“Elim Kalem de Tutar Kadeh de” adlı serimizin ikinci sezonuna hoş geldiniz. Bu seride size edebiyatımızın öne çıkan kadın seslerini duyurmaya çalışıyorum.
Aylin Balboa’nın sohbetine okurları yabancı değil elbette. Çünkü sürekli söylediğim gibi, yazdıkları da bir sohbet adında. Ama yine de yazdığı kadar tatlı dilli olduğunu da kanıtlamış oldum ben size. Aylin Balboa 1980 İzmit doğumlu. Blog yazılarıyla başladığı edebiyat hayatını, dergiler ve 2014 yılında yayımlanan ilk kitabı Belki Bir Gün Uçarız ile sürdürdü. Ardından 2021’de Ateş Sönene Kadar, 2022’de de Kafa Dergisi’nde yayımlanan öykülerinden oluşan Bu Hikaye Senden Uzun Osman geldi. O bu çağın güçlü seslerinden biri.
İşte size bu söyleşide Aylin'in söyledikleriden bazı satır başları:
Yolum geç çıktı benim edebiyata. Yolda karşılaşıp, bulup, “a-ah ne kadar güzel bir oyuncak” diye sevinip, kendimi ifade etme aracı olarak bulduğum için kendimi hep şanslı hissettiğim, tesadüf eseri ortaya çıkan bir şey…
…Gerçekten o kadar tesadüf ki, çok sevinçliyim bulabildiğim için.
Benim kavgam hep hayatla, hayatın benden koparmaya çalıştıklarını tutma çabası gibi.
İçindeki sese ne kadar denk düşerse o kadar memnun oluyorum yazdığım şeyden.
İlk kitap çıktığındaki ilk iki ayım, hayatımın belki de en güzel iki ayıydı.
Ben hikayeleri çok içerden çekip çıkarıyorum. Benim hikayem olduğu için değil, benim içimdeki yansımasıyla ilgili. Dolayısıyla ona en rahat “ben” diye söylüyorum.
Hem hepsi benim hikayem hem hiçbiri benim hikayem değil. Yazarken o işlerin ne kadar değiştiğini bilseler…
Ben ilk kitapta böyle bir Aylin olarak yazdım. İkinci kitapta yazar olmayı denedim….
…ikinci kitabı yazdığım zamanı çok özel hatırlarım. Onu yazabildiğim için yazmaya devam ediyorum bence.
Beni SEKA büyüttü gibi hissederim.
Ateşli bir şey benim için yazmak. Stresli, gerçekten fırtınalı. Bir kaosun içinde kalmış gibi hissediyorum. Ancak o metni tamir edip, düzeltip bir şey çıktığında böyle bir içim sakinleşiyor.
Her zaman olduğu gibi hem uçacağız hem düşeceğiz. Hayatın böyle bir şey olduğunu kabul ettikten sonra o neşe, hafife alma, mizah başlıyor. Yer yer bunun için çok çabalıyorum. Bir taraftan da çok zalim bir dünyada yaşıyoruz, sadece kendi başımıza gelenler değil.
Mizahın ayakta kalmak için en kadar önemli bir araç olduğunu fark ettim.
Mutlu aşk hikayesi çok anlatılmaya değer bir şey olmuyor galiba.
Beklemek insanın cezası gibi bir şey aslında.
Neden bütün yapılabilecek sanatlar arasında yazarlık? Çünkü yalnız yapılabiliyor.
Tamirat benim hayat biçimim. Kafayı tamirat, hayatı tamirat, yazdıklarımı tamirat… bir onarıcı diyebilirim kendime.
Beni yalnızlar ve kendini yalnız hissedenler okusa sevinirim herhalde.
Sait Faik yazmasa çıldıracaktı ya, ben de anlatmasam çatlardım.
Çok müthiş kadınlarla dolu bir ülkedeyiz.
Aylin Balboa'nın sesinin hiç susmamasını dileyerek bitirelim bölümümüzü?
#denizyücebaşarır #elimkalemdetutarkadehde #aylinbalboa #iletişimyayınları
13 июн 2024