Maaş için banka promosyonu almak haram mıdır caiz midir? Faiz riba kapsamına girer mi? Kur korumalı mevduatla bir ilgisi var mıdır? Mustafa Öztürk Instagram: / mustafa.ozturk.tefsir
Ülkemde işsiz kalan bir bilim insanı olarak Dinini kul hakkı yemeden ve şirk etmeden yaşamaya çalışan bir müslüman olarak Başkalarını incitmemek gayesindeki bir insan olarak Yalnızca doğruyu değil aynı zamanda olması gerekeni ve uygunu dile getirdiğiniz, "zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız" düsturunca rehberlik ettiğiniz için size teşekkür ederim Mustafa Bey.
Nao din bilim değil ilimdir.Din ilmi boş işlerden ibarettir.Din dediğin yalan dolan masal safsata hurafe dolu bir sistem din en büyük afyondur din sadece cehalet Pompalar din varken bu sömürü bitmez
Hepimiz doğruca cehenneme. Adam KAFİR kardeşim. Tefsir hocası olarak biliyorsunuz. Yalnız. KAFİR dir. Takip ediyorsanız ,seviyorsanız durumunuzu düşünün.
Sayın Hocam keşke haram yemek, torpil yapmak, soru çalmak, insanların ümidini çalmanın da haram olduğunu söyleseler.... Hocam yalnız sizi yorgun kırgın görüyorum..İnşallah iyisinizdir...Allah sağlık sıhhat versin...
"Haram yemek, torpil yapmak, soru çalmak, insanların ümidini çalmanın da haram olduğunu" niye söylesinler. Bunların zaten haram olduğunu bilmeyen mi var? Senin bunların haram olup olmadığı konusunda şüphelerin mi var yoksa?
Sakin sakin güzel güzel anlatıyor…Güncel sorunlara evirip çevirip değil nokta atışı cevap veriyor…Peki cuma hutbelerinde hocalar ne yapıyor bağırıyor da bağırıyor niye bağırıyorsun karşındaki kitle zaten çoğunlukla çalışan kitle önüne gelen azarlıyor bi de sen niye bağırıyorsun cami 🕌 Ve onun temsilcisi insanları kucaklamalı “beni kimseler öpüp okşamaz madem öp beni alnımdan sen öp seccadem” dediği yer olmalı…
Mustafa Hoca yine bir ilim adamının gerektirdiği gibi konuşmuş, tam olarak kendisine katılmamakla birlikte konuşmasından ülkemizin bulunduğunu sıkıntılarının kendisini de yıprattığını hissettim. Vatanımız için çok çalışmalıyız.
Günümüz Diyanet Başkanlığının Din ve Diyanet anlayışı tabiri caizse beni boğuyor, mengene gibi sıkıştırıyor! Teşekkür ederim Hocam, güzel konu için! Sizin bu iki yüzlü, tutarsız, adamına, grubuna, dönemine göre davrananlara karşı net bir duruşla paylaşımlar yapmanız biraz olsun içimi ferahlatıyor.
Değerli Mustafa bey, her gün video yayınladınızmı diye takip edenlerdenim. Daha derin konular ile birsürü birsürü konuşmanız için sağlıklı, zinde günler diliyorum 😊🙏
Herkesin yanlış yaptığını,doğru Yaptığınız halde,yalnış yapmış sayılmaktan bıkmadan,usanmadan bizlere faydalı olma çabanız taktire değer inanın.Siz çok yoruluyorsunuz ama bizler sizi dinlerken huzur buluyoruz Sağlık ve esenlikler dilerim.Saygılar,selamlar hocam.
Merhabalar ve teşekkürler.Tıpkı Mustafa Öztürk Hocam gibi,ayrıca da ışık veren yanmaya dayanmalıdır. Ne dersiniz. Ama benim sizden bir ricam olacak Kendisine ulaşabileceğim,özel bir telefon numarasını bana ulaştırmanız mümkün mü ? Yazmakta zorlandığım ama çok özel kalması şartıyla, sormak istediğim sadece bir sorum var kendisine. Bu konuda bana yardımcı olursanız çok sevinirim.Gerekirse telefon numaramı da verebilirim. Çok selamlar. İyi günler diliyorum.
Banka müşteri iki kişi arasında ticaret karşılıklı çıkara göre anlaşmıssa iki devlet iki şirket anlaşmıssa haram deyildir ahlaklı ticarettir haram olan kandırmak aldatmak çalmaktır
Hocam diyanet isleri baskani olacak adamsin, su konuyu senin kadar net ve cekinmeden aciklayan birine daha rastlamadim 👏🏻ekonomist mubarek nominal faiz bile biliyor! Biz seni hak edecek ne yaptik hocam be, iyi ki varsin. Allah hayirli uzun omurler versin basimizdan eksik etmesin, amin!
Hocam, peygamber dönemindeki altın ve gümüşe dayalı emek ve para kavramları ile günümüzün hazine borçlanma kağıtlarına dayalı para ve emek kavramları üzerine de Allah rızası için bir araştırma yapılsın. Bu konuda tüm müslümanların sıkıntıları var.
Promosyonu fakir fukaraya dagitacakmişiz.fakir fukara emeklinin kendisi zaten.diyanet emeklinin promosyonuyla uğraşacağina kendisine tahsis edilen paralarin caiz olup olmadigini sorgulasin.vesselam
Ya şunlara inanmayın. Bunlar dib tüccarları. Bir sor bakayım bu fetvacilara bankalarda hepsinin eminim ki vadeli hesapları vardır. Eğer yoksa ben babamın oğlu değilim . Bunların gözü halen milletin cebinde
Ne şekilde gelirse gelsin o para faizli işlem yapan bir yerden gelecek...Benim şirketim de maaş anlaşmasından gelen parayı bize dağıtacak...O parayı sokak hayvanlarına harcayacağım..Walla ben tek şeyi biliyorum...Ya kendi çıkarıma olanı seçeceğim yada Allahın emrini yerine getireceğim...Ben 2. Şıkkı seçeceğim...
👍👏👏👏👏👏👏👏👏az önce başka sayfadan güvenilir bilgiler alabileceğimi öğrendim, hemen abone oldum. Allah razı olsun güvenilir olmakta n daha yüksek paye olur mu? Kime inanacağımızı şaşırdığımız bir dönemde size rastlamak çok güzel, hatta Allah’ın bir lütfu diye düşünüyorum..🤲🤲🤲
Açık yüreklilikle şunu söylemek isterim ki bir çok konudaki söylemlerinize katılıyorum. Bir çok konudaki farklı bakış açısı ve konuyu farklı durumlardaki insanların duyguları ile ele alışınızı da takdir ile karşılamışımdır. Fakat bu konudaki görüşünüze katılmadığımı ve faizin dikkatli ele alınması gerektiği konusunu naçizane belirtmek isterim. Maalesef müslümanların nedense İslamiyet'in doğduğu yıllardan beri ekonomi, finans konularını bir türlü Allah'ın emirleri doğrultusunda sistematik hâle getirememiş olmasına ve Yahudi-Hristiyan kültürün ortaya koyduğu ekollerin Dünya'da geçerlilik kazanarak müslümanlarca da rahatlıkla kullanılıyor olmasına üzülüyorum. Ben kendi muhasebemi yaptığımda dünyevi bazı menfaatler elde edebilmek için (ev,araba, düğün...) bankalardan kredi çekmek zorunda oluşumu henüz tam anlamıyla iman etmemiş olmaya bile bağlarken (üzülerek bunları yapıyorum), bu konuların haram mı değil mi noktasında tartışılmasını doğru bulmuyorum. Mesele geçim ise Müslüman akıllı olup yöneticilerini iyi seçmeli, kendisini geçim sıkıntılarından kurtaracak samimi liderleri arayıp bulmalı. Yok yapmıyorsa "Allah aklını kullanmayanların üstüne pislik yağdırır." ayetinin ışığında haram olana helal kılıfları bulmaya da çalışmamalıdır. Bu promosyon faiz çarkını döndüren bir şey olduğu kanaatiyle haramdır diye düşünerek evet haram ama yapıyoruz işte demek ile ya şöyle de, şu yüzden de, bu nedenle de gibi şeylerle helalleştirmenin birbirinden apayrı bir şey olduğu kanaatini taşıyorum. Bu haramı helalleştirmektir bence. Promosyon da, kredi kullanmak da... faiz çarkını döndürmek anlamına geleceğinden çok sağlıklı ve hayırlı bulmuyorum. Haramdır diye düşünüyorum. Ben kredi kullanarak bu çarka bulaştığımın kanaatindeyim Allah affetsin. Müslümanların akıllarını başlarına alıp finansal sistemi Allah yolunda düzenlemedikçe bu tür konuları helal mi haram mı diye tartışmayı bırakmalarını, odak noktalarını biz bu sistemi nasıl daha iyi hale getiririze döndürmelerini canı gönülden arzuluyorum. Allah inşallah bunu başarmayı bir gün müslümanlara nasip eder.
günah çıkartmışsın. düşün bu konuda bu kadar katı düşüncelere sahipsin ama sen bile kredi kullanmışsın. yüzde 10-20-30-80-200(hiç fark etmez) enflasyon olan bir ülkede, örneğin bir kişinin 10000 tl aldığı borcu 5 sene sonra 10000 tl olarak ödemesi adaletli değildir, hakkaniyete hiç uygun değildir. Adaletli olmadığından insanlar tl ile borçlanamıyor. uyanık insanımız altın ya da dövizle borç işine giriyor. peki dövizde faiz yok mu? var. en azından bu ülkelerin para politikalarında ve paranın değerinin belirlenmesinde faiz etken mi? etken. altının, petrolün ve birçok önemli metanın fiyatını belirleyen ne? dolar. dolarda faiz yok mu? var. bunlar sabit kalan şeyler mi? asla değil. ''bedeli peşin olarak ödenerek ve herhangi bir faiz uygulanmadan, bir kuruluştan altın veya döviz alım-satımı yapmak caizdir.” söylemesi kolay. Ama dediğim gibi çelişkilerle dolu. Çözüm olarak üretilen şey arka kapıyı dolanmaktan ibaret. Kendimizi kandırmaya devam...
Seküler zihniyette biri olarak faiz konusunun dini açıdan değil iktisadi açıdan ele alınmasını düşünen biriyim. Size cevap yazmaktaki asıl amacım,güzel dilimize ve imla kurallarına gösterdiğiniz hassasiyettir. Taktire şayan bu titizliğiniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
@@efekerimoglu587 çok teşekkür ederim. Düşüncelerimi doğru ifade edebilmek için bildiğim ve becerebildiğim ölçüde dikkat ediyorum. Bunun dışında inanan birisinin Allah tarafından üzerinde durulan bir konunun, seküler şekilde ele alınmalıdır şeklinde yoruma açık olduğunu düşünmüyorum. Ama tabiki müslüman olanın da bu konuyu Allah'ın emirleri doğrultusunda ele alırken bilimi (matematiği, sosyolojiyi, psikolojiyi, iktisadı...) bir ölçme aracı olarak kullanarak uygun olan modeli geliştirmelidir. Allah yasak kıldı, o zaman banka yasak, bankacılık yasak veya bilimum bono tahvil çek senet yasak bitti gitti şeklinde bir bakış açısıyla değil tabi. Bunun için yapılması gereken belli; ekonomi, iktisat, davranışsal psikoloji, sosyoloji alanında uzmanlaşmış ve dini emirleri de iyi anlamış kişi veya kişilerin bir araya gelerek yeni modeller oraya koymalarıdır. Bana göre de faiz ve diğer bilimum konular bu şekilde ele alınıp kanuna bağlanmalıdır.
@@ethemyldrm7486 günah bu şekilde çıkmaz. Ben burada öz eleştiri yaptım. İnanan bir insan olarak olabildiğince dikkat ediyorum tabiki parayı nasıl kazandığıma. Faize karşıyım ama günahını kabullenerek şu anki genel gidişata ayak uydurmak zorunda kalıyorum. Şöyle böyle diye nefsimi temize çıkarmaya çalışmıyorum en azından. Ekonominin kötü olduğunun, enflasyonun farkındayım. Burada, bu konuda uzman kişilerce faiz konusunun aşılabileceğini ifade etmek istedim. Günü kurtarmak bir tercihtir. Evet herkes bunu yapıyor. Ama faiz çözüm bulunamaz bir şey değildir. Allah ayetlerinde Karz-ı Hasen'den bahsederken borç alanın da borç verenin de haksızlığa uğramamasından bahseder. Yani her iki tarafın da adaletli olmasından bahseder. Bunun faize başvurmadan yapılmasını emreder. Demek ki adalet sadece faiz ile sağlanan bir şey değil. Dolayısıyla bu konuda ellerimizi başımızın arasına alıp düşünmeli ve o elleri taşın altına koymalıyız. İşte bunun bulunup
Ey iman edenler! Faizi kat kat arttırarak yemeyiniz. Allah'tan sakınınız ki kurtuluşa eresiniz. ( 3 - ÂLİ İMRÂN 200/130. Ayet ) Böyle açık ve net bir ayet din adamıyım diyen kişiler tarafından nasıl tahrip edilir nasıl helale çevrilir izle gör. Bu ayeti anlamayan ya da anlamak istemeyenleride yorumlardan takip et
Merhabalar hocam. Van'da diş hekimi olarak çalışıyorum. Sizi yıllardır takip etmeye çalışıyorum. Hocam tefsir kitaplarınıza nasıl ulasabilirim, hicbir sitede stok bulunmuyor. Hicbir sitede bulamadım. Yön gösterebilirseniz cok sevinirim.. Hocam birde ilahi hitabın tefsiri 1 ve 2 var su anda yayimlanmis olan degil mi, calismalariniz devam ediyor mu, tum seri kac cilt olacak, ne zaman tamamlama niyetiniz bulunmakta. Cok teşekkür ederim hocam, elinize ve dilinize sağlık.🙂✋
Banka promosyonu çok güzel oluyor, ama az veriyor üç yıl da bir kere veriyor bunu 18 ay içinde verseler daha iyi olur. Böyle bir şey yok adam maaş alıyor bankadan yasal hakkı
Öyle saçma bir soru ki, imama verilen üç kuruş maaş gözünüze mi batıyor, elinizde olsa müslümanlara suyu bile çok görürsünüz. Yarın tahtalıköye gittiğinizde musalla taşında imamın önüne tıpış tıpış yatarsınız.
Mustafa öztürkü takip eden birisi avam olmamalı. Devlet sizi dinden çıkarıyorsa kendinize iyilik etmişsiniz en azından kendi yüzünüze bakabilir oldunuz dini bilmeden inanmaktansa
Efendim,dediğiniz şu şekilde olabilir laik sistemden vazgeçip İslam devletine dönüşmek evet ozaman haklısınız Türkiyede kimse böyle bir sorumluluğun altına girmez,çünkü ozaman haklı sebepten dinden çıkanların sorumluluğu benim diyorsunuz.
çalışanın günahı yok emekli günaha girer düşüncesinde gram mantık var mı. Çalışan da aldığı promosyonu birine verir ya da yakar olur biter. Böyle bir promosyon hakkı sağlanmış ne güzel işte. Alın güle güle harcayın ya da hocanız ne diyorsa artık... Haneye 22 bin gitmiyorsa fakirdir lafı da çok hoş olmuş Allah iyiliğini versin kim demişse :)
Ben de sürekli sokak hayvanlarına bakiyorum....zekatımı vede fitremi sadece ve sadece Allahın dilsiz canlarına harcıyorum....kimseye sormuyorum caizmi deyilmi diyerek....yüreğime sordum yüreğim caiz dedi ...ac bir şekilde 24 saat yolumu gözleyen suyun bile olmadığı bir yerde yolumu gözleyen canlar varken diyanetin altın sırmalı cübbesini giyip hergün iktidarın hoşuna giden şeyleri zırvalayan birisinin icazeti benim için değersizdir....Alım muktedirin sofrasından ziftleniyorsa onun dediği lafı güzaftır....
Dini meseleleleri doğru yanlış tam olarak bilemem ancak dikkatimi çeken bir konu var . Mustafa bey, sanırım şu an Almanya'da, ne hikmetse dışarı giden bir çok insan ülkesini kötülemeye sanki bir görev addediyor ! Alttan alta politika yapmış,evet ülkemiz ve dünyamız zor günlerden geçiyor fakat bu krizleri en az hasarla atlatan ülkemizi de böyle yerden yere vurmayalım . Hatırlayın daha dün bir kitap fırlatıldı diye devalüasyon oldu 25 banka battı milyarlarca dolar devlet zarara uğratıldı, ekonomi düzelsin diye Amerika'dan bile bakan ithal ettik . Teroris başı Öcalan'ı ülkemize getirmek için uçak bulunamadı da Cavit Çağlar özel uçağı ile getirildi .. Bugün Pandemi korona dolayısıyla dünyanın dört bir tarafından ambulans uçaklarla Türk vatandaşları alınıp ülkemize getirildi 17 gün karantinada yedirildi icirildi ve otobüslerle evlerine gönderildi. Vs vs vs .. Yiğidi öldür ama hakkını yeme ... Bu arada şunu da söylim hocam .. sakın ama sakın Can Dündar gibi olma .. Allah muhafaza . Selamlar, saygılar.
Riba fazladan alınan elde edilen her şeydir, aksi haldi ciddi kul hakkı biriktirirsiniz. Kur'an'ın sistematiğine göre bakılırsa ve kul hakkını da dikkate alırsanız, riba havadan elde ettiğiniz, başkası üstünde hüküm kurmanızı sağlayan, onlara karşı havadan gelen her türlü üstünlüğünüz olur. Bunu azı çoğu yok, kaba tefeciliğe riba, gerisi caiz demek çok çok eksik olur. Kaldı ki geçmişe bakarken, o zamanki insanların parayı ne kadar anladığı, kavramlaştırdığı, bizim gibi farklı açılardan ele alabilme kabiliyetlerine nail olmadıkları da dikkate alınmalı. Ayrıca riba üstüne bir açıklama okurken, açıklamayı yapanın alttan alta bir şeyi, kesimi, tarafı, inancı korumaya mı çalıştığı yoksa Allah rızasını kul hakkını mı kollamaya çalıştığı yer yer kendini belli ediyor. Bizim bugün post-keynesyen literatüre biraz vakıf olmadan anlamakta zorlanacağımız şeylerin, hele ki neo-klasik iktisattaki bazı zırvalar üstünden baktığımızda tamamen hata yapacağımız şeylerin, geçmişte pürüzsüz şekilde irdelenebildiğini, bizim de o inancı takip etmemiz gerektiğini söyleyen çok büyük yanılgı içinde olur. Bugün ribadan kaçınma şansı yoktur, imkansızdır. Faiz faiz deyip dururken Kur'an'da faiz diye terimin geçmediğini, riba'nın geçtiğini, yasak olanın havadan elde edilen fazlalık olduğunu, diyanetin riba tanımının Hanefi devamlılığından çok Kur'an'ın sistematiği ve kul hakkı üstünden daha doğru olduğu da ortadadır. Dağın başında tek başına veya çok küçük bir topluluk kurmadan Bugün kimse bundan kaçamaz, ribasız yaşama şansı yoktur. İçinde bulunduğumuz dünyanın bizi sürüklediği yer burası. Promosyon olayında, ki adı promosyon olsa bile yapılan şey aslında bir hak devridir, bu şekilde bakıldığında da ticari bir olaydır. Maaş bir bankaya yatıyor. Maaşın yattığı bankanın TL varlığı artıyor(rezervi, MB parası olan TL'si). Bildiğimiz gibi bankalar krediyi, topladıkları mevduatlardan vermezler. Kredi verirken para yaratırlar, mevduatlar kredi verilirken yaratılır. Normalde bankanın sonsuz kredi verme imkanı vardır, yani bankanın kredi vermek için sermayeye ihtiyacı yoktur. Elbette tarihten gelen derslerle, bankaların kredi verme kapasiteleri çeşitli düzenlemelerle kısıtlanmıştır. Dolayısı ile uymak zorunda oldukları yasal şartlar vardır (sermaye yeterlik oranı gibi). Bu oranları tutturabilmek için ticari faaliyet olarak mudilerle, borç alacaklarla, diğer banklarla çeşitli ilişkiler içine girerler. Maaşın yattığı bankanın TL varlığı arttığı için, daha fazla bankacılık faaliyetinde bulunabilir. Bu promosyon konusu ile ilgili olarak, diyelim 8.000TL maaşınız var. TL hesaplara uygulanan zorunlu karşılık da %8. Sizin maaşınız A bankasına yatınca, A bankasının varlığı 8bin TL artıyor. Bu, o bankaya 100 bin TL kredi verme kapasitesi yaratıyor. Bankanın verdiği krediden kazanacağı para, size vereceği promosyondan çok çok daha fazla. Üstelik bankasına göre değişmekle birlikte banka otomatik ödeme talimatını da şart koşabiliyor(bu da bankaya daha fazla girdi demek). Aradan bir de kredi kartı sıkıştırıyorsa, size verilecek meblağın çok üstünde gelir yaratma potansiyeli oluşuyor. Bu açıdan aslında maaşını taşıyanın alması gereken miktar daha fazladır ve negatif riba vardır bile denilebilir. Diğer taraftan, yukarıda dediğim gibi siz bankaya "maaş ödemesini alma hakkı"nızı devretmiş oluyorsunuz. Bu da bir ticari faaliyettir esasında(siz çok daha az faydalanıyorsunuz orası ayrı). Bu açıdan bakıp kendinizi bir miktar daha iyi hissedebilirsiniz belki (çünkü sizin üstünüzden elde edilecek gelir size verilenden çok daha fazla). Kamu bankaları genel olarak biraz daha kötü durumda olurlar, çünkü iğdiş edilircesine baştakiler tarafından kullanılırlar. Başka bankaların verdiği bu promosyon denilen olan, kamu bankalarından diğer bankalara yönelik kaynak akışına yol açıyor. Yukarıda dediğim gibi, siz A bankasından B bankasına maaşınızı taşıyınca, B bankasına daha fazla varlık giriyor, ama artık A bankasına daha az giriyor. Bu da A bankasının ticari faaliyet imkanlarını kısıtlıyor. Peki bu A bankası, ki bu bir kamu bankasıdır, niye daha fazla promosyon verip size yönelik negatif ribayı azaltmıyor? Orası başka sorun. Bana bir dereceye kadar Diyanete "böyle bir şey söyle de bizden kaynak çıkmasın" denilmiş olabilir gibi de geliyor. Sonuçta baştakiler her tür saçmalığı yaptılar şimdiye kadar. (yani, öncelikle ribadan asla kaçış şansı olmadığını bilin, bu işlerin içinde ribanın her zaman olacağını, siz iyi insan olsanız, takva peşinde koşsanız bile ribadan kaçamayacağınızı bilin. . Ama bu promosyon olayında size hakkınızdan daha az miktarda ödeme yapıldığını da bilin. Allah'tan af dilersiniz yine, orası ayrı. Belki bu sayede bi derece daha rahat uyursunuz, çünkü sizin üstünüzden alınan şey, size verilenden daha fazla). (iyi rekabet olsaydı iş buraya gelmezdi demeyin, bankacılık dünyanın her yerinde 200 yıldır evrimleşe evrimleşe buralara geldi. ister istemez daha çok düzenleme, kısıtlama gerekti, çünkü tamamen serbest bankacılığın olduğu dönemlerde her yer eninde sonunda bankaların çoğu patladı, insanlar mahvoldu, geriye kalan bankalar toplulaştırıldı, düzenlendi) (düzenleme:yazım yanlışları + küçük ekleme)
elinize sağlık. gercekten faiz almanin enflasyon karşısında hak olduğunu düşünen , bankadan cektiği kredinin geri ödemesinin enflasyonist ortamda odedigi faizden asağıda kaldığını düşünerek aradaki farkı telafi ederek daha fazla para ödemeli. Ama dünya üzerinde buna razı olacak kimseyi tanımıyorum
günümüzdeki hocaların en büyük sıkıntılarından birisi de modern iktisatta yer alan faiz ile geçmişteki faiz meselesini ayırt edememeleri diye düşünüyorum. enflasyon miktarınca faiz almak aslında paranın değerini korumak değil midir? bunda bir kar göremiyorum
14:25 Enflasyon hesabınızı şöyle düzeltelim hocam: 80% enflasyon durumunda, bugünün 100 TL’si bir sene sonraki 180 TL ile aynı değere sahib oluyor, yani sizin verdiğiniz misal ile bugünün 100 TL’si bir yıl sonra 55 TL’ye tekabül ediyor.
Sayın hocam Allah'ın emirleri yasakları haramları duruma göre değişiklik gösterir mi misalen ben bekarım kadına ihtiyacım var parasını ödeyip kadınla birlikte oldum zinadan sayılmaz mı sana göre
Hocam diğer konularda iyisiniz de bu faizle ilgili yaptığınız açıklamadan sonra izleyesim gelmiyor. Bankaların verdiği faizli kredi helaldir fetvanızı geri almanız gerekiyor.
Selam hocam. Net bir cevabı olduğunu düşündüğüm bir soru var aklımda. Şimdi devlet faizle çiftçiye kredi veriyor. Çiftçi ihtiyacı az ya da çok olsa da bu krediyle mazot ve gübre alıyor. Sonra mahsulünü satıyor aracı falan derken bizlerde bu faizli krediyle üretilmiş olduğunu bildiğimiz ürünü tüketiyoruz. Herkes durumu biliyor herşey faizle dönüyor. O zaman şöyle olaya bakılabilir mi? Dünyada herkes günahkar olsa sevap kavramı diye birşey olmazdı herhalde. O halde herkes faize bulaştıysa faizi değerlendirmenin pek bir önemi kalıyor mu sorusu aklıma takılıyor. Yani kısaca kimsenin masum olmadığı dünyada suçsuz aramak boş bir çaba gibi.
@@korayatesli2399 gidip görmüş gibi bir haliniz var 😊 Şaka bir yana aslında konu benim için anlam ifade etmiyor ama ifade edenler için kayda değer olabilir.
Burada tüm müslüman toplumun yapmadığı çalışma şu; tüm dünyada Yahudi-Hristiyan toplumunun kabul ettiği faiz gerçeğini kaliteli, geleceğe dönük, yüksek katmadeğerli teknolojiler üreterek dünyada ekonomik gücü yüksek, söz sahibi ülkeler, eğitimli toplumlar yaratarak ekonomi ve finans alanında Allah'ın emirlerine uygun uygulamalar geliştirmek. Bunu yapan müslüman toplum var mı? Yok. Bunu başaramadıkça faiz yemeye devam edeceğiz.
"Bankaya bırakılan paranın alım gücü düştü diye geri alırken aynı alım gücünü telâfi eden faiziyle birlikte alınması caizdir hatta gereklidir" diyorsanız, bankadan borç olarak aldığınız paranın da geri ödemesini yaparken aynı miktar fazlasıyla ödemeniz gerekir. zira siz aldığınız alım gücünü iade etmiş olmuyorsunuz.
Sayin hocam düşündüklerimi dile getirmişsiniz birisinin bunları açıkça söylemesi gerekiyordu .Benim annem babamdan 2500 tl bağkur maaşì aliyor bu hanimin evi olmasa bizim gibi koşturan evlatları olmasa Istanbul gibi buyuk şehirde nasil yaşar.Kisaca derim ki emekliler fakirdir başka birisini aramaya gerek yoktur
emeklilik, emekli olmadan önce birikim yapılmamasını gerektirmez. Emekli maaşı bir destektir, aslolan kişinin çalışırken birikim yapması, geleceğini düşünmesidir.
@@mensuretopuz6806 o zaman biraz da çoluk çocuk destek verecek anasına babasına eğer ihtiyaç varsa. Emekli maaşı tek maaştır dersen emeklilikte problem yaşarsın. Bu, dünyanın her yerinde böyle.
Hocam sizin daha uygun olduğunu düşündüğünüz yöntemde , bankanın (devletin parasıyla! ) yine gidip devletten para kazanarak bankacılık yapan bu kurumlara doğrusu emekli olsam gidip 3 kuruş icin para kazandırmayı tercih etmem. Üretim yok cunku, emeklinin maaşıyla devletten faiz alıp sermaye yapacak , hayır diyorum bu sisteme. Diğer taraftan da belkide emeklilerin eksik aldıkları maaşlarını bu sekilde dolaylı yoldan artırmış olmaları da bir yöntem olabilir,
Para konusu hassas. Nefse hoş gelecek cümleler duymak keyif verici olmalı... Yüreğine sor önce, bu para olmasaydı aç mı açıktamiydik. Alıp bütçemize dahil edince Zengi mi olacağız
Asıl konu toki mesela fiyat belli değil ilk baştaki fiyatla bitimindeki fiyat arasında uçurum var asıl caiz olmayan bu ama bütün "mümim" ler koltur koştur tokiye yazılıyor
Adı üstünde promosyon yani hediye karşılıksız verilen para çok da kasmayın takva iseniz zaten bankanın önünden geçmeyin sonuçta bu maaşları mecburen bankadan alıyoruz bankada gel benden al diyor
riba artmak, yükselmek, kum tepesi manalarına geliyor (ragıp el ısfahani müfredat). faiz, ürünün değil onun fiyatını simgeleyen paranın satılması demek. ürünün fiyatındaki artışı üretici belirler. bunu kendi doymak bilmez ihtirasını rakiplerine göre frenleyerek yapar. öyleyse rekabet, sağlıklı bir alışveriş ortamı için şart, hayırlı. rekabetin yok olması, alışveriş ortamını bozar, çökertir. böylece, haksız çabuk zenginleşmeler, tekelleşmeler olur. uzun yılların kaliteli esnafı batar. piyasadan silinir. rekabet ortamı ya zorbalıkla ya da para satılarak bozulabilir. kanımca faiz bunun için haram. gelelim, para putunun ibadethaneleri ile zorunlu maaş almak veya ihtiyaç anında faiz ödeyerek kredi çekmek dışında yapılacak her türlü oynaş, fingirdeme (faiz almak, altın hesabı açmak, hisse senedi almak, promosyon istemek) riba. yani gün gelip rekabeti çökerterek tekelleşmeye haliyle kalitesizleşmeye yol açacak para putuna destek olmak demek. en makulü; eskimeyen kolay el değiştiren (altın, elmas, arsa vb.) objeler almak ve paranın değerini böyle korumak. şayet bunları "kum tepesi" gibi yığmaya, spekülasyona kalkarsanız bunlar da rekabeti önleyeceği için faize dönüşür. şu haliyle ayette denildiği gibi "kat kat" değiller kanısındayım. ayrıca faizsiz de olsa banka hesabında para tutmaktansa, banka kasasında tutmak veya evde saklamak daha hayırlı zannediyorum. tehlikeli ama hayırlı.
Kur'an'da riba var, faiz yok. Riba, havadan gelen her türlü fazlalıktır. Faiz, iktisadi tanım olarak bakıyorsanız, bir borç ilişkisinde borçlunun anamaldan öte geri ödeyeceği fazlalıktır(para dahil, ki daha marksist taraftan tanıma bakarsanız onlar artık değerin değişik bir biçimi olarak paranın fiyatı, borcun fiyatı gibi de bakarlar). ürünün fiyatı birçok değişkene bağlıdır. En nihayetinde üreticinin etiketi koyması, kesin belirleyicinin o olduğu anlamına gelmez(elbette bunu yanlışlamak için mantık dışı davranışlarda bulunabilir, saçma derecede düşük veya yüksek fiyat koymak sürekli zarar etmek veya hiç satış yapamamak gibi). Rekabet dediğiniz şey çoğu durumda kötüdür. Kamusal olması gereken şeylerde rekabet direk sistemin bozguncusudur mesela. Kamusal olmayan özel mallarda da, neo-klasiklerden en aşırı sağcılara kadar, piyasa denilen olgu denildiği kadar efektif değildir. Her yerde engeller oluşur, giriş çıkışlar sonsuz serbestlikte değildir, tekeller karteller ister istemez oluşur, bozgunculuk lobicilik ister istemez oluşur. "Hani devletin varlık amacı tekelcileri korumaktır" diyenler var ya, hani böyle otoriter bir yapı olmasa mis gibi küçük küçük yapılar (birey-şirket-oluşum vs) tam rekabet ortamında olacak ve tekelleşme asla olamayacak, sistem kendi kendini sürekli dengeleyecek vs diyenler. devlet teorileri üstünden bakarsanız mesela bunun bu şekilde olma olasılığı sıfırdır(çünkü devlet tarzı bir yapı kendiliğinden eninde sonunda oluşacaktır, tıpkı bunu ele geçirmek isteyeceklerin oluşacağı gibi). Belki siz küçük esnafsınız, belki o tarz yapıları gözleyerek fiyatlamanın salt birbirleriyle oluşan rekabet sonucundan otomatik olarak dengeleyici olduğunu düşünüyorsunuz ama fiyatların oluşumunda bir çok dışsal etken var(mesela normalde aynı bölgede aynı işi yapan esnafların çoğalmasını kar hadlerinin engelelmesi gerekir bu bakışa göre, ama öncesinde zaten önlerine başka engellerin çıktığını biliyoruz). Rekabetin kendisi direk olarak kaliteyi arttıran bir olgu ve süreç değildir. Siz rakipten öne geçmek için yaptığınız şeyi, öncelikle kar etmek için yapıyorsunuz, üretiminizin esas amacı topluma daha iyi bir şeyler sunmak değil. Bu , ticari faaliyetlerinizin en fazla yan amacı olabilir. Kar ön planda olmadan da yeterli bir süre hayatta kalıp faaliyetlerinize devam edemezsiniz. Daha fazla kar elde etmek için yaptığınız her şey bizim daha iyi bir yere doğru yönelmemizi sağlamaz. Aksine, çoğu zaman ne tür dışsallıklar yarattığınızın farkında bile olmazsınız, bunu umursamazsınız zaten. Bugün başımıza gelmeyen felaketler varsa, bunlar işte o sizin yaratacağınız dışsallıkları azaltmak için getirilen düzenlemeler yüzünden. Yoksa, mesela çevreyi ne kadar kirleteceğinize sizin karar vermeniz (tarih boyunca gördüğümüz gibi), kendi kendine düzelen, otomatik olarak düzelten bir yapıya evrilmiyor. 100 yıl boyunca herkes istediği gibi kirletsin, bi süre sonra işler kendiliğinden yoluna girecek gibi iddialar en hafifinden ölecek yüz milyonlarca (belki milyarlarca) insanın vebalini umursamamak olur (ki yine tarih böyle dünya kadar olayla dolu, mesela sırf hava kirliliğinden ölenlerin sayısı 2. dünya savaşında ölenlerden daha fazla ve artıyor). Zaten faiz denilmiyor, riba deniliyor, istenilen fazladan vazgeçilmesi öğütleniyor. Para dediğiniz şey mutlak bir şey değildir. Yani para sosyolojik bir olgudur, ideolojiktir, siz nasıl şekil verirseniz öyle olur. Defterde kayıtlı rakam derseniz öyle olur, elle tutulan bir meta derseniz öyle olur. Yani birilerinin (daha çok Mises'çi tarafta olanların, aşırı sağa daha yakın olanların) dediği gibi tek gerçek para altın falan değildir. Siz altının para olmasını istediğinizde de bu kendiliğinden olmaz. Bu para dediğiniz şeyin bazı şartları sağlaması gerekir. Mesela belli şeyi temsil etmesi ve bunun yeterli yaygınlıkla kabul edilmesi gerekir. Belli derecede güvenli olması gerekir(mesela kopyalanamama, havadan elde edilememe gibi). Modern literatürde para için değer taşıma, aracı olma, muhasebe birimi olma gibi şartlar koyarlar, ama fark ettiğiniz gibi yeterli kabullenme olmadan yine bir "şey"e para diyemeyiz. Mesela daha alt seviyede ve daha geniş bakarsanız, depolanmış emeği temsil ediyor, dolayısı ile bir takas(ve/veya satın alma gücü) oluşturuyor da diyebilirsiniz. ""şayet bunları "kum tepesi" gibi yığmaya, spekülasyona kalkarsanız bunlar da rekabeti önleyeceği için faize dönüşür "" bunu deyiş şekliniz güzel mesela. Eğer siz sadece "Gerçek ve Objektif kriterlere göre ihtiyacınız kadarını" kazanmak için faaliyette bulunacaksanız, herkes de bunun benzerini yapacaksa, kimse diğerleri üstünde bir fazla elde etme, onlara göre daha üstün konumda olma arayışında girmeyecekse, daha fazla satın alma gücü elde etmeye çalışmayacaksa ne ala. Zaten Kur'an bunu emreder. Ama ister istemez sizin veya başkalarının elinde, ne kadar kaçınmaya çalışırsanız kaçının fazlalık birikecek. Bu biriken fazlalık, size diğerleri üstünde üstünlük kuracak. Bunu diğerlerinin aleyhine kullanmazsanız zarar görmeyecekler belki ama onların bu yeni "azlık, eksiklik" durumu başka şekillerde zarar verebilecek. Dolayısı ile sizin elinizde birikmiş olan bu fazlalığı, ribayı, istemeden de aldığınız diğerlerine geri vermeniz gerekir. Bunun adı da Zekat'dır (Kur'an'da 1/40 gibi şeyler yazmaz mesela, bunlar sonradan çıkartılıp geleneğe dönüşmüş şeyler. Kim elindeki malının çoğunu topluma geri vermek ister? Çok çok çok az kişi). Altın falan gibi şeylerin para olarak kullanıldığı uzun bir dönem oldu geçmişte. Neticede vardığı yer, toplumda tıkanma, faizlerin artması, en sonunda da büyük patlamalar, kargaşaların çıkması oldu hep. Şeyi biliyorsunuzdur mesela, ilk borç sözleşmesi MÖ 3000 civarlarında Sümerler civarında yapılmış, taş tablete kazınmış, %20 gibi faiz var. Hatta matematiğin bile bu borç hesabı yüzünden ihtiyaçtan türetildiği söylenir. Yani yüzyıllar boyunca altın gümüş gibi sabit yapıları kullanarak toplumlar defalarca sıkıntıya uğramış. Sonunda ya büyük kargaşalar olmuş, ya da mecburen borçların silinmesi gerekmiş (7 yılda bir borçların silindiği dönemler falan var mesela). Yani bizim şu anki durumumuz direk riba'yı oluşturuyordu, başka şekillerde riba oluşmaz diye bir şey yok. İnsanın emeğine el koyduğunuz, kulun hakkını yediğiniz her yerde riba vardır.
@@ederteper4130 ürettiği malın üzerine ne kadar kar koyup satacağına üretici karar verir. bu kararında şunlar etkili olur: 1- zenginleşme arzusu (karı yükseltir) 2- rekabet (karı düşürür) 3- müşterinin alım gücü (karı sınırlar) 4- korku (karı sınırlar) misal: adamın biri doğrucu bakkal'a gider. dün 50 liraya aldığı ürün 100 lira olmuştur. sebebini sorar. doğrucu bakkal cevap verir: aynı ürünü 55 liraya satan yan bakkal dün vefat etmiş ondan (REKABETSİZLİK). adam bunun insafsızlık olduğunu söyler. doğrucu bakkal cevap verir: köydeki diğer bakkal 110 lira etiket koymuş, o olmasaydı ben şu an 130 lira derdim (REKABET). çünkü kasabaya gidip almaya kalksan gidiş geliş 200'e mal olur. adam rahatlar: neyse, 200'e mal olacaksa 190'da diyebilirdin, insaflıymışsın ki 130 diyorsun. doğrucu bakkal cevap verir: o takdirde zaruri ihtiyaçlarınızdan kısmanızı istemiş olurdum ve köyde adım kötüye çıkardı yada bütün köy toplanıp bana bir temiz dayak atardınız (KORKU). şimdi: REKABET yok olursa ve KORKU da kanun ile engellenirse, daha çok kar için kalite düşer veya fiyatlar uçar. kaliteyi ucuza alabilmek için sağlıklı işleyen REKABET sistemi gerekli. REKABET olursa hak eden ayakta kalır. hak etmeyen asalak yok olur gider. REKABET 2 şekilde yok edilebilir: 1- devletin iltimasla kredi vermesi, devletin (siyasilerin bürokratların) haksız rekabet ile çıkar sağlaması, devletin zorbaca tedbirleri, karma ekonomi (yani öğretmen ol, derste kırtasiyenin faturaları ile upraş) belası, devletin mafya'ya engel olmaması, aksine el altından desteklemesi. 2- paranın satılması. para mal değildir. para sadece üretimin mübadelesi için bir araçtır. bu aracı asla haksız olarak kimseye, bırakın satmayı, yardım için bile vermemek gerekir. nisa 5 ayetinde "allah'ın ayakta durmanız için verdiği malları kendini bilmezlere vermeyin, onları rızıklandırın giydirin güzel söz söyleyin" denilir. bu şu demektir: sen karı'nın hayırsız kardeşine iş yeri açarsan gider haksız rekabet ederek işin erbabının batırır. topluma kötülük yapmış olursun. ona sadece üretiğinden ver. toplumda belirli bir zaman aralığında, mevcut toplam para ile yapılan toplam üretim teoride eşittir. şayet para satışının önü açılarak para toplanmaya başlarsa parayı kullanamayanlar üretemez hale gelirler. hayatta kalabilmek için parayı satın almak zorunda kalırlar. böylece kalite düşer. kalitesizlikte rekabet başlar. parayı toplayabilen güç piyasayı kalitede rekabeti alt üst eder. bu virüs gibi yayılır. tıpkı günümüzdeki gibi. kaçınılmaz son TEKELLEŞME REKABETSİZLEŞME KALİTESİZLEŞME ve nihayet kaçınılmaz olarak ÇÖKÜŞ'tür. ALIŞVERİŞ ile PARA SATIŞI arasında ki ilişki aynen budur. ikincisi birincisini yok eder. bakara 275'te allah "riba yiyenler(*1) şeytanın khabat (*2) yapmasıyla değil sadece bir temasıyla etkilenmiş olarak kalkarlar. bunun sebebi ALIŞVERİŞ de RİBA gibidir demeleridir. oysa allah ALIŞVERİŞİ helal RİBA'yı haram etmiştir" diyor. buna göre, riba kavramı ile kastedilen "artış, yükseliş, çölde rüzgarla kısa zamanda ortaya çıkan kum tepesi oluş", alışverişle ilgili değil para satışı ile ilgili olmak zorunda. hem de alışverişe oldukça kötü etki yapan bir artış olmak zorunda, ki alışveriş ile aynı anda zikrediliyor, alışveriş helal kılınırken o haram kılınıyor. bu yüzden kanımca bu artış, alışveriş sistemine kötü etki yapan hatta onu çökerten tek düşman olan "paranın satışı" ile oluşan artış olmalı. ha, üretimini insafsızca satarak bir anda zenginleşenler kastediliyor da olabilir planlı programlı karaborsacılık spekülatörlük ile zenginleşenler. çünkü bunlar da REKABET düşmanıdırlar. çünkü rekabet olursa yok olurlar. ama çalışarak makul karla zengin olan kişilerin ARTIŞI asla bu kapsama girmez. vur deyince öldürmemek lazım. dip notlar: (*1) riba yenilecek bir şey. (*2) ayetteki fiil kha-be-tı kök harfli "khabat" fiili. belirli bir zamanda olanca kuvvetiyle sürekli sarsa sarsa zorlaya zorlaya çalıyı sökmek, sopayla dallarına sürekli vura vura ağacın yapraklarını dökmek, hayvanının yeri eşelemesi demek. temas ise sadece bir küçük dokunuş.
Bankaya verdiğin paradan ilave para alınca faiz diyorlar. 😯bankaya verdiği dükkanından kira alıyorlar. Ne farkı var biri parasını emanet veriyor diğeri dükkanını emanet veriyor ne fark var .😯