rutin işlerimi yaparken dinlemeye başladım bu videonuzuda. Kazancını internet reklamlarından sağlayan biri olarak bu yayınlarda neden reklam koymadığınızı açıkladığınız andan itibaren yaptığım tüm işleri bırakıp boş bir odada karşımda oturuyormuşsunuz gibi sadece sizi dinlemye devam ettim. Bu samimiyiteniz için en azından kendi evrenimde farklı bir yeriniz olsun istedim. Şu koronalı günlerinde ki en güzel kazanımımsınız, samimiyetle zinhinizin kıvrımlarını bize açtığınız için teşekkür ederim.
Bu sabaha karşı okuduğum kitapta karşılaştığım bir satır... "aslında emin olunacak hiçbir şey yoktur, sadece emin olan insanlar vardır." (Charles Renouvier)
Sizi tanıdığım için, araştırmalarınızdan yararlandığım için mutluyum. Bu videonuzu izlediğim için de mutlu oldum, çok teşekkür ederim size. Ancak bu videodaki saptamalarınız sanki benim de içinde bulunduğum belli bir gelirin üzerindeki kesime yönelik saptamalar gibi. Yani temel yaşamsal sorunları olmayan kesim. İnsan psikolojisinde en temel gereksinimler olan açlığını giderme, temiz ve sağlıklı yaşama, üreme, barınma, güvenli yaşama gibi ihtiyaçlarını gidermede sorun yaşayan yığınlarca insan da var. Anlattıklarınız bu kitleleri pek kapsamıyor gibi geldi bana 😊 Örneğin, her sabah simit ya da boyozdan başka bir şey yiyemeyen, kazandığı asgari ücretle çoçuğunun okulundan istenen katkı parasını ödeyemeyeceğini düşünen, inancından ötürü kazandığı sınava rağmen işe giremeyen vb. İnsanlara yönelik mutluluk tanımınız nedir? Saygı ve sevgilerimle...
İtiraf ve teşekkürlerimi sunucam:43 yaşında öğretmenim çook büyük sıkıntı yaşadım ve annenizin başarısını anlatmıştınız ya onu yüreğimde hissettim ve Allahın izniyle devam ettim 2.üniverste okuyorum inanın beni kuyudan çıkardı anneniz
Gece 1.17 serdar kuzuloğlu diye yazılır. Adam diye okunur. Muhteşem bir diksiyon, harika bir ses tonu, yüreklere değen bir konu anlatımı. Biz de senden nasipleniyoriz.
Arkadaki güneş izlerinden bizim yaklaşık 1 saat de izlediğimiz çekimin aslında ne kadar uzun olduğu ne kadar emek verildiği gün gibi gözüküyor.İYİ Kİ VARSINIZ
Podcast olarak dinleyip iki nedenle RU-vid'a geldim: 1. Takipçilerin fotoğraflarını görmek, 2. O kadar içten söyledi ki, amirin "ohhh koy ... rahvan gitsin" derkenki halini görmek :) Madem konu mutluluk, podcasti dinlemek mutlu etti ama, bir yandan da Serdar Bey'in anlatışını görmek güzel olurdu, bu da şekilcilik mi olur şimdi, bilemiyorum... :)
Türkiye’de en meraklı 3 kişi kimdir siye sorsalar 1. Serdar Kuzuloğlu ama diğer ikisini bilmiyorum derim. İlgilendiği alanlara her yönüyle bu kadar hakim olması ve böyle güzel aktarabilmesi hakikaten biz izleyenler / dinleyenler için harika. Sabahtan akşama kadar, akşamdan sabaha kadar konuşsa sıkılmadan dinleyeceğim nadir insanlardan birisi.
Tesadüfen rastladım size bugün,( podcast nedir ben nasıl fayda sağlarım diye çıktığım araştırma yolunda...) 3. Videonuzu dinliyorum çok teşekkür ederim, sabrı öğrenmeye niyet koymuş bir takipçiniz olarak sizi izlemeye devam edeceğim...
Yeryüzünü gül bahçesine çevirmekten Daha güzeldir bir insanı sevindirmen. Bin kulu azat edenden daha büyüktür Bir hür insanı iyilikle kul edebilen. -Ömer Hayyam
Google'den dün gece dinledim, şimdi yoruma geldim. En son böyle, kulaklığı takıp başımı yastığa merak ve huzurla koyduğum, bir zamanı lisede(5 yıl önce falan), yerel bir radyoyu dinlerken yapardım. Teşekkür ederim, kendimce. Her saniyesini ayrı beğendim.
Goruntulu ve sesli dinlemenin en buyuk farki ve guzelligi sanirim arkanizdaki yansimadan gunesin batisini gormek. Onca hazirligin ‘sabir’ ile harmanlayip ‘oh bir hedefi daha tamamladim’ demenin hazzini da yuzunuzde gormenin mutlulugunu paylasmis olduk. Tesekurler.
Rss 06 bu tarz bir yorumun böyle bir insanın kanalının altında oluşu ve beğeni alışı beni anlık mutsuz etti açıkçası 😏 Neden mi ? Çünkü bu tarz yorum, o meşhur RU-vidr’ların paylaşımlarının altındaki abeee/ablaağğ beni gör, yorumuma kalp at, seni seviyooomm gibisinden yorumların aynısı. Neden seni görsün ? Neden bu ümit içerisindesin ? Görünce ne olacak ? Ad soyadınız bile yazmıyor 😏 Neden seviyorsunuz ?Amacım heves kırmak değil 5N1K yaptırmak ki eminim Serdar Kuzuloğlu’da bunu ister yayınlarının altında.
@@Mhmmtsmn Sonunda benim gibi düşünen birisi. Bu tarz bir yorumu Video eğitim adlı 2 yıldır takip ettiğim ve üye olduğum kanala atmıştım. Video ile ilgili yorum yapmayıp neden övücü cümleler kuruyorsunuz dedim ve kanaldan engellendim.
@@Mhmmtsmn Ulan ne boş adamsın be. Kendini kültürlü görgülü bilgiliymiş gibi göstermek için üşenmeden oturup yorum atmışsın. Önce bi insan olmaya çalış bi saygın olsun bi sevgin olsun. Ben bi kere begeni alsın diye yorum atmadım, almış hepsi o içtenligi gördügü için begenmiş senin gibi çekememezlik yapmıyor. Sen Saygısız adi adamsın. Attıgım yorum seni hiç alakadan yetmez. İçimden geldi attım sana ne. Yorumda küfür mü yazmışım bi hakaret mi var. Yok ne o zaman gelip attına yorum yazıyorsun. Sen kimsin ki beni sorguluyorsun. Asıl senin gibi insanlardan nefret ediyoruz. Kibirli, kendini bi bok sanan adi bir adamsın. Üzülüyorum senin gibi boktan insanlarla aynı ülkede yaşadıgım için.
Mutluluk skalasında bir başkasını mutlu etmenin vermiş olduğu haz çok üst seviyelerde benim hayatımda. Başkalarının hayatına dokunmak, etki bırakmak maddiyatla ikâme edilebilir şeyler değil. Biraz mutsuz ve keyifsiz bir zamanımda bir arkadaşım aradı geçen gün. Telefonu açmadan "ulan hiç havamda değilim, şimdi kim konuşacak bununla iki saat?" diye düşünmüştüm. Konuşmanın sonunda "seviliyorsun, özelsin bunu bil" cümlesini duyunca o sevimsiz ruh halimden eser kalmadı. Bir anda tebessüm etmeye başladım. Bir başkasının hayatında artı değer olarak var olabilmek inanılmaz bir duygu. Serdar Abi hazırlamış olduğunuz içerikler burada binlerce kişinin hayatına dokunuyor. Hakikaten büyük bir keyifle izliyorum. Adeta terapi ediyor. Kısmen dinlerken uykuya kaldığım oluyor, sonra tekrar izliyorum. Ticari kaygı gözetmeksizin insanların hayatına katkıda bulunma duygusu tarifsiz olsa gerek. Takipteyiz, bu video serilerini bozmayın lütfen.
Hocam zen budizminde bir söz vardır; ögrenci hazır olduğunda öğretmen ortaya çıkar. korona virüs bize "acaba neleri yanlış yaptık " sorusuna itti ve hazır olduğumuzdan siz postcast yapmaya başladınız. Biz burda "talebe"yiz. Yani öğrenmeyi talep edeniz. O yüzden ders veriyormuş hissine kapılmanız normal. Herkesi birleştiren şey ise niyettir. İlmi talep etme niyetimiz ortak oldugundan bunu talep edenler birleşti.
Kuzenimle konuşurken bana bir grup ünlüden bahsetmişti. Kendi aralarında belli zaman dilimlerinde anlaşıp evini taşımak isteyen insanlara para almadan yardım ediyorlarmış ve bu durum onları diğer her şeyden daha mutlu hissettiriyormuş demişti. Siz de videonuzun sonunda karşılıksız yapılan iyiliklerden bahsedince benim için evrenin bana vermek istediği bir mesajmış gibi gelmeye başladı.. Annemin de sürekli kendisine bir insan kötü davranmış da olsa iyilik yapmasını hep yadırgarım ve annem hep ben Allah rızası için yapıyorum içim çok rahat ve de huzurluyum der. Düşünülmesi ve hayata geçirilmesi gereken bir hareket belki de..
Serdar hocam 12 yıllık öğretmenim ve böyle güzel ve özenle hazırlanmış sunum, ders adına ne derseniz artık görmedim. prova da yapılıo, çok belli hatırlamak için bazen notlara bazen de kaşları kaldırıp yukarıya bakıosunuz.emeğinize ağzınıza sağlık.
Çok teşekkür ederim. Gerçekten izleyen çok az kişinin tahmin edeceği kadar emek var yayınların arkasında. Hepsine de değiyor neyse ki. Selamlar, sevgiler.
İyi günler, 27 yaşında babadan kalma, 40 yıllık bir şirketin 7 çalışanlı sahibiyim. Üni. Mezuniyetimden sonra 4 yıldır kendi çabamla kendimce yönetmeye çalışıyorum. Bu zamana kadar hep sonuç odaklı büyütüldüm. Sonuç başarılıysa mutlu başarısızsa mutsuz oldum. Yaptığım işinde benle hiç alakası yok işi yapabiliyorum ama yaptığım işten mutlumuyum bilmiyorum ama yetişme tarzımdandır büyük ihtimalle kazandığım para olunca mutlu oluyorum. Evet parayla mutlu oluyorum.Bir şey satın almasamda paramın olması beni mutlu ediyor. Yanlış anlamayın çok para demiyorum. Kötü veya iyide demiyorum.bu duruma ama bence beni mutlu ediyor ve buna devam edeceğim. Siz peynirli simitin çayla birlikte sizi mutlu ettiğini söylüyorsunuz fakat o simiti alabilmek içinde para lazım hatta onu deniz kenarında banka oturup yiyecek zamanı yaratmak için para gerekiyor bence. Girişte bahsettiğiniz Einstein’ ın sözüne çok katılmıyorum. Paranız varsa yapmak istediğiniz şeylere zaman ayırabilip mutlu olabilirsiniz. Para yoksa hep bi burukluk olacaktır içinizde.
Serdar hoca burada zaten temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar paran olmasını kastediyor yoksa dediğiniz gibi çay simit bile yapamayacak kadar parasız olan adam için mutluluk nasıl mümkün olabilir o adam mutluluğu bırak açlıktan ölür birazdan
Her zamanki gibi ufuk açıcı bir konuşma. Normalde bir saat uzun bir süre ama, keyifli bir sohbet tadında olunca "mululuk" veriyor, belki de bunun için dinliyorum.
Serdar beyin böyle nitelikli bir kitle tarafından izlenmesinin asıl sebebi; Türkiye gündemini her an bir lanet gibi kaplayan siyaset dilinin dışına çıkması ve gercek gündemleri samimiyet ve hoş bir üslubla konuşmasıdır. Kendisine cok teşekkür ediyorum
Merhabalar abi seni severek takip ediyorum, yeni ve güzel bölüm için teşekkür ederim. Ben de mutluluk adına geçen aylarda kendimde farkettiğim bir şeyden bahsetmek istiyorum. Koronadan dolayı evde durduğum gayet normal bir gün içerisinde dışarıya çıkmak zorunda kaldım. Galiba bundan olsa gerek mutluydum fakat mutlu olduğumu kendime söylemeden önce bunun farkında değildim. Eğer kendime bunu söylememiş olsaydım o gün sıradan bir gün olarak da bitecekti. Anladım ki insanın mutlu olduğunu farkedebilmesi için bunu kendisine söylemesi lazım, bazen durup kendi kendine ben şuan nasılım demesi lazım. Tabi içi boş bir şekilde ben mutluyum demek değil de düşünerek ve mutlu olmayı isteyerek söyleyince zihin olduğu ana odaklanıp belki de meditasyon yaparcasına mutlu oluyor. Şimdi farkettim bu cümlelerim aslında senin kelimelerin sihirli dünyası isimli podcastinin içeriğiyle özdeşleşiyor. Hakikaten insanın kendini motive edebilmesinin ne kadar mümkün olduğunu görüyorum kendimde. Bu videonda tüketim toplumunun eşitlik ile mutluluğu açıklamasından ve bir şeylerin ederiyle ilgilendiğine çok güzel değinmişsin. Ben de geçmiş konuşmalarından da esinlenerek amatör bir yazı yazmıştım onu paylaşmak isterim. “Modern İnsanda Miktar Takıntısı ve Detaycılık” - Onur Bektaş tarafından link.medium.com/M7gTsMpy15
Her zaman her an mutlu olabileceğimize inanıyoruz ve sonsuz mutluluğun peşinde koşuyoruz ve bu bizleri yıpratıyor, bunun yerine küçük mutluluklardan, anlardan edindiğimiz mutluluklarla hayatımıza devam etmeliyiz.
Kocaman teşekkürler sevgili serdar kuzuloğlu. Zevkle dinledim . Yer yer tebessüm ettim yer yer tefekkür ve tedebbür … gözlerim doldu ve hüzünlendim . Ben dahil herkesle kurduğun görünmez bağ senin samimiyetin ve duruşundan şüphesiz . Seviyor ve devamını bekleriyoruz .
Çok teşekkür ederim. Dışarıda yaşıyorum . Çok çalışmaktan bir türlü vakit bulamamıştım . Şimdi kendime zaman alıp zevkle dinliyor ve birçok bilgileri zihnimin kıvrımlarına depoluyorum. 🙏👍🙋♀️merci
Bu süreçte , gerçekten en çok mutlu olduğum bir kaç şey arasında olan, Podcast yapmanız ve bu gibi mecralarda bulunmuş ve bilgilerinizi bize bulaştırmaya çalışmanız, bunun için teşekkürü borç bilirim gerçekten takdire şayan bir özünüz, şiarınız var. Her daim görmek işitmek istediğim insanlardansınız, ve gerçekten şaşırtıcı derece bunca kelam bunca kanı, yani nasıl deryadır ki insanın gerçekten sürekli bir kola ayrılmasını bir itilme durumu ortaya çıkarıyorsunuz. Naçizane kendi adıma böyle bir durum içerisine itiliyorum ve bundan çokta hoşnutum.. Sevgiler
Selamlar Serdar Bey, 'Mutluluğun Peşinde' ve 'Kelimelerin Sihirli Dünyası' yayınlarınızı da kapsayacak Sanskritçe'deki 'Mudita' kelimesinin incelenmeye değer olacağını düşündüm, özellikle Türkçe'de bir karşılığı bulunmayan ve haset, hasetlenmenin neredeyse tam karşıtı olan bu kelimenin hayatımızdaki anlamı, beni ilk duyduğumda derinden etkilemişti.
Ben spotifydan takip ediyorum sırf yorum yazmak için geldim 20 yaşında biri olarak kendi kafamın içinde bile bu endişeleri veya düşünceleri toplayamazken birinden dinlemek çok iyi geliyor teşekkürler 🤗
Rafta duran "everybody lies" kitabı dikkatimi çekti. ilk yayınlama tarihi: 9 Mayıs 2017 imiş. Halbuki bunu yıllar önce Dr. House'tan öğrendik :) Emekleriniz için teşekkürler bu arada.
Ellerinize sağlık, çok bilgilendim ve yeni sorularım oldu :) Peki kendi kendimize olan muhabbetimizde, kendimizi yaralamadan ve mutsuz etmeden nasıl son noktayı koyacağız? Schopenhauer sonrasında daha bir acımasız olunuyor bu konuda, siz ne düşünüyorsunuz? Nasıl kitap okuduğunuz, nasıl not aldığınız ve bunları sonra doğru yerlerde kullanabildiğiniz ile ilgili bir video da çekebilir misiniz? Sevgiler, sayenizde hayat okuluna ait çok şey öğreniyorum :)
Sizin yayınlarınızı orıjınal kılan bana göre bızı kendı düşüncelerınızden yada hayat tecrubelerinizden yola cıkarak paylaştığınız bılgıler ışığında bunu bizim de görebilmemızı sağlamak ve hayatımızda ve ya duşuncelerımızde bir değişiklik yaratabilmek.
İnsanoğlu bin yıldır mutluluğun peşinde; fakat, mutlu değil. Neden? Çünkü beceremiyor, çünkü bunun yolunu bilmiyor, her iki neden de geçerli. Bunların da ötesinde, çünkü dünyasal yaşamlarımızda kesintisiz mutluluk yok, sadece gelecekte onu elde etme umudu var... Acı, olmak zorunda; çünkü iyi ve kötü arasındaki savaşta, ruh ancak acı çekerek sağlığına kavuşabilir. Zaman Zaman İçinde Günlükler / Andrey Tarkovski
Corona kaynakli durum ve evdeki internetimin cok da iyi olmamasi nedeniyle, is icin Hanover'den Wolfsburg'a bu sürecte arabayla gidiyorum. Trenle 33 dakika süren yol, trafiksiz bir günde arabayla 1 saatten biraz fazla sürüyor. Corona öncesi vakit kaybi diye kesinlikle araba ile gitmeyi tercih etmedigim bu yol, Serdar Bey'in podcast larindan sonra yapmayi en cok evdigim sey oldu, yani fabrikaya varinca üzülüyorum nerdeyse, bir tur daha atayim biraz daha dinleyeyim diyorum. Önceki tüm videolarinizi zaten izlemis, dinlemistim, bu corona podcastlari olsun, sonradan youtube'a aktarilan Instagram canli yayinlari olsun, arabaya bindigimde ilk ayarladigim sey. Bu beni cok mutlu ediyor, artik sadece müzik dinlemek bana zaman kaybi gibi geliyor acikcasi :) Serday Bey cok tesekkürler ! Yazilan yorumlari okuyorum dediniz, okudukca mutlu oluyorum dediniz, onun icin ben de bir yorum yazayim dedim, hep bana hep bana olmasin istedim :D
Serdar Bey sizi severek izliyorum, kitap okuma alışkanlığı yıllarca edinememiş birisi olarak önerdiğiniz birçok kitabı aldım ve büyük keyifle okuyorum. Sabancıda çalışırken bir etkinliğimizde sizi canlı dinleme fırsatı da bulmuştum ve çok etklienmiştim. Videolarınız da çok başarılı emeğinize sağlık 👏🏻
RU-vid'de düşündürücü kanal korona günlerinde listem M.Serdar Kuzuloğlu Barış Özcan Turkan Bakırlı kesfedilmeli Karavandakı adam keşfedilmeli Ortopia Haluk Tatar Dioman Bebar Bilim.... Beğenin de insanlar keşfetsin. Youttubenin çöp olmadığını anlasın. Not, sıralama yoktur.
Evrim Ağacı da benden..Prof. Özgür Demirtaş hocamızı da unutmayalım.
4 года назад
Serdar Bey izninizle ben de fikrimi paylaşmak istiyorum. Ahmet Arslan'ın İlkçağ Felsefe Tarihi kitabının 3. Cildinde Aristoteles anlatılırken mutluluğun amaç olması kısmı geçmişti ve o kısmı çok düşünmüştüm. Herhangi bir şey yaparken ulaşmak istediğimiz şey mutluluk oluyor. Örneğin birisini sevmemiz o kişiyi araç olarak kullanıp mutluluğa ulaşmak. Ya da yeni bir araba aldığımızda amacımız mutlu olmak, araba ise mutluluğumuz için bi' araç. Bu noktada, hayatından da oldukça memnun ve mutlu olan birisi olarak söyleyebilirim ki; mutluluğu amaç olarak görmemeliyiz. Insanları da araç olarak... Sevdiğimiz insanı üzüntüler de acılar da yaşayacağımızı, kavga edeceğimizi bilerek sevmeliyiz bence. Salt mutluluk pesinde koşulduğu zaman sevgiler de kirletiliyor. "Beni mutlu etmiyorsun." veya "Hep üzüyorsun beni." deniliyor hep çünkü mesele sevmek değil mutlu olmak. Bu yüzden bence ne yaparsak yapalım o ise odaklanmalı ve elimizden geldiğince iyi şekilde yapmalıyız. Mutluluk bunun sonucunda gelirse gelir zaten. Kimse araç olmamalı o kadar binek aracı varken...
Merhaba Serdar Bey, yayınlarınızı spotifyden dinliyordum ve kendimce adam bu kadar emek veriyor reklam yok bundan sonra youtubeden dinleyeyim reklam almaya başlamıştır, hatta reklamlarını da sonuna kadar izleyim diyordum. Emeklerinize olan saygımdan. Siz yine bir adım önde oldunuz. Zihninimizin ütülenmiş kıvramlarına kattığınız tüm kıvrımlar için teşekkürler.
16. dk durdurup yazıyorum belki aynı konulara değinmiştir. schopenhauer 'ın sözü çok güzelmiş ; “Bir kusurumuz var: Hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimizi sanıyoruz” Nasıl Mutlu olunuz ? 1- Hayatta karşımıza çıkan, kendimize veya başkasına ait problemler çözdükçe oluşur. Aslında mutsuzluk sebebimiz olarak gördüğümüz problemler mutluluğa ulaşmanın olmazsa olmazlarındandir. 2- Mutluluk insanın şükretme potansiyeli ile doğrular orantılıdır. elindeki imkanlar ile bire bir doğru orantıda değildir Bir insan günün belli zamanlarında elindeki imkanları düşünüp bunların olmaması durumunda nekadar zorlanacağını düşünebiliyorsa mutlu olur 3- Mutluluk Zorunlu ihtiyaçların giderilmesi ile olur burda ince nokta ihtiyacın zorunlu olmasıdır. Zorunlu olmayan, başkasında görüp istediğimiz veya haz için heves ettiğimiz şeylerin peşinde koşmak sadece başımızı belaya sokmamıza ve mutluğu surekli ertelememize sebep olur. 4- haksızlıklara ve zulümlere karşı mutlu kapabilmek için ahret inancına sahip olmamız gerekir. Haksızlığa uğradığımız veya haksızlığı gördüğümüzde bunu düzeltme imkanımız yoksa, kimse buna dur demiyor ise bunu birinin hesabını soracağına tam olarak inanmadan mutlu olmamız mümkün değildir. Gün içerisinde çok defa haksızlığa şahit oluruz, örneğin emniyet şeridinden yanımızdan vizzz diye geçen arabaya baktığımızda veya bombalanan bir çocuk cesedini haberlerde gördüğümüzde buna her an ihtiyaç duyarız.
Hocam videonuz beni o kadar etkiledi ki hayat amacımı buldum,inşallah bende birgün bir insanı bu kadar etkileyebilirim.İnşallah yaşamım boyunca bu amaç çerçevesinde kendimi geliştirmek için zorlayacağım.Allah razı olsun🙏
Merhaba Serdar Bey, Bu serinin hepsini keyifle dinledim. Acaba “Unutmak” hakkında konuşabilir misiniz? İnsanoğlu unutamasaydı bu kadar gelişemezdi ama unuttuğu için de tarih sürekli tekerrür ediyor. Emeğinize sağlık
7.sınıftan 11.sınıfa kadar özlü sözleri not ettiğim ve çok değer verdiğim 2 defter tutmuştum. Sanki yıllar sonra Serdar abi o defterlerimi ele geçirmiş de kendi yorumuyla bize okuyor gibi geliyor. Demeden geçemedim: Nerede o eski.... diyen biri olmadım hiç. Aksine, cyborg çalışmaları yapılan bir yer bulsam gönüllü denek olacağım. Gelecek çok heyecan verici!
23 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. 23 Nisan'da yurtdışından geldim, şimdi KYK yurdunda karantinadayım. Zihnimin kıvrımları seriniz sayesinde çok ama çok verimli bir karantina geçiriyorum. Anlattıklarınız ve şu an içinde bulunduğumuz durumun da etkisiyle bir soluklanıp düşünme imkanı buluyorum, daha geniş bir çerçeveden hayat üzerine düşünmeye çalışıyorum. Derin bir samimiyetle söylüyorum ki iyi ki varsınız ve iyi ki bu seriyi oluşturuyorsunuz. Sağ olun Serdar hocam!
