Bir Zamanlar Anadolu'da | Film Arkası 106. Bölüm 

Elma metaforu benim dikkatimi çeken sahnelerden birisiydi ve şahsi düşüncem, ağaçtan düşen elmanın nihayetinde çürük elmalara kadar sürüklenip orada takılı kalması ya da onlara katılması, doktorun, tüm karakterler arasında en düzgünü olarak gösterilirken, otopsi raporunu değiştirerek, sonunda ‘çürüklerin’ arasına katılmış olmasını göstermesidir. Ek olarak, katil muhtarın kızını gördükten sonra ağlamaya başlıyor ve hemen ardından maktülün hayalini görüp ‘sen ölmemiş miydin?’ diyor. Bu kısım içinse, katil için tüm umutların tükendiği o yorgun ve karanlık gecede, yüzü aydınlık olan güzel kızı görmesiyle, belki de kaybettiği aydınlık günleri düşünüp ağlaması ve o yüzün aydınlığıyla bir an olsun her şeyin belki de yoluna girebilme ihtimalini düşünmesidir diye düşünüyorum. Ve ben de, NBC’nin sürekli birilerinden esinlenmesi, onlardan alıntı yapması üzerine yoğunlaşmış olan videodaki eleştiriyi biraz ‘kasıtlı’ ve ‘hasmane’ buluyorum.

Filmin beni en etkileyen diyaloğu, - Gençsin daha, git buralardan kurtar kendini doktor - Nereye?

Film süresince baştan sona değin yığun bir hiyerarşi örgüsü görmek mümkün. Bürokrasinin çok fazla birimini işin içine katarak, savcı, polis, asker, şoför, doktor, kazmacı, kürekçi (nitekim bunlara isimle hitap edilmemesi de ayrı bir hiyerarşi göstergesi, isimle hitap eden yalnızca savcı), muhtar, kaymakam gibi birçok kişiyi kapsayan ast üst ilişkisi var. Komiser Naci karakteri, kendiyle çelişiyor ve akıl verirken ayağı suya değiyor. Filmin eğildiği diğer önemli nokta ise herkesin derdinin olduğu ve derdin büyüğünün küçüğünün olamayacağı mesajı. Zira, Arabın derdi elma, bazlama, kavun yemek iken, savcının derdi ise eşinin ölümünden sorumlu hissetmeme çabası, muhtar ise morg yapma derdindeyken, otopsi teknisyeni de yeni aletlerin peşinde. Film boyunca belli başlo noktalarda işlenen ince mizah da yüz güldüren cinsten. Öte yandan, muhtarın evindeki yemek sahnesi de filmde en sevdiğim sahnelerden biri, aynı evde muhtarın kızını gören erkekler şaşakalıyorlar ve adeta kendilerinden utanıyorlar sanki. Filmde doktor ile şoförün sahnesindeki diyalog da çok çarpıcı. Dünya malı dünyada kalır dercesine büyük hayallerin daima gerçekleşemeyeceği ve bazen vazgeçmek gerektiği vurgusu ve yemek sahnesinde de bu hususun herkesin aynı sofrada yemek yemesiyle destekleniyor. Öte yandan, doktorun, komiserin ve savcının maktülün köpeği kadar sadık olamadıkları da maktülü buldukları sahnede güzel resmedilmiş. Ölüyü bağlama şeklini tartışmaları ise, adamın artık ölü olduğu ve bunu tartışmanın yersiz olduğu gerçeğinden özellikle komiserin ve savcının uzaklaştıklarını gösteriyor. Maktül için ceset torbasının unutulması sebebiyle savcının adamı hemen yeniden bağlamayı önermesi de katilden farkı olmadığını anlatıyor. Doktorun istemediği bir ayrılık yaşadığı ve yalnız olduğu apaçık, hem savcının hayatından hem de maktül, katil ve dul kadın üçgeninden kendi hayatında izler buluyor ve bu sebeple de otopsinin akışını değiştirerek belkide katilin az ceza alması ve kadına kısa sürede dönebilmesi için yanlış tanı koyuyor. Ayrıca birçok karakter hiyerarşi içindeyken doktorun herkese - katil, eczacı, lokantacı, otopsi teknisyeni - aynı yaklaşması da gözüme çarptı. Otopsi sahnesinde ayrıca doktora kanın sıçraması da siz de bu cinayete bulaştınız mesajı veriliyor. Son olarak savcı ile katil, maktül ve kadın arasındaki ortak nokta ise birbirlerine ihanet etmeleri. Burada da insanların titr, unvan gözetmeksizin aynı hatalara düşebileceği resmedilmiş. NBC ustanın son dönemdeki filmlerinde ustalıkla üzerinde durduğu biricik olan her bireyin kendi içinde binlerce çelişki yaşayabileceği teması da yine eşsiz. Ne denir ki kitap gibi okuyoruz ustayı. Kuru Otlar Üstüne'yi de bekliyoruz.

Derin düşüncelere dalmama sebep olan mükemmel vurgulu sahnelerden birisi de manda yoğurdu muhabbeti esnasıdır. Ortamda dönen muhabbetin alaka seviyesi ve Kenan'ın yerinde olduğumuzu düşünürsek anlayacak, çıkaracak çok şey var o sahnede de.. Açıklamak gerekirse "benim derdime baaak, bunların keyfine bak" diye içten bir haykırış hissediyor insan...

Filmi izledikten sonra özellikle Mehmet Bey' in yorumlarını dinlemek, büyük resmin görülmesi konusunda ayrı bir lezzet katıyor..

Bana göre doktorun gerçeği söylememesinin nedeni katilin çocuğun babası olması ihtimali öz babasının katil olması zaten kötü olacak bir de çok daha vahşice işleyen bir katilin çocuğu olması çok daha büyük bir yük olacaktı. Ya da belki de doktor bile bu kadar vahşice bir işkenceye inanmak istemeyip gerçekten kaçtı. Tıpkı savcının karısının gerçek ölümüyle yüzleşememesi gibi. Bir karakter gerçeği ile yüzleştikten sonra bir başka karakter başka bir gerçeklikten kaçtı.

Ölen kişinin filmin başında köpeğe yemek vermesi, sonrasında gömülü olduğu yerde köpeğin olması ve köpeğin toprağı eşeleyip adamı ortaya çıkarmış olması (sonuncu komiser tarafından da söylendi)... Aynı köpek olabilir mi?

Benim filmde merak ettiklerim: Arap'ın gözlerinin dolması, katilin yol boyunca düşündükleri, doktor Cemal'in düşünceleri... Doktor Cemal bu olaydan diğerlerinden daha çok etkileniyor. Kendi hayatıyla özleştiriyor bir şeyleri, kendi hayatını sorguluyor, küçük ayrıntılara özen gösteriyor farkediyor, herkesle ilgili bir fikri var ama anlatmıyor. Mesela benim için savcı da yüzeysel bir adam. Eğitimli olmasının dışında ince ayrıntılara pek önem vermiyor, farketmiyor ya da umrunda değil. Bir de kadınların olmamasi meselesi.:) Eleştirmene katılıyorum. Kadın yok. Varsa da bir 'nesne' şeklinde var. Sadece güzel olmasıyla öne çıkıyor.. Aslında burda erkeklerin kadına bakışı var. Eğitimlisinden taşralisina bakış açısı pek değişmiyor, o yüzden filmde de kadın bu şekilde var sadece.

bu filmde en harika detaylardan biri, Arap'ın, cesedin yanına kavun koyması

filmde doktorun odasındaki duvarda asılı olan fotoğrafta Eugene Smith'in kasabada görev yapan bir doktor ve incelediği bir hastasi vardir

Yorumlarınız çok kıymetli ama Muhtarın kızı sahnesini hanımefendi çok iyi yorumlamış.

Filmde ölüye gösterilen saygının, yaşayanlara gösterilmemesi de ayrı bir ironi gerçekten. Cesedi topraktan bindir dikkatle çıkarırken, mezarı kazan işçilere bağıran çağıran eksik olmuyor. Katile bir sigarayı bile çok görüyorlar.

Ayrıca kadın yok ama kadına bakış açılarını her birinde görüyoruz, muhtarın kızına bakışlarında ise erkeklerin kadına bakışını , beklentisini de görüyoruz.. güzel, genç, sinik bir kadın beklentisi var.. kadın nesne olarak olsun, güçlü bir kişilik olarak varolmasın.

Türk sinemasının ve tüm zamanların en iyi filmlerinden gerçekten. Mükemmel atmosfer

kış uykusu'nun da film okuması gelse ne güzel olur

Sarı elmanın yokuştan yuvarlanması ve bir yerde takılması ile finaldeki anne ve oğulun yokuştan aşağı inerken ,yuvarlanan sarı topun takılıp kalması ve çocuğun geri dönüp sarı topu yokuştan aşağı atması sahneleri çok benziyordu. Ayrıca Ercan Kesal' ın oyunculuğunu ayakta alkışlıyorum.👏👏👏👏

kıvrımlı yol ve elmayı görünce ben de kiyarüstemi göndermesi demiştim :)

"türklerin elinden çıkmış en iyi film"

11:06 Mücadele demiyor asker, mücavir diyor.

27:05 Kola esprisi filmin başlangıç kısmı ile bağlantılı yazılmamış sanırım.

ben savcı gerçekten başkasının karısını anlatıyo sanmıştım

film kadar keyifliydi. teşekkürler

Çok güzeldi keyifle izledim. Emeği geçen herkesin eline koluna yüreğine sağlık.

Taşraya değil memurlara eleştiri var birbirini hiç sevmezler ve işlerini hiç iyi yapmazlar

Yönetmen son sahnede doktorun yüzüne kanı sıçratmasıyla tavrını belli ediyor bence.

Harika bir program olmuş teşekkürler.

Maktul'ü Recep İvedik'e benzeten sadece ben miyim?

Benin için efsane ötesi bir film.ve filmin ana sahnesi doktor ve arap'ın konuştuğu sahnedir.

Tekrar tekrar izleyesim geldi

alin hanımın kıyarustemi ile röportajını nerden bulabiliriz acaba

Harika, trt2 ye teşekkürler...

Benim takıldığım ceset üç dört gün olmuş gömüleli kokmuştur o ama çıkarıldığında neden kimse kokudan rahatsız olmuyor koku hiç işlenmemiş ,birde cesedi neden ısrarla taşıyorlar arabaları cesedin yanına neden getirmiyorlar

Sanat filmleri bana uymuyor maalesef. Yeterli entelektüel birikimim yok demek ki. Çok üzücü bir durum benim için.

Usulen yeminleri alındı.

Çok güzel bir sohbet. Çok teşekkürler

doktorla katıl arasında bir bag olusuyor . bu yuzden doktor görmezlıkten gelıyor

Keltoş beyfendinin yorumlarına bayıldım ismini bilen varsa lütfen söylesin

Kadir Kaymakçı nerede :)

Eleştirmenlerin karakter isimlerini değil de gerçek isimlerini kullanması!

Bu hanımefendinin işi gücü her film yönetmeninin bir açığını bulmak, onların esin kaynaklarını bir ayıpmış gibi sunmasıdır. Her sanatçının ilham kaynağı muhakkak vardır. Önemli olan ona kendinden de bir şeyler katabilmek. Şundan çok eminim ki; bence sen çehovdan çok etkilendiğin için bu düşüncelere istemeden de olsa sürükleniyor olabilir misin acaba?

Mücadele alanı diye bir diyalog hatırlamıyorum

Kadın yorumcu yorumlarını terimlere boğup sıkıcı olabiliyor ama diğer kişi çok güzel yorumluyor.

Bu hanımın ünvanı film eleştirmenliği miymiş? Mücavir alan terimine mücadele alanı diyor. Ne alaka harbe mi gidiyorlar da mücadele desin komutan. Filmde öyle bir telaffuz geçmiyor.

hanımefendi, Çehova neden çeoff diyor

Canbaza bakkkk canbaza.

NBC çok karamsar birisi herhalde çünkü filmleri çok karamsar.

Kız, sanki katili kutsuyor, günahlarından temizliyor gibiydi.

Bu filmin yapılış amacını bilmiyorum ama aslında insanın ne mal olduğunu 24 saat içinde anlayabilirsiniz, insan bu kadar basit.

Ölen adamin hem kiyafeti,hem fiziki yapısı recep İvedik, benziyor yani

Çehov dan hiç bahsetmemiş olmaları beni üzdü.😀

anladık çehov tamam

Dürüst olmak gerekirse, pek fazla beğenmedim bu videoyu. Sürekli "Çehov" 'dan bahsetmeniz biraz sıkıcı. İsmi anadolu olan bir filmde sürekli Çehov yinelemesi basit kalıyor. Anadoludaki insan karakterleri, kasaba bürokrasisi daha bahsedilebilirdi ve sürekli şu yönetmene bu yönetmene benziyor diye yorumlamak doğru değil. Esin elbet bir kaynak ama bu kadar dillendirilmesi ne kadar doğru. NBC'de yeni bir şeyler yaratmış, eskileri konuşmak yerine bunlardan söz etseniz, sizin için daha iyi olabileceğini düşünüyorum. Bu naçizane fikrim.

Bu filmimde çehovdan esinlenmekte birlikte en temelde rus şair lermantovdan etkilenmiştir

Çok gülmeniz anlamsızlık..zihin baskı altında ve buhran yaşadığınız için en basit şeylere bile çok gülüyorsunuz..bu filmin istediği değil..sizin defonuz...

Keske filmi iyi izleseydin, daha elmaya bile dikkat etmemis. Mehmet bey kibarliktan hihi diyor

Bu altin bamyaci abladan baskasini bulamamislar mi? Sig, alakasiz yorumlar

alin taşcıyan yorumları çok yavan allahtan mehmet açar var

Çok iyi bir film ama yorumlama gerçekçi değil. Nuri bilge yapmış mantığıyla her şeye bir anlam yüklemekte yanlış

Savcının karısı intihar etmişş. Siz yine benden duymuş olmayın :)

Çok yüzeysel bir değerlendirme olmuş.

Alin Taşçıyan tosun gibi olmuşsun görmeyeli :) 15 sene önce sinema dergisinde yazarken zayıftı

İki tane cahilin programı, "Bir zamanlar Anadolu'da" filmini ne yüceltir, ne alçaltır.

ah siz eleştirmenler, bir şeyi bir şeye bağlama heveslileri, şundan da var bundan da varcılar.. film güzel güzel olmasına da, ruhu yok bence