Abi sen nasıl bir adamsın ya. Bu ne bilgi bu ne bakış açısı, bu ne vizyon. Hayran olmamak elde değil. İyi ki varsınız. Bu ülkeye çok şey katıyorsunuz. Yalnız kendi çocukluğum ile sizinkini kıyaslayınca ben çocuk falan olmamışım hatta yaşamamışım. İnsan özeniyor.
Hocam dediniz ya, dudaklarim bükülürdü tam aglayacakken gaz verirlerdi aglayamazdim. Küçücük ana kuzusu sonra ne acılar çekti. İçim burkuldu. İnsanlar ne kadar acimasiz merhamet etmedikleri insanların birer ana kuzusu olduğunu hiç dikkate almıyorlar, onlarla birlikte analar da acı çekiyorlar. Çok teşekkür ederiz, iyi ki varsiniz.
İstanbul'un yıkımı iş merkezi para kaynağı olmasıyla başlamış bence. Her yerden yoğun göç almış. Her daim plansız programsız sistemsiz yönetiliyoruz. Birkaç yıl önce Paul McCartney'in elli atmış yıl önce Beatles adını koymadan önce ilk bestelerini yaptıkları taş evi ilk çaldıkları barı traş oldukları berberi sokakları gezdirdiği bir programı böyle sizin gibi üzülerek kızarak izlemiştim. Hepsi yerinde hepsi aynı. Biz geçen hafta geçtiğimiz yolu tanımıyoruz. Istanbul sürekli şantiye sahası. Ben sizin tanımınızla İstanbullu değilim. Ama güzel zamanları ucundan yakaladım. Kocamustafapaşa' da doğdum yaşadım. Ermeni komşularımızla paskalyayı bayramları yaşadım. Evlenince şimdinin yeni semti Esenyurtun uzak ucu Esenkentte oturmaya başladım. Şimdi de kentsel dönüşüm belası başımızda. Öyle yeşil ki mahallemiz bahçemiz. Kirpiler kumrular bülbüller kediler köpekler komşularımız koca bir çamlıktayız. Yakında ranta kurban gidecek. En yeni semtler bile yirmi katlı beton yığınına dönüşüyor. Doymuyoruz. Neyse yaz yaz bitmez. Dokunduğunuz her nokta içimi acıttı. Herkese iyi bayramlar.
Hocam bizi aldın çok uzak diyarlarda gezdirdin, sonra acı gercekliğimize geri getirdin, her videonuz nasıl bu kadar tat veriyor bana anlamıyorum, sanki ben konuşuyorum gibi yakın ve ortak hisler, teşekkür ediyorum, zor günlerimde bana en iyi gelen yer burası🙏
Hocam, maalesef seste çıtırtı ve çatlama çok sık oluyor. Bu mikrofon konusunda bir çözüm üretebilir miyiz? Elimden geldiğince yardımcı olmak isterim, yönetmenlik yapıyorum anlarım bu işlerden.
Ekaliyetiz ismimizden malum, Büyüdere’ye yazlığa giderdik Mayıs gibi , Kış ayları Şişli , ah hocam çok isterdim bir çay içimi azıcık sohbet edebilseydik. Olsun kısmet diyelim siz zaten kafi derecede anlattınız, acı çekiyorum da o yüzden yazmak istedim. Bitti her şey. Selam ederim . .
Merhaba, sizi yıllardır takip edip can kulağı ile dinleyip sonradan gönlümün ve beynimin Arap saçına döndüğü anların hatrına ilk defa yorum yapma gereği hissettim. Gönül insansınız vesselâm. iyi ki varsınız!
Uzun yürüyüşleri bende yaparım, nedense işlek yerlenden değilde ara sokaklarda yürümeyi seviyorum, oralarda fazla insan olmuyor ondan galiba, bu yürüyüşlerde kendimi insan gibi hissediyorum, dediğiniz gibi amaçsız zamansız, ben bu modern toplum yaşamının yani robotik ve bir yarış atı gibi olan insanın yarıştırıldığı yaşamın insana yakışmadığını düşünüyorum, bir kişilik personası oluşturmak herhalde insanın trajedisi diye düşünüyorum.
kendimce yirmi yıldır bir aydınlanma yaşıyordum.hep bir alt neden buna bağlı sonuç üretiyordum.haliyle ne anlaşılıyor ne de bu gözle bakan fikir alabileceğim bir akıl bulamıyordum.youtube olmasa yine bulamayacaktım.dücane bey benim arkadaşım değil.istermiydim? istemezdim çünkü kendimden biliyorum arkadaş canlısı hiç olmadım.o da kesin benim gibidir. youtube dine inananlar için güzel bir fragman bence.hani istiyorsun da allah veriyormuş ya o anda .şu gelsin bu gelsin diye..işte tamda o...ben de youtube yi açıp dücane gelsin bana konuşsun diyorum.o anda gelip anlatıyor.müsaitmisin demiyorum nabız yoklamıyorum moralin nasıl demiyorum.bana göre aydınlanma karşıyı anlama sanatı.kendini anlayıp anlatabilmek değil..hiç de mütevazi değilim olmadım olamam da.sizin anlayacağınız türden en azından.saygıyı almak için veriyorum.yani bu adam ne anlatıyor sizce? sizin bulunduğunuz çevrede bu konuşmayı yapabilecek ya da yapsa onu merakla dinleyeceğini bildiğiniz kaç kişi var ? içinden bu da ne edebiyat yaptı be kardeşim diye geçirip susmadı bi türlü!!diyecek kaç kişi tanıyorsunuz? ben yüzlerce tanıyorum.ben akıllıların sen aptalsın bunu görüyorum ve seni kendimden ve vaktimden çalmaman için anlıyormuş gibi gösteriyorum diye açıkça söylememek için uydurduğu '' büyüdükçe küçülüyorum'' sözünü kendim de çok kullanıyorum..fikrine saygı duyuyorum diyorum.halbuki gram duymuyorum.çok uzadı biliyorum.kısaca şunu diyorum.dücane bey için iyiki biz varız.bunu okuyan sende onun için iyiki varsın.fikirlerini anlatmak için seni tanımak zorunda değil.dur seni bi tanıyım demiyor. bunlar benim fikirlerim diyor.sence nedir diyormu? sencesine bakmadan konuşuyor..tinder dan eşleşme bekleyen kişi gibi.dücane bey ben sizden istediğimi alıyorum.umarım beğenerek de sizin istediğinizi almanıza vesile oluyorumdur.saygılar.
Sizin 6 porsiyon tavuklu pilav yediğiniz muhallebicide ben boza içtim.. sene 94.. dil kursuna giderken.. Bizim baba tarafıda Maçkadan.. onlar da biz ineksiz edemeyiz demişler geldiklerinde İstanbul'a :) Ne güzel anılarınız varmış böyle..
Burhaniye ilkokulu, Üsküdar. Her insan yeni olanı yadsıyor belki ama , bizim jenerasyonun talihsizliği değişimin çok hızlı olması belki. Ben doğduğum, büyüdüğüm şehre yabancılaştım. İstanbulda gezerken şahane bir resmin üzerine yeniden bir resim çizilmeye çalışılıyor gibi hissediyorum.
Hocam gerçek istanbul’lu olmaz ki. Gerçek istanbul’lu olabilmesi işin fetihten itibaren burada yasaması gerekir. 200 yıl önce iç anadoludan istwnbul’a gelmiş biri, ben yerli istwnbulluyum diyor 😂😂
Üç nesil yeter bir yere ait olmak için. Babaannemin babası (Yusuf dedem, Çanakkale'de medfun), annesi (Müberra Hanım), babaannemin kendisi (Zübeyde Hanım) ve oğlu, yani babam (Selahaddin Bey) Fatih'te ve Beylerbeyinde yatıyorlar. Şimdi sıra bizde. Üç nesli sinesinde saklayan bir şehre ait değilsem, nereye aidim? Bizanslı mı olmak gerek? :-)))
Hocam merhabalar ; öncelikle sizin , ailenizin ve bütün dinleyicilerinizin bayramını kutlarım. 56 yaşındayım . Eğitim nedeni ile 6 sene (ortaokul-Lise) Trabzon , 2.5 sene Avustralya/Perth , 6 ay Belarus/Minsk kabaca 9 yılı çıkarırsak 47 senelik Üsküdar Burhaniye/Emniyet/Karaağaç mahalleli olarak çocukluğunuz geçtiği yerlerin canlı şahidiyim. Dedem 1930 yıllarda Trabzon dan İstanbul a gelmiş ve biz hâlâ bu mahallede yaşıyoruz. Bu söyleşinize bir kayıt düşmek için yazıyorum. 1. Çok sempatik bir kadın başkanımız var artık Üsküdar'da. Beykoz u da kattığımızda boğaza yakın yerler büyük ölçüde 'semt' özelliğini şaşırtıcı şekilde hâlâ koruyor. Bunu aslında büyük ölçüde CHP ve o zihniyetteki meslek odalarının muhalefeti ile oluşmuş boğaz ön görünüm imar yasaklarına borçluyuz. Şimdi büyük şehir belediyesi ile bu ilçeler de de CHP ye geçti ve buralara 'bir seferlik' adı altında AKP ile beraber imar izni gelirse esas o zaman olacakları hep beraber göreceğiz. Başkan kendisi de Çengelköy de zannedersem oldukça yaşlı bir beton binada/daire de oturuyor. 2. Üsküdar meydandaki iki tarihi camisi ve Aziz Mahmut Hüdai hazretleri gibi bir kişiliğe ev sahipliği yapması nedeni ile asgaride bazı konulara saygıyı/hürmeti hak ediyor. Tabiki Marmaray çıkışı ile meydan katledildi ancak ikinci bir Kadıköy yaratmak bilmem ne derece doğru olur, yaşayıp göreceğiz. 3. Kanal İstanbul a karşı çıkılıyor ama İstanbul Şehrinin en büyük ve geniş caddesi olan 'Boğaz' tanker/gemi trafiğinin işgali altında aslında ve her gün olabilecek büyük bir tehlike/felaket ile beraber yaşıyor. Artık başka bir yere kanal mı olur boru hattı mı olur mutlaka alternatif çözümler siyasi polemiklerden bağımsız olarak yapıcı şekilde gündeme gelmeli. 4. Burhaniye ilkokulundan evinize giderken 'çayır' daki armut ağaçlarını hatırlarsınız. Tek tük var ama esas nerede bulursunuz bilirmisiniz ; Şimdi Koç müzesinin olduğu eski 'Eşekçiler Sokağı ' ndaki koruda bol miktarda var. Mevsiminde giderseniz ağacından o küçük armutlardan yiyebilirsiniz. 5.Son olarak 'leblebi tozundan ' bahsettiniz. Bu vesile ile Burhaniye İlkokulun alt caddesinde bakkal Ahmet amcayı da rahmetle analım. Geçen seneye kadar katlanır demir kepenkli dükkanı duruyordu ancak orası da satıldı, yıkıldı ve kentsel dönüşüme girdi. Mahallemiz eskisi kadar olmasa da hâlâ yeşil ve sabah ezanı civarı bülbül sesi de dinleyebilirsiniz. Kirpi nufusumuz da azaldı ama henüz yok olmadı. Kendinize iyi bakın. Hürmetler.
Geçip gitse de bayram, kalan günlerimizin bayram havasında geçmesi dileğiyle. Okunur, anlaşılır şekilde hem de içi dolu böyle bir paylaşım yapmanız çok hoş. Güzel Türkçemize verdiğiniz önem de cabası. Esen kalın.
Bu sohbeti dinlemeye başlamadan, aklımda şu vardı, şimdi bayram kavramı, kutlama, sosyal ilişkiler üzerine konuşulacak derken, Kadıköy Üsküdar, babaanneciğim, O eski bayramlar üzerine bir konuşma oldu, beklentimiz bu değildi ama yine de güzeldi ❤
Bulundugum sokakta cok yasli armut agaclarinin oldugu bir bahce vardi oyle severdim ki..birgun bir baktim insanlar bahceye beton doküyor şok oldum sordum niye yaptiklarinin cevap suydu arabalar icin park yeri yapiyoruz heryer camur oluyordu...bu kafayla bu zihniyet her yerde oyle çok ornegi varki bu insanlar insanligini yitireli cokkk oldu her cumlenize sonuna kadar katiliyorum ve gozlerim islak kalbim paramparca..teşekkurler.
40 yillik adaliyim halen kulagimda tikacla yatarim martilar yuzunden, sanirim yazlikci oldugum icin alisamiyorum, ya da zihinsel farkliliktan;) Bu arada Kinaliada’ya yolunuzu dusurmenizi isterim bu yaz, haber verirseniz sizleri agirlamaktan cok memnun olurum, Sali’lari da musaitim:);) Hurmetler🙋🏼♂️
Tarih yazdiniz bu yayininizla, çok tesekkurler, çok! O kadar iyi takip edebildim ki, dayim, annemle ayni okullarda iki, üç sene arayla okumussunuz...Bayildim dinlemeye, geçmisimde kismen seyahat edebildigime, bosluklari doldurabildigime çok sevindim. Cumbali evde yasadim küçücukken, o zamanin muhallebisine de ozlemim ayri...velhasil o yuzden tarih🙏
Gelenek sürekli ligin yansımasıdır.. Bir geleneğin yansıması olan Bayramlar; kendini oluşturan nedenler hatırlanmasa da, müşterek hoşgörü ve iyiniyet temennilerini yaşatır... şahsınıza da, hanenize de her zaman bayram tadında hayat yaşamanızı temenni ederim...en içten sevgi dileklerimle.. UĞUR AKGÜL...
Muhterem, programı indirip uçakta dinledim. Ayı kısmı geldiğinde “ayı oynatmayı” anlatacaksın diye çok bekledim. Gelmedi herhalde aklına.. Ben çok üzülürdüm burnundan halkalı zincirli ayılara.
Kıymetli ağabey, leblebi tozu konik plastik kutunun alt kısmında olurdu. Üstü yarım cm. kalınlığında hafif tatlımsı bir tabaka idi. Bir de plastik kaşık vardı. Saygı ve hürmetler...
Yapay Zeka tarafından konuşmanın çıkarılan özeti: (Fazla olumsuz gibi geldi bana, Dücane Hoca'nın dikkatine... --- - Konuşmacı, geçmişte bayramların, cenaze törenlerinin ve aile ziyaretlerinin insanları bir araya getiren ve toplumsal bağları güçlendiren önemli etkinlikler olduğunu vurgular. - Yazar, çocukluğundaki nostaljik bayram ve aile anılarını aktararak, günümüzdeki değişen değer yargılarını ve kültürel yozlaşmayı eleştirir. - İstanbul'un geçmişten günümüze geçirdiği dönüşüm de önemli bir tartışma konusudur. Konuşmacıya göre, İstanbul artık yaşanabilir bir yer olmaktan çıkmıştır. Özet: Konuşmacı, geçmişteki mahalle kültürünü, insanların birbirleriyle olan sıcak ilişkilerini ve etkileşimlerini özlemle anlatır. Ancak modernleşme ve kentleşme sürecinde, bu toplumsal bağların ve kültürel değerlerin nasıl yok olduğunu, insanların doğadan ve temel yaşam zevklerinden uzaklaştığını vurgular. Bayramlar, tatiller gibi toplumsallaşma ve kültürel aktarım işlevlerini yitiren bu etkinliklerin, insanların birbirleriyle bağ kuramadığını, doğa ve çevreyle uyumlu yaşamdan uzaklaştığını dile getirir. Konuşmacı, modern hayatın getirdiği hızlı değişim ve kopuşun, kültürel ve toplumsal belleği yok ettiğini, insanları yabancılaştırdığını ve temel yaşam zevklerinden mahrum bıraktığını vurgular. Ona göre, geçmişteki o güzel şehir kültürü ve değerleri artık yok olmuştur.
@@ibrahimhalilkoyuncu Haklısınız. Ancak bu günümüzdeki yapılabilir şeyler acaba şöyle bir işe yaraması ihtimali var mı? İnsanın metafiziksel özünü yeniden keşfederek, onu modernlik felsefesi ve nihilizmin sınırlarından özgürleştirebilir mi?
Sohbetiniz cok guzeldi, cok sevdim. Cocukluk anilariniz terapi etkisi yapti bende.Kendimide icine koydugum bir masal gibiydi .Sohbetiniz bir ara olumsuzluklara kaydi ama iyiki cok surmedi .Guzel seyleri duymaya ihtiyacimiz var demek.
Marti sesi doğanin sesi ben rahatsiz olmuyorum mesela kiymetini biliyorum cunku..ben de catimin ustunde kargalarla yasadim bi donem ust katinizda kavgaci gurultucu komsular oturuyo diye dusunun ama ben rahatsiz olmadigim.gibi varliklari icin tesekkur ederdim..sularini yemlerini koyardim terasa..bi gun baktim terasin korumaligina anten vidasi ve kiremit parcasi hediye birakmislar bana..hala sakliyorum..😊
1978-1984 Ortaokul ve Liseyi Trabzon'da okudum (ilkokul hocamızın da okuduğu Burhaniye İlkokulu /Üsküdar ) İş nedeni ile Trabzon ,Rize, Ordu ,Giresun , Samsun bir çok yeri de gezdim . Zeytinlik hiç hatırlamıyorum , söküp fındık mı diktiler ??Tam olarak nerede idi bu zeytinlikler ?
