Bahsi geçen Bakara 30’da Halife atayacağım demiyor, halife yaratacağım diyor. İki ayrı yerde yaratma kelimesi geçiyor. Ayette geçen kelime “câil” kelimesi olup, câil, hususi bir nesneyi yaratmak ve hususi bir şeyi icat etmek anlamına gelir. Dolayısı ise Bakara 30 ilk insanın yararılışının Kur’andaki kaynağıdır.
Adem'i nereden seçtik'' lafzına takılmış...Allah isteseydi Hz. Adem'i ilk insan olarak yarattığı halde Peygamber olarak belirlemeyebilirdi. Ama peygamber olarak seçti. Yani onu insan olmanın ötesinde bir de peygamber yaptı.
Bence bu ayetlerde Allah'ı teâlâ insanlar dan önce hayvanları yarattığını anlatıyor ve hayvanların nadiren biri birine saldırdığını ama insanın hepsine güç getireceğine ve yer yüzünün hâkimi yani (halifesi) olarak insanı yaratacağını meleklere belirtiyor yada diğer varlıklara dünyanın ve diğerlerinin önceden var olduğunu anlatıyor
Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, yardımı üzerinize olsun. Tartışma açmak için yazmıyorum bu mesajı. Sadece bu tür videolarda, küfürler, beddualar, lanetler savuran, ve bunun ardından da kendisinin "Hz. Muhammed" sav peygamberimizi örnek aldığını, onu çok sevdiğini söyleyen, ama aslında yazdığı yorumlarla bunu yansıtmayan kardeşlerime bir ayet hatırlatmak isterim. Allah, Sad suresi 68. ayette, cehennemliklerin şöyle diyeceğini söylüyor:
Allah, sizi başlangıçta tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle ünsiyet edip gönül huzuru bulacağı eşini de aynı cins ve mâhiyetten var etti. İnsan nesli bu ikisinden türeyip çoğalarak bugüne kadar sürüp geldi. Bilindiği üzere erkek eşine yaklaşınca, eşi hafif bir yük yüklenip hamile kalır ve onu karnında bir müddet taşır. Nihâyet hamileliği ağırlaşınca, eşler birlikte, bir endişe ve telaşla Rableri olan Allah’a yönelerek: “Eğer bize eli ayağı düzgün kusursuz bir çocuk verirsen, yemin olsun ki, biz de karşılığında şükredenlerden olacağız” diye dua ederler.
Hani Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde bir halîfe yaratacağım” dediğinde onlar: “Orada fesat çıkaracak ve kanlar dökecek birini mi yaratacaksın? Halbuki biz, seni övgüyle tesbih ve takdîs ediyoruz” demişlerdi. Allah da onlara “Ben sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim” buyurmuştu.