2. Eleştirim : Ben, 1972 yılında Gaziantep"te Sabah Gazetesi"ne Çırak olarak Babam tarafından yerleştirildim : "Etin Sizin, kemiği de Bizim " diyerek. İyi ki de böyle olmuş.. Cemil Cahit Güzelbey Beyefendinin köşe yazılarını 15 -16 yaşlarımda Ben dizgi yapıyordum. Yani, metal bir kumpas var. Bunun içerisine 10 punto büyüklüğündeki kurşun harfleri dizerek gazete çıkarırdık. Aynı zamanda Şahinbey'in Arkadaşı Ali Nadi Ünler Beyefendinin de yazılarını dizerdik. Yani, Bu muhterem İnsanları tanıma fırsatım oldu. Güzelbey Beyefendiden alıntı yapmışsınız (Antep 1915'de). "Ali Cenani Bey, 1918 sonlarına doğru Klikya"daki Müdafa Cemiyeti'nin kurucularındandır. Ve en aktif Üyesidir.. Ve Antep'e gider köylere, hertarafa silahlar dağıtır. " Bu değerlendirme yanlıştır. Siz de daha derin araştırma yapmadan sadece Ustamızdan alıntı yapmışsınız... Herşeyden önce 1918 yılında Müdafa-ı Hukuk Cemiyeti yoktur. Bu Cemiyet, 1919 yılının 23 Ekim'inde kurulur. Ve kurulduğunu da Telgrafçı Mahir, Devrimci Önder Mustafa Kemal"e bildirir.
Sn. Ümit Kurt Bey, Merhabalar!... Sizin Türkçeye çevrilmiş tüm kitaplarınızı defalarca okudum. Videolarınızı da dinlemekteyim. Kitaplarınızın bazı sayfalarının üzerine notlarımı da almaktayım. Yanlış analizlerinizin olduğunu görmekteyim, örneğin; "Antep İttihatçılarının önde gelenlerinden Taşçızade Abdullah ve 4 İsim daha sayarak, bunların Müdafa - ı Hukuk Cemiyetini kurduklarını..." alıntı olarak C. Pekdoğan"dan alıp koymuşsunuz..(syf.85) Oysa ki, Antep Müdafa-ı Hukuk Cemiyetini kuran isimler şunlardır : Postane Müd. Ragıp, İdare Mec. Başkatibi Eşref, Dr. Hamit, Kuşçuzade Hakim Hamdi ve Yüzbaşı Mehmet (Molla Recep ) Dikkat ediniz; Yüzbaşı hariç tümü de Antep Bürokratları. Ve Cemiyetin gizli toplantılarının başlangıcı da 1919 Mart aylarında başlar.. Nerede? Gümüşkastel"de Eşref Bey"in Evinde. Burası neresi? Yakın zamanda "Antep Savunması'ndan Kesitler" başlığıyla bir Vlog hazırladık. Bu vlogta anlatıyorum. You Tube"da. Eleştirilerime devem edeceğim!. Mehmet Gören / Gaziantep
Ümit Bey, bir de Sizin her çıktığınız röportajda hemen dile getirdiğiniz bir konu var : "Ben Üniversite yıllarıma kadar Antep'te Ermeniler olduğunu bilmezdim.. (Afedersiniz! Burada Size Good morning!!! demek isterim.) Bu durum, Sizlerin Üniversiteye gitmenize, hatta sonlarına gelmenize karşın, ancak son dönemlerde farkettiğiniz bir konu olmuş. Oysa ki, Ben, 14 yaşındaydım ve o dönemlerde Ermenilerin bu Kent de yaşadıklarını biliyordum. Hatta, Gaziantep'in 12 Eylül öncesi Gençliğinin tümü bu konuları biliyor, aralarında da tartışıyorlardı. Bu eleştiriden sonra gelelim şu Meşhur Cafe'ye. Nazaret Bey'in Konağına.. İlk yanıtlarda hemen buradan başlıyorsun!.. Burayı olsun, Kayacık"taki ev ve konakların çoğunun içerisini yine 1970'lerden itibaren biliyoruz. Kaldı ki, Kayacık"ta Yahudi Yurttaşlarımızın da evleri vardı. Örneğin; O Meşhur Cafe'den doğruca, doğuya doğru 60 -70 mt. gidilince sağda, çok büyük bir Konak var. Orada, Yahudi geniş bir Aile otururdu.1980 yılına kadar biliyorum... ☆☆ Evet, Ümit Bey, Siz, Bizler gibi Gençlik dönemlerinizde Sosyal, Siyasal işlerle uğraşmadığınızdan, doğal olarak O Meşhur Cafe"ye gitmekte çok geç kalmışsınız. Ama geç de olsa birşeyleri farketmek iyi bir durumdur. Ben de hala öğrenciliğe devam ediyorum... ☆☆ KİTAP SÖYLEŞİLERİ Videonuzu 2 kez izledim. Oradaki ve başka yerlerdeki temel teziniz "Antep Ermenilerinin malları alınabilir mi? Ve şu an Antep"te bulunan Ev ve Konakların ilk mülkiyetleri kimlere aittir. Yeni çıkacak Kitap da bunları açığa çıkarıyoruz..." vb. vb. demektesiniz. Anlamakta güçlük çekiyorum.. Bunları ortaya çıkarmakla nereye varacaksınız? Nasıl bir çözüm ortaya çıkaracaksınız? 1860'lı yıllardaki Osmanlı Kanunundaki Tasfiye Olayının 1987'lere kadar devam ettiğini, ancak yine de bu işin hukuki yollarının pek açık olmadığını.. Çok zor bir konu.. vb. " olduğunu bu videonuzda genişçe açıklıyorsunuz. (Ben de Sizden öğrendim, Teşekkür ederim) ☆☆ Durum böyleyken, olayın diğer boyutuna geçiyorum. : Nazaretyanlar, Nizipliyanlar, Kürkçüyanlar, Demirciyanlar vb. Aileler. Bu Aileler olsun, Benim şu an bilmediğim ve uzatmak istemediğim Aileler SINIFSAL OLARAK hangi Kategoride yer alıyorlardı ? Feodalite yanları da olan Aristokrat Aileler. Anteb'in zengin, varlıklı Aileleri. Bunların bir kısmı da manifaktür-kapitalist üretimin başında olan isimlerdir. Peki, bu zenginlikler ilahi bir Güç tarafından mı gönderilmiştir? Hayır! 1840 -50'lerden itibaren KAYACIK"taki Konaklar, Evler, Antep'in Ermeni, Türk, Kürt Emekçilerinin, İşçilerinin Alınterleriyle yükselmiştir. Köylerdeki üretimlerde Ermeni-Türk Köylüsünün Alınterleri toprağı ıslatarak hem Türk Eşraf ve Ticari kesimleri hem de Ermeni Aristokrat Varsıl kesimlerin zenginliklerine zenginlik katmıştır. Sizler, bu can alıcı Sınıfsal konudan hiç mi hiç söz etmemektesiniz, maalesef! O dönemlerde elitize olmuş, azınlıkta olan bir Ermeni Ariktokrasisi en güzel, en karlı işlerle uğraşıyorlardı. Kuyumculuk, İthalat-İhracaat işleri, saatçilik, manifaturacılık, terzilik.. Türk ve Kürtlere hangi işler kalmıştı? Ölbecilik, kalaycılık, hamaliye işleri ve çiftçilik... Yani, Katma değeri en düşük işler. Bunun böyle olmasından da sorumlu olan Osmanlılardır. O dönemlerde Ermenilere Millet-i Sadıka demişlerdi. Siz de anlatıyorsunuz; Askerlik yok vb. durumlarda bu zenginleşme de önemli etkenler... ☆☆ Sonuca gelecek olursak, diyelim ki, Kayacık"taki başka yerlerdeki evler ilk sahiplerine verildi. Böyle diyelim! Ne olacak, gelinip o evlere, konaklara oturulacak mı? Hiç sanmıyorum. Belki, bir nostaljik durum yaşanacak.. Aylarca kalınacak ve gidilecek.. Zaten, o evlerde yaşayan kimseler de yok. 2000'li yılların başından itibaren orada yaşayanlar apartmanlara taşındılar. Apartmanlara taşınanlar ilk önce üzüldüler taşındıklarına. Sonrasında "Ne kadar iyi etmişiz de tertemiz, düzenli yere gelmişiz... " diye. Çünkü, o evlerin kaloriferleri yok, büyük sorun. Günümüz Modern yaşamına denk düşmüyor. Konakların içerisinden yılan, akrep ve her tür böcekler çıkabiliyor. Bu bağlamda, soruyorum ; Şu an da çok büyük olasılıkla, Burjuvazi konumunda olan, Amerika'da, Avrupalarda yaşayan bir Ermeni Ailesinin gelip de Gaziantep'te yaşayacağını mı düşünüyorsunuz? Siz de biliyorsunuz ki, durum budur. Peki, Ümit Bey Hemşehrimiz, durumlar buysa; durup dururken salt Tarih Hocalığı yapacağım diye, bu gerçekleşmeyecek işleri gündeme getirmenin ne anlamı vardı? Keşke, bu konuyla ilgili o kitabı çıkarmasaydınız... Gerçekten de hiç bir şey ifade etmeyecektir. Size İyi Günler diliyorum. Mehmet Gören / Gaziantep