إخراجُ عليٍّ حسناً من البيتِ ihrâc masdarı, failine muzaf olmuş, mefulünü nasbetmiş (Ali'nin Hasan'ı evden çıkarması) إخراجُ حسنٍ عليٌّ من البيتِ ihrâc masdarı, mef'ûlüne muzaf olmuş, failini ref' etmiş (Ali'nin Hasan'ı evden çıkarması) إخراجُ حسنٍ من البيتِ ihrâc masdarı, failine mi mefulüne mi muzaf olmuş ? bu örnekte bilmiyoruz fakat yaygın kullanım çerçevesinde mefulüne muzaf olması daha makul (bu durumda faili, eksik kalmış olur, sözün gelişinden failin kim olduğu anlaşılabilir) İŞTE: müteaddi bir fiilin masdarı, mefulüne muzaf olduğunda (bu örnekte olduğu gibi) ve faili yoksa, bu durumda iki şekilde Türkçeye tercüme edilmesi uygun düşer: Hasan'ı çıkarmak / Hasan'ın çıkarılması.