4 yıldır neredeyse her gece uykuya bununla dalıyorum. Her seferinde aynı his. Sırf şiirde geçiyor diye Paris'in adı geçen yerlerine gittim, adı geçiyor diye Genova limanında bu şiiri dinledim. Şiiri ararken kendimi de arıyorum. Umarım bulurum.
Yorumunuzu okuyunca imrendim açıkçası ne güzel şiiri kelimelerine kadar yaşamışsınız. İnsanın kendini arayıp bulması uzun bir yolculuk bulacağınıza inanıyorum..🎈bu arayışta en iyi dosttur insana şiirler belki yoruma denk gelip tekrar dinlersiniz.
İlk gençliğimin şiiriydin, Gençliğim bitti, sen bitmedin.
Год назад
Kaptan şiirleri harika gerçekten, üstad neler yaşamış yahu! 20 yıldır okuyor ve dinliyorum ve hâlâ müthiş bir keyif veriyor bana. "Yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterdim."
Ben Bahar.Alperen belki bu videoyu açarsın öyle aklına gelir ,benim yorumumu görürsün umarım görürsün çünkü gör diye yazıyorum.Görmesen bile kalsın burda. Alp ben senin sayende tanıdım Atilla İlhan'ı ,ve seni düşünerek dinliyorum. Dağlar var aramızda biliyorsun, ama ben yanımda olanlara rağmen yine de seni sevdim . Alp, oysa ki dokunmadan görmeden sevmek ne güzelmiş, bir gün yanına gelicem buraya yazıyorum bak çok mutlu olucaz biliyorum ben bunu. İnanıyorum. Bana bir şey demiştin hatırlıyor musun, beni unutsan bile hatırla .Seni unutmak ne mümkün Alp. Sen ki dağları aşıcak kadar sevilen, sen ki denizleri kurutucak kadar değen sevgilim....
Keşke tanıyabilseydim seni, keşke biraz sohbet edebilseydik. Biliyorum ki kafalarımız bir, ukalalık etmek istemem bu cümlemde lakin aynı frekansı yakalardık be attila abi
Kalbim bakır bir mangır gibi boynuma asılmış.... Madem ki en büyük düşmanım kalbim benim kendimin onu inkar ediyorum... Kalbimi inkar ediyorum... ( seni yaşatan tek şey bu biliyorum bana armonyak içtiren)
eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordum geceyarısını yaşamaktan yorgunum ayazın avucunda unutmuştun ellerini önünden geçtiğim halde beni tanımadın ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım şiirlerim külrengi kumrular gibi uçuyorlar bakır çalığı göklere katiyyen tahammülüm yok hele paris’in gökleri aklımı başımdan alıyor bana seni senden evvelki poitiers’li kızı hatırlatıyor ayazın avucunda unutmuştun ellerini karanlığın arkasında kıvılcım gözlü orospular gölgelerine yaslanmış evliya gibi bekliyorlar ışıklar kırmızı yandığı zaman duracaksın ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım soğuk gözlerinde buğulanmıştı ölsen tanıyamazdın hâttâ ricardo bile hani vatansız ricardo burnumun dibinden geçti geçen gün beni tanıyamadı oysa au vieux châtelet’de akşam sabah beraberdik üçümüz viyana kahvesi ve sıcak rom içerdik üstelik o krapfen severdi güzel olurmuş rivayet neden ve nasıl sevdiğini anlayamadım gitti yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterim montmartre metrosu civarında seni gözden kaybettim o zenci yine arkanda mıydı hiç dikkat etmedim ağzında yoksul bir ıslık ıslak bir cıgara gibi sidney bichet’nin caz havalarını çiğneyip tüküren o saklasın varsın seni sevdiğini biliyorum ben yüzünün renginden geliyor bütün üzüntüsü bir gazete aldım ama evde okuyacağım kahvelerden birine girip bir grog ısmarlasam seni öldürmek için çareler tasarlasam sükût bembeyaz buz tutsa bıyıklarımda mağrur bir totem gibi sussam konuşmasam ve türküm kaybolsa sessizliğin hırçın türküsü ve ben unutulsam yazdığım şiirler senin için yazdıklarım herkes için yazdıklarım eski padişahlar gibi unutulsa birer birer ve ben seni unutsam hiç hatırlamasam hiç mi hiç ihanetini hatırlamasam şehvetini hatırlamasam ellerim oldum olasıya seni unutsalar yarı gecenin içinden bir zenci süt beyaz bakıyor rue lafayette’de dünden bugüne geçiyorum eflâtun gözlerini bir grog kadehinde unuttum
Bu geminin yelkenlerine herifin biri paris yazmış Luxembourg garı′nın dirseğindeki çiçekçiyi bileceksin Yeşil muşamba ceketli sarışın küskün kızcağız En dokunulmaz kızı en temiz fikrimce paris′in Pablo'ya sorarsanız bir taksi şöförüyle yatıyor Pablo!. ah pablo!. onunla bir tanışsanız önüne gelene salamanca′da bir şeyler anlatıyor Babasını orada bir duvar dibinde bırakmış Halbuki konuştuğu zaman fransız sanırsınız Saint - michel'de bir talebe kahvesindeyim yalnız Gündüz olduğu halde bütün ışıkları yakmışlar Bir cumartesi günü saat dört buçuğa beş var Ellerim kırılsa ben senin için bu şiirleri yazmasam Dinamit taşırmış gibi gözlerini taşımasam Avenue wagram′da bir akşam yeter bana ağustos'ta Yapraklara serilmiş yirmi beş franklık yıldızlar Bir mısra yeter geceleyin bir teren gibi pırıl pırıl Sen kendine yetmiyorsun hiç kimse sana yetmiyor Birini bitirmeden aklın öteki yolculukta Dün gece châtelet′de metro'nun yanıbaşında durdum Yağmur bilmediğim başka bir gökten yağıyordu Yağmur saint-jacques kulesine doğru yağıyordu Yanımda olduğun zaman her zamankinden yalnızım şimdi bir nefeste cafe de I'ecluse′ü hatırladım Seine kıyısındaki küçük nehir kahvesini Kapısında bir gemici feneri asılmış duruyor Seine gemicileri her akşam burada toplanırlar Onlar için bir takım maceralar düşünürüm Seine sanki petrolmüş gibi iştahlı ve obur akıyor Dupont′daki kızlar yalnız cıgara içerek yaşıyorlar Utrillo'nun bir sokağından seni çektim çıkardım Elin yüzün kirlenmiş üstün başın toz içinde Sana mardi gras için bir Japon maskesi aldım Sen bana kaptan diyorsun herkes bana kaptan diyor Sahici bir kaptanmışım gibi tükürüyorum
Yalın kılıç bir kasım sabahını paris′te yaşadım Sokaklarda sonbahar şiirleri salkım salkım Faubourg saint - denis'de işte yine pazar kurulmuş Beş franga çorba çorba içtiğimiz julien′in kapısı önünde Kırmızı ve siyah ve sarı saçlı bir kadın durmuş Muzaffer patatesler satıyor üç renkli neşesi içinde Camların arkasında ekmekçi kızlar mavi beyaz Raflarda uzun uzun herifler gibi tâze ekmekler üstünde bir yağmur yağdırmak hevesi uyanır içinde Ben bu mısraları yazarım tout-va-bien kahvesinde Concorde'da bütün fiskiyeler birden ayaklanacak Eğri bir demir gibi ensende hissedeceksin ebem kuşağını Paris′in göklerinden uzanıp bir yıldız kopardım Kırmızı bir karanfilmiş gibi yıldızı saçlarına taktım On beş dakika sonra bordeaux'ya bir tren kalkacak Garın merdivenlerinde benim için ağlayacaksın Ellerim yağmura açılmış sakallarım ıslak Ben ki cehennemde bir Allah gibi yalnızım St. vincent de paul kilisesi benim otelin arkasına düşer Saat kulesi her gece uyur uykumdan uyandırıyor Her seferinde seni tekrar bordeaux'ya yolcu ediyorum Saadetin ıstırap çekmek olduğunu ben keşfettim çarmıhta bir isa gibi ben ıstırap çektim Bir sulfat acılığı sinerse parmaklarına şiirlerimden Gözyaşları sinerse eğer küstahça kafiyeli Anla ki ölümle hayat arasında zaman gibi mesudum Kendimi öldürecek haldeyim seni öldürecek saadetimden Dona-maria! bir kahvede isyan halinde bulduğum çekik gözleriyle ermenice küfürler yazıp çizen çocuk Sen! bordeaux′ya yorgun bir flâmingo gibi yolladığım Geceleri benim için dua etmelisiniz Renault′daki grevciler toptan sokağa atıldılar Paris'in duvarlarını boydan boya afişler kapladı Seni hatırladıkça bir kadeh armagnac içerim Armagnac demek yirmi beş damla gözyaşı demekmiş Demek her akşam yirmi beş damla gözyaşı içerim Senin dağlardan ve sarhoşlardan korktuğunu bilirim Ben sarhoş olduğum zaman korkmuyorsun hiç korkmuyorsun Gözlüklerim kırılmasın diye sakladığını bilirim Kalbim bakır bir mangır gibi boynuma asılmış Ondan kurtulmak için sürgünlere gitmeye razıyım Nehir gemilerinde muçoluk etmeye ölmeye Seni terk etmeye razıyım parasız pulsuz çekip gitmeye Kur′andaki bütün belâlara tevrattaki bütün belâlara Ibranice öğrenmeye razıyım hapis yatmaya Kalbim yüzünden mademki ellerimi parçaladım Kalemimi kırdım, hayatımı çiğnedim ağladım Mademki en büyük düşmanım kalbim benim kendimin Onu inkâr ediyorum kalbimi inkâr ediyorum Geceleri benim için dua etmelisiniz üçüncü paralelde eski bir dünya gibi batacağım Malgaş halkı birkaç yüzyıl hikâyemi anlatacak
Duvarlara yazdığım ismin sahibi, uyan dedim vakit geldi. Haydi toparlan gitmenin zamanı geldi. Hayasız düşlerimin artık sonu geldi. Haydi toparlan çabuk, uykusuz gözlerimi yummanın zamanı geldi. Serseri bir karanlık kesti yolumu. elinde bir bıçak, ucunda ben. Çatıldı kaşlar direndi korkusuzca, bütün korkularımı yakmanın zamanı geldi. Küstah bir çift göz üstümde, sabır doldu taştı durmaz attık kinim, elimin tersiyle vurup devirdim... artık özgürlüğe varmanın zamanı geldi. Şimdi yüreğimde ağır bir ceset ,Fatiha’sı okundu sarıldı kefen, göz yaşıyla yıkandı yakıldı ağıt... artık defnedilmenin zamanı geldi... ( Ramazan TEKDEMİR)
Paris’e hiç gitmedim belki gitmek nasip olur ✅ ‼️ Kimler bizi harcadı acaba gidemedik şu Paris’e ‼️✅ Halbuki ben İstanbul’a ve İzmir’e ve bir çok görmediğimiz şehirlere uzun zamandır gidemediğimiz memleketimizin güzelliklerini görmek için hasretini silmek için gitmek istiyor Hayelde olsa avunuyordum ‼️✅
Artık yaşamaktan yoruldum bunu söylediğim herkes artık hayatımda kalacağını söylediler ama onlar da gitti ve ben hala yaşamaktan yorulmayı bırakmadım, bırakamıyorum. Sevmek istiyorum beceremiyorum belki de sevilmediğin içindir bu kalpteki soğukluk. Ey tanrının çocukları neden barışa giden yolda birbirlerinizi vuruyorsunuz?
İÇESİM GELİR... 100 SAAT DINLEDİYSEM 100 UNDE DE ICTIM SONU YOK BU ŞİİRİN DE ŞİŞENİN DE .. NE GÜZELSİN BAYLAN. AH YAŞAYABİLSEYDİM O KUŞAGI BİRAZ GEÇ KALDIM SANIRIM :) NE GURURLUDUR O GUNLER KİMBİLİR.
Yok kimsecikler yazamadi AZ bir benzerini bile saygiyla ALLAH cc dan rahmet diliyor hürmetle elinden öpüyorum büyük insan büyük MÎLLÎYETCI çok degerli insan ❤❤❤❤❤ ATTILA ILHAN babamiz ❤