Din Dilinde Korku Egemenliği: Takva, Havf, Haşyet - Mustafa Öztürk 

29 yaşındayım. Hemen hemen her gün mustafa hocamı dinlerim. Taşlar yerine oturmaya başlıyor. Allah razı olsun hocam

Kendimi yeniden üniversite sıralarında gibi hissediyorum. Böyle kaliteli bi prof. dan ders almak çok az insana nasip olur. Teşekkürler sn. Hocam.

Kuranı ilk okuduğumda korku egemenliğinin olduğunu görmüştüm.hep şu soruyu sormuşumdur : korku aklın önüne geçerse insan hata yapabilir. Ama derdimi kimseye anlatamadım.İçimi rahatlattınız .Allah razı olsun. Bu arada Ankara ilahiyat 89 mezunuyum.

Bu Müslüman ülkelerin '' ülkem de dahil '' geldiği noktadan sonra dinden uzaklaşmış biri olarak yine de sizi çok keyifle dinliyorum ve takip ediyorum...

Hep Sevgi ve şevkatine inandım. Ve dedim ki anne (doğuran) bukadar şevkat ve merhamet sahibiyken yaratan niye yaksın ki, sonsuz affedici, günahları umulmadık şekilde affeden....

Yillardir okuma ve arstirmalarima ragmen cozemedigim esasli soru isaretlerime cozum oldunuz tesekkur ederim

Sizi her zaman vakit bulduqum zaman dinliyorum ama konusmalarinizdan doyamiyorum. İnanin konusmalarinizi kayit yapib internet olmayan mesela ben koyun otlatdiqim zamanlar hec kesin olmadiqi bir yerde iyice dinliyorum sizi cok mert bir hoca goruyorum. Keske sizin gibi gercekleri soyleme cesareti olan hocalar sayi biraz fazla olsaydi. Sizin gibi hoca Azerbaycana cok gerekli. Sizlere Selam ve sevgilerimle tesekkurler Mustafa hocam.

Sizin gibi akademisyenlere ihtiyacımız var Mustafa abi. Bir ilahiyat öğrencisi olarak rol modelimsiniz :)

Güçlü bir agnostik ateist olmakla birlikte şu samimi değerlendirmeyi çok ama çok değerli buluyorum. Farklı anlayışlara, yaklaşımlara sahip olsalar da ulusun mevcut ve gelecek tüm ilahiyatçılarının Sayın Öztürk'ü örnek alması dileğiyle.

Saygı ve sevgilerimi sunuyorum size değerli insan, can hocam.

(Ey Peygamber!) Benim adıma de ki : ‘’Ey benim günaha batmak suretiyle kendilerine yazık eden kullarım! Sakın Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah (kendisine ortak koşulması dışında) bütün günahları affeder. Hiç şüphesiz O çok affedici, çok merhametlidir.’’ Zümer Suresi 53. Ayet Kur'an-ı Kerim Meali Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri Mustafa ÖZTÜRK Sayfa 520

Selamün aleyküm hocam istegramdan bir soru sormuştum bu videoyu o soruyuda kapsayacak şekilde yaptınız herhalde sorulan soruları dikkate alıp cevapladıgıniz için yürekten teşekkür ederim hocam şu sözlerimi yürekten tüm samimi yetimle söylüyorum sizinle beraber hayata dinimize yeni bir bakiş açısı gelistirmemi sağladınız onun için size sonsuz teşekkürlerimi sunarim Dücane hocamla beraber çektiginiz videonun sonunda bu işe girdigime çok pişmanim dediniz ilahiyatçı olduğunuz için sölediginizi düşündüm eğer öyleyse hiç pişman olmayın hocam gene bı videonuzda söyledemiştiniz uçurumdan aşağı düşenlerden birkaç kişi kurtarabilirsem oda bana yeter dediginizi hatırlıyorum ben ve benim gibi bir çok insanın hayatinda iyi yönde değişikliğe sebeb olmuşsunuzdur biraz uzun oldu ama bunları da yazmamlazimdi Allahim ne muradiniz varsa unu size nasip eder inşallah

"Ey Tanrım! gözyaşlarımı görüyorsun! İnsanı bunca zavallı yaratıp, ona bir de, bir parça fakirliğini, sana olan bir parça güvenini gasp eden kardeşler vermek zorunda mıydın? Ey Rahman!... Ey bilmediğim Baba! Aslında bütün ruhumu dolduran ve yüzünü benden çeviren Baba... beni kendine çağır, daha fazla susma... Ve beklenmedik bir şekilde geri gelen oğlu, kendisine sarılıp şöyle seslenirse, bir baba öfkelenebilir mi hiç oğluna: "İşte yine geldim, babacığım! Daha fazla dayanmamı istediğin yolculuğumu yarıda kestiğim için ne olur bana kızma. Dünya her yerde aynı: Çaba ve çalışmanın karşılığı ücret ve sevinç... ama ben bunu ne yapayım? ben senin olduğun yerde iyi oluyorum ve acı çekeceksem senin yüzünü görerek acı çekeyim" - Ey ulu Tanrım, sen kovar mısın oğlunu?" Goethe, Genç Werther'in Acıları

Her zaman olduğu gibi yine güzel bir konu ve anlatım. Sağolun değerli hocam.

Sevgili hocam, ben yeni mezun bir tıp hekimiyim, sizin kitaplarınızı ve internetteki video külliyatınızı son 2-3 aydır yakından takip ediyorum. Özellikle şu "medrese tipi" hacı ve hocaların ezberden sürekli tekrar ettiği bazı bana çelişkili, apaçık saçma, irrasyonel gelen söylemlerinin üzerine ilaç gibi geldiniz. Birçok çelişki ve tartışmanın nereden kaynaklandığını, örf ile din'in birbirine nasıl salça edildiğini öğrendikçe de açıkçası bu kadar basit bir gerçeğin ayan beyan önümüzde olmasına rağmen, kabulünde neden bu kadar direnildiğini anlamıyor, hayrete düşüyorum. İslam'ın yaşaması gereken "reform" bizzati aslında sizin yaptığınızdan ibarettir. Tüm din alimlerinin örf-din ayrımı yapıp dini oradan kurtarması gerekiyor, çünkü benim de dahil olduğum yeni nesil için çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, nispeten geçmiş nesillerden çok daha tahsilli olan, dünyayla iletişim halinde olan bu nesil bu çelişkilerin üzerine iman inşa etmeyecektir. Saygılarımla.

Değerli Mustafa Hocam, sahih din anlayışını anlatmak için yaptığınız samimi çabalarınızı takdirle, saygıyla ve dualarla izliyoruz. Sizin gibi az sayıda "itirazcı alim" dediğimiz akademisyen ve din alimlerinin varlığı bizim için, özellikle de gençler için çok değerli. Bu sohbetinizde dikkatimizi çeken iki hususu dile getirmek istedim. Birincisi müslüman - mümin ayrımı ki Hucurat Suresi 14. ayet bunu çok açık belirtiyor. İslamın inanç esaslarını kabul ettiğini bildiren herkes müslümandır, öyle muamele görmelidir, ama mümin olmak kalple, kişinin iç alemiyle ilgili bir husus olduğundan ancak Allah'ın bileceği bir durumdur ki Hesap Gününde ortaya çıkacaktır. Yani biz bir insanın mümin olup olmadığını bilemeyiz, bu kararı veremeyiz, bu dil ile ikrar ile olan bir durum değil. Müminlerin de cennette farklı derecelerde olacağını yine Kitabımızdan biliyoruz. Diğer husus Kur'an'da korku dilinin sevgi dilinden baskın olduğu şeklindeki açıklamalarınız. Peygamber dönemindeki müşriklerin inatçılıkları, şiddetli inkarları bunun bir sebebi olabilir diye düşünüyorsunuz. Sanki günümüzdeki inkarcılar onlardan daha mı yumuşak ve anlayışlı? İnsanlık var olduğu sürece inkarcılar da var olacak, Kitabımıza göre onlar çoğunluk oluyor zaten, yani mümin olmanın bir azınlık durumu olduğu ortaya çıkacak Hesap Gününde. Kamu otoritesinden korkmayan (adil ve yaygın bir müeyyide olmadığı için) insanların toplum içinde nasıl kuralları çiğneyen sorun kaynakları olduğunu hepimiz görüyoruz. Medeni toplumlarda Kamu Otoritesinden korku vardır, bu sebeple yasaklara uyma konusunda titizdirler. Rabbimizin inkarcı ve isyancı kullarına karşı dünyada takdir ettiği müeyyideler çok açık ve net değil, büyük ölçüde Hesap Gününe bırakılıyor. Bu sebeple O'ndan korkmayan bir kişinin Kamu Otoritesinden çekinmeyen kişi gibi yaşaması beklenir. Yani insanlara ve topluma zararlı bir tavır içinde olacaktır. Bu sebeple Kitabımızda korku dilinin ağır basması uygun olabilir. Ömür denilen küçük (ve ne kadar süreceği hiç bilinmeyen) sermayeyi boşa harcayıp ebedi bir cezaya muhatap olmak çok korkutucu bir senaryo değil mi? Öte yandan sevgisiz insanların çoğunlukta olduğu bir toplumda yaşamak da dünyada bir cehennem tadı veriyor. İnsanlara, diğer canlılara, doğaya sevgi ve saygıyı önce ailede, sonra eğitim sisteminde (en küçük yaşlardan başlayarak) vermemiz gerekiyor. Allah'tan korkan onun kurallarına ve yasaklarına karşı titiz olmalı, onun yarattıklarına karşı da saygılı ve müşfik olmalı. İbadete gelince, sizin de vurguladığınız gibi korkuyla değil sevgi, saygı ve haşyetle karışık bir kulluk bilinci ile yapılmalı. Oysa klasik fıkıh ne yapıyor, Kitabımızla çelişen bir şiddetle namaz kılmayana ceza öngörüyor, bu nasıl olmuş, nasıl değişir, bilemiyorum. İnsan dayak, hapis veya ölüm korkusuyla namaz kılabilir mi? Bu nasıl bir saçmalıktır? Selamlarımız ve en güzel dualarımızla...

Yıllardır bu konu üzerinde aynı şekilde düşünmüşümdür. Sağolun hocam

Kur'an'ı Türkçe defalarca okudum. Her seferinde korku ve dehşet hissettim. Doğrudan Kur'an'ın dili, üslubu ve yöntemi korku uyandırmaktır. Eğer bu bir sorunsa, bu sorun İslamcılardan, şeyhlerden ya da mürşitlerden kaynaklanmamaktadır. Doğrudan Kur'an'dan ve İslam Peygamberinden kaynaklanmaktadır. Sanırım sahih hadislerde geçiyordu. O dönemin güçlü bir müşrik İslam Peygamberin sözlerinden dolayı kapıldığı korkuya yenik düşmüş ve gözlerini yukarıya yönlendirip şunları söylemiş: "Allah'ım Eğer bu kişi haklıysa beni şimdi burada yok et!". Korku çok güçlü ve etkili bir duygudur. Ölümden sonraki bir olasılığa ilişkin korkutmak çok etkilidir. İnsanın içini kemirir ya doğruysa diye...

Allah razı olsun hocam. Bu güzel bakış açısını bizlere gösterdiğiniz için.

hocam çok güzel bir sohbetti, çok teşekkür ederiz. 🙂

Hocam bugünkü konunuz daha enteresan bir konuydu.Cok dikkatlice nefes almadan dinledim.Elbetki payıma duseni aldım iyiki varsiniz

Hocam kendime bile sormaya korktuğum sorular var. Sizi dinleyince rahatlıyorum. Hocam dindar biri olmaya çabasındayım. Lakin şöyle düşünüyorum: İnandığım inanç 1400 yıl küsur önce. Ve dili Arapça. Yaşadığımız zamana gelene kadar her sözü bi şekilde geçen, geçirenler tarafından farklı farklı yorumlarla yorumlanmış. Allah başka da Peygamber göndermiyecek. Bu kadar sene geçmiş, değişik değişik fikirler çıkmış. Biz nasıl, neye göre bu dini yasayıp, anlayacağız. Nasıl uygulayacağız da O yaratıcının rızasını kazanabileceğiz. Şirke girmeden. İsyan etmeden, yanlış yollara sapmadan Kim doğru. Neden bu kadar din kitabı yazmışlar. Kafamızı daha da karıştırmak için mi?..Ne zor durumdayız. Hayatımıza müdahale eden bir peygamber yok. Yaratıcı da Kitap tamamlanınca kenara çekilmiş gibi yaşanıyor din tövbe tövbe. Bazı şeyhler şıhlar Allah adına hüküm verir gibiler. O yasak bu yasak..Ama peygamberimiz döneminde yaşanan bir sıkıntılı durumda hemen bir vahiy geliyor. Allah müdahale ediyor. Hatta bazı özel kişilere kadar. (Mesela Hz. Aişe gibi).Doğrusunu hemen o anda anlıyon. Ama bu gün ayet inmiyor. Peygamber yok. Sorunlarımız, sorularımız daha da çok..Biz sorunlarımızı o dönem için inen ayetlerle nasıl çözeriz. Bir de bir çok hadis var. Binlerce. Birbirleriyle çelişkili, Kuranla çelişkili. Hepsini de peygamberimizin söylediğine nasıl inanırız. Nasıl korkmadan bunu peygamberimiz söyledi diyip de yazmışlar. Hangisi doğru. Kim karar verecek. Biz garip gibi ortada kaldık. Anlamadığım bir dilde Kutsal Kitap. Bana çok uzak zamanda, ve bana yabancı bir kültürde olan Hadis Külliyatı. Bizim de ailemiz, işimiz gücümüz bir hayatımız var. Ne yapalım. Bir İlahiyatçı gibi olamam ki. Arapça bilmem gerekirdi o zaman. Ben de Meal okuyorum. Maturidi tefsiri okuyorum. Siyer, İslam tarihi okuyorum. Ve okudukça aslında gelenekten kopuyorum. Yalnızlaşıyorum. Herşey anlamını yitiriyor. Bu da mı böyleymis, bu da mı yanlışmış, bu da mı dinde yokmuş diye diye değişik bir yere geldim. (Descartes gibi). Burada Allah'tan siz varsınız, sizin gibi düşünen ilahiyatçılar da var. Sizleri dinliyorum ben de işte. Rabbim yardım etsin bu dönemde gerçek mümin gibi yaşamak çabasında olana..çok zor. Kaynaklar çok çeşitli. Bir sürü cemaat, tarikat var. Niye bu kadar çok. Rabbim doğru yola iletsin inşallah. Yanlışsak döndürsün. Ben çok zavallıyım😔.

Size de sağlık sıhhat. Çok teşekkűrler değerli hocam 🌹🌹🌹

Yuregine saglik hocam. Uzun zamandir dusundugum bu durumu bu kadar guzel ele aldiginiz icin tesekkur ederim. Korkunun yaninda dini anlatim ekseninin bu derece ödül ve ceza uzerine (daha cok ceza) kurulmus olmasini da ben dogru bulmuyorum. Sevgi vurgusu cok az var, oldugunda da yine odul veya cezaya endeksli olarak anlatiliyor. Cenneti aradigimiz veya cehennemden korktugumuz icin degil de muhabbet duydugumuz zaman gercek huzuru bulabiliriz diye dusunuyorum. Graciaz Senior..

Allah razı olsun, mükemmel bir yorum oldu hocam..

Çok teşekkür ederim emek verdiğiniz için

His dünyamda yanlış denklem üzerine kurulu dengeler değişti. Ürkek, korkak, hüzün ağırlıklı, arabesk tonlu ve endişe yüklü duygu dünyamın, Allah'a itimatla biraz daha rahat nefes alabilen ama gevşemeyen bir atmosfer ortamına yönelmesi, daha sağlıklı bir ubudiyet adına mükemmel bir hedef olarak önümde belirdi. Ufuk açıcı bu sohbetinizden dolayı şükranlarımı arz ederim Hocam.

Cuma vaazı dinlemem sizi dinlediğim kadar çünkü bilgisizler Allah sizin gibilerin sayısını arttırsın inşallah Zonguldak tan selamlar sevgiler

Teşekkürler hocam....Ömrün çiçek bahçesi olsun.

çok teşekkür ediyorum hocam dinimi başka bakış açısıyla yeniden ele almama vesile oluyorsunuz Dücane hoca ile sohbetleriniz başka bir tat selamlar Sevgi

Emeğine yüreğine diline sağlık olsun Hocam.

Çok güzel bir söyleşi olmuş hocam ağzınıza sağlık zevkle dinledim dini vecibelerini yerine getirmeye çalıştığım halde çok korkan biri olarak ferahlık geldi anlatım şeklinize birazda güldüm Allah sizi de güldürsün inşallah

Çok güzel bir ders olmuş. Ben çok istifade ettim. Teşekkürler.

Çok teşekkürler

İslam'ın ve imanın insan bilincinde yada bilinçaltında bıraktığı en önemli suallerinden birine temas etmişsiniz hocam.Konuyu daha da derinleştirebilirdiniz gerçi ama kendi adıma çok önemli notlar edindim.Allah razı olsun sizden.

Sevgili hocam agziniza saglik. Sizi dinledikce huzur buluyorum. Sagliginiza duaciyim hocam. 🙏🙏

Sayenizde dinin güleryüzü ve muhabbeti yeniden doğdu

Teşekkürler.

Teşekkür ler sağolun sağlıka kalın anlatmaya devam

Evet evet yes; korku çocuklukta hastalığa dönüşmüş şekil A da görüldüğü üzere. Allah şifa versin hocam..

Teşekkür ederim zaman ayırıp bu konuşmaları yaptığınız için

Teşekkürler emeğinize yüreğinize sağlık

Allah in esirgeyip,bağışlama sözü olmasaydı gerçekten korkmamiz gerekirdi,sonsuz şükürler olsun,

❤hürmetler sayg değer üstadım

Cenâb-ı Allah (cc) yâr ve yardımcınız olsun, Muhterem Hocam! "Nefret edilen adam olmak"tan daha elim ve şedit bir yanma mı olur? Selâm, hürmet, muhabbet ve duâ...

Ağzınıza yüreğinize sağlık

Thanks!

Çağımızın filozofu Mustafa Öztürk.. Bilinen ile bilinmeyan arasında bir tane değil, bir çok köprüler kuruyor.. Köprüler tasarlıyor demedim, köprüler kuruyor dedim..

Yüreğinize sağlık Hocam hörmet ederim..

Süper bilgi ve sunum, emeğinize sağlık, selam ve saygılar hocam.

Harika bir yayin olmu$, kafaniza saglik.

Hürmet bizden Hocam....

ALLAH RAZI OLSUN HOCAM

Allah razı olsun hocam

Härmet bizden sayin hocam,saglikla kaliniz.

Hocam çok önemli bjr konu işliyorsunuzBu korku ve benzeri korku çağrıştıran kelimelerin kurandan tercüme edilirken (ta başından beri)eksik yapıldığını düşünüyormusunuz.Eğer kuran korku üzerine kurulu ise,beynelminel bir çağrı olamaz.Bu kesin,o halde bir tek cevap kalıyor oda ,korku olarak tercüme edilen kelimelere başka karşılıklar bulmamız lazım.ozür dilerim,din adamı veya bu konularda bilimsel bir iş yapmıyorum.Normal bir müslümanım.Selamlarımı yollarım.

emeginize yureginize saglik hocam

Teşekkürler hocam.

1.Kendi seçtiği inkar eyleminin sonucu olarak insan, ahirettedeki hak edişimizden dolayı uyarılır. 2.Hak ediş düzeninin sahibi Allah tır. Kimseye torpil geçmez. 3. O günden korkun, o günün sahibinden korkun der. 4. Dindar olanın korkması gerekmez. Dine karşı işler yapanların korkması istenir. 5.Allah kimseye zulmetmez. 6. Allah ın adaletinden şüphe edilmez. V. B. V. B.

Hocam, Tanrı - İnsan arasındaki ilişkiyi ''sıfatlar'' bağlamında değerlendirmiş olsaydınız, bu ilişkinin ''korku'' temeline dayalı olduğu sonucuna yine varır mıydınız?

Haşyeti. diğer korkulardan biraz daha farklı olarak değer verdiğimiz, saygı duyduğumuz ve sevdiğimizin kırılacağı kaygısını hissederek duyulan bir korku olarak değerlendirebilir miyiz? günlük hayatta da kıymet verdiğimizin, bize yüzünü çevirmesi ve kaybetme korkusu hissederek, aslında yapılması normal olan davranışları yapmaktan sakınmamız gibi görebilir miyiz?

neden korkuçNeden sevgi değil ben de çok merakn ettim.

Hocam muttakiler diyorsun ya aklıma, muttakiler için memeleri tomurcuklanmış huriler vardır ayeti aklıma geldi. Bir bayan bunu bi hocaya, hocam ben memeyi ne yapayım dedi. O da o ayet erkekler için dedi. Kadın ama muttaki kadın olmaz mı deyince, hoca kadınlarada başka bir şeyler vardır dedi. Soru şu: neden hep erkekler için müjdeler var, kadın insan değil midir?

Hocam özeleştiri gerekli tabi de karşı cenah eleştirisine dair de bir video yayınlayabilir misiniz toplu halde, biz dindarlara eleştiri yönelttikçe onlar bu sefer şımardılar çünkü saygılar...

Hocam merhaba, takva genellikle züht olarak biliniyor ama sizin de dediğiniz gibi aslında bununla ilgisi yok zira o yaşamın tamamı ile ilgili bir kavram. Fakat öyle düşünüyorum ki bu durum kelimenin kökeninin çekinme, sakınma gibi anlamları içermesi ile çelişmiyor zira kul Allah'tan çekindiği, onun yasaklarına uyup emirlerini yerine getirme hassasiyeti taşıdığı için takvalı/aklı başında/ahlaklı/sağ duyulu/sorumlu davranıyor. Bu anlamda Allah'tan korkma veya çekinme muttaki olmanın motivasyonu gibi anlıyorum. Hamburg'tan selamlar...

Hocam Mekkenin fethi ve Hayberin fethinden sonra iki farklı uygulamalar görüyoruz. İlkinde affetme, bağışlama, ikram, diğerinde tam tersi. Ben bu durumu algılayamıyorum.

hocam fiziki olarak çok toplamış görünüyorsunuz bugün daha iyi gördüm sizi şükür

Kur'andaki müjde ve korku ayetlerini zikredilme sayıları ile yarıştırmak doğru olmaz. Bunca korku temalı yorumladığınız ayetler bir yana, Zümer 53'teki Allah'ın rahmetinden ümit kesilmemesini telkin eden ayet tek başına bile kalblere inşirah vermeye yeter. Kur'andaki korku ayetlerini de, ceza ve azabı hak eden çizgideki kullara, henüz ölüm gelmeden bir uyarı niteliğinde değerlendirmek doğru olur diye düşünüyorum.

Sayın hocam egemen din eğitimi politikaları üzerine video rica edebilir miyim? Saygılar

Selâm Sayın hocam.... Allah'tan en çok korkanlar âlimlerdir. (Bence) Neden ? Çünkü âlimler Allah 'ı ben gibi câhillerden daha çok yanlarıyla tanıyorlar . Allah'ın Büyüklüğü Azameti Mükemmelliği karşısında hayran kalıp madden mânen teslim oluyor âlimler. Allah kullarının yanlışlıklara düşmeme konusunda yanlışlıkların çeşitliliği adedince uyarmış , uyarmış, uyarmış...... Tıpkı evlâdını yürekten seven bir anne -baba gibi. Allah kulu üzerinde âdetâ titriyor gibi. Ankara'dan Istanbul'a varana kadar 1000 lerce tafik işaretleri var , her birinin anlam ve önemi çok farklı. Sola tehlikeli viraj, dikkat tren geçidi, sollama yasağı............vb. Diyebilirmiyiz ''Ya bu kadar trafik işaretine ne gerek var.'' Kim neden korkar? Yanlış yapan yapacağı yanlışın başına neler getireceğinden korkar. Ben yanlışlık yapmamaya gayret ediyorum , mutluyum ve korkmuyorum. Allah 'ın Erhamur râhimin olması ; farkında olmadan, kasıtsız yaptığım yanlışlarımın affına sebep olacağından korkum az ümidim daha fazla. Bence Kur'an ;yavrularına hayatın güzelliklerine ulaşma yollarında en inceliğine kadar yol gösteren ,sevdiği yavrusunun tırnağına taş değmesin diye önemli îkazlarda bulunan , çok saygı değer bir anne ve babadan gelmiş bir mektup gibidir. Bu mektubu anne ve babanın yüreklerinde evlatları için ne tür fırtınaların estiğini her okuyuşta daha iyi anlayabildiğimiz bir mektup olarak görebiliriz. Görene.

RABBİM yar ve yardımcınız olsun.selamlaaaar.

*Cennette yeme içme ve cinsel yaşam nasıl olacak?* * Kuran müminlere cennette yeme içme ve cinsel yaşam vaat ettiğine göre... * Müminler öbür âlemdeki cennette yiyip içecekler ve cinsel yaşam süreceklerse... * Ölen müminler öbür âlemdeki cennete bedenlerini bu dünyada bırakıp sadece ruhlarıyla gidiyorlarsa... Bu durumda şu sorulara nasıl cevap verilebilir? 🤔 Öbür dünyada bedenleri olmayan müminler nasıl yiyip içecekler? 🤔 Öbür dünyada bedenleri olmayan müminler nasıl cinsel ilişki yaşayacaklar? 🤔 Adem ile Havva bu dünyada öldükten sonra nereye gittiler? Berzah âlemine mi yoksa bir cennete mi? 🤔 Adem ile Havva bu dünyada öldükten sonra daha önce içinde oldukları cennete mi geri döndüler? 🤔 Adem ile Havva öldükten sonra, cennete bedenlerini dünyada bırakıp ruhlarıyla mı döndüler? 🤔 Adem ile Havva'nın daha önce içinde oldukları cennette bedenleri yok muydu? Orada sadece ruhlarıyla mı yaşıyorlardı? 🤔 Adem ile Havva'nın daha önce içinde oldukları cennet neredeydi? O cennete ne oldu?

Mustafa bey Kuranıkerimde ''akletmezmisiniz?'' vurgusu var.Kitabı aklederek okumak için tümden gelimi kenara bırakarak objektif olunca bu seferde sirk ile suçlanılıyor.Tümdengelimi baz alarak okuyunca kitabı nekadar sorgulayabiliyoruz?Kitabı sorgulamadan sadece ezber kitabı olarak okuyunca aklılla nekadar bağ kalıyor?

Adaletli bir sınav olması için sınava hazırlananların aynı şartlara sahip olmaları gerekir. Ama öyle değil.

şefkat / شفقت İçten ve karşılıksız merhamet. Acımak, merhamet etmek. Başkasının kederiyle alâkalanmak, acıyarak sevmek. Yardıma, sevgiye muhtaç olanlara karşılıksız olarak merhamet ve sevgiyle yardıma koşmak. Karşılıksız, sâfi, ivazsız sevgi beslemek. Acıyarak karşılıksız sevme. Merhamet.

Hocam kafama takılan soruları bir bir sıralamak istiyorum. 1-Hz Muhammed kendisine peygamberlik tensip edildikten sonra tebliğ görevine başlayıp,diyelim ki henuz 15 sûre gelmişken birine tebliğde bulunup Müslümanlığa davet etti.Adam da yürü git işine deyip inanmadı ve 15 gün sonra öldü.Bu adam Kur'an'a iman etmeden öldüğü için kafir olarak mı öldü yoksa henüz Kur'an tamamlanmadığı için cehennemden muaf mı tutulacak. 2-Cennette müminler cennetlik olan eşi ve çocuklarıyla birarada olacak deniyor.Bu nasıl olacak? Ben kendi evlatlarımla birlikte olmak isterken onlar kendi evlatlarıyla onların çocukları kendi çocuklarıyla diye kıyamete kadar giden bir silsile olacak. Mesela benim bana gelene kadar diyelim ki 700 kuşak dedelerim atalarım yaşamış ve benden sonra kıyamete kadar da 700 kusak çocuklarım ve torunlarım yaşayacak.Bu durumda 1400 kuşak bir arada ebeveyn coluk cocuk torun olarak nasıl yaşayacağız.diyelim ki ilk dedemize dedecim derken aradaki698 kiside bir usttekine baba iki usttekine dede diye hitap etmesi gerekecek Bizden sonra gelen 701.sıradakiler evlatlarımız olurken 702den 1400.siraya kadar da torunlarımız olacak.Bu kadar kişi hem aynı yaşta olacaklar hemde birbirlerine baba dede, evladim torunum diye hitab edecek.Daha amcalar dayılar halaları katmıyorum.zira bir kisinin 10 çocuğu da olabilir.Bunun yanında erkeklere ayrıca 72 huri de verilecek.Nasıl bir toplum olacak cennette hayal bile edemiyorum.Siz bu duruma ne diyorsunuz? 3-Peygamberler tarihine baktığımızda hepsinin Mezopotamya ve ortadogu bölgesine geldiğini görüyoruz.Diger kıtalarda Peygamber geldiğine dair hiç bir iz emare yok.Tanrı "Ben ortadogudaki kullarıma kendimi tanıtacağım ve onları bu sinava tâbi tuttum diger kullarımı serbest biraktim ne yaparlarsa yapsınlar"mı demiştir. 4- Ortadoğu'dan baska yerlere de mutlaka peygamber gondermistir ancak bundan bizim bilgimiz olmayabilir derseniz.Bilgimizin net oldugu cografyaya, yani ortadogu Mezopotamya Avrupa coğrafyasına, uzun bir müddet peygamber gondermemistir.Hz İsa M.S 33 de öldükten sonra 610 yılına Hz Muhammede peygamberlik verilene kadar yaklaşık 600 sene peygamber gelmemistir ve yaklaşık 12 kuşak milyonlarca insan ,Hz İsayı Allah ve Allah'ın oglu (teslis inancı) olarak kabul ettigi icin kafir olarak ölmüşlerdir.Tanrı neden insanların 600 sene kendisine şirk koşmasına musaade etmistir. 5-Ortadoğuya gelen ve kitaplarda isimleri zikredilen peygamberler neden hep birbirleriyle akrabalar arasından tercih edilmistir.Mesela birbirleriyle büyük dede,dede,baba ve oğul olan peygamberler var.İbrahim İshak'ın babası,İshak,Yakub'un babası,Yakub,Yusuf'un babası oluyor.Yani 4 kusak hepsi peygamber olmuşlar.Bu arada Musa ile Harun kardeş,İsmail ile İshak kardeş,İbrahim ile Lut dayı yeğen 6-Allah, dayı yeğen olan İbrahimle Lut'u ayrı ayrı peygamber olarak gorevlendiriyor, üstelik her ikisinin ikamet ettikleri beldeler, birbirlerine yürüme mesafesindeyken.Ama aradan asırlar geçtikten sonra insanların sayısı artıp konuştukları diller farklılaştıktan sonra koca dünyaya neden tek bir peygamber görevlendiriyor. Yine denilebilir ki baska yerlere göndermiştir haberimiz olmamıştır.O zaman Kuran'da 43 kere hz.Nuh'un 10 kere hz Hud'un,8 kere hz.Salih'in,27 kere hz.Lut'un,12 defa hz.İsmail'in,15 defa hz.İshak'ın,16 defa hz.Yakub'un,27 defa hz Yusuf'un,136 defa hz Musa'nın,20 defa hz. Harun'un,16 defa hz.Davut'un,17 defa hz.Suleyman'ın,25 defa hz.İsa'nın ismi gecerken bizim bilmedigimiz diger kitalara gönderdiğini düşündüğümüz peygamberlerden de mesela" Uzakdoguya,Afrikaya Amerika kıtalarına gönderdiğimiz ve sizin bilmediginiz filan filan kullarımızda ne güzel işler yapmıştı,onlar ne guzel insanlardı" diye bir iki cümle de olsa onlardan bahsedemezmiydi? 7-Allah 610 yılında aynı anda dunyadaki o anda var olan tüm milletlere kendi içlerinden ve kendi dillerinde konusan insanlara peygamberlik görevi verip aynı Kuran'ı o konuştukları dillerde mesela ingilize ingilizce,Japona Japonca Çin'e Çince, Türk'e Türkçe, İspanyola ispanyolca gönderemezmiydi.Böylesi daha adaletli olmazmıydı.Simdi ne diyorlar ; Kuran başka dillere tam anlamıyla cevrilemez. cevrilirse o orjinal Kuran olmaz.Onun icin Arapça ogreneceksiniz.Oysa bir dili bilmek demek zaten o dilde soylenmek istenen cümlenin kendi dilindeki anlamını bilmek demek degilmidir.Ben arapcayı öğrendiğimde benim dilimde arapca öğrendiğim kelimenin karşılığı yoksa bu Allaha kusur bulmak degil midir.Allahın kelimeleri, kullarının icat ettigi kelimeleri karsılamaya gücü yetmiyor mu.Zamandan ve mekandan münezzeh olan Allah bu kargaşayı ezelden görüp her topluma kendi dilinde Kuran ve Peygamber neden göndermedi.Oysa bu kendisi icin cok kolay bir işti.Arabistan yarım adasında Cebrail vasıtasıyla hz Muhammedi gorevlendirirken aynı anda mesela Roma imparatorluguna Marco,Viking Krallığına Ragnar, Guney Amerikada o anda hangi devlet varsa oraya Ramirez,Japonyaya Masahiro, Çin'e Chang cu Mun isimlerindeki herhangi bir insanı gorevlendirebilirdi.Boylece Allah varlığını ve isteklerini aynı anda dünyaya duyurabilirdi.Oysa tüm dünyaya tek bir peygamber gorevlendirerek asırlar sonra bile kendi varlığından habersiz kullarının yaşamasına musaade etmis olmaz mı? Örneğin Hristiyanlık, bozulmus haliyle ancak 1492 yıl sonra Amerika kıtasına ulaştı çünkü kıtayı Colomb bu tarihte keşfetti.islam dininin varlığı bu kıtaya 1492den cok daha sonra ulaştı.

Mustafa Hocam şu arka fonda olan onlarca kitap var, onların önüne oturmayın hocam. Sade bir arka plan yeterli. Arkasında kitap olanlardan çok çektik Mustafa Hocam, yüreklerinde kitap olmadığını gördük.

Bir gün desitlerin cennete girme olasılığıyla ilgili bir video yapar mısınız...Kafam karışık peygamberleri kabul edip %98 deist yaşıycam..Emri bil Maaruf Neyhi anil münker ayağına insanlara hayatı zehir ediyolar..İnsanların özel hayatına çok giriyorlar

ben basit bir ev hanimiyim 1o senedir kuran meali okuyorum ne zaman korku dan bahsette hemen ardindan sevgi ve umuttan bajsediyor ne zaman cehennemi anlatsa hemen ardindan cenneti anlatiyor ah hocam nedir derdiniz

"...ve biz ayetleri, ancak korkutmak için göndeririz." (İsrâ 59) Hocam; her şeyin yaratıcısı olduğunu ileri süren bir kudret, benim gibi âciz nir insanın korku, zaaf ve beklentileri üzerinden kendisine iman devşirmeye tenezzül eder mi ? Bir Tanrı'nın gönderdiği ayetler; zaman ve mekânla mâlûl olmayan, ilkeselel temele dayalı hükümler mi yoksa muhataplarının konjonktürel bilgi ve kültür durmlarınına dayalı tehditler mi olmalı? Saygılar.

Herseyi söyledin hocam da, hz Muhammed in çevresindeki insanları kendi yazdiklari ile korkutarak , dinlemez ve uymszsaniz sonsuz cehenneme gideceksiniz dediğini bir türlü söyleyemediniz... bu dilin Allah dili olmadığını itiraf edemediniz

Ben sevgisini kaybetmekten korkarım

Rahmetim her şeyi kuşatmıştır” [A'râf sûresi (7), 156] âyetinde ifade buyurulduğu gibi, yüce Rabbimizin rahmetinin, gadabını aşmış olduğudur. Bu da bizim gibi günahkâr kullar için son derece büyük bir ümit kaynağıdır.

Kur'ân-ı Kerîm'de muhabbet bir âyette (Tâhâ 20/39), hub ise dokuz âyette geçmekte, yetmiş iki yerde aynı kökten isim ve fiiller yer almaktadır

Sınırsız arzulara sahip, keyfine düşkün insanın hizaya getirilmesi ancak böyle sert ve korku temelli uyarılarla mümkün diye düşünüyorum. Askeri nizamda da sert ve keskin komutlar var. Ama Kuran'ın özüne baktığımızda Rahmetin büyüklüğünü görüyoruz.

Mustafa Bey, Islamiyeti anlamak için arkanızdaki kitapların hepsini okumak mı gerekiyor; yoksa Kuran'ı Kerim yeterli mi?

Rauf (رَءُوفٌ) kelimesi Kuran’da 10 yerde geçmektedir. Yüce Allah’ın bir sıfatıdır. Çok şefkat ve merhamet gösteren, çok esirgeyen, kolaylık sağlayan anlamındadır

çocuklarıma mealden birseyler okuyayım dedim. ne okuyacağımı bulamadım, şaşırdım.. hiç düşünmemiştim, kur'an kıssalarından hangisini anlatabilirim ki cocuklara? tamamen korku üzerine kurulu çok sert anlatılar hepsi..tavsiyesi olan var mı?

İçerik yeterli ve tutarlı değil eksik kalmış çünkü içinde o dilin muhatabı insan yok. insan nedire bakmadan bu dili anlmak pek mümkün değil. Hocanın daha önceden ifade ettiği gibi kur'an diyalog halinde tamamlanmış bir metin ve diyalogun bir tarafı insan ve toplum , dil de bunlara göre kurulmuş . Kur'andaki bütün kavramları geririp türçedeki kokuya dayandırırsan yeterlide olmaz bunca farklı kelimelerin kullanılması süsleme amaçlı olamaz

❤️❤️❤️YARASİ OLAN GOCUNUR HOCAM yarası olmayan niye korksun vallahi ben hiç korkmuyorum seviyorum hemde çok seviyorum hergun konusuyorum iyi amel işleyenler niye korksun bu korku uydurulan hurafelerden kaynaklanıyor

Rahmân ismi, Kur'ân-ı Kerîm'de sure başlarındaki besmele kullanımları23 hariç elli yedi defa24 zikredilmektedir. Söz konusu elli yedi (57)yerde rahmân ismi genellikle bir başka sıfatla değil, yalnız kullanılırken sadece 6-- altı defa rahîm vasfına eşlik etmektedir.

Yav sizi tanımasam var ya zihnimde Samanyolu kadar boşluk,Korkularımdan kaygılarından o bahsettiğiniz gelenek dindandırlığı içindeki her türlü saçmalıktan kurtulamayacak klasik hasta ruhlu olacaktım .Allah sizin de ruhunuzu gönlünüz zihnimizi her türlü korkudan kederden dertten hastalıktan kurtarsın emin eylesin.Allah sizden razı olsun

Kur'an'da "Rahman", " Rahim", isimleri kaç kere geçiyor? Bunu neden almıyorsunuz?

Kur' an' da en az 25 ayette müttaki kavramı geçiyor. Müttaki; Allah' ın yasalarına yasaklarına uyma titizliği demek.Her takva bir sevap bir hasenat..

siz anlatın.Ben dinlerim

Mustafa hoca sen dücane ile yayında diyorsun ki,ben Tanrıya inanıyorum.Yani İslamın Allahı değilde başka Tanrıyamı inanıyorsunuz?Çünki Tanrı ve Allah farklı şeyler.Dücane abi ile olan 2 saatlik yayınızda çok iyiydi ben izledim.Ben agnostik olduğum için ilahiyyatçılar izlemem amma siz istisna.Seviliyorsuz

❤

Gelecegin diyanet baskani

MEALEN Gören göze zorla kör gözlük Kitabı arabca okuyup süzdük Korku salıp masalla büyüdük Tekfir ettik fırkaya böldük Yetim yoksulumuzu aç bıraktık Bağıra yırtıla ezana sarıldık Kılı kırk yarıp namazı kıldık Atadan beleş din lütuf sandık

Iste budur.