evet şimdinin içine sıkışmışız ama şimdi nedir ki? bu yorumu okumaya başlamanızla bitirmeniz arasında bile belli bir süre varken, 1 düşüncemizi bile tam olarak şimdiye sığdıramıyorken şimdi nedir?
Yanlış gelecek geçmiş ve şimdi vardır. Zamanın tersinden islemesini tahayyül edebiliyorsaniz o zaman zaman gelecekten geçmişe ilerleyebilir diyebiliriz. Hayal edebildiğimiz her şey kâinatta mümkündür. Çünkü hiç olmayan şeyleri hayal edemezsiniz.
Zaman.. Bekleyince yavaşlar. Gecikince hızlanır. Üzülünce can yakar. Mutlu olunca kısalır. Acı çekince bitmek bilmez. Sıkılınca uzar. “Zaman saat ile değil duygularla ölçülür.” *İbn-i Haldun
+ abi zaman nedlr? - ne? + abi zaman nedir? - ne diyosun lan + Bi dakka zaman nedir? - tamam lan nedir zaman + Abi zaman üstünde kontrolümüzün olmadığı ve hatta olamayacağı bir konsepttir benim nezdimde
dede paradoksu döngü değilmiydi? 1)Zaman yolculuğu yap 2)Dedeni öldür 3)Deden olmadığı için sen de olmayacaksın 4)Sen olmadığın için zaman yolculuğu yapmayacaksın 5)Zaman yolculuğu yapamadığın için dedeni öldüremeyeceksin 6)Deden ölmediği için var olacaksın 1)Zaman yolculuğu yapacaksın...
aynen, şöyle bi bakinca her şey donuyor gibi, derler ya sonsuza kadar yolculuk yaparsan yine donup dolaşip ayni yere gelirsin, çocuklarina bakamayan babanin çocugu guclu olur ve cocuklarina iyi bakar, iyi bakilan cocuklar da gucsuz olur ve cocuklarina bakamaz...
Ama dedemi öldürmek için geçmişe gittiğimde gittiğim geçmişi yaşadığım için var olduğum o geçmiş benim şimdim konumuna gelmez mi? bu durumda dedemi öldürdüğüm zaman benim gerçek geçmişim değil de başka paralel bir evrende var olan geçmişe gittiğim geleceğim olacağına göre bir paradoksa gerek yok, çoklu evrenler teorisi bunu açıklıyor diyemez miyiz? Yani ben geçmişe gittim, geçmişe gittiğim anı yaşadığım için o an benim şimdim oldu, şimdim aynı zamanda geçmişim olamayacağı için geçmişimin şimdim olması gerektiğinden bir paralel evren açıldı, o paralel evrende dedemi öldürdüm ve dedem öldü ben de doğmadım ama bu sefer ben doğmadığım için dedemi öldürecek olan kişi doğmamş değil, ben hala varım.
bunun yerine şu şekilde baksak daha doğru olur 1) zaman yolculuğu 2) dedeni öldür 3)Deden yok sende yoksun burdada 3 4 ve 5. maddelerden olmadan direkt 6 ya geçeceksin 6 dan sonraki birde olmicak yani 2 den direkt 6 ya geçip deden olmadan yaşamına devam edebiliyorsun
21 yaşındayım. Hapis hayatı yaşıyorum. Konfor alanımı çok daralttım. Herhangi bir vasfım yok veya kalmadı artık. Sanal dünya, tiktok, twitter, dizi-film, online oyunlara vb. gömülü bir hayat... Sigara, alkol olmadı belki ama daha da kötüsü bağımlılıklarım oldu. Dopamin reseptörlerim ölü durumda. Anlık zevklere boğuyorum kendimi. Şimdiye kadar herhangi bir kadınla arkadaşlık, sevgililik, cinsel birliktelik yaşayamadım. Özellikle son 3-4 yıldır birgün zengin olacağım, boyle hayatin amk, Amerika'ya gidicem diye dolanıyorum. Ama bi bok olamayacağım belli. Bir anda değişsem bile hayat cok zor. İş yerinde, okulda, evde, sokakta, arabada her yerde bir sürü zorluk ve komplekslikler barınıyor. Babam keşke küçükken döve döve adam etseydi beni. Zaman daralıyor. Bu şerefsizliğimin, yıkıklığımın bedelini elbet öderim. Bu yorumda da niye boyle boş yaptım bilmiyorum ama zaman çizgisinde bu yorumda yer alicak ve ben her geçen gün erimeye devam edeceğim. Teşekkürler Portal video için:)
Dostum sana bu yorumumla hayatının tavsiyesini veremem elbet, ancak 23 yaşında bir arkadaşın olarak şunu söyleyebilirim ki yalnız değilsin, aynı hisler ve benzer durumlar içinde çok fazla insan, çok fazla genç var. Şimdilik söyleyebileceğim tek şey 1>0. Madem ki dipte olduğunu düşünüyorsun, her gün 5 dk bile seni ileri götüreceğini düşündüğün bir şey yapsan hiçbir şey yapmamandan daha iyi durumda olacaksın. Gençsin ve geç kaldığın bir şey yok, herkesin zamanı kendisine akar, hayatının hangi aşamasında olduğunu bilmen mümkün değil. O nedenle bir sabah uyanıp bambaşka biri olmana gerek yok, sorunlarının farkındasın en önemlisi bu. Bir anda çözmek zorunda değilsin, zaten hiçbirimiz o güçte değiliz, sadece her gün sorunların üstesinden gelmek için 1 küçük adım at ve bunun için kendinle gurur duy. Bir bok olup olmadığını da yalnızca sen belirlersin benim ya da bir başkasının başarı algısı değil. Saygılar :)
Aynı sorunları geçirmiş biri olarak ben fitness'ta kendimi buldum yeni şeyler denemeye ve biraz kendini zorlamaya bak gelişim gördüğünde asıl zevkin kendin uzerinde birseyler yaptığında hissediyorsun... Stay safe and peace✌️
İnsanın da bir olgu olduğunu unutma, kendi iplerini kendi elinde tutan bir olgu yalnızca. Defalarca, sayısız biçimde gerçekleşen bir olgu insan benim gözümde. Bu olguyu inceleyen bilim dalı da psikolojidir, psikolojiye hakim olursan kendine de hakim olursun. Unutma eylemler hayatta en belirleyici rolü üstleniyor. Senin eylemlerin şu an sosyal medya, anlık hazlar yönünde gerçekleşiyor olabilir fakat insan değişebilir. Bu değişimi yarın sabah başlayacak gibi düşünme çünkü bu beklenti değişime engel olur. Değişim için davranışların boy göstermeye başlamadan önce kök salması gerekir. Eğer kitap okumaya başlamak istiyorsan sadece 5 dakika okuyarak başla, eğer egzersiz yapan bir insan olmak istiyorsan sadece 5 dakika ile başla, eğer yeni bir dil öğrenmek istiyorsan her gün 1 yeni kelime öğren. Önemli olan 1-2 gün içerisindeki sonuçlar değil, önemli olan yıllar süren bir yolculuk. Bu yolun seni götüreceği yere güven ve yavaş yavaş da olsa, dinlenerek de olsa bu yolda yürü ama sürekli yürü. Kayayı aşındıran suyun devamlılığıdır.
Kanka birkaç senedir zihnimle ilgileniyorum 1 sene önce yani askerdne önce bu kadar ilgilenmezdim zihnimle ve aynı senin durumundaydım şu anda durumum da çok derin güzel değil şükür herşey ama sana olduğum durumu şöyle anlatayım bazen zihnimi neynimi ve düşüncelerimi bakış açımı kullanabilidğimi fark ediyorum birkaç saat boyunca yaptığım herşeyi (iş olsun oyun oynamak olsun) eskisi kadar yorulmadan ve rahat bir ruh haliyle tam performans göstererek yaptığımın farkına vardım birkaç saat sonra da yok olup gidiyor o tekrar yapmaya çalışıyorum bu sefer tekrar yapamıyorum yine birkaç saat geçmesi gerekiyor sanırım dopamin reseptörü ile alakalı bunun üzerinde düşünüp duruyorum bakalım sonu nereye gidecek kendi potansiyelimin en üst noktasına ulaşıyorum sanki ben bunca yıldır boşuna yaşamışım diyorum bu arada o zihnimi ve beynimi kullanabildiğim birkaç saatteki herşeyi hatırlıyorum herhangi birinin söylediği bir şeyi bile ama o his ve bakış açısı geçtikten sonraki birkaç saatteli yaptığım şeyleri hayal meyal hatırlıyorum ve sanki yarım yamalak ne yaptığımı bilmeden yapıyormuşum gibi geliyor bunun askerden sonra olmasının sebebi askerde düşünecek bolca vaktimin olmasıydı aynı zamanda ağır sıkıntılae geçirmiş olmamdı sana da tavsiye ederim eğer nasıl yapılır diye düşünüyorsan kimsenin rahatsız etmeyeceği bir odada bir duvar ve herhangi bir eşya olsun farketmez bir duvara bir eşyaya bak sadece onları düşün böyle birkaç saniye geçir sonra araya boşluk bırakmadan kendini düşün o an onları izlediğini düşün sonra bi etrafına bak ben napıyorum de ben buradayım de ondna sonra yapman gerekn şeyler olması gerektiği gibi bir bir aklına dökülecek Allah'ın izniyle denemeni tavsiye ederim komik veya saçma gelmesin dene bir kere püf noktası o duvara ve eşyaya bakarken en önemli amacın sadece onları görmek olsun bu kadarı yeterli olacaktır
@@Mert-hf9yy dostum sen askerde zihnini 'akış' durumuna sokmayı öğrenmişsin tebrik ediyorum. Basit egzersizleri var ve belli bir süre boyunca bu egzersizleri sürekli biçimde tekrarladığımızda hepimiz zihnimizi bu akış durumuna kolayca geçirebiliyoruz.
Yeni stiliniz sanki ders anlatıyor gibi. Anlattığınız konular ne kadar güzel olursa olsun eski videolarınız daha güzeldi, kullandığınız müzikler çok güzeldi.
3:20 bunu dediğinde babamın bana söylediği söz geldi aklıma: Oğlum insanlar işten aldıkları parayla değil işe verdikleri zaman ile bir şeyler satın alırlar
Videoların bazen daha önce düşünmediğim şeyler üzerinde düşünmem gerektiğini bana hatırlatırken bazen de farklı açılardan düşünmemi sağlıyor bu yüzden izlerken keyif alıyorum. Seviliyosun
Dün kanala yeni video gelip gelmediğini kontrol etmiştim ve son birkaç haftadır kafayı ''insan ömrü, kaliteli zaman yönetimi, 'yetmiş yıl yaşasam burada geçireceğim totalde 508.416 saatim var ve bi' kısmını hali hazırda yedim' '' ve benzeri tatsız konularla bozmuştum. Videonun bildirimi tam RU-vid tükettiğim esnada geldi, feci ''hypelandım'' ÇOK iyi denk geldi.
+Neden hiç mutlu değilsin Zeze ? -Neden mutlu olmalıyım ? +Çünkü dünyaya bir defa geliyoruz -İyi ki bir kere geliyoruz Postuga +Neden? -İkinci bir hayatı kaldıramazdım Şeker Portakalı
@@isozz9713 Ya evet de öyle bir alıntı seçmişsin ki sanki havalı görünmek adına edebi bir kitap alıntısı yapıyormuş gibi olmuş ösmdjsşösmdkd( öyle olmadığını biliyorum yanlış anlama bu kitabı çok seviyorum ama fazla ünlü olmuş, çoğu kişinin okuduğu klasik bir kitap olduğu için öyle anlaşılıyor)
Sağlığım çok kötü olmayacaksa 90lı yaşlara kadara hayatı tatmak güzel olurdu. Yaşlanmak olmasaydı daha uzun yaşamak isterdim zannediyorum fakat bu çok daha uzun olmazdı çünkü sevdiğim insanları kaybettikçe yaşama isteğimi de günden güne kaybeder, hayat daha yaşanmaz olurdu.
Dostum mükemmel anlatım yapmışsın yine.. Yakın zamanda Ergo Proxy animesinin felsefesi hakkında konuşabilir misin? Kimin iyi kimin kötü kimin karakterinin gerçeği yansıttığına dair kafa açan bi felsefesi var.
Yaşlanmak olmasaydı dünya yaşanılabilir olduğu süre kadar yaşamak isterdim yaşlanmak olduğu için yaşlılığın getirdiği ızdıraplar baş gösterinceye kadar yaşamak isterim
Ne zaman öldüğüm önemli değil ne yaşayıp öldüğüm önemli. Emin olduğum bi şey varsa çocuklarımdan önce ölmek istiyorum zamanı önemli değil, şu an bile olabilir. Dün akşam taksimde ölen çocuk ve baba mahvetti bizi ama geride kalan anneye sabır dilemekten başka çaremiz yok.
Sabahları işe giderken ve akşam mesai çıkışı işten dönerken her gün yol arkadaşımsın Can. Bazen videon bitmeden varsam bile fazladan yürüyüş yapıyorum bitirmek için. Bu zorunlu ve sıkıcı rutine renk katıyorsun. Lütfen videolarına devam et.. seviliyorsun ^^ Bu arada ben kendi kendime yettiğim sürece yaşamak isterdim. Sonrasına hazır hissede kadar belki de. Öyle bir an varsa tabi.
Sevgili Irene. Ben de sıkıcı rutinlerden yakınıyordum tam da... Zamanın yavaşça boşa gitmesini düşünürken zamanlailgili karşıma çıkan bu video ilginç oldu. Felsefe videoları arkadaş gibi oluyor gerçekten de lanet olsun...
Benim zamanda yolculuk hakkında 2 teorim var. Biri ya zaman hiç yok geriye ileriye gitme söz konusu değil. Diğeri ise dede paradoksu hakkında. Ruh denilen şey bir tür enerji boyutu ve doğduğumuz zamandan öncesine gidemeyiz çünkü evrendeki enerjimiz yok. Biraz saçma gelebilir. Çok bilimsel bir teori değil. Yanlışım varsa belirtebilirsiniz.
enerji menerji bir tık sözde bilim gibi geldi. ayrıca teorinin anlamına ve bilimsel yöntem basamaklarına bakarsan kavram yanılgın ortadan kalkabilir. teori denilenin kastettiğinle pek bir alakası yok bence. zaman zaten insanın adlandırdığı, kullandığı bir şey. evrende belirli periyotlar vardır ve bu belirli döngüleri adlandırmışız. videoda dendiği gibi bu bir ölçüt. hatta zamanın tek bir anlamı da yok. son derece görecelidir zaman. dede paradoksuna gelecek olursak bana kalırsa tamamen bilim kurgu. neyse umarım sen kırmamışımdır iyi günler :)
Senin teorine göre eğer enerjimiz varsa doğduğumuz zamandan öncesine gidemeyiz çünkü o zaman enerjimiz hiç var olmamış. O zaman yaşam süremizden daha uzak bir geleceğede gidemeyiz çünkü o gelecekte enerjimizin var olacağı süre bittiği için enerjimizi var edemeyiz. Peki o zaman kendi hayat süremiz içinde bir yere gidebilirmiyiz? Cevap bence yine hayır çünkü eğer ruh dediğimiz enerji eğer varsa sadece tek bir yerde olabilir aynı anda iki yerde aynı enerji var olamaz o yüzden kendi yaşadığımız zamanın içerisinde bir yere de gidemeyiz. Yani sadece senin teorini devam ettirdim sonuç olarak zamanda yolculuk yapamıyoruz teorine göre. Kendinle çeliştiğini düşünüyorum. Umarım sana bir katkım dokunmuştur
Biz aynı olaya geçmiş, şimdi ve gelecek derken bizim kendimizin o olaya mesafesini ölçüyoruz. Yani değişen şey olayın niteliği değil bizim olaya olan görüş mesafemiz oluyor. O yüzden bir tutarsızlık yok. Yakınlık uzaklık da böyle, bir şeyi göremeyecek mesafedeyken onu uzak olarak tarif ediyoruz. Ölçtüğümüz şey bizim o şeyle aramızdaki ilişki zaten
Ne düşünürsünüz bilmiyorum ama bence çoğu insanın uzun süre yaşamak istememesinin sebebi sadece yaşlanma korkusu değil. sevdiğimiz tüm insanlar 75-80 yaşlarımıza geldiğimizde muhtemelen ölmüş olacak ve artık dünya bizim ilk gördüğümüz halden çok farklı olacak, bence bunun korkusu da insanlarda o kadar yaşasam yeter düşüncesi oluşturuyor. Ve birde bir şeyler çok uzarsa artık kabak tadı vermeye başlar. muhtemelen 200 yaşına kadar yaşasan bir yerden sonra sıkılırsın ve yaşamak sana sıradan ve sıkıcı gelir.
Zaman kimseye bağlı işlemeksizin kendince bir gerçek. Farklı boyutlarda genişleyip darlaşabilen, varlığın süresinin bittiğini anlaman için sana sunulmuş olan bir oluş.
Bir zaman kavramı söylemiycegim çünkü bu zaman kavramını da insanlık oluşturduğu için Gençlik enerjim ve dinamiğim olduğu sürece sonsuz yaşamak isterdim.
Eğer yaşlanma olmasaydı bilincimin sonsuza dek var olmasını yeğlerdim. Çünkü benim beden ömrümün yetmeyeceği geleceği çok merak ediyorum. Her insan ve canlının aslında asıl amacı sonsuza kadar yaşamak bunun için kalıtsal özelliklerimizi bir sonraki nesle aktarıyoruz . başka bir yöntem ise dünyaya bir şey bırakmak kitap, düşünce ,savaşlar, heykel gibi bir sürü şey aslında herkes ölümsüzleşmek ister bence.
Portal, biz doğduğumuzda yoktan var olmuyoruz ve öldüğümüzde yok olmuyoruz. Hepimiz aslında bir enerjiyiz ve evrenin bir parçasıyız. Evrendeki toplam enerji miktarı hiç bir zaman değişmiyor büyürken evrenin enerjisinden pay alıyoruz, öldüğümüz zaman ise evrene karışıyoruz. Belki şu an içtiğim kahvemde atalarımın atomları vardır, bunu düşünmek çok iğrenç bir his. Lütfen bu konu ile ilgili bir video yapar mısın?
canım sıkılınca izlediğim videoları tekrar izleyip not alıyorum .Kanalı tüm sevdiklerimle paylaşıyorum paylaştıgımı unutup sana bu kanalı önermiş miydim diyorum öyle bir sevgi var içimde
videoyu izlerken direkt aklimda bir seyler belirdi, Ya suan bile zaman da yolculuk yapiliyorsa bir insan fark ettirmeden hayatimizda cok onemli noktalari degisitiriyorsa neden boyle onemli bir seyi baskasiyla paylassin ki degil mi? yada soyle bir sey var belki de paylasmak istedi lakin gittigi zmana araliginda sıkısıp kaldi geri donme sansi olmadi bununla beraber bir suru olasilik olmus oluyor ama asla zaman yolculugunu imkansiz olarak dusunmuyorum.
Yaş olarak bir sayı veremem ama kesinlikle sonsuza kadar yaşamak istemezdim. Hayat asla sonsuza kadar çekilmez. Evet güzel şeyler var hayatta ama sevdiklerimin ölümünü görmek olsun, sürekli bir mücadele halinde olmak olsun hayat o kadar da çekilecek gibi değil. Her şeyi dengede bırakmak lazım. Yaşamak kadar ölüm de güzel...
Gerçekten hep düşündüğüm bir soruydu bu iki soru , Yaşamak istemiyorum... Anneme hep beni keşke dogurmasaydın diyorum , hani derler ya Allah bize sormuş dünyaya gitmek ister misin diye , neden hatırlayamıyorum neden . Nasıl bi kafayla evet demişim çünkü buna evet diyen ben değilim olamam .İntihar ise istemsiz bi şekilde düşündüğüm bi konu , sadece ben gittikten sonra ailemi düşündüğüm için yapamıyorum , aslında bencil bir insanım ama olmuyor . Acaba neler çekti, yaşadı da böyle düşünüyor diyebilirsiniz . Hiçbir şey yaşamadım sıradan bir hayatım var , öyle acılar filan çekmedim ama hiç mutlu hissedemiyorum hayatımda .
Her genç böyle hissediyor ve yaşadığımız çağ bizi buna itiyor. Sabah kalkınca ben neden yaşıyorum hissi, okula veya işe giderken hayatın anlamsız gelmesi, akşam yatmaya çalışınca düşüncelerden uyuyamamak gibi bir sürü şey bizi kemiriyor bitiriyor. 25 yaşını geçince bu istek devam eder mi? bilmiyorum bu tarz şeyler ergenlik döneminde olan şeyler yaşla alakalı şeyler biraz daha hayatının oturmuş dönemlerinde 25-30 gibi bu his devam etmiyor genellikle o yüzden sabır ve azim genellikle psikolojik buhranların çözümü bence çünkü herkes gençlik yıllarında bu tarz şeyler hissediyor ama cidden kötüysen psikolojik yardım şart
Belki de Allah`a Dünyaya gitmek için yalvarmıştın çok kötü bir hayatın da olsa öldüğünde tekrar yalvaracaksın. Bence insan olmayı deneyimlemek çok farklı bir şey olabilir sadece şuan farkında değiliz. Mantıklı düşününce de öyle sonsuz hayat sonsuz doyumsuz ruhunla insan olmadan nereye kadar ruhunu doyurabilirsin ki ? Ruh iken yapabileceklerin muhtemelen sınırsız ama bir amacın yok. Ayda 1 gittiğin köfteci, sonsuza dek yediğin köfteden çok daha lezzetlidir. Tabi ruh aleminde köfte falan yemiyorsun sadece bunları düşünmek için bir örnek.
yaşadıkların her insanın başına gelebilecek sıradan buhranlar değil. bu yorumlama şekline katılmıyorum. intihar kavramı bence felsefesi yapılmaya değer, geniş ve derin anlamı olan bir kavram. bir insan neden intihara meyledebilir, evrimsel sürecin canlılara verdiği en büyük iki motivasyon olan "yaşama tutunmak" ve "üremek" amaçlarından birini nasıl da elinin tersiyle itmeye meyledip hayattan vazgeçmeye karar verebilir? Bunun muhtemel üç şekli var: birincisi hayatta kalmaya devam etmenin zorluğunun kalan bütün ihtimallerden daha kötü olması. birinin borca batmış olması ve asla ölmeyecek olması olabilir. ikincisi aslında yaşamını sona erdirdiğini düşünmüyor, ve daha iyi bir yaşama gidiyor olduğunu düşünmek. din temelli intihar bombacıları buna bir örnek olabilir. sonuncusu ise senin de muhtemelen içinde bulunduğun, hayattan belli sebeplerden ötürü zevk alamama ve hayatı bitirme isteği. bunun felsefe temelli olduğu kanaatindeyim ve böyle bir düşünceye sadece hayatı en azından normal akışında yaşayabilecek insanların sahip olabileceğini düşünüyorum. yani mesela geçim sıkıntısı çeken ve her ay maaş gününe kadar sahip olduğu parayı idare etmeye çalışan birinin hayatında böyle bir boşluk bulmaya vaktinin olmadığını düşünüyorum. eğer felsefe yapan insanın felsefe yapmayan insana göre daha değerli olduğunu varsayacaksak, bu anlamda senin durduğun noktanın değerli olduğuna inanıyorum. ben de kendi hayatımda benzer süreçlerden geçmiş, zaman zaman hala geçen biri olarak, diyebilirim ki intihar etmememin tek sebebi kalan hayatımda hayatı ve varlığı anlamaya dair kıymetli bir düşünceye ulaşabileceğim ihtimalidir. ve aç karna felsefe yapmanın mümkün olmadığını da bilen biri olarak, hayatımdaki gelir sorunu, barınma sorunu gibi temel sorunları çözüp vaktimin tamamını felsefeye ayırmak niyetindeyim. şu andaki zorunlu eğitime devam etmem ve hayatın zorunlu akışına tahammül etmemin tek sebebi tam olarak budur. yani özetle "belki güneşin doğduğunu hiç göremeyeceğim ama doğuşuna dair bir ışık parıltısı görmem bile ufukta onu beklememe değer"
Sende gecmišteki kendimi gordum. Allah sabir versin. Ben bunu kendimde cok dusunmuştum. Neden olmek istediğimi. Buldum sonunda. Sende onun nedenini bulsan hafiflersin kardeşim. Sebebi mutsuzluk değil. Asil surekli olmek isteği mutsuzluk getiriyor
ben 16 yaşındayım, 20 yaşında biri bana 16 yaşında şunları şunları yapmalısın diye tavsiye veriyor, 13 yaşında biri 16 yaşında şunları şunları yapacağım diye hedefler belirliyor. hepimiz aynı zaman diliminde bulunmamıza rağmen 16 yaş benim için şimdi, 20 yaşındaki bir kişi için geçmiş, 13 yaşındaki biri için gelecektir. öyleyse zaman kavramı tüm insanlar için farklı yaratılmıştır ve ortak zaman ifadeleri insan uydurmasıdır diyebilir miyiz?
Zaman Avengers End Game filmindeki gibiyse yani zamanda yolculuk yaptığımızda aslında o bizim geleceğimiz oluyor. Örneğin zamanda yolculuk yapıp birini öldürseydik geçmişteki birini değil o kişinin gelecekteki başka bir varyasyonunu öldürmüş oluyoruz bundan dolayı öldürdüğümüz kişinin geçmişteki varyasyonu yaşamaya devam ediyor. Eğer böyle bir şeyi kabul edersek zaman ileriye doğru hareket eden düz bir çizgi değil de ileri doğru hareket eden dalları olan bir çizgi olmuş oluyor.
1- 27 yasına kadar yaşamak isterdim 2- yaşlanmak olmasaydı ama ölüm olsaydı 50 yaş Ama en kötüsü bence ölümsüzlük olsaydı korkunç bir bedelle gelirdi uzun yıllar yaşam sonucu duygular işlevini yitirirdi korku heyecan neşe bir süre sonra hissedemezdin ve bunun ruhsal bunalımıyla ölümü dileyerek yaşardın (bence)
Hocam videonun başında bahsettiğin konu paradoks olarak kabul edilemez bence. Bunu paradoks olarak kabul edip üzerine kafa yormak saçma. Çünkü gerçekleştirilemeyen ve hiç gerçekleşmeyecek bir durum. Bu senin fantastik bir varsayımın. Yani gerçekten zamanda geri gidebilirsen bu dediğin o zaman bir anlam kazanır ve tartışmaya değer bir konu olur ve paradoks olarak kabul edilebilir.
Abi videolarını gerçekten çok severek izliyorum ve izlemeye başladığım zamandan beri kanalın bana çok şey kattı. Yeraltından Notlar ile ilgili videon en sevdiklerim arasında, umarım bir gün Osamu Dazai'nin İnsanlığımı Yitirirken kitabı hakkında da video çekersin.
Yaşlanmak olsa fiziksel ve zihinsel olarak tükenene kadar yaşamak, yaşlanmak olmasa sonsuza kadar yaşamak isterdim. Ölsem ne yapacam ki zaten öbür dünya falan hiç ilgimi çekmiyor var mı onu bile bilmiyoruz varsa da neye benziyor ya da... ben ben olmaktan memnunum abi dünyada olmaktan memnunum son noktaya kadar yaşamalıyım.
Çok güzel konu ağzına sağlık. Tüm olay gözlemci ve ışık hızı ile alakalı aslında. Yeteri kadar uzak bir gezegende olan birisi dünyaya bakıyor olsa dinozorların yaşadığını görebilir. Yada Sokrates'in ölümünü veya daha farklı mesafeden başka bir gözlemci dünyaya bakarsa yaşadığını görebilir. Bizim şu an dinozorları görmüyor olmamız onların var olduğu veya olmadığı gerçeğini değiştirmez. Şu an biz kullanıyoruz aslında bunu yıllar önce ölmüş bir yıldıza bakarak görebiliyoruz. Kozmik arka plan ışımalarına bakarak bir nevi geçmişi görüyoruz. Gezegenlerin , galaksilerin yaşlarını hesaplıyoruz. Bu konuların felsefi bir tarafı yok aslında. Özel görelilik teorisinde açık olarak anlatılmış. Işık hızında gidebilirsek zaman bizim için tamamen durur. Kara deliklere bakarsak olay ufkunu incelersek burada daha net görebiliriz. Işık hızını aşarak geçmişe gidebiliriz ama onu değiştiremeyiz. Tıpkı bizim binlerce ışık yılı uzaktaki çok önceden ölmüş bir yıldıza müdahale edemediğimiz gibi. Görebiliriz ama değiştiremeyiz çünkü o olay yaşanmış. Uzay zaman birbirinden ayrı görülemez. Ve hiç birşey tamamen duramaz termodinamiğin 2. yasası gereği entropi zamanla asla azalamaz. 4. boyut zaman durumu ise uzay ve zamanın gözlemci için birbirinden ayrı olamamasından kaynaklanıyor. Navigasyon cihazlarımızda kullanıyoruz bunu sadece enlem, boylam, yükseklik ile nerede olduğumuzu yada uzaydaki bir cismin konumunu bilemeyiz bunun için 4. boyut demek durumda olduğumuz zaman giriyor işin içine.
bende kendi fikrimi anlatmak istiyorum : Bence zaman fermuar gibidir fermuarın düğmesi (ismini bilmiyorum anladınız siz) şimdiyi temsil eder fermuarın kapalı kısmı geçmişi, açık kısmı ise geleceği temsil eder Gelecek için bir örnek vereyim benim ölümüm bu gelecekte bir yerde dir ama belirsizdir çünkü henüz parçalar birleşmemiş fermuarın dişleri kapanmamıştır ve eğer fermuarı ileri doğru hareket ettirirsem yani zamanın ilerlemesine izin verirsem dişler birleşecek ve oluşan gelecekte benim ölümüm gibi birçok olay da ortaya çıkacaktır yani yapacağımız eylemler geleceği etkileyebilmektedir geçmiş ise zaman üstünden geçtikten sonra bir zarf gibi bir daha açılmamak üzere kapanmıştır ve geçmişte yaşanan olaylarda kendi "şimdi" lerinde gerçekleşmiştir kısacası "şimdi" kavramını sabit tutup olayları ona göre yorumlamak yerine Bteorisindeki gibi olayları birbirlerine göre öncelik sırasına koyup "şimdi" kavramını bu düzlem üzerinde hareket ettirerek geride kalan parçaya "geçmiş" ve önümüze ise "gelecek" olarak isim veriyorum
Zaman biziz, doğmasaydık büyümeseydik yaşlanmasaydık zamana dair hiç bir şey olmazdı. Biz derken yaşamın kendisinden bahsediyorum, yani zaman yaşamı idrak edebilmemiz için bir ölçüm sadece bence🤷🏻♀️
Bence zaman var olan bir şeydi evrenin oluşması sürecinden sonra insanlar yaratıldı biz varolduktan sonra biz onu keşfettik yani Zaman icat değil bir keşiftir biraz dinsel kavramlara ister istemez girilicegi icin tartışmaya açık bir konu karşılıklı fikirlerimizi beyan edip güzel bir şekilde ortak bir tanıya varabiliriz :)
@@huseyin_293 Zamanın varlığı yaşamdan ayrı değildir, ölen biri için zaman durmuştur. Zamanın icat edildiğini söylemedim zaten ama keşif de değildir bence, zaman yaşamın maddeleştirilmesidir bence.
1- 100 yaşına kadar yaşamak isterdim, 2103 diye ölüm tarihi baya havalı olurdu. Evet, biliyorum uzun bir süre, gerçi ileriki teknoloji ile çok da imkansız bir yaşam süresi olmayacak büyük ihtimal. Kendimi aşırı sevdiğimden ve ölümden korktuğumdan değil; dünyanın, insanların bir asırlık gelişimine şahit olabilmek mükemmel bir şey. Sevdiklerinin ölümünü görmek ve yaşlılık eminimki çok zordur ancak bu iksini 60-70 yaşlarında da büyük ihtimal yaşayacağımı düşünürsek en azından bir asır yaşayım :) Bunda babaannemin etkisi de büyük. Kendisi 98 yaşında ve 60-70 yaşındaki çoğu yaşlıdan sağlıklı durumda. Ve hala kendisinde daha fazla yaşama isteğini, yapmak istediği daha bir çok şey olduğunu görebiliyorum. 2- Sonsuza kadar demek istemem, çok iddialı olur çünkü. Açgözlülüğüm tatmin olana kadar diyeyim. Sandman dizisinde bu konuya dair güzel bir bölüm vardı. Çoğu insan açgözlüdür; yaşama, değişime. Okuyabileceğim kitaplar, izleyebileceğim filmler, tanışabileceğim insanlar, gidebileceğim yerler, dinleyebileceğim müzikler, öğreneceğim bilgiler hiç bitmeyecek, "zaman" geçtikçe hep yenileri eklenecek. Ve ben de hiç açgözlülüğümü doyuramayacağım.
Video sonundaki sorulara cevap 1)29 yaşıma kadar yaşamak isterdim.Çünkü hayatta başarılabilecek birçok şey 20li yaşlarda elde ediliyor.Kısacası sadece genç ve dinamik olduğum bir dönemi yaşamak isterdim. 2) yaşlanmak olmasaydı ölümsüz olmayı isterdim.Çünkü hayatta deneyimlenebilecek sayısız deneyim var ve sürekli değişim içerisindeysek bunu deneyimlemek güzel olabilirdi. Bunlar haricinde videoda “iyi gelecek”ten bahsettiniz.Peki “iyi”yi iyi yapan nedir ? Ve “iyi” mutlak mıdır yoksa kendi yarattığımız bir kavram mıdır? Kendi yarattığımız bir kavramsa neden toplum düzeni vardır ?
Zaman göreceli bir kavram olduğu için kimine göre yavaş kimine göre hızlı geçer, Bence hayattan zevk almadığın, Yaşamadığın sürece kaç yaşında öldüğünün bir anlamı yok, tüm mesele yaşayıp yaşamamanda, ister 20 yaşında öl ister 80 yaşında, ben şahsen hayatı dolu dolu yaşamayı tercih ediyorum yani yapmak istediklerimi ertelemeden yaşamak istiyorum, bu arada zaman(kader) izin verir mi yapacaklarıma orası bilinmez.....
Zaman bence bir yanılsama, insanın hayatta kalabilirliğini arttıran bir unsur olabilir. Gerçek olan ise değişim. Maddeleri atomsal çapta bir arada tutan enerji sayesinde maddesel değişim oluyor. Bu değişim sayesinde uzayda bir döngü var ve sonucunda dünyada bizler şuan hayattayız.
Oğlum ve kızımı görüp duyabileceğim; kendi ihtiyaçlarımı giderebildiğim bünyede olduğum sürece yaşamak isterdim, sonrasında veda etme şansım da olsun isterdim...
Kırk yaşına kadar yaşamak isterim. Yaşlanmak olmasaydı sonsuzluk kavramının ızdırabına rağmen sonsuza kadar yaşamak isterdim. Sırf sonsuzluk kavramını kavrayabilmek için bile değerdi.
Dede torun örneği predestination filmini aklıma getirdi. Gerçi orada durumu çok farklı ele almışlar. Film hem beyin yakan hemde biraz mide bulandıran tarzda.
zamanı en baştan ele almıştım ben maddesellikten önce miydi sonra mıydı sahip olunan enerjinin big bangdeki gibi oluşumsal süreçleri zamanın bizim algımız zamanda yavaşlamak ve anı yaşamak ve daha niceleri bunları genel olarak doğa bilimleriyle açıklamayı denedim şimdi bakalım neler katıcaz kendimize teşekkür ederim :))
Oluşturduğumuz dünya zamanında 65 70 yıl yaşamak isterdim. Eğer ki yaşlanmak olmasaydı dünya dışı yaşam ve medeniyet keşfine kadar yaşamak isterdim:) ama görünen şu ki o keşifler için teknolojimiz ve insan ideolojileri buna yakın bir zaman için pek de yeterli bir seviyede değil . Felsefeyi herkesin benimsediği bir dünya hayal edin .✨ Teşekkürler video için.💫
abi sen arka planda konuşsan arkaya bir müzik koysan kendini koymasan videoya daha iyi olacak bence.O tarz videolarını daha çok beğeniyorum daha vurucu oluyor
Aslında anın tadını çıkarmak iyidir çünkü geleceği ve ya geçmişi düşünmek bazen aşırıya kaçabiliyor ve şimdiki zamanı olumsuz etkileyebiliyor. Ama gene de 70-85 yıl yaşamak isterdim. Yaşlanmak olmasaydı, sanırım gene 70-85 yıl yaşamak isteyebilirdim. Ama yarın ki düşünce mi bilemiyorum. Belki değişebilir, belki aynı kalır.
Yaşlanmak olmasaydı da bi 80 yıl yaşamak isterdim çünkü bu dünya yaşamak için o kadar güzel bir yer değil eğer fiziksel yorgunluk olmasa da herzaman zihinsel yorgunluk olucaktır zamana karşı filminde de bu böyleydi insana bir süreden sonra bıkkınlık yıpranma gibi duygular illaki hakim olacaktır
Şimdiyi bile o kadar yaşıyoruz ki gelecek artık gelecekten çıkmış geldi oluyor biranda o geldi bile geçmişe doğru sürükleniyor . Bu vidyoyu dinleyince zaman algısını başka bir boyuttan bakmaya başladım .
Ne kadar yaşamak isterim kısmının benim için 2 cevabı var. Ne kadar erken ölürsem (bugünkü ekonomide yaşadığımız problemlerden ötürü) o kadar iyi gözüyle bakıyorum. Çünkü yaşlandıkça gücümün daha da biteceğini biliyorum. Diğer ülkelerdeki yaşlılar ile ülkemizin yaşlılarına bakınca farkı görebiliyoruz. Öte yandan ölümsüzlük demek sonsuz bilgelik anlamına geliyor benim için. Ne kadar öğrenirsem öğreneyim öğrenme açlığı gitmeyecek gibi hissediyorum
Çok sorguladım ben de. Sonra işlerin yoğunluğuna bıraktım kendimi, tekrara düştüm... Zamanın içinde ki isimler ve şeyler birer var sayım. Sevgi, acı, heyecan... Bem rüyalarda daha çok takılı kaldım. Gerçek varsayılan alemden daha farklı, aynı ürkütücülüğe sahip ama orda figürler daha cesur daha keskin ve daha ölümsüz. Herhangi bir zaman kalıbına sığmıyor. 10 yaşında gördüğüm rüyalarla 36 yaşında gördüğüm rüyalar benzerlik gösteriyor. Gerçek varsayılan dünyada bu olay daha az gerçekleşiyor. Ve ben bu zaman mekan beden çözümlemesini yaparken zaman aynı kalıyor, mekan kısmen değişkenlik gösteriyor, beden ise zayıf halka, çoktan çürümeye başladı ve devam ediyor...
Şimdi şunu düşünüyorum bir senaryo kuralım bir ağaç olsun ve ağaçdaki yeşil elma; bu elmanın adı Mehmet olsun Mehmet zamanla kırmızı bir elmaya dönüşür ve bir gün olgunlaşıp Tamer’in kafasına düşün. Bizim bu olaydaki şimdimiz ise Mehmet’in kırmızı olduğu an yani gelecekte Tamer’in kafasına düşecek. A teorisi bir çizgi üzerinde ilerliyor bense B teorisinin üzerine biraz daha koyarak şöyle düşünüyorum yeşil Mehmet, kırmızı Mehmet ve Tamer’in kafasına düşen Mehmet farklı. Bir çizgi üzerinde değil bir kare içerisinde bu şekilde geçmiş gelecek ve şimdi olarak düşünmektense olayları kendi durumları içersinde tutmak ve yeşil Mehmet, kırmızı Mehmet ve Tamer’in kafasına düşen Mehmet farklı Mehmetler. Bu şekilde zamanda geleceği veya geçmişe gitmek gibi fikirlerin paradoksları daha çözülebilir bir hale geliyor o çünkü Mehmetler aslında birbirinden farklı