Kötü yorum yazan arkadaşları anlamakta güçlük çekiyorum, halbuki Ekrem Demirlinin seminerleri daha aydınlatıcı. RU-vid'ta milyonlarla içerik var git onları izle. İlgisi ve merakı olmayan insan zaten bu tür şeyleri dinlemez. Bu kanalı nimet olarak buldum, Allah hocamız Ekrem demirliden ve KDO'dan da razı olsun. Baküden sevgilerle
vay be.. dakika 20-25 arası..her nebi dönemi evrendeki esmaların tahakkuku ve tekamul için..ibrahim as devresi esması,nuh as devresi esması gibi..muhteşemsin..sadreddin konevinin anlaşılmazlık realitesinde ben anlmadımki siz nasıl anlıcaksınız derken gene ufuk açtın zihnimizde..hocam artık iyice olgunlaşan şarap gibisin,umarım dahada açılımlar çıkacak..
Zaman bugün başladığı noktaya döndü sözünün tam metni efendimizin veda hutbesinde geçer. Kaynak: Kasım Şulul, Hz.Peygamber Devri Kronolojisi, İnsan Yayınları)
Birkaç gün önce bir rüya gördüm. Kalabalık bir caddede koşuşan insanlar vardı, caddenin bazı yerlerinde aynamsı yüzeye sahip yapılardan insanların "yansıması" görünüyordu. Ancak tersi yönde bir akış vardı yani insanlar ileriye doğru giderken yansımalarında geriye doğru gittikleri görülüyordu. Bunun nedenini ve burasının neresi olduğunu sorgularken bir ses şunları söyledi: " Burası fû'sul mekan. Zaman doğrusal değil spiral akar, doğumundan uzaklaşırken ölümüne yaklaşırsın, her bitiş yeni başlangıç doğurur ve her şey sonsuzlukta başladığı şeye dönüşür" dedi. Etkisinde kaldığım ve anlamlandıramadığım bir rüyaydı. Fû'sul mekanın ne demek olduğunu( gerçekte bir manası olup olmadığını) araştırırken bu videoya denk geldim. Elbet bir hikmeti vardır, hayırlara vesile olsun.
Rene guenon takip edilmediği zaman bu dersleri anlamak zordur. Bu kitab fususul hikem'dir ifadesi kiabin bilgisinin daha ilk özelliğini metafizik olarak öne sürüyor. Bu durumu anlamak için şu özelliklere dikkat etmek gerekiyor: Metafizik bilgi esaslı olarak bir bütündür fakat sistematik biçimde yazılamaz.metafizik öyle bir bilgidir ki sonsuzluğun tezahürü olduğu için bu bilginin sonu, bölümü,fassı olmaz.büyük ihtimal hikmetlerin ki "hikmetler"diyerek çoğul ek almasina rağmen bu batıni bilgisi Bir'in bilgisidir.fass bölümler demekse de daha çok öz hikmetler anlamındadır.hicbir tasavvuf eseri sistemli biçimde yazılamaz.metafizik bilgi sonsuzun bilgisi olduğu için bilgisi sınırlandırılamaz.
İbni Arabi Füsus'u nübüvvet ile irtibat kurarak yazmış oluyor. Sınırları zorlayan bir eserde böyle farklılık var. Bazı kitaplar var yazılabilir gibi geliyor ama Füsus gibi eserler uğraşılsa yazılamaz.
Esselamu Aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuh. Bu kitap büyük bir velinin ilimde ve marifette belli seviyeler kesb etmiş kimseleri muhatap almıştır. Ey kardeşlerim rahleden ve tekkeden geçmeden bu kitapları okumayın okutmayın. İbn-i Arabi Hazretlerini seven rahleye ve tekkeye dönsün.
freud'a göre dil sürçmesi yoktur bilinç sürçmesi vardır. hocanın anlatmının karışık olması tamamen zihniyle alakalı bir durum. sürekli eleştireceğinize biraz gayret edin de anlamaya çalışın.
35:04 deki 1 dakikalık bölümün diyalogları ve hocanın tepkilerindeki farklılık sadece bana mı tuhaf geliyor.. o andakı enteresanlığı farkeden olmadı mı ? Sorun vardır :))
Hocam neden sürekli Tanrı kelimesini kullanıyorsunuz, Allah'ın Tanrı diye bir ismi yok ki, isminin dışında bir kelime ile O'ndan bahsetmek yanlış olmuyor mu?
Uruc bireyler için söz konusu olduğu gibi insanlık için de söz konusudur. Her zamanın bir özelliği vardır ve bir peygamberle temsil edilir. Zaman ile peygamber arasında mütekabiliyet vardır. Hazreti Muhammed SAV bir zamanda doğdu ise o zaman normal bir zaman değildir. (Gördüklerimizi tüketmeden görmediklerimize geçiş yapamayız.) (Zahir bilinmeden batın da bilinmez.) Konevi Miftahu'l-Gayb'da Peygamber Efendimizim başka bir mekan, zaman ve hey'ette değil doğduğu zamanda, yaşadığı yerde ve neslinin geldiği anne babadan doğmuş olması gerektiğini söyler. (Konu kader anlayışı açısından sorunlu olsa da...) Çünkü zaman, mekan ve insan arasında bir mütekabiliyet olmalıdır. (Astrologlar da Efendimizim doğum tarihini bu yönden tahmin etmişler.)
Küfür ve batıl yolu nasıl tevil ederimin sunumu olmuş.ayrıca hocanın kafasında mesela bir konuya dair binbir türlü şey oldugundan birleştirmek ve anlatmada sıkıntı yaşıyor.aslında ders vermeden anlatacağı konuları sıralamaya koyup çalışsa problem olmayacak.
@@melanges123 BNİ ARABİ'NİN KÜFÜR VE ŞİRK SÖZLERİ ! ___________________________ "Bu kitap, nefis arzularından münezzeh ve içine fesad karışmamış olan en kudsî makamdan indirilmiştir. Çünkü ben ancak bana ilham olunan şeyi söyledim ve bu yazılı kitapta ancak bana indirilmiş olan hakikatleri dile getirdim.” (Fusûsül Hikem. Muhyiddin-i Arabî.) ___________________________ "Söylediğim her şeyi, bana Tanrı haber verdi, O , bana imlâ ediyor ve ben bunları kendi elimle yazıyordum, Benim lisânım, Hakk’ın lisanıdır, sözüm O’nun sözüdür.” (El Futûhât El-Mekkiyye. Muhyiddin-i İbn Arabî) ___________________________ Allâh bana hamd eder, ben de O'na hamd ederim, O bana ibadet eder, ben de O’na. Bir halde ben O’nu ikrâr eder ve eşyâdaki çokluk ve değişikliği görünce inkâr ederim. Bizden nasıl vazgeçebilir? Ben O’na müsaade eder ve O’nu zuhur alanına çıkarırım.” (Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 83. Bosnevi, 1, 384-385) ___________________________ “Sen kulsun ve sen ilâhsın; kulluğun kimin kulu olduğunu bildiğin içindir. Sen ilâhsın ve kulsun; çünkü sözleşmenle kendini ilâha bağladın. Şahsın taşıdığı her akîdeyi o akâdeden başka inancı olanlar çözebilir.” (Muhyiddin ibn arabi: Fususu’l-Hikem: s.101) ___________________________ "Vakit olur ki kul Rabb olur şüphesiz, vakit olur ki kul kul olur şüphesiz.” (Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 90. Bosnevi, 1, 433) ___________________________ "Bizler Allah'ın zahiri suretleriyiz, O'nun tecellisiyiz. Alem ve kevn aslında bir hayal olduğu için biz O'yuz." (Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 159. Bosnevi, 345) ___________________________ “Halık ile mahluk bir tek şeydir.” (Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 78) ___________________________ “Küfür ve isyan ehli cehenneme girseler de, orada kendileri için bir zevk ve lezzet vardır. O da onlar için bir cennettir. (Muhyiddin ibni arabi: Fususu’l-Hikem, s.94) ___________________________ İbni arabi bir şiirinde ise şöyle der: "Nebilik makamının derecesi Rasûlün üstünde ve velinin altında bir yerdir.”
@@kyocerolol1870 dostum yırtma yapıştırma laflarla 600senelik yaşayan bir geleneği bir günlük neoselefi ya da selefi modasiyla yıkmaya çalışıyorsunuz. Burası Türkiye..kendi kültürünü bile oluşturamadiğı için gelen kendi anlayışımızı gelen vurmak istiyor giden vurmak istiyor. Tamam bir zamanlar öve öve bu topraklarda müslümandan çok Rum ve Ermeni vardı dersiniz.fakat şunu kulağının neresine sokarsan sok İstiklal harbinden sonra Rus ve Balkan harplerinden göç etmiş müslüman dedelerimiz bu toprakları tekrar İslam yurdu haline getirdi.ister yahudi olun ister hristiyan hangi kutsal damacana soyundan gelirseniz gelin burası İslamın yurdu olarak kalacaktır size rağmen. Çok zorlama..biz göçmen olarak boşuna buraya gelmedik.Allahın hesabı var.
Peygamberlerin Sonuncusu (SAS) "Susan kurtulur" buyurmuş. Bu kadar laf kalabalığı ile hiçbir hakikate varılmaz. Tasavvuf sırları bir takım zatların kalplerindeki sırlardır, kalpten kalbe intikal ettirilir. Okumakla, çalışmakla anlaşılmaz: "Gökten inen dört kitabı günde bin kez okur isen, Erenlere münkir isen didar ırak senden yana"
@@melanges123 Şu anlamda ki; 'Muhammed Esad Erbili Hazretleri kendini takdim ederken 'Bu fakir daha doğru dürüst Kelime-i Tevhidi söyleyemedi' buyurmuş; Zamanının Reis-ul Meşayih'ı olan zat! Ayrıca, 'Erenlere münkir isen didar ırak senden yana' ifadesindeki manayı anlayanlar bir gün olur hakkın kapısına ulaşırlar. "Hayır, o (Kur'an), kendilerine ilim verilenlerin sînelerinde (yer eden) apaçık âyetlerdir." Ankebut: 49. Yani o canlı kanlı Kur'an olanları bulmak gerek.
Zamanı öğren profesör Evet tahavvülât-ı zerrat; {(Haşiye): İkinci Maksad'ın tahavvülât-ı zerratın tarifine dair olan uzun cümlenin haşiyesidir. Kur'an-ı Hakîm'de "İmam-ı Mübin" ve "Kitab-ı Mübin", mükerrer yerlerde zikredilmiştir. Ehl-i tefsir, "İkisi birdir"; bir kısmı, "Ayrı ayrıdır" demişler. Hakikatlarına dair beyanatları muhteliftir. Hülâsa: "İlm-i İlahînin unvanlarıdır" demişler. Fakat Kur'anın feyzi ile şöyle kanaatım gelmiş ki: "İmam-ı Mübin", ilim ve emr-i İlahînin bir nev'ine bir unvandır ki, âlem-i şehadetten ziyade âlem-i gayba bakıyor. Yani zaman-ı halden ziyade mazi ve müstakbele nazar eder. Yani, herşey'in vücud-u zahirîsinden ziyade aslına, nesline ve köklerine ve tohumlarına bakar. Kader-i İlahînin bir defteridir. Şu defterin vücudu, Yirmialtıncı Söz'de, hem Onuncu Söz'ün haşiyesinde isbat edilmiştir. Evet şu "İmam-ı Mübin", bir nevi ilim ve emr-i İlahînin bir unvanıdır. Yani, eşyanın mebadileri ve kökleri ve asılları, kemal-i intizam ile eşyanın vücudlarını gayet san'atkârane intac etmesi cihetiyle elbette desatir-i ilm-i İlahînin bir defteri ile tanzim edildiğini gösteriyor ve eşyanın neticeleri, nesilleri, tohumları; ileride gelecek mevcudatın programlarını, fihristelerini tazammun ettiklerinden elbette evamir-i İlahiyenin bir küçük mecmuası olduğunu bildiriyorlar. Meselâ: Bir çekirdek, bütün ağacın teşkilatını tanzim edecek olan programları ve fihristeleri ve o fihriste ve programları tayin eden o evamir-i tekviniyenin küçücük bir mücessemi hükmünde denilebilir. Elhasıl "İmam-ı Mübin", mazi ve müstakbelin ve âlem-i gaybın etrafında dal-budak salan şecere-i hilkatin bir programı, bir fihristesi hükmündedir. Şu manadaki "İmam-ı Mübin", kader-i İlahînin bir defteri, bir mecmua-i desatiridir. O desatirin imlası ile ve hükmü ile zerrat, vücud-u eşyadaki hidematına ve harekâtına sevkedilir. Amma "Kitab-ı Mübin" ise, âlem-i gaybdan ziyade, âlem-i şehadete bakar. Yani, mazi ve müstakbelden ziyade, zaman-ı hazıra nazar eder ve ilim ve emirden ziyade, kudret ve irade-i İlahiyenin bir unvanı, bir defteri, bir kitabıdır. "İmam-ı Mübin" kader defteri ise, "Kitab-ı Mübin" kudret defteridir. Yani herşey vücudunda, mahiyetinde ve sıfât ve şuunatında kemal-i san'at ve intizamları gösteriyor ki; bir kudret-i kâmilenin desatiri ile ve bir irade-i nafizenin kavanini ile vücud giydiriliyor. Suretleri tayin, teşhis edilip; birer mikdar-ı muayyen, birer şekl-i mahsus veriliyor. Demek o kudret ve iradenin küllî ve umumî bir mecmua-i kavanini, bir defter-i ekberi vardır ki; herbir şey'in hususî vücudları ve mahsus suretleri ona göre biçilir, dikilir, giydirilir. İşte şu defterin vücudu "İmam-ı Mübin" gibi kader ve cüz'-i ihtiyarî mesailinde isbat edilmiştir. Ehl-i gaflet ve dalalet ve felsefenin ahmaklığına bak ki: Kudret-i Fâtıranın o Levh-i Mahfuzunu ve hikmet ve irade-i Rabbaniyenin o basîrane kitabının eşyadaki cilvesini, aksini, misalini hissetmişler. Hâşâ, "Tabiat" namıyla tesmiye etmişler, körletmişler. İşte "İmam-ı Mübin"in imlası ile, yani kaderin hükmüyle ve düsturu ile kudret-i İlahiye, icad-ı eşyada herbiri birer âyet olan silsile-i mevcudatı, "Levh-i Mahv-İsbat" denilen zamanın sahife-i misaliyesinde yazıyor, icadediyor, zerratı tahrik ediyor. Demek harekât-ı zerrat; o kitabetten, o istinsahtan; mevcudat âlem-i gaybdan âlem-i şehadete ve ilimden kudrete geçmelerinde bir ihtizazdır, bir harekâttır. Amma "Levh-i Mahv-İsbat" ise, sabit ve daim olan Levh-i Mahfuz-u A'zam'ın daire-i mümkinatta, yani mevt ve hayata, vücud ve fenaya daima mazhar olan eşyada mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasıdır ki, hakikat-i zaman odur. Evet herşeyin bir hakikatı olduğu gibi, zaman dediğimiz, kâinatta cereyan eden bir nehr-i azîmin hakikatı dahi, "Levh-i Mahv-İsbat"taki kitabet-i kudretin sahifesi ve mürekkebi hükmündedir. لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ (Otuzuncu Söz/İkinci Maksad/Mukaddime) Sözler - 548
Çok güzel bir iş ama naçizane benim bir maruzatım var. Seyircilere yer göstermeniz ve buna benzer durumlar biraz kopartıyor. İbn Arabi zaten çok zor böyle olunca dinlemek keyifli olmuyor. Biraz daha ciddi olsa süper olurdu.
Alfa 3. Baskı sayfa 47 Kulun yeteneği, sahibinin farkında olmadığı şeydir. Cümleyi anlayana kadar bir kaç defa okudum... Kulun yeteneği, yetenek sahibinin farkında olmadığı şeydir olsa daha anlaşılır olurdu gibi hocam İlk cümlede sahibi "Tanrıya" izafe ederek okuyunca beynim yandı 😊
Hadis: Zaman bu gün başladığı ana döndü. İbni Arabi: Efendimizim dönemi "tam" zaman. Maksadın husulü zamanı. Konevi: İtidal. "Bir'i(Allah'ı) bir (Efendimiz) bilir." Bir birde görüldü. Efendimizin zamanı mizan, kıstas, itidal zamanıdır. Bizim zamanımız da Efendimizin zamanıdır.
Ne anlattığı belli, konuya hakım değil. Kelimeleri kalplere indiren … diye okudugu yer en önemli yer adem fassında. Saatlerce günlerce anlatılır. Kendisi bile doğru düzgün tercüme yapamamış ah uhh böylemi diyor😅 bildiğin prof bu adam yazık….
Hocam kusura bakma ama böyle bir anlatım olamaz Siz almadınız mı hocam Sizi çok iyi tanıyorum ama bu bu ders sınıfta kaldı Kusura bakma böyle ders anlatılmaz
Bak anayamamışsın dini ,meşhur cibril hadisi var 3 konu soruyor iman,islam ,ihsan ,burdaki tasavvuf islamın kaymağı olan ihsan makamıdır, tatmin etmiyorsa bu yazdığım seni bul birtane müfti ,sana aynisini anlatacak
Tasavvuf ile ilgilen bilirler, kulanılan dil ,normal insana avam seviyesindeki dil değildir, bazen şirk gibi gözükür halbuki şerhi yapıldımı ooh diye şaşırı kalıyorsun
@@Eskipsilat BNİ ARABİ'NİN KÜFÜR VE ŞİRK SÖZLERİ ! ___________________________ "Bu kitap, nefis arzularından münezzeh ve içine fesad karışmamış olan en kudsî makamdan indirilmiştir. Çünkü ben ancak bana ilham olunan şeyi söyledim ve bu yazılı kitapta ancak bana indirilmiş olan hakikatleri dile getirdim.” (Fusûsül Hikem. Muhyiddin-i Arabî.) ___________________________ "Söylediğim her şeyi, bana Tanrı haber verdi, O , bana imlâ ediyor ve ben bunları kendi elimle yazıyordum, Benim lisânım, Hakk’ın lisanıdır, sözüm O’nun sözüdür.” (El Futûhât El-Mekkiyye. Muhyiddin-i İbn Arabî) ___________________________ Allâh bana hamd eder, ben de O'na hamd ederim, O bana ibadet eder, ben de O’na. Bir halde ben O’nu ikrâr eder ve eşyâdaki çokluk ve değişikliği görünce inkâr ederim. Bizden nasıl vazgeçebilir? Ben O’na müsaade eder ve O’nu zuhur alanına çıkarırım.” (Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 83. Bosnevi, 1, 384-385) ___________________________ “Sen kulsun ve sen ilâhsın; kulluğun kimin kulu olduğunu bildiğin içindir. Sen ilâhsın ve kulsun; çünkü sözleşmenle kendini ilâha bağladın. Şahsın taşıdığı her akîdeyi o akâdeden başka inancı olanlar çözebilir.” (Muhyiddin ibn arabi: Fususu’l-Hikem: s.101) ___________________________ "Vakit olur ki kul Rabb olur şüphesiz, vakit olur ki kul kul olur şüphesiz.” (Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 90. Bosnevi, 1, 433) ___________________________ "Bizler Allah'ın zahiri suretleriyiz, O'nun tecellisiyiz. Alem ve kevn aslında bir hayal olduğu için biz O'yuz." (Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 159. Bosnevi, 345) ___________________________ “Halık ile mahluk bir tek şeydir.” (Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 78) ___________________________ “Küfür ve isyan ehli cehenneme girseler de, orada kendileri için bir zevk ve lezzet vardır. O da onlar için bir cennettir. (Muhyiddin ibni arabi: Fususu’l-Hikem, s.94) ___________________________ İbni arabi bir şiirinde ise şöyle der: "Nebilik makamının derecesi Rasûlün üstünde ve velinin altında bir yerdir.”
Ne anlattı ne anladı kimse anlamadı. İnanın ki adem fassınu anlatam başka bir hoca buldum. Tarikat ehli büyük ihtimalle anlatışı anlayış muhteşem. Prof kimse anlatan uzak durun! Kendi hakim değil konuya . Daldan dala atlıyor
